İzmir'in Seferihisar ilcesi acıklarında 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6.6 buyukluğundeki depremin uzerinden 2 yıl gecti. Onlarca binanın yıkılıp hasar gorduğu depremde 117 kişi hayatını kaybetti, cok sayıda kişi de yaralandı. Deprem nedeniyle yakınlarını yitiren acılı vatandaşlardan biri de bir restoranda garsonluk yapan Sabri Karael oldu. Karael, depremin olduğu gun ilkokul birinci sınıf oğrencisi oğlu Baran'ın saat 15.00'teki randevusu icin Rıza Bey Apartmanı'na birinci kattaki dişciye kayınvalidesi Belgin Ozcan ile birlikte gitti. Karael'e pandemi nedeniyle bir kişinin refakatci olması gerektiği soylenince dışarıya cıkıp, beklemeye başladı. Bu sırada meydana gelen depremde Karael'in oğlu Baran ve kayınvalidesi Ozcan, yıkılan binanın enkazı altında kaldı. Arama kurtarma ekiplerinin calışmaları surerken, Baran Karael ile anneannesi Ozcan'ın cansız bedenleri cıkarıldı. 5 gun boyunca yakınlarını bekleyen Karael ailesi, aldıkları acı haberle sarsıldı.

Belgin Ozcan ve torunu Mahmut Baran Karael'in yakınları tarafından alınan cenazeleri, memleketleri Aydın'ın Nazilli ilcesine goturuldu. Anneanne ve torunu, Eğriboyun Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kayıpları nedeniyle cok zor gunler gecirdiklerini dile getiren Sabri Karael,
"Oncelikle o gunun acısı tarif edilemez. Allah kimsenin başına boyle bir acı vermesin. O gun Baran'ın diş randevusu vardı. Ben, kayınvalidem ve oğlum dişciye gittik. Hep birlikte yukarı cıktık. Pandemi nedeniyle birden fazla refakatcı bulunmaması istendi. Bu nedenle ben dışarı cıktım. Bu sırada sarsıntılar başladı. Caddedeki dukkanlardan insanların dışarı kacıştığını gordum. Dişciden de dışarıya doktorlar cıkmıştı. Ben yanlarına koştum. Binaya girmeyi duşundum. Bu sırada apartman coktu. Molozlar bana da isabet etti. Cok buyuk toz bulutu yukseldi" dedi.

Depremden hemen sonra caresiz hissettiğini belirten Karael, şunları soyledi:
"Dunyam yıkıldı. 'Zaman geriye doner mi?' diye duşundum. Cocuğumun diş tedavisinden sonra yanıma gelmesini beklerken, ortaya cıkan enkazı gorunce dunyam karardı. Dizlerimin ustune coktum. Allah'ım dedim. Hayırlısı neyse o olsun. Onu sen verdin, almak istersen de takdir senin dedim. Devasa bir enkaz vardı. Elimden geldiğince moloz ve taş yığınlarını kaldırmak isterdim. Yardımın gelmesi de biraz zaman aldı. 'Aynı gun cıkarlar mı?' diye buyuk bir umudum vardı. Diş kliniğinde calışan bir personel ile goruştum. Bana 'Biz kacarken hemen arkamızdalardı' dedi. İceriyi az cok bildiğim icin kendimce hesap yaptım. Depreme şurada yakalanmışlardır, acık alana gelmişler, belki kurtulmuşlardır diye umutlandım. Umutlu bekleyişimiz 5 gun surdu." 
Yakınlarının 5 gun sonra cıkarıldığında hala yaşadıklarına dair umudu olduğunu dile getiren Karael,
"Bize 'Sizinkiler cıktı dendi' Olduklerini bilmiyorduk. Ege Universitesi'ne gitmemiz gerektiği soylendi. Hastane odasında beklerken, morga gitmem gerektiği soylendi. Morga girdik. Anlatması bile cok zor. Evlat acısını anlatamam. Evladımı morgda gordum, dunyam karardı. Bana sarılan evladımı ve kayınvalidemi orada gormek cok zor. 'Ya sabır' dedim. Zor surec. Her gun bizim icin zor geciyor. Hep ilk gunku gibi acı yaşıyoruz. Gece uykularım kacıyor. Gece uyurken yataktan sıcrıyorum. Sanki binalar ustume yıkılıyormuş gibi geliyor. Ozellikle evladımı toprağa verdiğim ilk gun cok zor gecti. Eve geldik. Zaman durmuş gibiydi. Ne yapacağımı şaşırdım" diye konuştu.

Depremden sonra 'Umut Bilgin' adını verdikleri cocuklarının dunyaya geldiğini belirten Sabri Karael,
"Şu an 9 aylık. Allah bahtını acık etsin. Allah kimseye de evlat acısı yaşatmasın. Adını 'Umut' koyduk. İnşallah umudumuz olur. Evlat farklı. Hicbir evlat diğerinin yerini tutamaz. Bunu anne-babalar cok iyi bilir. Evlatların hepsi değerlidir. Bazen boşluğuma geliyor. Umut'a, 'Baran' diye sesleniyorum. Eşim duygulanıyor. Umut dunyaya geldi. Cok şukur diyorum. Allah gonlumuze gore verdi. İyi ki doğdu Umut paşam. Bir nebze de olsa varlığı, yureğimize su serpti. Depremden hemen sonra telefonlar geliyor, bircok kişi başsağlığı dileklerini iletiyordu. Sonra yalnız kaldık. Allah devletimize milletimize zeval vermesin. O gun yardım kuruluşları insanlara yardımcı olmaya calışıyordu. Yardımcı olmak isteyen bircok vatandaş da oradaydı. Ama sonrası icin bir kuruluş olsa ve insanları ziyaret edip yalnız bırakmasa cok guzel olurdu" ifadelerini kullandı.