Ağlayarak gozunu dunyaya acan insan, Allah'ın, anne sinesine yerleştirdiği şefkatle hayata intibak etme mucadelesi verirken, acz ve zaafının Allah'ın kudret ve gınasına acılmasından kaynaklanan guc ve zenginliğiyle hayatın engellerini aşmaya, kurulan tuzakları gecmeye, ilim ve imanla tekÂmul edip, hayatını gercek hayat yapmaya namzet bir varlıktır.
KÂinat ağacının meyvesi olan insan, maddî ve manevî varlığıyla, akıllara durgunluk verecek mÂn ve muhteva derinlikleriyle, kendini, nereden gelip nereye gittiğini, kısaca hayatının mahiyetini kavrayıp, dunya yolculuğundaki rehberini tanıyarak, ilim ve imanla yeryuzu halifeliği vazifesini yerine getirme mevkiindedir. Ancak bu vazifenin ve konumlarının gerektirdiği mesuliyetin şuurunda olanlardır ki, bağlandıkları gayeye, ulkeye ve millete, ayrıca butun insanlığa hizmet edebilir ve kendilerine hayru'l-halef olacak nesillere yaşanacak bir dunya bırakabilirler.
Nimetin ve vazifenin buyukluğu nispetinde kulfet ve meşakkatin de fazla olacağı unutulmamalıdır. Bu "kıldan ince, kılıctan keskince" yolda, yer yer nefis, yer yer de cinnî ve insî şeytanlar tuzak kuracak, engeller koyacaklardır.
Bu yolda zorlukları aşmanın, engelleri ve tuzakları gecmenin en emin yolu sabır, tevekkul ve teslimiyetle donanmaktır. Ancak bu bitmez "sermaye" kaynaklarıyladır ki, zamanın hÂdiselerine ve musibetlerine karşı koymak mumkun olabilir. Musibetlerden kurtulmanın, gunah bataklarına duşmemenin ve itaatte başarının sırrı sabırda yatar.
Başa gelen her sıkıntı ve musibet bir ikazdır; gecilmemesi gereken hudutların gecildiğinin hatırlatılmasıdır. Bu ikazla uyanıp, hatırlatmayla toparlanmak, ye's ve uzuntuyu bırakıp sa'ye ve calışmaya sarılmak ve yola daha bir azim ve şevkle devam etmek, musibetleri hayra ceviren iksir, musibetlerden hayra acılan bir kapıdır.
İlk bakışta ve dıştan şer gorunen hÂdiselerin arkasında beklenmedik hayırlar vardır. HÂdiseler, tesaduflerin elinde asla oyuncak olmayıp, hikmet tezgahında dokunan ve hayat dantelamızı oren bir atkıdır. Dolayısıyla, her şeyin zimamını elinde tutan Allah'ın hikmetine ram olup boyun eğmek ve bu hikmet cercevesinde yerine getirilmesi gereken sebeplere ve sa'ye sarılmak, başarının olmazsa olmaz şartlarıdır.
HÂdiseler ne kadar ağır, musibetler ne kadar dayanılmaz olursa olsun, sabır, tevekkul ve teslimiyet, hatt sabır icinde şukur, hÂdise ve musibetlerin nufuz edemeyeceği en emin kalelerdir. Bu kalelerde Mevla'ya itaatte kusur edilmemeli, acz ve fakrımız bir defa daha hatırlanarak, Allah'ın kudret ve zenginliğine dilekce yapılmalı, O'na yalvaran gonul ve dilenen ellerle dua dua yalvarılmalıdır.
Değerlerin altust olduğu, akın kara, karanın ak gosterildiği, sefalet temsilcilerinin Âdeta başlara tac yapılmasına karşılık, barış, sevgi, hoşgoru ve insanlığı temsil edenlerin ise suclu ilÂn edildiği, hatt cani muamelesi gorduğu bir dunya, ancak tevekkul, teslim, sabır ve rıza ile, bunlara eklenecek aşk ve şevk kanatlı hizmetle, gozyaşı ve dua ile cennetlere cevrilebilir ve ebedî Cennet'e bir koridor hÂline getirilebilir.
Dişlerini bileyen canavarlara muhabbet besleyerek değil, iradenin hakkını vererek, hukukun ustunluğu prensibi cercevesinde istirdad-ı hakta bulunmak, her mazlumun en buyuk hakkı, hatt vazifesidir. Bu yolda mağlubiyet yoktur ve daima ustun olanlar, gercek muminlerdir.
Ufuklar kararsa, umitlerde yer yer solma emareleri gorulse, mazlumlar gozyaşına boğulup, yuvalar catırdasa ve zalimler şehirlerde calımla gezmeğe devam da etse, akıbet, her zaman gonul erlerinin, aydınlık geleceğin hummalı calışması icindeki fikir işcilerinin i'layı kelimetullah yolunda ayakları tozlanıp, alınları terleyenlerin ve şakakları zonklayanlarındır.
Bazen kucuk bir ihmal buyuk felÂketlere sebep olabileceği gibi, gonul erlerinin Allah yolunda birtakım basit işlere takılıp kalmaları da (Allah korusun) arzu edilmez felÂketlere davetiye mÂnÂsına gelebilir. Aynıyla değilse de, misliyle cereyan eden hÂdiselerden ibret almak ve bu ibret cercevesinde kendimizi baştan kontrol etmek, yani baştan bir muhasebe ve murakabeyle yola devam etmek gerekmektedir. Zamanı geriye işletmek mumkun olmadığı gibi, musibet zamanlarında suclu aramak da ancak musibeti ikileştirir. Herkes kendini kontrol edip, kendini hesaba cekmeli ve cile ve ızdıraplar paylaşılıp, daha bir fedakÂrlıkla yola devam edilmelidir.
"Yollar gidip kopruye dayansa,
Kopru lÂvlara teslim olup yansa;
Ye'se kapılma, kalk yeni yollar bul;
Azminle, umidinle yeni kopruler kur ve kurtul!"
Tavrımız
Garip Olaylar0 Mesaj
●49 Görüntüleme