”Sert İniş” meselesini, gectiğimiz gunlerde acıklanan Uzay Programı ile alakalı konular icinde acıklamak istemedim. Zira proje daha yeni ve yeni bir proje uzerine bu kadar detaylı konuşmak doğru değil. Hem de Sert İniş, bircok uzay ajansının başlangıc noktasını oluşturuyor. Dolayısıyla TUA ’dan bağımsız ama ona da değinen bir konu acmanın, faydalı olacağını duşundum.
Bu tur uzay gorevlerini kabaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Flyby (Bir gezegenin yakınından gecme) Orbiter (Yakınından gecme esnasında, Delta-V duşurerek gezegenin yorungesine girme) Impactor (Yorungesine girilen gezegenin, atmosferine girerek, yuzeye ulaşmak) Lander (Sağlam bir şekilde gezegenin yuzeyine iniş yapmak)
Uzay bilimi deyince ya da Uzay aracı deyince, genellikle aklımıza roketler gelir. Evet, roketler Uzay araştırmalarının fil ayaklarından birisidir. Ancak hummalı bir calışmanın ve bilgi birikiminin sonucudur. Uzay araştırmalarında aktif olarak rol alabilmek icin, roketten fazlası gerekir.
Uzay araştırmaları noktasında onemli diğer etmenlerden birisi, yer hizmetleri ve yer tesisleridir. Yukarıda yani Uzayda başarılı olduğunuz kadar, yerde yani iletişim, lojistik ve AR-GE gibi konularda da başarılı olmalısınız. Uzaya giden bir arac icin iletişim cok onemlidir. İletişimin hızı kadar kesilmemesi ya da periyodik olarak kesilecekse bile, uzay aracıyla iletişim kurulan surede gerekli bilgilerin alınması ve gonderilmeleri kritiktir.
Bu nedenle uzun soluklu uzay projelerine ya da uzay gorevlerine başlamadan once, yerdeki butunluğu sağlamak, projenin devamlılığı icin cok onemlidir. Sizin iletişim kabiliyetleriniz, teknoloji uretme kabiliyetleriniz, roket ve uzay aracı uzerindeki kontrolun sağlıklı bir şekilde sağlanması onemlidir.
Uzay, simulasyonların pek fazla işe yaramadığı ender yerlerden birisidir. Bırakılan kucucuk hata paylarına rağmen, işler beklenenden farklı gidebilir ve ideal bir projede, tum bu farklılıklara rağmen gorevin başarıyla tamamlanması beklenir. Sert iniş ise tam olarak burada karşımıza cıkıyor. Ozellikle 60 ’yılların başından itibaren, ABD ve Sovyetler Ay ’a bircok sonda gondermişlerdir. Aslında gonderilen sondaların bircoğu basit telemetri gondermekten ve cok cok duşuk cozunurluklu fotoğraflar gondermekten başka bir şey yapmıyordu. Ancak onemliydiler, zira sistemi test ediyorlardı.
Sert inişler tarihi
Oncesinde de bahsettiğim gibi, ozellikle 60 ’ların başından itibaren iki rakip devlet, Ay ’a oyle ya da boyle ilk sondayı gondermek icin canla başla calışıyordu. Ay ’a ulaşması icin ilk roket, ABD tarafından 1958 senesinde fırlatıldı. Pioneer 0 ismi verilen sonda ve onu taşıyan roket, fırlatmadan birkac dakika sonra patladı. ABD o sıralarda, balistik fuzelerde sıkca kullandığı Thor fuzelerini, uzay araştırmaları icin de kullanmaya başlamıştı. Thor ile gonderdikleri her roket, yorungeye bile ulaşamadan inflak ediyordu.
Ruslar da aynı sene icinde Luna 1 uzay sondasını fırlattılar, ancak yine bir başarısılık soz konusuydu. İki tarafta başarısız 10 deneme yaptıktan sonra, nihayet 1959 senesinde Sovyet yapımı Luna 2 sondası, Ay yuzeyine sert iniş yaptı.
Ay‘a gidişin erken safhalarında yaşanan bu durum, o donemde ABD ve Soyvetler arasındaki roket teknolojilerinin farklarını da ortaya koymuştu. Sovyetlerin roket teknolojileri, ozellikle de motor tarafındaki ustunlukleri, ABD ’ye gore daha once başarılı olmalarını sağlamıştı.
ABD, 1958 ’de ilk denemeyi yapan taraf olsa da, Ay ’a başarılı bir iniş yapmaları tam 6 sene tutmuş ve 12 goreve mal olmuştu. 1964 yılında Atlas Agena ile fırlatılan Ranger 7 sondası, Ay ’a başarılı bir şekilde sert iniş yapmayı başarmıştı. Atlas roketi de, Thor gibi balistik fuzeleri taşıması icin tasarlanmıştı.
Gorulduğu uzere, Ay ’a ulaşmak icin iki tarafında ciddi anlamda atılımlar yapması gerekmişti. ABD, Thor ’u kullandığı sıralarda ilk kademedeki ana motorlarda sorunlar yaşıyordu. Turbopump tarzı motorlara yeni yeni gecen ABD, bu alanda ciddi sıkıntılar yaşıyordu ve motor arızaları nedeniyle gorevler bir bir başarısız oluyordu. Sonrasında Atlas ailesine gecildi ancak bu sefer de, sonda icin gerekli Delta-V ’nin, tek bir roket kademesi tarafından verilemeyeceği goruldu. Bunun uzerine Agena 2. kademe modulu geliştirildi. Bu modul sayesinde, sondalar Dunya yorungesinin dışındaki yorungelere gonderilebiliyordu. Aynı şekilde Sovyetler de Luna roketlerine evrim gecirttirmek zorunda kalmıştı.
Kısaca ozetlemek gerekirse, sert inişin soz konusu olduğunda sonucun değil surecin onemli olduğu gormekteyiz.
Turkiye ve Sert İniş planı
Bildiğiniz gibi Turkiye ’de benzer bir plan acıkladı. Burada ozellikle vurgulanan bir nokta vardı, “Milli Hibrit Uzay Motoru”. Gunumuzde SpaceX, Electron, Ariane gibi firmalar sayesinde ozel şirketler ya da bizim gibi roket altyapısı yeterli olmayan ulkeler, kendi geliştirdikleri uyduları uzaya, başka gezegenlere gonderebiliyorlar. Burada fırlatma işi, roketi ureten firmaya kalsa da, ozellikle Dunya dışı yorungelerde gerekli Delta-V farkını verecek itki sistemi, uyduyu geliştiren taraf tarafından sağlanabiliyor.
Hibrit roket motoru tarafında Roketsan ve ozellikle DeltaV şirketlerinin ciddi calışmaları var. Bu konuda ciddi anlamda ilerde olduğumuz konuşuluyor. Bununla da alakalı bir konu acacağım.
Bunun dışında, hem Sert İniş, hem Uzay tarihi hem de uzay programı hakkındaki sorularınızı cevaplamak isterim.
Okuduğunuz icin teşekkurler.