
Bazı çok dikkatli araştırmacılara göre, insanlar günde yaklaşık sekiz kez esneme eğilimindedir. Gün esneyen diğer insanlarla geçirilirse veya örneğin esneme hakkında bir makale okuyarak geçirilirse, bu sayı muhtemelen daha fazladır. (Hala esniyor musunuz?) Esneyen birinin görüntüsü, hatta sadece eylemin düşüncesi, genellikle istemsiz mimiklere neden olur. İnsanlar yeni uyandıklarında ve yorgun olduklarında en yüksek frekanslarda esnerler, ancak diğer zamanlarda görünürde bir sebep olmadan bir esneme kaçar. Öyleyse neden en başta esniyoruz ve neden bulaşıcı gibi görünüyor?
Psikoloji profesörü Andrew Gallup tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırma, esnemenin muhtemelen vücut ve beyin sıcaklığını düzenlemeye hizmet ettiği sonucuna vardı. Esnemek için ağzımızı açtığımızda, çenelerimiz en alçak pozisyonlarına kadar gerilir ve bu bölgedeki kan akışını hızlandırır, ardından hızlı hava alımıyla soğutulur. Gallup'un araştırması, çalışmadaki katılımcılar ısındığında, hareketin görüntülerine maruz kaldıklarında esneme oranının arttığını gösterdi. Ancak katılımcılar daha serin bir ortamdayken veya alınlarına soğuk buz torbaları koyduklarında esneme oranı belirgin şekilde daha düşüktü. Hararetli beyin aktivitesiyle geçen uzun ve yorucu bir günün sonunda, esneme gerçek uykucu için bir soğutucu görevi görür.
Esnemenin bulaşıcı doğasının empatiden veya bir başkasının beynini soğutmaya ihtiyacı varsa senin de olabileceğine dair doğuştan gelen bir farkındalıktan kaynaklandığına inanılıyor. Ayrıca esnemenin, bir grup içindeki bir bireyin muhtemelen tehlikede olduğunu veya en azından yorgun olduğunu gösteren bir uyarı mekanizması işlevi gördüğüne dair teoriler de vardır. Bir esneme, vücudun can sıkıntısı nedeniyle mevcut ortamın uygun olmadığı konusunda başkalarını uyarma yolu olabilir.