“Bedenen ve ruhen cok yoruldum. Eşim yıllardır psikolojik tedavi goruyor. Bazen duzelir gibi oluyor fakat daha sonra yeniden hastalanıyor. Calışamıyor ve bu nedenle sorumluluk alamıyor.Surekli arkasında dolanıyorum. Şu an 36 yaşındayım ve hÂl tek başımayız.Doğru duzgun bir cinsel hayatımız olamadığı icin cocuğumuz da yok. Gelecek kaygılarım var. Ne anneliği ne de adam gibi bir kadınlığı yaşayamadım…”A.N./İstanbul “Uvey annemin zoruyla evlendim ve daha ilk gece eşimden şiddet gordum. Bunu da gectim icki, kumar, uyuşturucuher turlu kotuluk onda ve başı beladan hic kurtulmuyor. Herkes onun icin psikopat bu adam nerden buldun diyor…”K.O./Adana


Kişinin rahatsızlığı sonradan ortaya cıkabileceği gibi her zaman olduğu halde onemsenmeyip ihmal edilmiş ya da gercekten fark edilmemişte olabilir. Peki hastalığın oğrenilmesinden sonra eşlerin, dolayısıyla ilişkinin yorungesi değişir mi? Kişi ilişkinin başında verdiği sozleri tutabilir mi? Sevdiğiniz birinin ozellikle de aynı catı altında yaşadığınız ve hayatınızı surdurmek icin bir araya geldiğiniz eşinizin ruhsal ya da yapısal bir hastalığı olduğunu oğrenmek oldukca zor olabileceği gibi boyle bir eşle yaşamak da hic kolay değildir. Boyle bir durumda olan eşinize refakat etmek kişide ne tur eksiklikler uyandırır? Eşlerden birinin kronik bir rahatsızlığı olması ilişkiyi nasıl etkiler? Cift bu durumun ustesinden en az zararla nasıl gelebilir? Hasa bir eşle yaşamak o kişiyi de hasta eder mi?


Bazı psikiyatrik hastalıklar, bireyin veya ciftin yaşam kalitesini duşurebilmekte ve hayatını cehenneme cevirmektedir. Boyle bir hayatta insanı umutsuzluğa suruklemektedir. Coğu zaman ilgi ve dikkat hastaya yoğunlaştığı icin kişi kendini ve hislerini ister istemez ihmal etmektedir. Bu nedenle, CİSED terapistleri olarak,bu haftaki basın bultenimizi bu ve benzeri soruları cevaplamaya ayırdık.


Evlilik ve cift terapistleri sadece bireyleri değil, ciftin arasındaki ilişkiyi tedavi etmektedir. Cunku ilişkiyi iki kişi yaşıyor.Ortada bir sorun varsa, bu sorunun nedeni ve cozumu yine iki kişiye aittir.Partnerlerin her biri kendi ustune duşeni yaparsa problemler hal olur, ilişkide tekrar huzur ve mutluluk sağlanır. Bu nedenle, biz terapistlerin yapmaya calıştığı da, sorunun tek taraflı olmadığını bu nedenle de tek taraflı cozulemeyeceğini anlatmaktır. Ancak en başta, danışanlarımızın anlattığı gibi evlilik ve cift ilişkisini temelden bozacak depresyon, şizofreni, bipoler gibi ağır ruhsal hastalıklar ya da kişilik bozuklukları, madde kullanımı, alkol ve kumar gibi yapısal bozukluklar partnerlerin ortak cozebilecekleri bir durum olmadığı icin once hasta olan eşin sorunlarına care aranmalı sonra ciftle ortak bir terapi yapılmalıdır.


Psikolojik ve fiziksel hastalıklar:
Hastalık, her insanın hayatının herhangi bir doneminde ortaya cıkabilecek bir durum değişikliğidir ve yaşamın parcasıdır.Kanser, diyabet, astım, hepatit-B gibi bazı fiziksel hastalıklar, psikolojik acının da endeksli olduğu rahatsızlıklardır. Bazen de, bu psikolojik acının kendisi bir hastalıktır.


Psikozlar (halusinasyon, psikotik atak, şizofreni, paranoya vs.) kişiyi gercek hayattan koparan; nevrozlar (histeri, fobiler, manik depresif duygu durumu)kişinin sosyal hayatında aksilikler cıkaran; depresyon (hayattan kefy alamama, yaşama arzusunda azalma, kaygılı, yorgun, uzgun olma, de?ersizlik duyguları vs.) kişinin genel mutsuzluk halinin surekliliği; davranış ve kişilik bozuklukları (iki uclu veya narsistik kişilik, psikopat, sosyopat kişilikler, beslenme bozuklukları) ise kişide tutarsızlığa neden olmaktadır.


Hasta bir eşle yaşamanın sonucları
Eşlerden birinin hasta olduğunun ortaya cıkması her zaman cift ilişkisinin biteceği anlamına gelmez ancak o andan itibaren bazı şeylerin değişeceği eskisi gibi olmayacağı cok acıktır. Sağlıklı eşin omuzlarındaki yuk ve sorumluluklar artacak, bircok konuda fedakÂrlık yapmak zorunda kalacaktır. Ceşitli tepkiler almasına rağmen genellikle hasta olmayan kişi kendisini aldatılmış, başarısız hissedecek ve ilişkinin geleceğini sorgulamaya başlayacaktır. İlişkiyi bitirme duşuncesi beraberinde sucluluk duygusunu getirecektir. Bu sucluluk duygusu her iki taraf icinde gecerli olabilir. Bazı kişilik bozukluklarında, ilişkiyi sonlandırma eylemi tehdit, şantaj hatta cinayet gibi olayların meydana gelmesine neden olabilir. Hele ki, bir aşk ilişkisinden bahsediyorsak, bu ilişki idealleştirildiği icin boyle bir sorunla karşılaşıldığında buyuk bir hayal kırıklığının yaşanma ihtimali oldukca yuksektir. Bu durumda hasta olmayan eş, ilişkiyi surdurmek veya sonlandırmak gibi onemli bir karar almak zorunda kalır.
İlişkiyi surdurme kararı verilmişse…
İlişkiyi surdurme kararı psikolojik rahatsızlıklarda pek mumkun olmamakla birlikte, eşlerden birinin diğerine muhtac olduğu durumlarda ilişkiyi sonlandırmak mumkun olmamaktadır. Bu zor donemi eşlerin birlikte aşması daha sık gorulen bir durumdur. Bununla birlikte bu kararı alan sağlıklı eş, dışlanma, kendine olan guveni kaybetme, ekonomik olarak zorluk cekme, gelecek korkusu, cevresindekilere acıklama ihtiyacı, duygusal dalgalanmalar gibi aile, iş ve sosyal cevresindeki bazı tepkileri goze almak zorundadır.
Başka carem yok, ayrılamam!
Hasta biriyle yaşamak, insanın enerjisinin buyuk bir kısmını almaktadır. Hastalık belirtilerini iyi gozlemek, değişiklikleri ongormek, krizleri idare etmek gibi bir cok şeyi tek başına yapmak gerekir. Bazıları bu gucluklere karşı “ayrılmayı” tercih ederken, bazıları da mucadeleyi tercih etmektedir. İşte size hayatınızı kolaylaştıracak bazı ipucları:
-Tedavisine aktif katılım sağlayın
İlac tedavisi de dahil olmak uzere, bazı tedavi surecleri zordur ve dikkat gerektirir. Eşinizle problemin varlığı, onemi ve cozum yolları hakkında konuşmalı ve tedavi olmaya ikna etmelisiniz.
-Her şeyi siz ustlenmeyin
Her şeyi onun yerine yapmaya calışmayın. Bazı işleri ve sorumlulukları ona verin. Eğer hastalık daha kotuye giderse, bundan dolayı kendinizi suclamayın cunku her şeyi tek başınıza kontrol edemezsiniz. İdeal olana değil, mumkun olana konsantre olun. İmkÂnsızı istemek kendi hayatınızdan vazgecmek olur. Mukemmel eş, ebeveyn ya da evlat olmaktan vazgecin.
-Faydalı olacağına inandığınız bilgi ve kaynakları araştırın
Belediye ve diğer sosyal kurumlardaki yardım servisleri ile iletişime gecerek, yardım istemekten cekinmeyin. Cunku bu konuda yalnız değilsiniz.
-Eşinize, hislerinizi acıklamaktan korkmayın
Yargılama ve suclama yapmadan, yaşadığınız guclukleri eşinizle paylaşın. Negatif duygularınız olması cok normal. Dikkat etmeniz gereken konu dilinizi iyi kullanmak olmalıdır.
-Gerektiğinde “Hayır!” demesini bilin
Eşler genellikle yaptıklarına karşı minnet duyulmasını ve takdir edilmeyi bekler. Coğu zaman, sırf bu nedenle “Hayır!” demekten kacınılır. Hasta kişinin istekleri bazen abartılı veya diğer eşin yapabileceklerinin ustunde olabilir. Boyle durumlarda “Hayır!” kelimesi kullanılabilmeli ve sınırlar cizilmelidir.
-Kendinize karşı durust olun
Amacınızın yalnızca onun hastalığı ile mucadele etmek olmadığını, herkes gibi kaliteli ve iyi bir yaşam surmek olduğunu kendinize itiraf etmekten kacınmayın.Hayal kırıklıkları ve mutsuzlukla mucadele etmek icin kendinize kulak verin. Her şeye rağmen, yaşam kalitenizi yuksek tutmaya calışın.
-Hasta eşin beklentilerini rasyonel bir duzeye cekin
Siz elinizden gelenin en iyisini yaparken, eşinize de kendi iyiliği icin yapması gerekenleri oğretmelisiniz. Diğer bir değişle, onun sizden beklentilerini rasyonel bir duzeye cekmelisiniz, mucize yatamayacağınızı bilmesi gerekir. Hastalığı yenmek icin sabırlı ve kararlı olması gerektiğini ve bunun yalnızca sizin cabanızla mumkun olmayacağını her defasında hatırlatmalısınız.
-Doğru tepki gosterdiğinde cesaretlendirin
Hasta kişi, ondan istenen ve beklenen doğru davranışları gosterdiğinde cesaretlendirmeyi sakın unutmayın. İlgisini başarılı olduğu alanlara yoneltin. Zor durumlarda duygusal tepkiler vermekten ziyade soğukkanlı ve sağduyulu davranmaya calışmalısınız.
-Sorumluluklar verin
Eşinize yapabileceği olcude sorumluluklar vererek davranışlarının sonuclarını gormesini sağlamalısınız. Bunu yaparken zorlandığı durumlarda yanında olup, destekleyeceğinizi belirtin.
Duygularınızı her zaman kontrol etmeye ve baskılamaya calışmayın. Sizin de herkes gibi, yorulduğunuz, uzulduğunuz, kaygılandığınız ya da sinirlendiğiniz anlar olabilir. Bu duygularınızı onunla paylaşarak yaşadıklarınızda onun sorumluluğunu gormesini sağlamalısınız.
Siz iyi olmadığınızda ya da kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman başkasına da yardımcı olamayacağınızı unutmayın. Cevrenizdeki insanlardan yardım istemekten, gerekiyorsa profesyonel bir yardım almaktan cekinmeyin. Bazı durumlarda hasta kişiye uygulanan psikolojik tedaviye ek olarak hasta olmayan eşe veya cifte de ayrıca bir destek terapisi gerekebilir. Bu nedenle, koşullar ne olursa olsun, mutlu olmanın herkesin hakkı olduğuna ve carelerin tukenmeyeceğine inanıyoruz.

[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]