Havayolu şirketleri sizi x noktası ile y noktası arasındaki mesafeye en hızlı şekilde ulaşımı sunar. Bunun dışında kalan her şey pazarlama taktiğinden ibarettir.

Low cost firmaların tek para kaynağı size sattıkları biletlerdir. Bu bilet ile personel ihtiyacları, yakıt giderleri, vergiler, inilen havalimanına odenen ucretler, ucak bakım giderleri, guvenlik maliyetleri odenir. Havacılıkta guven en onemli denklem ve her şeydir diyoruz. Ucakta oturduğunuz koltuğun kumaşı ile otobus yolcuğunda oturduğunuz koltuktaki kumaşın yapısı bile aynı değildir. Ucaktakiler yanıcı olmamalıdır ve ona gore uretilir. Otobuslerde ise bu husus onemli değildir. 3 4 katı ''dolar'' bazında masraf demektir bu.

Bilet fiyatları belirlenirken kur durumu, temel, zorunlu ihtiyaclar, beklenmedik bir duruma karşı karlı cıkabilme olasılığına gore belirlenir.

Havayolu şirketleri hizmet sunarken cok onemsenmeyen ve basit olarak gorulen noktalardan dahi para kazanmaya calışması coğu kişiye hoş gelmez... Orn: Su, basit bir sandvic, acil durum kapısındaki koltuk ile alakasız bir koltuk arasındaki fiyat farkı. Low cost firmaların para kazanma mecrası bu tur basit şeylerdir. Havacılık; maliyetleri cok yuksek olan bir sektordur ve bu tarz şirketler bu ve benzeri yontemlerle kar etmeyi amaclar. Bunu kar etmek icin yapmalılar da.

Ucağa dışarıdan su sokmanız yasak. Low cost bir firmayla 2-3 saatlik bir ucuşunuz var diyelim. Ucağa alınan sayılı kadar su bile hic tahmin edemeyeceğiniz kadar ağırlık yapar. 0.5 litreden 200 adet su alınsa ortalama 100-150 kg ağırlık demektir bu. Bu sular icin ayrılan yer, konulan yerin ağırlığını da hesaplarsak hepsi ayrı bir maliyettir. Bu ağırlık icin havayolu şirketi 2-3 koltuktan fedakarlık yapabilir.

Bahsetmek istediğim konu bu değildi aslında. Low cost firmaların biraz mantığına değinmek istedim. Yazının 2. kısmını daha iyi anlamak icin boyle bir giriş yapmam gerekiyordu. Şimdi gelelim asıl konumuza.

Ucmak bu kadar masraflı bir iş değil yolcular icin. Ucmayı maliyetli yapan da biraz insanlarımız. Bizim insanımız keyfine duşkundur. Sesli turboproplar ile ucmak istemez. Ucağa dair zerre bilgi sahibi olmamasına rağmen guvenilir değil der. Cok ses cıkarıyor der. Rahat edemiyorum der. Turbofan motorlu ucak ister. Bu sebeple bu ucakları Turk halkı karşısında dolduramayan şirketlerin insanların egosunu tatmin edebilmek icin turbofanlı ucaklara ihtiyacı vardır.

Şirketler minimum Boeing 737 ve Airbus A320 almaya mahkum kalır.

Guncel olarak Boeing 737: (en ucuzu) 80 milyon dolar
Guncel olarak Airbus A320: (en ucuzu) 95 milyon dolar

2 adet turboprop motora sahip ATR-72'nin birim maliyeti ise 20 milyon dolar. Merak edenler icin ucak resmi:
Surprizbozan





Low cost bir şirket olan Pegasus'un İstanbul - İzmir lokasyonu icin en ucuz bileti 131 TL. Kullanılan ucak Boeing 737. ATR-72 tabanlı bir şirket olsaydı, bu fiyatlar yaklaşık olarak 30-40-50 TL civarlarına duşerdi.




Bu ucağın bakım maliyetleri, masrafları dahi yarı yarıyadır. Ama havacılık konusunda super bilgili insanımız asla bu ucağa binmez. Cunku guvenilir değildir! Zamanında Bora Jet kullandı ve pırpır ucakla mı ucacağım lan ben diyenler yuzunden battı şirket. İnsanımızın bakış acısı bu şekilde olmasaydı 70-90 kişilik kapasiteli ucaklarla Batı'dan, Anadolu'ya ve Doğu'ya ucuz rakamlarla uculurdu.

2016'da BoraJet; ATR-72 ile İstanbul - Ankara seferini 30 TL'ye yapıyordu.

Son olarak Turbojetli ucaklarla ucmak istiyorsan ''suyu, dandik sandvici bile parayla satıyorlar yavv!'' diye ağlamayacaksın. Suyunu icip, sandvicini yemek istiyorsan da parasını vereceksin ve sessizce yolcuğunu yapacaksın.