Uykuyu duzenleyen, homeostatik uyku durtusu ve biyolojik saat (sirkadiyen ritim) olmak uzere, başlıca iki ritim vardır. Peki bu ritimler nasıl işler?

Homeostatik uyku durtusu, tum gun aktiftir. Fizyolojik yorgunluğumuza ve kandaki adenozin değerine bağlıdır. Adenozin, adından da anımsatabileceği gibi DNA'larımızı oluşturan Adenin nukleotidinden oluşur yani vucudumuzun bir maddesidir. Bu madde, uyanık kaldığımız sure boyunca kanda birikmeye devam eder ve Adenozin reseptorlerine bağlanır. Belli bir seviyeye ulaştığında ise halsizlik ve uyku hali baş gosterir. Uyuduğumuzda ise bu reseptorler boşalır.
Orneğin kafein de adenozin reseptorlerine bağlanır. Adenozinler, kafeinlerin adenozin reseptorlerini işgali sonucu, bu reseptorlere bağlanamazlar ve halsizliği başlatamazlar. Boylece uyku hali ertelenebilir.

Biyolojik saat ise gunun belli zamanlarında bizi uyarır. Saat işleyişi, hipotalamusta bulunan suprakiazmatik adı verilen cekirdekte gercekleşir. Bu cekirdeğin, optik kiazmayla yani gormeyle ilgili sinirlerin cakıştığı bir kavşakla bağlantısı vardır. Bu nedenle dış dunyadan gelen ışıktan etkilenir. Işığa gore, cekirdekte, protein sentezinin gercekleştiği bir dongu başlar. Bu dongude saat genleri ve saat proteinleri kullanılır.




Bu ritimler birlikte etkileşime girerek uyku dongusunu oluşturur.