Kuflu yağmurların kopardığı dudaklarıma utangaclığımı asıp yine sana geldim sevgili faili mechul cinayetin tek tanığı gecede..Ruzgarla oynaşan sonbahar yapraklarını ayaklarımla dovup sensizliği eskittim taş dibeklerin kor topal satırlarında…Bedenime karanlığın utusuz gomleğini gecirip, tozlanmış hatıraların golgelerinde seni aradım sabah ezanına kadar. Koşe bucak sesini aradım yureğimi yalpalayan ruzgarın koynunda. Bir umut diye seni sordum hukumsuz adreslere yol alan bulutlara.. Olur ya sana dair tek bir iz bulur , her gece onun sıcaklığında ayazlara kafa tutabilir miyim diye sorgulara aldım geceyi emziren karanlığı…Dort mevsim gulumseyen gozlerini sordum elvan elvan kokan ciceklere..Seni sordum beni senden alan takvimlere. Şehrin eskimiş kaldırımlarında senin izin diye her taşın altında bana bırakılmış bir anı aradım durdum.. Yine sana dair tek birşey bulamadım. Biliyorum her gun arayıp her defasında bulamasam da inatla seni arayacağım tozlanmış hatıralarda. Sana soz sevgili; sensiz her gece yalnızlığında harf harf olume susup, sensizliğe doğan her gunde senin izini arayacağım nefes aldığım her taşın sen kokan golgesinde…Her gun bir onceki gunden daha azimli, daha umutlu olarak….

Unuttun mu sevgili..Karanlığın ince eleğinden avuclarıma savrulmuş acıya inat bana dik durmayı sen oğretmiştin. Gonul payıma duşen huzne inat dudaklarımdan etrafa yayılan guluşlerle hayata gulumsememi sen soylemiştin. Ben sana dair hicbir şeyi unutmadım. Hatıralarında tozlanmış siyah- beyaz bir filmin karelerinde gezinsem de, ben seninle yaşanmış hicbir anıyı sensizliğe gommedim. Yağmurun gokten tel tel toprağa suzulurken yorulup ince kaşlarında dinlendiğini, kor yangınların bile kullenmeden senin kirpiklerinde serinlediğini ve yazgımın soğuk avuc iclerinde gezindiğini hicbir zaman unutmadım ki sevgili. Huviyetime işlenmiş soyadım gibi adının her bir harfini “ olumsuz
aşkla “ sol yanıma nakışladım sevgili...

RuzgÂrın pencereyi zorlayıp kulaklarımıza
şarkı sozlerimızı fısıldadığı gecede okumalıydım sana yazdığım şiirleri. Her satırı sen kokan şiirlerime şahitlik eden gozyaşlarını avuc iclerimde saklayıp susuz kalmış ceylanlara icirebilseydim keşke.. Sen, sırtını bana donup ellerini ay ışığına uzatmışken avuc iclerine guluşlerimi serebilseydim.. Kalem kaşlarının her hareketini yakalayıp guluşunun her figurunu gokyuzunun eşsiz tuvaline kucuk ellerimle cizebilseydim. Gokyuzunde bizi izleyen pamuksu bulutların uzerinde saatlerce dans edebilseydik seninle.. En sonunda hasretin bağrına susturulmuş kelimelerimizi bırakıp avaz avaz birbirimize susabilseydik gozlerimizin durgun sularında..

Ey gozumu kırpmadan canımı acılarına adadığım kadın.. Seni, en cok akşamın perdelerime duştuğu vakitlerde aradım. Kalabalıkların sokaklardan elini eteğini cekip suskunluğa burunduğunde perde perde kanayıp durdu sana gecikmişliğim. Baktığım her kadın sana benziyordu, aldığım her nefes gozlerimde sana nemliyordu sevgili..Calan her telefonda sesin , vurulan her kapının ardında sen olmalıydın…Donduğum her sokak başında gozlerinle karşılaşmalı, gorduğum her kabus sonrası korkularımı sen unutturmalıydın bana… Her uykudan senin sesinle uyanmalı, her gozyaşımdan sonra ıslak kirpiklerimi guluşlerinle sen kurutmalıydın sevgili….

Gece; sıcak gamzelerine duşerken, biz seninle ayrı duvarlara yaslanıp aynı sevdayla kurutuyoruz aynı satırlara duşmuş gozyaşlarımızı. Geleceğe bağışlanmış yarınlarımızı dudaklarımızda saklayıp tozlanmış anılarımızda uyutuyoruz gozleri uykusuz kalmış sabır taşlarımızı…Kirlenmiş gokyuzunden sağdığımız her yağmur damlasına birbirimizin adlarını işleyip iadesiz mektupların gozu yaşlı satırlarına eğiyoruz başımızı. Oysa bir kavuşsaydık seninle, bulutlardan iplik iplik duşen yağmurlara inat gullerin kanadığı bahcelerde delicesine dans edecektim seninle. Sonra da yuzunde beliren sıcak guluşlerde ıslak gozyaşlarımı kurulayacaktım…Yuzu bahar işlemeli cicekleri kucuk ellerimle ben serecektim kapına.. Ve olmeden once, gozyaşlarımla yıkadığım yıldızları son kez ben orecektim bahar kokulu saclarına..

Şimdi gozbebeklerimde kanıyor yokluğun dua dua. Kimi zaman dağlardan kopup gelen bir “ sel “ gibi bentleri aşıp yalnızlığından taştım. Kimi zaman da takvimlerinden duşup solan” gun” gibi karanlığa karışıp dudaklarından kactım. Uzun kopruler kursam da varlığına, sesine muhurlenmiş son kelimen olamadım. Camlarına vuran sonbahar yağmuru olup aksam da ayak ucuna, nefesine surgulenmiş can olamadım. Tek bir kelime etmeden sus ve ağlama ne olur. Dinle beni. Bırak sevdamız “ ayrılıklarda “ tozlansın. Hatıralarımıza devasa mezarlar kazılsın.. Acıya bukme belini ne olur. Bana dik durmamı soyleyen sendin, ne cabuk unuttun. Eğme başını kaldırımlara. Boynu bukuk gezme ne olur. Dik dur yalnızlığa. Bu savaş bitmedi daha. Varsın olsun,
aşktan ote tek bir silahımız kalmasın. Varsın olsun tek dayanağımız hatıralar bile bize sırtını donsun. Bak ben bıraktığın yerde, yureğinin en derin yerinde seninleyim sevgili. Sen benden gitmek zorunda kalsan da, ben hicbir yere gitmedim. Yureğinden oteye gitmedim ki sevgili... Ben seni olumsuzluğume bağışladım. Ben seni " sol yanıma " dua dua nakışladım sevgili..