Yaklaşık 2 ay once. Yer Taksim Levent metro hattı. Arac kalabalık ve bazılarımız ayakta yolculuk ediyoruz. Kapı yanında ayaktayım ben de. Sol tarafımdaki koltuklarda bir yer boşaldı. Doğal olarak koltuğun onunde bir hareketlenme oldu ve 30’lu yaşlarındaki genc bir erkek boşalan koltuğa kız arkadaşını oturttu. Genc kız en fazla 23- 24 yaşında. Işıl ışıl, guler yuzlu, etrafa gulumseyerek bakıyor. Erkek elindeki cantayı kız arkadaşının kucağına koydu ve bir şeyler soylemeye başladı. Ne olduysa bundan sonra oldu zaten.
Kız cantayı kucağında tutuyor, erkek surekli cantayı duzeltmeye calışıyor ve bu arada da genc kıza surekli soyleniyor. İlk birkac cumle cok dikkat cekmedi aracın icinde. Ancak erkek soylenmenin dozunu saniyeler icinde artırdı ve kız arkadaşına alenen hakaret etmeye başladı. Aracın icinde, ikiliye yakın olan bizler her şeyi goruyor ve duyuyoruz. Cok rahatsızız, ancak mecburen tanık oluyoruz cunku dip dibeyiz. Anladığımız o ki, erkek, kız arkadaşından cantayı kendi istediği şekilde dik tutmasını istiyor. Kız tutmaya calışıyor ama adam memnun değil, zira daha başından kucağına yerleştirdiği şekilde kalmasını istemiş ve genc kız ilk saniyede bunu başaramamış. İnanılır gibi değil ama durum bu.
Bu arada genc kızın yanındaki yer boşalıyor ve erkek, kız arkadaşının yanına oturuyor. Ancak etraftan bakanlara rağmen genc adam ofkenin dozunu duşurmediği gibi kelimeler daha da ağırlaşıyor, hakaretler peş peşe geliyor ve genc kıza tıpkı bir boceğe bakar gibi bakıyor. Bir ara acaba bu kalabalık ortam şov yapmasını tetikliyor olabilir mi diye duşunuyorum.
Benim icimi sızlatan ise genc kızın tavrı. O guzel bakışlı genc kız, gozlerini yerden kaldıramıyor, kıpkırmızı bir yuzle fısıldayarak arkadaşını sakinleştirmeye calışıyor. Tamam, yeter diyor, sus diyor, herkes bize bakıyor diyor. Ama erkek susmuyor. Genc kız gulumseyerek bize bakıyor ve durumu kurtarmaya calışıyor ama nafile. Erkek hala soyleniyor. Derken, cok ilginc bir şey oluyor. Oturma grubunun an sonunda ve kapı tarafında oturan bir hanımefendi, eğiliyor ve genc kıza, ‘kızım arkadaşın seni yiyip bitirmeden sen benim yanıma gel’ diyor. İkili şaşkın, biz şaşkın. Ortamda buz gibi bir hava esiyor. Hanımefendi ısrarla kızı yanına cağırıyor. Erkek toparlanıp bu defa hanımefendiye karşı bir saldırı başlatıyor: Sen ne karışıyorsun, bu benim arkadaşımla aramda bir mesele’ diyor. Fakat hanımefendi beni ve tum aractakileri hayran bırakacak kadar dişli, akıllı ve saygılı. Genc adama ailesinin veremediği bir saygı dersi veriyor ve diyor ki; oncelikle ben sizden buyuğum, bana sen diyemezsiniz. Sonra hanım arkadaşınıza etmediğiniz hakareti bırakmadınız, bunu yapamazsınız. Cunku bu yaptığınız şiddettir ve hepimiz buna tanığız.
Erkek gercekten afallıyor ve iyice sacmalamaya başlıyor ama o arada aractaki kadın ve erkek herkesten cok ciddi tepki goruyor. Ozellikle yaşlı bir beyefendinin, ‘sen erkeklik bu mu sanıyorsun?’ sozune bayılıyorum. Asıl o genc kızın butun bu hakaretlere rağmen neden tepki gostermediğini, gosteremediğini anlamak zor. Meselenin can alıcı noktası bu, oz saygı ve oz guven!. Kadınlarımızın sırtına yuklenen gereksiz bir ‘durumu kurtarma’ cabasını o genc kızda da gormek uzucu.
Bizim annelerimiz bunu yapmışlardır ama artık biz ve bizim kızlarımızda bu olmamalı. Bir genc kadına her ne sebeple olursa olsun, hakaret etmemesi gerektiğini, bu davranışın en hafif ifadesiyle saygısızlık ve aslında şiddet olduğunu bilmeyen, bunu oğrenememiş bir erkeğin yanında olmamalıdır hicbir kadın. Biz kadınlar, anneler, ablalar, eşler olarak kızlarımıza insanca saygı gostermeyen hicbir erkeği hoş gormemeliyiz.
Aslında can acıtıcı olan kadının kadına şiddeti. Bu ne demek diyenler olabilir. Bu şu demek, bir kadın olarak anne olduğunuzda kızınıza, kayınvalide olduğunuzda gelininize, bir gelin olduğunuzda kayınvalidenize, gorumcenize, yengenize, iş arkadaşınız olan kadınlara, kırıcı, yaralayıcı, uzucu davranışlarda bulunma hakkını kendinizde gormemelisiniz. Oysa biz ne cekiyorsak kadınların kendi hemcinslerine uygulanan şiddete, baskıya, eziyete seyirci kalmalarından ya da doğal karşılamalarından cekiyoruz.
Anlattığım olayda icimi ferahlatan şey, kadınların bu duruma tepki gosterebilmiş olmalarıdır. Gormezden gelinmeyip aksine genc adama tavır alabilmek gercekten yurek işiydi. Kadınlar ve erkekler olarak gorduğumuz şiddete daha kucuk boyutlardayken tepki gosterebilirsek, fiziksel şiddete dokulmeden belki bazı şeylerin onune gecebilmek mumkun olabilir. Mesela biz anneler, kızlarımıza kendisine saygı gostermeyen hicbir erkeğin yanında olmaması gerektiğini oğretebilirsek, sozel, fiziksel ya da manevi şiddet gosteren hicbir erkeğin sevilmeyeceğini, sevilemeyeceğini anlatabilirsek onlara en doğru eğitimi vermiş oluruz. Sevilmemelidir cunku o yalancı sevgi uğruna kadınlarımızın hayatları eziliyor, yok oluyor. Şiddet gosterdiği anda yalnız kalacağını bildiğinde, bu kadar kolayca şiddete yonelemeyecek erkekler. Belki her şeyi cozumlemeyecek ama tepkimizi bir şekilde gostermeliyiz, adımlar atmalıyız.
Annelere sormak isterim, şu an ope koklaya bin bir emekle buyuttuğunuz pamuk şeker kızlarınıza vurmalarına, el kaldırmalarına, itip kakmalarına, hakaretler etmelerine seyirci kalabilir misiniz? Kocasıdır, dover de sever de diyebilir misiniz? Guzeller guzeli kızlarınızın sırf oyle bir erkeği sevdi diye, eş olarak secti diye hayatını paylaştığı adam tarafından canının yakılmasına seyirci kalabilir misiniz?
Cevabınız Hayır’sa, sesiniz daha gur cıksın o zaman. Hem size uygulanan şiddete ve hakarete, hem de kızlarınıza, oğullarınıza, cevrenizdeki kadınlara uygulanan şiddete. Tıpkı metrodaki o hanımefendi gibi.
Lutfen unutmayın, hakaret, kufur, bağırmak, aşağılamak, parasız bırakmak, evli olsanız dahi rızanız dışında cinsel beraberliğe zorlanmak, cocuk yapmaya zorlanmak, istemediğiniz ortamlarda bulundurulmak, ozgurluğunuzun kısıtlanması, yok sayılmak, gormezden gelinmek ŞİDDETTİR! Ve yasalarda ciddi yaptırımları vardır. Lutfen haklarınızın ciğnenmesine sessiz kalmayın.
Şiddete karşı sesiniz gur cıksın.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]