Beethoven ve Wagner şiddettir. Darwin, Marx ve Freud şiddettir. Hatta Galileo ve Einstein şiddettir" diyor Ahmet Oktay, Milliyet Sanat'taki yazısında: "Edebiyat ve sanat, daha da genelinde duşunce şiddettir" diye ekliyor.
Cunku edebiyat, sanat ve duşunce yaşamın sı*nırlarını zorlar. Mevcut yapıları donuşturmeyi amaclar. Yeni bir yaşam beklentisi yaratır. Bu anlamda da şiddet icerir. "Ama kendiliğinden şiddet, ne edebiyat, ne sanat, ne de duşuncedir".
Sanıyorum son donemde şiddetlenen "şiddet tartışmaları"nda gozardı edilen, işte bu ayrımdır. Bir Tarantino filmiyle, karısının alnına civi cakan adam haberini aynı kefeye koydunuz mu, yasakların karanlık dunyasın*da bilerek ya da bilme*yerek edebiyatı, sanatı ve duşunceyi de cezalan*dırırsınız.
Bu anlamda "Haydi şimdi butun makaslar havaya" derken, cok dik*katli olmak gerektiği inancındayım.
***
Konunun bir başka yanı medyayla ilgili:
Ozellikle muhafazakar cevrelerde, oldum olası medyanın onemini ve etkisini abartma eğilimi vardır. Toplum ahlakını medyanın bozduğuna inanırlar. "Başımıza Refah derdini bunlar sardı" derler. "PKK televizyona cıkmasa, guclenemez*di" diye akıl yuruturler.
Kimse PKK'nın ozel kanalların olmadığı bir donemde kok saldığını duşunmez. Refah'ın, bu*yuk gazetelerin karşı kampanyasına rağmen ye*rel secimleri kazandığı gormezden gelinir.
Bazı medya mensupları da kendi ellerindeki gucun boyle abartılmasından gizli bir haz alarak, bu koroya katılırlar.
Oysa medya bir aynadır. Oraya yansıyanlar so*nuctur, sebep değil. Ayna bazen carpık yansıtabi*lir, abartılı yansıtabilir, hatta yanlış yansıtabilir, ama yansıttığı herşeyin hayatta bir karşılığı var*dır. Hayattaki bu karşılık yerine medyayla kavga*ya girişmek, duşmanın aynadaki tezahurunu yoketmeye calışmak demektir.
Ayna kırılır, ama duşman hemen arkanızdadır.
***
Bu cerceveden bakınca, şiddetin medyadan ayıklanması kampanyası bana iki acıdan eksik geliyor:
Birincisi, bu ayıklama, şiddetin yaşamdan te*mizlenmesi anlamına gelmeyecek, sadece bunun gorunmemesine hizmet edecektir.
İkincisi, kuruyla yaşı sapla samanı ayırma ozurlu kafaların yoneteceği bu temizleme ope*rasyonu sırasında "şiddet" kapsamında edebiyat da, sanat da, duşunce de "temizlenecek"tir.
Care sonucta değil, sebepte aranmalıdır.
Binlerce gencin Muslum Gurses konserlerinde goğuslerine jilet attığı sahneleri sansurlemek, belki ruhumuzu yatıştırabilir, ama gerceği değiş*tirmez. Bu, biraz da zehirli havada gaz maskesi takmaya benzer. Herkese maske dağıtamayacağımıza gore, havanın temizliğiyle uğraşmak daha akıllıca değil midir?
Mesele havanın temizlenmesine, yani yaşamın icindeki şiddetin ayıklanmasına gelince orada da konuyu cok dar ele almamak lazım:
Şiddet, yalnızca Ninja kaplumbağalarının cığ*lıklar atarak birbirlerini kafasını ucurmasından ibaret gorulmemelidir.
Siyasete girmiş bir sanatcıyı yıllar once soyledi*ği devrim turkuleri nedeniyle medyada yargıla*maya kalkışmak da şiddettir.
Tıpkı, guclu bir şairi sacma bir dedikodunun carmıhına gerip, ozel hayatından oturu yargıla*manın en acımasız şiddet olması gibi...
"Bana yapılan şiddet, ama benim yaptığım if*fet" derseniz bunun adı cifte standart olur. Sonra İdil Celiker gibi, omrunu "cok ozel" hayatlara mudahaleyle gecirip, bela başına gelince "Medya yargısız infaz yapıyormuş" diye yakınmaya kalka*rız ki, iş işten gecmiş olur.
Şiddet, ozel yaşam ve medya- can dundar
Garip Olaylar0 Mesaj
●55 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Garip Olaylar
- Şiddet, ozel yaşam ve medya- can dundar