Ozellikle de sosyal medyada bir fotoğrafın ya da videonun altına gelen 'bu kadın da ne cirkin, bu tiple utanmadan paylaşım yapıyo' ya da 'adamın tipine bak, yanındaki kadına bak bir de' gibi insanları sadece dış gorunuşuyle yargılayan yorumlar gormuşsunuzdur.
Bunun gibi insanları sadece guzelliklerine gore yargılama davranışı ne yazık ki yalnızca sosyal medyada karşımıza cıkmıyor. Hatta iş hayatından calışma hayatına her alanda cok ciddi etkileri var. Gelin birlikte 'guzelliği' merkeze koymanın nelere neden olabileceğine goz atalım.
Başlamadan once onemli not: “Başkaları yapıyor olabilir ama ben bunu zaten yapmam” duşuncesini kafanızdan cıkardığınızdan emin olun. Zira bu da duşuncelerinizi etkileyen ayrı bir yanılgıdır.
“Guzellik iyidir” (ya da değil midir?)
Tırnak icinde gorduğunuz cumle, kişilerin zihnine yerleşen basmakalıp bir duşunce diyebiliriz.
Başlıklar altında daha detaylı acıklayacağız fakat ana mesajı verelim. Bu duşunceye sahip olan insanlar (ki bu fark etmeden de edinilebilir) guzellik standartlarına uyan kişileri, diğerlerine gore bir adım onde gorur.
Guzellik kelimesini acalım:
Burada standartlar hem topluma gore olduğundan donemden doneme değişiyor hem de erkek/kadın ayrımını barındırmıyor.
Yani toplumun guzel olarak belirlediği yuz elementlerine, bel inceliğine vb. farklı elementlere sahip olan bir kadın da bu başlığa girebilir; aynı şekilde erkek de.
Fakat guzeli farklı başlıklara, konuya tersten bakarak da yerleştirebiliriz (Kafanız karışmasın) Bu duşuncede guzel insanların otomatik olarak başarılı ve sağlıklı olmaları beklenir.
Aynı şekilde bu duşunceye sahip olan kişiler, yuzlerini gormeden sağlıklı ve başarılı olduğunu bildikleri kişilerin de (dolaylı ya da direkt olarak) guzellik standartlarına uymalarını bekler. Yani hic farkında olmadan uzerlerinde bir baskı oluşabilir.
Kabaca fikri verdikten sonra bu durumun iş dunyasındaki yerine bakarak başlayalım: Burada somut veriler olmadan konuşmak guvenilir olmayacağından detaylarına goz attığımız birkac araştırmayı belirtelim.
Psikoloji Profesoru Madeline Heilman imzalı olan bir araştırmada universite oğrencilerine yeni mezun olan kişilerin CV ’leri veriliyor ve bunları inceleyip değerlendirmeleri isteniyor.
Toplum tarafından erkek veya kadın işi olarak gorulen mesleklere gore cinsiyetleri değerlendiren oğrenciler, beklenildiği gibi guzel olan kişilerin (fotoğraflı) CV ’lerini daha yuksek notlarla değerlendirdi
Ama sadece erkekler icin durum boyleydi: Guzel olarak değerlendirilen erkekler her iki iş kolu icin de uygun goruldu. Fakat guzel kadınlar, sadece kadınlara uygun olarak gorulen işlerde avantajlı oldu.
Bunun sebebiyse basit. Guzel olarak gorulen kadınların daha feminen karakteristikler taşıdığı duşunulduğunden maskulenlik gerektiren işlerde yetersiz kalacaklarına inanılıyordu. Bunun 1979 tarihli bir calışma olduğunu belirtelim.
Peki bunu neden direkt doğru olarak kabul edemeyiz? Cunku bu calışma laboratuvar ortamında yapıldı ve gozlemlenen kişiler de bu deneyin bir sonucu olacağının farkında olduğundan ozellikle tarafsız davranmış olabilir.
Bu durum da “Beauty is beastly” etkisi olarak bilinmeye başladı Melanie Lambrick. İşlerin bu etki sebebiyle guzel insanları kotu etkileme ihtimali de bulunuyor. Bunu gormek icin de Psikoloji Profesoru Comila Shahani-Denning ’in bir calışmasına goz attık.
Soz konusu calışmada Shahani; cekici, cekici olmayan ve ortalama olarak gorulen calışanlarla ilgilenmeleri icin gozlemcilerle calışıyor ve bu kişileri disipline sokmaları isteniyor.
Sonuc olarak guzel insanlar hata yaptıklarında daha cok sorumlu tutuluyor. Cekici olmayan kişiler icinse bu hatalar sadece ‘kotu şans ’ olarak değerlendiriliyor. Yani bahsettiğimiz etki burada tersine donuyor diyebiliriz.
Peki hangisine inanalım? Guzellik iş yerinde iyi midir yoksa kotu mu? John LeMasney Shahani ’nin farklı araştırmalardan elde ettiği veriler, iş yerlerinde guzel insanların avantajlı olduğunu destekliyor.
Beauty is beastly etkisine baktığımızda ise farklı araştırmalardan bu kadar etkili sonuclar elde edilemediğini goruyoruz. En azından işe alımlarda durum bu şekilde.
Son olarak tartışabileceğimiz bir konu: İşe alım gorevlilerin secilmesinde, adayların guzelliğe yonelik bir taraflılığı olmadığından emin olmak icin işverenler nasıl yontemler uygulayabilir?
İşe alımlarda durum bu şekildeydi. Peki yargıda durum nasıl? Jeremy Meeks Burada John E. Stewart ’ın 1980 tarihli, yargıda cekiciliğin ne gibi etkileri olduğuna odaklanan araştırma kağıdına goz attık.
Buradaki calışmada gozlemciler belirli duruşmalara katılıp sanığın cekiciliğini değerlendiriyordu.
Toplamda cekicilik değerleri değişen 67 sanığın ve bu sanıkların aldıkları cezaların gozden gecirilmesi sonrası, cekici olan kişilerin diğerlerine gore daha az sure ceza aldıkları goruldu.
Elbette bu durumda cinsiyet de rol oynayabilir:
Bu konuya da Angela Ahola ve Åke Hellstrom ’un 2009 tarihli calışması ışık tutuyor. Soz konusu calışmada ceşitli guzellik derecelerine sahip kişilerin fotoğrafları ve işlemiş olabilecekleri suclar gozlemlenen gruba veriliyor.
Sonucunda ise az da olsa kadınlara karşı daha yumuşak bir tutumun olduğu goruluyor. Fakat bunun sadece guzel kadınlara karşı olduğunu belirtelim. Erkeklerde ise boyle bir durum gozlemlenmemiş.
Bunun bir orneğini gorebilmek icin Casey Anthony davasına goz atabilirsiniz.
Eğitimde bildiğimiz uzere gorunuşunuzun bir onemi yoktur. En azından guzel/yakışıklı insanların kağıtları daha hızlı doldurmadığını biliyoruz:
Fakat belli başlı calışmalara gore guzel insanlara karşı olan ‘beklenti ’ diğerlerine gore daha yuksek.
Bu, o kişilerin ustunde baskı oluşturuyor gibi duşunmeyin, zira o bunun dışında tuttuğumuz bir konu. Burada daha cok kafada “zekidir herhalde, zeki olmalı” duşuncesinin oluşması soz konusu. Fakat bu fark edilmiyor bile.
Bu bağlamda da oğretmenler, gorece daha guzel olan oğrencilerinden otomatik olarak daha iyi sonuclar bekleyebiliyor: Bunun yanında o oğrencilerin geleceğini parlak gormeleri, onlarda liderlik gibi vasıfların gelişeceğini duşunmeleri gibi durumlar da soz konusu.
Bu beklenti, o oğrencilere ayrı bir ilgi doğurabilir ve bu da daha başarılı olmalarını sağlayabilir. Fakat cıkıp da guzel veya yakışıklı oldukları icin başarılılar diyebilir miyiz?
Diyemeyiz elbette, ama bilimde basmakalıp cumlelere yer yok: Bu yuzden de (yani dışarıdan beklenen değil de) asıl başarının guzellikle ilgisinin olup olmadığına dair cok sayıda calışma yapıldı.
Dorian G. Mitchem imzalı calışmaya baktığımızda guzel gorunen insanlardan otomatik olarak guzel derecelerin beklendiğini gorebiliyoruz.

Fakat iş somut verilere geldiğinde Mitchem, guzellikle akademik başarının bağlantılı olmadığını, diğer cok sayıda calışma yapan kişiyle birlikte gosteriyor.
Akademik başarıya bağlanan en yakın faktorlerin ise duzenlilik, titizlik ve calışkanlık olduğu goruldu.
Peki eğitim konusundaki calışmalara baktığımızda tum bunlar ne demek? Akademik başarının onden tahmin edilmesinde insanları, guzelliğin yanılgıya duşurduğunu soylemiştik. Basitce bu ortadan kalkarsa daha isabetli tahminler yapılacaktır.
Bu durumun ortadan kalkması da o kadar kolay değil elbette. Kontrollu bir objektiflik gerektiriyor.
Yuze bakıldığında cekici olan tam olarak ne? Sean Talamas İş goruşmesine gelen ve aynı şeyleri sunan iki kişiden birinde uykulu bir yuz ifadesi goruluyorsa ve genel temizliği diğeri kadar iyi değilse guzellik yanılgısı sebebiyle ondan aşağıdaymış gibi gorunebilir.
Bundan da onemlisi, bakımlı ve uyku belirtisi olmayan yuzlerin sağlığa ve duzene işaret ettiği duşunulduğu icin de bu yuzler, guzellik standartlarına tabir yerindeyse cuk otururlar.
Peki guzel gorunen yuzler gercekten sağlığa ve duzene işaret eder mi?
Massachusetts Universitesi Psikoloji bolumunden S. Michael Kalick, bir calışmasında buna odaklanmış.
Calışmasının sonucunda ise kişilerin gorunuşune gore yapılan bu tur tahminlerin aslında 'asıl' sağlık tahmininin onune gectiğini bulmuş.
Mirella Walker ve diğerleri tarafından yapılan calışmadan bir gorsel Elbette burada parantez acıp baygın yuz ifadelerinin veya bunun gibi zamana gore değişebilen diğer yuz ifadelerinin dışarıda tutulduğunu belirtelim. Hastayken hepimiz daha soluk gorunuruz sonucta.
Bu calışmada ise hasta olmayan, sağlıklı bireyler yer alıyor ve ona gore tahminler yapılıyor.
Bu boyle ilerlerse ve ‘guzel ’ gorunen insanlar surekli secilirse bir yerden sonra ‘aşırı genelleme ’ oluşabilir:
Bu da şu demek: Her gereksinimi karşıladığınız bir iş goruşmesine gittiğinizde sırf gorunumunuz o donemin guzellik şartlarına uymadığı icin o işi alamayabilirsiniz.
Yani o noktada bir standart oluşmuş olur ve artık işin gereksinimi uzmanlıktan cıkıp, kimse fark etmemiş olsa da gorunume taşınır.
Bu elbette “guzel olmayan insanları da secin” demek değil. Onemli olan tarafsız kalıp nesnel verilere odaklanabilmek. Siz de duşuncelerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.