Duyusal bellek: Duyu organlarımızdan anında alınan bilgilerin tutulduğu bellektir. Bilgi kalıcılığı saniyenin onda biri ile birkac saniye arasındadır. Gozden ornek verelim. İnsan gozu yuksek cozunurluğe sahip bir video kamera gibidir. Bu videonun tamamı kaydedilseydi, yani tum hayat boyunca, inanılmaz yuksek kapasiteli bellek gerektirirdi. Ancak bizim o kadar belleğimiz yok. Duyusal bellekte ise bunun cozumu var. Videoyu cek, onemsiz kısımlarını kırpıp at ve kalan onemli kısmını kısa sureli belleğe yolla. Bunu biraz gercek hayata dokersek. Yarın sınav var diyelim ve şu an kitaptan sınava calışıyoruz. Kitabı okurken icindeki bilgiler onemli olduğundan, dikkatinizi verdiğinizden, bu bilgiler kısa sureli belleğe yollanır. Ancak ders calışırken kitabınızın yanındaki telefonun ekran ışığının acılması o an sizin icin onemli değildir, dikkatinizi vermezsiniz ve bu bilgi ise duyusal bellekten atılır yani kaybolur. Goz reseptorleriniz, ekran ışığını yakalayıp duyusal belleğinize atmıştır tabi ancak bu bilgi uzun sureli belleğe ulaşamadığı icin siz bu bilgiyi hatırlamazsınız. Diğer taraftan ders calışırken yoldan gecen arabanın sesi icin de aynı şey soz konusudur, unutulur.
Kısa sureli bellek: Kitaptaki bilgileri kısa belleğe attık. Ancak bilgileri unutmayıp sınavda kullanabilmemiz icin uzun sureli belleğe atmamız gerekiyor cunku kısa sureli bellekte bilgi kalıcılığı dakikanın ucte biridir. Ancak soyle bir şeyde var. Aynı bilgiyi tekrar tekrar okuduğunuzda, bilginin kaybolması icin başlatılan geri sayım sayacı her tekrarda baştan başlar
Uzun sureli bellek: Bilgileri uzun belleğe attık yani kısa sureli bellekteki ham bilgi, imgelendi, detaylandırıldı. Artık bu bilgileri işimize yarayacağı bir anda geri cağırıp kullanabiliriz. Bu da SSD veya HDD oluyor