Benden, seni anlatmamı isteselerdi, bir yurek anlatırdım icinde koskacaman bir dunya, dunyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydınlatan.

Deselerdi yaz onu; yazardım en guzel şiirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarınclarında yuvarlanan aşkları. Yazardım parmaklarım morarıncaya kadar yazardım, yureğim yorulup duruluncaya kadar.


Deselerdi ciz onu; cizerdim dunyayı, dunya her tarafı yedi veren gulleri yedi renk acan en mevsimsiz ciceklerin actığı nakışlı oyalı ozenli bir dunya ve korkardım kendi cizdiğim dunyaya dokunmaya, korkardım ciceklerin yaprakların solmasından.


Deselerdi kim O ?
O derdim O işte yureğinde deryaları taşıyıpta tek bir dunyalıya konuşamayan, o sınırsız sevgi deryasında yelken acıp giderken sevgisini utangac kişiliğine gomen biri idi.


Ve O derdim ;
Beni sabahlara kadar kendisini duşunmek zorunda bırakan insafsız biri O konuşsa yureğindeki allı tebessumlerde kaybolurdum, konuşsa yanmadan yıkılmadan sondururdu beni derdim. Sigaram kadar tiryakisi olduğum ickim kadar başımı donduren, gormediğim kadar ozlediğim, ozlediğim kadar dokunamadığım, dokunamadığım kadar urkek...


Ve O derdim ;
Yaşayıpta yitirdiğim değil yaşamayıpta bilmek istediğim, konuşmasını beklediğim kızıl dudaklarına hasretlendiğim hasreti ile eridiğim, yanımda iken bile ozlediğim gittiği yolu kıskandığım aydınlık gunlerimi aradığım.


O derdim...