Kiralanacak ev bulmakta gucluk cekilmesi, kiraların yukselişi gibi durumlarla karşı karşıya olduğu icin, kira ilişkisi herkesin hayatında hukuki surec olarak karşımıza cıkmaya başladı. Bu sebeple kira sozleşmesi yapılırken veya kira ilişkisi icerisindeyken kiraya verenin ve kiracıların karşılıklı talepleri de arttı. Gunumuzde kiraya veren yani mulk sahipleri kira bedelinin odenmesini teminat altına almak amacıyla kira sozleşmesini başlatmak icin eskiye oranla daha fazla kefil istemeye başladı. Avukat Burak Onder, Ensonhaber okurları icin kira sozleşmesinde istenen kefillik ile ilgili hukuki sureci aktardı. Burak onder "Hukuken de bu mumkundur fakat uygulamada yapılan yanlışlar bulunmaktadır. Şoyle ki; kira sozleşmesinin altına kefilin adı yazılarak kefilden imza alınınca kefalet ilişkisinin başladığı duşunulmektedir. Halbuki TBK 383 ’e gore kefalet sozleşmesi ağır şekil şartlarına tabi tutulmuştur." diyor. İlgili madde “Kefalet sozleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkca ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikce gecerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve muteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yukumluluk altına girdiğini kefalet sozleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklinde. Onder'e gore bu acılıma ek olarak kefil olmak isteyen evliler icin eşin yazılı olarak rızası alınmalı. Onder, konuyu şoyle ozetliyor: "Yani uygulamada gorduğumuz kira sozleşmesindeki kefil imzaları, ayrıca şekil şartlarına uygun bir sozleşme yoksa yani kefilin el yazısıyla yazılmamışsa, eş rızası alınmamışsa, ne kadar borctan sorumlu olacağı ve hangi tarihte olacağı belirtilmemişse, kesin hukumsuzdur.
Tabii bu kira sozleşmesini gecersiz hale getirmez ama kefalet ilişkisini gecersiz hale getirir. Yani kiraya veren kira alacağını kefilden talep edemeyecektir."