Cocuk cevresindeki kişilerarası ilişkiler alanından aldığı verilerden (kullanılan sozler, tutumlar, ses tonu, sevgi ifadesinin derecesi, sarılınırken sıkma derecesi, beden dilleri, ust duzey beklentileri vb.) hareketle kendi değerlilik algısını yaratır, inşa eder. Bu oğrenilen bir şeydir. Surekli kendisine bencil, sakar, duşuncesiz ve yaramaz denilen bir cocuk kendine guvenini geliştiremez. Cocuk bu surecte kendine yonelik hep şu soruyu sorar: ‘Ben kimim?'. Kendine bictiği acımasız eleştirilerde cevredeki ortama uyunca bunu pekiştirirler. Cocuk ne kadar kucukse anne babada o kadar tanrı gibidir. Bu yuzdende onların kendisine nasıl davrandığından daha fazla etkilenirler. Tum bunları cocuk sorgulamaz, olduğu gibi alır, kabul eder. Cocukta hedeflenmesi gereken en onemli şey kendisine guvenmesidir. Cocuğunuzun kendine guvenen birisi olarak yetişmesinin ileride problemli cocuk olmasını onlemekten başarılı olmaya, sosyalliğe kadar bircok faydası vardır. Yaptığım davranış cocuğun kendine guvenini artırıyor mu acaba diye şuphelenildiğinde kişi kendisine şunu sorabilir: ‘Onun yerinde ben olmak ister miydim? İyi hisseder miydim?'

Kendine guvenin uc duzeyi vardır. Yuksek duzeyde guven, orta duzeyde guven (Evet ama şeklinde duşunenler. Şuphe icinde olanlar. Kendini ispatlama zorunluluğu isteyenler) ve duşuk kendine guvene sahip olanlar (Temelde kendilerine guvensizler, davranış bozuklukları gosterebilirler, maske takabilirler)

Kendine guven algısı esnek bir şeydir. Yani zamanla iyileştirilebilir. Toprağın otları ayıklanıp gubre verilirse o zaman bitki daha da guclenecektir.

Kendine değer verme şudur: ‘Ben kendim olduğumdan dolayı mutluyum'. Kendine değer vermeyen ama guvenen cocuklar olabilir. Bunlar cevreye zarar veren tipler olabilir. Guven ve değer hissinin birlikte olması sağlıklı. ‘Ben koşulsuz bir şekilde seviliyorum' ve ‘Yeterli birisiyim. Kendim ve dunya ile başacıkabilirim'. Burada koşulsuz sevilmek kilit onemdedir. Koşullu sevgide ‘Ben iyiyim eğer...' vardır. O zaman performans koşulu gelir. İyilik hali gosterilen performansa bağlı olmamalıdır: ‘Eğer bir şeyde başarısız olduysam, insan olarak başarısız, değersiz biriyim demektir' olur. Bu koşulsuz sevgi oluşursa cocuğa disiplin uygulandığında bu zedelenmez, sadece sosyal olarak uygun davranmayı oğrenmesi gerektiğini anlar. Sevgide boşlukların olması cocuğun sevilebilmek icin guclu olma, ispatlama zorunluluğu getirmesine neden olabilir.

O yuzden once sevgi garantilenmeli sonra kendine guvene odaklanılmalıdır. Sevildiğini deneyimlemedikce hicbir cocuk kendine guvenmez. Cocukla olan iletişimlerde sıklıkla sevgi ifadelerini araya serpiştirmek gerekir. Ebeveyn kendine ‘Cocuğumu seviyor muyum?' diye değil şu soruyu sormalıdır: ‘Cocuğum sevgimi hissedip yaşıyor mu?'. Kişilerarası ilişki alanında sağlıklı bir iklim yaratmak gerekir. Sevgi gostermeyle disiplin tekniklerini bir arada kullanmak bir sanattır

Kendine guvenmeyen cocukların davranışları da bu yonde tutarlı olur. Bu kendini gercekleştiren kehanettir. Yani kendilerini yetersiz hissettikleri icin cabalamaya gerek duymaz, kendini geliştiremeyeceğini duşunur, kendi kabuğunda yaşar dolayısıyla da kendisini geliştirmemiş olduğuna bakarak yetersiz birisi olduğundan iyice emin olur. Kendine guvenenler ise motive, canlı, enerjik bir şekilde adım atar, kendilerini geliştirecek imkanlara kendilerini acarlar.

Cocuğunuzun kendine guvenen bir birey olarak yetişmesi icin aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz tavsiye edilmektedir.

Guven sağlamak: Her cocuk anne babaya guvenme hissini yaşamalıdır. Anne babayı adil ve makul gormelidir. Bir yere gittiğinizde haber vermeli, ne zaman geleceğinizi soylemelisiniz. Bu yuzden verilen sozleri tutmak onemlidir. Cift mesajlar verilmemeli, acık ve net olunmalıdır. Rol oynanmamalıdır. Gerektiğinde de ozur dilenmelidir. Guven sağlayan anne babalar ‘hayır' demek istediğinde hayır diyebilirler ama aynı zamanda da anlayışlı, eğlenceli olabilirler. Kendi ihtiyaclarının olduğunu, bazen kendi icinde bunları yaşamak istediğini, yetişkin problemleri hakkında tartışmak istemediğini anlatırlar onlar da anlarlar, saygı gosterirler.
Odaklanmış dikkat: Cocuğun varlığının değerli olduğunu hissetmesi icin bakılması değil gorulmesi gerekir. Coğu zaman cocuk sadece yaramazlık yaptığında gorulur. O zaman yetişkinin tum dikkati cocuğa yonelir. Olumsuz da olsa dikkatin kendisine yonelmesi karşısında hic yoktan iyidir diye duşunmeye başlarlar. Bu şuna benzer: Market kuyruğunda tezgahtarın size ‘sadece diğer bir muşteri bakışı' attığını temas kurmadığını duşunun. Bazıları bakıp gulumserse, ilgilenirse bu kişileri unutmayız. O tezgahtarı, esnafı severiz. Diğerinden ise hoşlanmayız. Aynı şey cocuklarınız icinde gecerli. Hangi tezgahtar olmak istersiniz?
Bunu yapmak daha fazla zaman almaz, sadece dikkatin cevrilmesini gerektirir. Canlı gozlerle temas kurmayı gerektirir. Odaklanmış dikkat cocuğun oznelliğini gorduğunuzu hissetirmektir. ‘Dikkatimi sana yonlendirmek isteyeceğim kadar onemli birisisin'. O zaman cocuk: ‘Temas kurulmaya değer birisiyim' der.

İşkolik ebeveynler bunu yapmakta biraz zorlanabilir. Ama bu alışkanlıklar değiştirilebilir. Yapılacak olan şey sadece odak noktasını değiştirmek ve canlı bir şekilde temas kurmayı istemektir.

Zaman ayırmak: Cocuklar ebevenleri nadiren etraflarında olduğunda ya da meşgul şekilde başka şeylerle ilgilendiklerinde sevildiklerini hissetmezler. Gezmek, sohbet etmek, paylaşmak isterler. Arkadaşlarla yapılan bu tur aktiviteleri cocuklarla da yapmak lazım.
Coğu zaman cocuklar icin yapılan şeylere dikkat verilir, cocuğa değil. Orneğin, cocukla oynarken aradaki keyfe değilde oyuna odaklanılır ya da banyo yaptırırken baloncuklarla oynarken duyduğu sevince katılmak yerine banyo yaptırmaya odaklanmak gibi.

Cocukla ne yapacağını bilememek aslında problem değil. Ne yapıldığı onemli değil, onemli olan birlikteliktir. İki kişinin bir arada ve aradaki temastan keyif almasıdır. ‘Ben birlikte keyif alınabilecek birisiyim. Bu değerli ebeveynim benim icin zaman yaratıyor. Gozlerine baktığımda da benim deneyimlerime değer verdiğini hissettiriyor'



Kaynak: 'Experts advise parents'. Ed., Shiff, E., Dell Publishing, 1987


[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]