Doktor olmayan bir Sağlık Bakanı, Avukat olmayan bir Adalet Bakanı, Siyaset Bilimi okumamış bir Dışişleri Bakanı, Ekonomist olmayan bir Maliye Bakanı, Elektrik Muhendisi olmayan bir Enerji Bakanı olacağını duşunmek genellikle mumkun değildir.

Hukumetler, Bakanlıkların başarıyla yonetilmesi icin mutlaka konuyla ilgili, hatta alanında uzman kişileri gorevlendirir.

Ekonomiden anlamayan bir Maliye Bakanı olmayacağı ortadadır. Cunku ekonomiyi tanımayan, ekonomiden anlamayan bir kişi kısa surede ulke ekonomisini tepetaklak getirir, krizler yaşanır ve ekonomi cokme noktasına gelir.

Sağlıkla ilgisi olmayan bir Sağlık Bakanının, insan sağlığıyla ilgili politikalar uretmesi beklenemez. Aksine icinden gelmediği sağlık alanında alacağı yanlış kararlarla insan sağlığına tehlike haline gelebilir.

Bu durum tum bakanlıklar icin gecerlidir.

Peki eğitimde durum nedir?

Eğitimin başında bilindiği gibi “işletmeci” bir bakan bulunmakta; Omer Dincer…

Eğitimle ilgisi olmayan birini Milli Eğitim Bakanı yapmaktaki amacı anlamak kolay değil. Eğitimin ekonomiden, sağlıktan, adaletten, enerji politikalarından daha az onemli olduğu duşunulmuş olmalı ki, Milli Eğitim Bakanı bir eğitimciden değil “işletmeci”den secilmiş.

Bunun Sonucları Ne Olur? Bu durum bir sorun mu?

Eğitimin temel, evrensel kuralları vardır. Yakından uzağa ilkesi, her zaman esas kabul edilen bir davranış bicimidir. Eğitimin icinden gelmeyen birinin, bir oğretmen, idareci, eğitim calışanı gibi duşunmesini beklemek mumkun değildir. Herhangi bir oğretmene, sınıfıyla, mufredatla ya da genel olarak eğitimle ilgili fikirlerini sorduğunuzda, size aylarca, hic duraksamadan yaşadıklarını anlatabilir, sonunda da bazı onerilerde bulunabilir.

Omer Dincer‘in eğitimin icinden gelen bir insan olmaması, bugune değin ortaya koyduğu uygulamalar ve yaptığı acıklamalardan kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Dincer, eğitimi bir emir-komuta sistemi icerisinde yurutebileceğini duşunmektedir. Gunluk olarak yayımlanan emirlerin, sadece imzalanarak uygulanacağını duşunmek, elbette işten anlayan biri icin mumkun değildir.

Dincer’in gozden kacırdığı nokta, eğitimdeki hammaddenin “insan” olduğudur. Hata kabul etmeyen, telafisi mumkun olmayan bir hammadde. Eğitimde deneme yanılma yontemiyle birşeyler yapmak mumkun değildir. Hatalı uretilen bir eşyayı uretim bandından alıp cope atmak, maalesef eğitimde mumkun değildir. Yapılan bir hata, bir neslin yitirilmesi anlamına gemektedir.

Dincer ise, “işletmeci” olmanın verdiği alışkanlıkla, genellikle kÂr-zarar esasına dayanarak karar almakta, aceleyle uygulamaya calışmaktadır. Dincer’in boyle acele kararlar almasını, kafasında doğru olduğuna kanaat getirdiği acıklamaları yapmasını anlamak mumkundur. Fakat Bakan'ın cevresinde, eğitimle az da olsa ilgili kişilerin Bakana yol gostermemesi, oneriler getirmemesi anlaşılabilecek bir şey değildir.

Okullar kaynamaktadır

Oğretmenler ve idareciler mutsuzdur. Mutsuz oğretmenler verimli olamaz. Henuz bu durumun sonucları net olarak ortaya cıkmamışsa da, uzun vadede yaşananların eğitime olumsuz yansımaları gorulecektir.

Umarız Bakanlık, olacakların farkına cok gec olmadan varır.

Cunku ortaya cıkacak manzarada, hukumet acısından Milli Eğitim Bakanını değiştirmek ya da başarısızlığın tamamını oğretmenlere yıkmak yeterli olmayacaktır, sağlıklı bir eğitim ordusu ve bir nesil coktan yitirilmiş olacaktır.

eğitimciyiz.com

Peki sizin fikriniz nedir ?


Yorumlarınızda kişi, vakıf veya partilere hakaret iceren mesajlar bulundurmayınız.
__________________