Kalp krizi ve koroner arter hastalığı : Kalp krizi geciren hastaların %35-65inde uyku apne sendromu saptanmıştır. Uyku apnesi olan hastaların ,olmayanlara oranla 5 yıllık yaşam sureleri incelendiğinde olum oranları arasında 6,5 kat fark olduğu saptanmıştır.
Aritmi (Kalp ritm bozukluğu) : Uyku apne sendromlu hastalarda sıklıkla kalp ritm bozukluğu gorulmektedir.
Kalp yetmezliği : Uyku apne sendromu tedavi edilmediği taktirde kalp yetmezliğine yol acabilmektedir. Uyku apneleri kalp yetersizliğinin tedavi edilmesini de gucleştirmektedir. Kalp yetmezliği nedeniyle Cheyne Stokes solunumu adı verilen ayrı bir uykuda solunum bozukluğu da gorulmektedir.
Kardiyovaskuler Fonksiyon : Artan negatif goğus ici basıncı , kalpte sol karıncığın duvar ic basıncını artırır. Bunun sonucunda atım volumu ve kalbin belli sure icinde damarlara sevkettiği kan miktarı azalır. Bu olay onceden koroner arter hastalığı olan kişilerde daha da ciddidir. Bunların sonucunda da apneli hastalarda akut iskemi ( dokulara giden kan miktarında belirgin azalma ) veya akciğer odemi oluşabilir. Kanda oksijen miktarının azalmasıda kalp kasının kasılabilirliğini bozup atardamarlarda spzam sonucu daralma ve kan basıncında yukselmeye neden olur. Uyku apneli hastalarda bu durumun sadece uyku esnasında değil, uyanık durumlarda da arttığı gozlemlenmiştir .
Onceden koroner arter hastalığı olan kişilerde, apne esnasında kalp şikayetlerinde artış gorulur. Yapılan bir calışmada nokturnal ( gece oluşan ) anjina ( goğus ağrısı , nefes alamama hissi , tıkanma hissi, goğusde baskı hissi ) nedeni ile solunum laboratuvarına gonderilen hastalarda obstruktif uyku apnesi saptanmış ve miyokard enfarktusu ( kalp krizi ) sonrası polisomnografi yapılan hastaların buyuk bir coğunluğunda uyku bozukluklarına rastlanmıştır .
Uyku Apneli hastalarda değişik tipte kalpte ritm bozukluklarına oldukca sık rastlanmaktadır. Bircok hastada bu aritmiler coğunlukla uyku esnasında gorulur. Hastaların %10’unda gorulen bradiaritmiler de dakikada 30 atımın altındadır ve ciddi anlamda kanda oksijen azalmasına neden olur. Atım hızındaki bu değişimle bu durum sonucunda kalpte ciddi iletim bozukluklarına ve hatta ani olumler ortaya cıkabilir.
California Universitesi Dişcilik Fakultesi’nde horlamanın fiziksel mekanizmaları uzerinde yapılan araştırmada , ozellikle horlama sırasında nefes almanın duzensizleşmesini ve bazen saniyelerce durmasının yarattığı tehlikeleri incelediler.
Bilim adamları, horlamanın ozellikle orta yaşlı, aşırı kilolu erkeklerde soluk almayı gucleştirdiğini ve kalp kriziyle kalp ve damar hastalıklarının habercisi olduğunu bildirdiler.
Yapılan araştırmada rontgen sonuclarına gore horlama sırasında nefesi kesilen kişilerin dilleri boğazlarına sarkarak soluk borusunu tıkıyor. Nefes alabilmek icin cırpındıklarında kan basıncı fırlıyor. Kan basıncının yukselmesi, boyundaki damarların ic kısımlarını zedeliyor. Buralara kolesterol ve kalsiyum yapışıyor, bunların birikmesi beyne kan akışını engelliyor ve sonucta kalp krizi ortaya cıkıyor. Hasta, oksijen alamıyor ve karbon dioksit dışarı cıkamıyor. Araştırmayı yapanlar horlama yuzunden insanın nefessiz kalmasını , yuzune yastık kapatılması gibi bir olay olarak değerlendiriyorlar.

[h=2]İstanbul Kulak Burun Boğaz uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]