-hayır.
-istersen bu konuda sana yardımcı olabilirim, dayım marangoz da …. Ehehe.
-pinokyo, okula gitcen mi sen?
-yoo.
-hic bişi oğrenmeyecen yani?
-hayır oğrenmicem, oldu mu!
-odun geldin odun gitcen yani, hehehe…
-odunu gorcen şimdi sen, konuş konuş…
-pinokyo, en yalan soyleyince burnun uzuyo de mi?
-ewet.
-peki doğruyu soyleyince neren uzuyo? Ehehehe…
-olum bela mı arıyon sen yaa!
-şşt, baksana odun!
-kim ben mi?
-yok ben! Odun diyom etrafa bakıyo yaa, sanki ormandayız anasını satiim.olum senin kafada bi tahta eksik galiba!
-pinokyo, sen abızıtın mı?
- ne?
-zzıt tahtalıkoy, pu

-gul gul sen gul !
X - heh, geldim işte.cok beklettim mi ya?
Pinokyo -iki satir bekliyoz burda yaw!
Y – ewet ya, cocuk ağac oldu burada, ehe ehe…
Pinokyo – sen konuş biraz daha konuş…..
-pinokyo, şu meşhur Truva atı var ya, o senin akrabanmış, oole diyolar…
- o diyenleri bi yakalarsam zaten onlarla akraba olcam…
-ehehe..
-Ne guluyon lan!
Pinokyonun sevgilis – ne bicim kuklasın sen yaa, tahtasın bi yararın yok!ormandaki ağaclar bile oksijen veriyo etrafa…
Pinokyo – oksijen veririm ama kokar şimdi boşver,
Pinokyonun sevgilisi – pislik!