Sosyal ortamlara girmekten korkuyor, topluluk karşında konuşamıyor musunuz ? Yeni tanıştığınız insanlarla konuşurken kızarıyor, heyecanlanıyor, sesiniz mi titriyor? Sosyal fobi sizin de hayatınızı işgal etmeye başlamış. Sosyal fobi yaşamınıza bulaşmış bir kanser gibidir, tedavi edilmediği takdirde hayatınızın bircok alanına yayılarak hayatınızı yaşanmaz hale getirir.
Sosyal fobik olabilirsiniz ama bu sizin kaderiniz değil, yaşam şekliniz değil, cozumsuz hic değil. Yapmanız gereken bu rahatsızlıkla ilgili psikolojik yardıma başvurmak.
Tam anlamıyla sosyal fobiyi tanımlamak gerekirse;
Sosyal Fobi: Genelde sosyal ortamlara girildiğinde yaşanan korku duygusuna eşlik eden bedensel belirtilerdir. Bedensel belirtiler sıklıkla yuz kızarması,terleme,ağız kuruluğu, titreme,nefes kesilmesi hissi,aşırı heyecan,mide ve bağırsak ağrısı,kas gerginliğine eşlik eden beceriksizim, başaramayacağım, mukemmel olmalıyım, hata yapmamalıyım, sorun yokmuş gibi gostermeliyim vs… gibi duşuncelerdir. Bu yaşadıklarından sonra korkulan ortamdan kacınma davranışı ortaya cıkmaktadır.
Belirtileri:
Toplum icinde telefonla goruşme
Kucuk bir grup etkinliğinde yer alma
Toplum icinde yemek yeme
Toplum icinde bir şeyler icme
Yetkili biri ile konuşma
Dinleyiciler onunde konuşma, rol yapma
Partiye/ eğlenceye gitme
Başkaları tarafından izlenirken calışma
Cok iyi tanımadığı biriyle telefonda goruşme veya yuz yuze konuşma
Yabancılarla karşılaşma
Genel tuvaletleri kullanma
Birilerinin oturduğu odaya girme
İlgi odağı olma
Bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma
Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma
İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı duşuncede olmadığını ifade etme
Cok iyi tanımadığı birinin gozlerinin icine bakma
Onceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sozel olarak sunma
Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya calışma
Alınan bir malı parasını geri almak uzere iade etme
Parti / davet verme
Israrlı bir satıcıya karşı koyma
Gibi alanlarda belirgin korku duygusu ve kacınma davranışı gostermektedirler.
Sosyal Fobik olan Yankı ile yaşadığımız terapi sureci ve başarısını sizinle paylaşacağım.
Yankı; 23 yaşında universite mezunu, ozel bir şirkette calışmakta, sosyal ortamlarda onu on plana cıkaracak durumlardan kacınmakta, telefonda yabancı birileri ile konuşmamak icin her yolu denemekteydi. Komşuları ile karşılaşıp iletişim kurma durumunda kalmamak icin asansor yerine merdivenleri kullanıyor, merdivenlerde karşılaşma ihtimaline karşı da hızla merdivenleri cıkıyordu. Kliniğimize başvurmasına neden olan bardaktan taşan son damla ise yuksek lisans mulakatında yaşadıkları oldu. Mulakatta hata yapmamalıyım duşuncesine o kadar cok odaklanmıştı ki ne hocaların sorduğu soruları ne de kendi verdiği cevapları hatırlıyordu.
İlk seansımız da sorunu tanımladık ve yuzeysel bir hipnoz calışması yaptık. Yuzeysel hipnoz calışmasının amacı danışanın hem hipnozu tanımasına hem de fiziksel ve zihinsel olarak rahatlamasına yardımcı olmaktır. Ayrıca ilk seansımız da SCL-90 psikolojik belirti tarama testi ve Beier Cumle Tamamlama testi uyguladık. Boylece danışanın bahsettiği ama gozden kacırdığı herhangi bir nokta var ise onu gozden kacırmamış oluyorduk.
Sonraki seansta ise kişinin yaşamış olduğu sorunla alakalı bilincli olarak farkında olmadığı fakat gecmişten bugune taşıdığı rahatsızlık veren bir duygu var mı diye regresyon terapisi yapıldı. Regresyon terapisi esnasında universite ucuncu sınıfta bir sunum esnasında yaşadığı yoğun kaygı ile karşılaşıldı. O donemde yaşadığı duygular uzerine terapotik calışmalar yaparak yaşadığı duygusal yoğunluğu kontrol edilebilir bir seviyeye getirildikten sonra ilkokul doneminde oğretmeninin kendisini tahtaya kaldırdığı anısıyla yuzleşti. Calışmadığı bir konuydu ve tahtada başarısız olduktan sonra oğretmenin gulmesi onu cok etkilemişti. Bunu bilincli olarak hatırlamıyordu artık ama yaşamış olduğu duygu cok tazeydi. Bu duygusal yoğunluk cozumleri bilmesine rağmen adım atmasını engel oluyordu. Bu duygular uzerine de calıştıktan sonra hipnoterapiyi sonlandırdık.
Yankı icin bu yaşadığı regresyon terapisi cok yeni ve etkileyici bir deneyimdi. Duyguları cok canlı hissettiğini belirtti ve bilincli olarak bunun farkında değilim ama şuan yaşadığım duygusal durumla neredeyse aynı diyebilirim demişti. Sanki uzerimden ağırlık kalmış gibi hissediyorum diye tanımladı.
Ucuncu seansımıza geldiğinde, kendini cok iyi hissettiğini belirtti, henuz bir şeyleri değiştirmeye başlamamıştı fakat değiştireceğine olan inancı artmıştı. Eskiye oranla yaşadığım duyguların yoğunluğunun azaldığını hissediyorum. Bir kere telefonla konuşma deneyimi yaşamıştı, ilk caldığında başta cok heyecanlandığını ve karnında bir ağrı hissettiğini fakat bunun ustesinden gelecek gucum vardı ama acele etmemeliyim diye duşunerek telefonu arkadaşıma yonlendirdiğini soyledi. Ama inanıyorum ki sonra ki seferde telefona cevap vereceğim dedi.
Bu seansımızda ise yaşamış olduğu sosyal fobik durumlar uzerine hipnoterapi calışması yapacaktık. Hipnoz esnasında yabancı biri ile telefonda konuşurken hissettiği duygular uzerine calışıldı. Hissettiği duyguları kontrol edilebilir bir seviyeye getirdikten sonra sakin bir şekilde telefonla konuştuğunu gordu. Daha sonra hipnoz esnasında iş icin muşterilerini telefonla arayarak onlarla iletişim kurdu. Hipnoterapi seansı bittiğinde yuzunde ki gulumseme her şeyi anlatıyordu.
Dorduncu seansımıza geldiğinde yuzu guluyordu. Nasılsın diye sorduğumda yaptım dedi. Muşteri aradı, ben başta heyecanlandığımı hissettim ama derin bir nefes aldım, telefonun acma tuşuna bastım. Karşımda ki ses bana sorular yonlendiriyordu ve bir ara tekrar karın ağrısına benzer bir duygu hissettim ama tekrar derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladığımda hepsi yok oldu. Cok rahat bir iletişim kurdum. Diğer gorevlilerden daha guzel bir şekilde bilgilendirdiğimi gordum. Yapabildiğimi farkettim size cok teşekkur ederim dedi.
Telefon konuşmasının yanı sıra otobuse bindiğin de kartında para olmadığını kapının onunde fark etmiş ve otobus icinde ki yolculardan kart istemişti. Olayı şoyle anlatmıştı. “Normalde otobusten hemen geri inerdim ve nasıl olurda kartıma para yuklemeyi unuturum diye kendi kendimi yerdim. Ama ben yolculardan kartlarını isteyebildim ve yolcuların birisi ictenlikle kartını uzattı. O an sanki kral gibi hissettim kendimi başarabiliyordum. Yapabileceğime olan inancım o kadar arttı ki. Cok guzel bir duyguydu.”
Bu seansımız da ise diğer fobik olaylar uzerine hipnoterapi calışması ile devam ettik. Yaşamış olduğu bu duygusal kontrolu guclendirme seansı ile hipnoterapi seanslarımızı bitirdik.
Bir sonra ki seans icin bazı odevler verdik, bu odevler apartman asansorunu kullanması ve eğer komşuları ile karşılarsa selamlaşması idi. Ve yaşadığı her olay icin not tutması istendi. Olayın oncesi, olay esnasında ve sonrası neler hissettiği ve ne şekilde davrandığını yazacaktı. Duygusal anlamda zorlandığı zamanlarda ne şekilde ustesinden geldi ya da gelemedi. Bunları yazacaktı.
Beşinci seansımıza geldiğinde odevlerini getirmişti ve odevler uzerine değerlendirmeler yaptık. Bu esnada bilişsel anlamda duygu, davranış ve duşunce arasında ki ilişki uzerine bazı bilgiler verilerek, terapi sureci bittikten sonra şuan sağlamış olduğu kontrolu nasıl devam ettirebileceği uzerine bilgilendirmeler uzerine devam edildi.
İki hafta sonra son seans icin buluştuğumuzda kendimi yenilenmiş gibi hissediyorum diyordu. Genel anlamda psikoterapi sureci uzerine değerlendirme yaptık. Neleri değiştirdin diye sorduğumuzda kendimi daha ozgur hissediyorum onceden sanki dar bir kabın icinde, kucuk bir dunyaya sıkışmış hayatım varken şuan hayatımın genişlediğini hissediyorum. Kendime olan guvenim yerine geldi diye tanımlıyordu.
Dışarıdan bakıldığında da onda ki değişiklikler acıkca goruluyordu. İlk geldiğinde goz teması kurmakta zorlanıyordu, sık sık terliyor ve kızarıyordu. Seanslara ilk geldiğinde ve cıkarken elimi cok guvensiz bir şekilde sıkıyordu. Şuan ise goz teması kuruyor vucudunun duruşu değişmişti ve kendine olan guveni dışa yansıyabiliyordu.
Bir ay sonrasına kontrol seansında buluşmak uzere son seansımızı bitirdik. Kontrol seansına geldiğinde her şey yolunda olduğunu ve artık bunun ustesinden geldiğine tamamen inandığını, sosyal ortamlarda kendini rahat bir şekilde ifade edebildiğini, komşuları ile artık selamlaşıp ve iletişim kurabildiğini soyluyordu.
Sizde sosyal fobi yaşıyor ve tek başınıza ustesinden gelemiyorsanız. Zaman kaybetmeden kendiniz icin bir adım atın ve hayatınıza bulaşmış bu kanserin daha fazla yayılmasına izin vermeyin!
Unutmayın Sosyal Fobi sizin kaderiniz değil!
Psikolog Ayhan ALTAŞ
Psikoterapist & Hipnoterapist & Emdr Terapi



[h=2]Bursa Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]