adaplar allahın kabul ettiği dualar allahın kabul ettiği dua allah ın dualar
Peygamber Efendimiz gecenin son ucte birine doğru uyanırdı. Cihana bedel gozlerindeki uykuyu eliyle silerek doğrulur ve "Bizi oldukten sonra dirilten Allah’a hamd olsun.


Peygamber Efendimiz gecenin son ucte birine doğru uyanırdı. Cihana bedel gozlerindeki uykuyu eliyle silerek doğrulur ve "Bizi oldukten sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Yeniden diriltip huzurunda toplayacak da O’dur." diye dua ederdi. Bazen Medine’nin berrak gokyuzune bakarak, l-i İmrÂn Sûresi’nin son on bir Âyetini okurdu. Sağ tarafından başlayıp gomleğini giyer ve ilk iş olarak inci dişlerini misvÂklardı. Abdest bozacağı yere yaklaştığı sırada "Allah’ım! Her tur şeytandan (kotuluklerden ve gunahlardan) sana sığınırım." diye dua eder, oradan uzaklaşırken "Allah’ım! Beni bağışlamanı dilerim."
Anlamında "GufrÂnek" derdi. (Tirmizî, TahÂret 7) Abdest alıp teheccud namazına başlardı. Canlı ve coşkulu bir ibadetten sonra mubarek bedeni yorulduğu icin yeniden istirahata cekilirdi. Ayrıca geceleri Bakî Mezarlığı’na gider, vefat eden ashÂbına dua ederdi. Cok onem verdiği bu gorevi hic ihmÂl etmezdi. Sabaha doğru muezzin, Resûlullah’ın evine iki defa uğrardı. Birincisinde namaz vaktinin girdiğini haber verir, o zaman Efendimiz tekrar kalkıp sabah namazının iki rekat sunnetini kılar, sağ tarafına uzanıp dinlenirdi. Muezzinin ikinci gelişinde mescide cıkıp kendisini bekleyen ashÂbına sabah namazını kıldırırdı. (BuhÂrî, Teheccud 23) Namaza başlamadan once safların ip gibi duzgun tutulmasını tavsiye eder, bazen sahabilerin omzuna dokunarak herkesi bir hizaya getirirdi. (Muslim, SalÂt 122- 128)
ASHABIYLA SOHBET EDERDİ
Ortalık iyice aydınlanmadan namaz kılınmış olur, kadınlar geldikleri gibi sessizce evlerine doner, Âcil işi olmayan erkekler Peygamberimizle beraber olmak, onun gul yuzune doya doya bakmak icin yerlerinden ayrılmazlardı. Mihrapta bağdaş kurup oturan Efendimiz guneş doğuncaya kadar ashÂbıyla sohbet ederdi. (Muslim, MesÂcid 286) Bazen ashÂbına o gece gordukleri ruyayı sorar, ruyalarını tÂbir ederdi; ruya goren olmamışsa kendi ruyasını anlatırdı. Zira Peygamberimiz ruyalarda onemli olayların ipuclarını bulur, mu’minin gorduğu ruyanın peygamberliğin kırk altıda biri olduğunu soylerdi. (BuhÂrî, Ta’bîr 2)
EVİNE BESMELEYLE GİRERDİ
Peygamber Efendimiz daha sonra eve doner, besmele cekerek iceri girer, sol tarafından başlayıp ayakkabısını cıkarır, ev halkına selÂm verirdi. Eve besmeleyle girildiğinde şeytanın uzulduğunu, adamlarını "Artık burada kalamazsınız." diye uyardığını soylerdi. (Muslim, Eşribe 103) Eve girerken "Allah’ım! Senden hayırlı giriş, hayırlı cıkışlar niyaz ederim. Allah’ın adıyla girdik, Allah’ın adıyla cıktık ve Rabb’imiz olan Allah’a tevekkul ettik." der, iceri girer girmez yine dişlerini misvÂklardı. (Muslim, TahÂret 43, 44) Sonra hanımına evde yiyecek bir şey olup olmadığını sorar, yiyecek bir şey yoksa oruca niyet ederdi. (Muslim, SıyÂm 169, 170) Eline geceni yoksullarla paylaştığı icin yiyecekleri sık sık tukenir, evlerinde haftalarca yemek pişmediği olurdu. Aişe annemizin dediği gibi boyle zamanlarda hurma ve su ile veya komşuların gonderdiği yiyeceklerle yetinirlerdi. Bazen evde birkac arpa ekmeğiyle sirkeden başka bir şey bulunmaz, Peygamberler Sultanı "Sirke ne guzel yiyecektir." diyerek ekmeğini sirkeye banıp yerdi. Gun olur bir tabak yemekle, gun olur birkac hurmayla idare ederdi. Bir şey yerken besmele cekmeyi, sonra da "elhamdulillah" demeyi hic ihmal etmezdi.
HANIMINA YARDIM EDERDİ
Evde bulunduğu saatlerde eşlerine her konuda yardım ederdi. Gerekirse evi supurur, hayvanları sağar, elbisesini yamar, kendi işini kendi yapardı. (Ahmed İbni Hanbel, Musned, VI, 256) Her sabah onların hatırını sorar, ihtiyaclarını oğrenir, sonra da bunları temin ederdi. Bu maksatla evden cıkarken once sağ, sonra sol ayakkabısını giyer, "Allah’ın adıyla cıkıyorum. Allah’a guveniyorum. Gunahlardan korunmaya guc yetirmek, ibadet ve tÂate kuvvet bulmak ancak Allah’ın yardımıyladır." anlamında "Bismillah, tevekkeltu alellah, vel havle vel kuvvete ill billÂh." derdi. Yolda karşılaştığı kimselere selÂm verip tokalaşırdı. Duha namazı diye de anılan kuşluk namazını hic ihmal etmezdi. Oğle sıcağı iyice bastırınca kaylûle yapar yani oğle uykusuna yatardı. Sevdiği kimselerin evinde de kaylûle yaptığı da olurdu.
HASTALARI ZİYARET EDERDİ
Vaktinin onemli bir kısmı Mescid-i Nebevî’de gecerdi. Muslumanlarla orada goruşup sohbet eder, sorularını cevaplandırır, oğut isteyenlere oğut verirdi. Onemli bir duyuruda bulunacağı zaman herkesi orada toplar, ganimet mallarını dağıtır, gondereceği heyetleri, askerî birlikleri, tayin edeceği kumandanları, valileri, zekÂt memurlarını, dini oğretecek muallimleri belirler, yabancı heyetleri kabul eder, onları orada veya mescidin yanında kurulan cadırlarda ağırlardı. Hasta olanları sorup oğrenir, onları evlerinde ziyaret ederdi. Dargın olanları barıştırmaya cok onem verir, evleri uzakta bile olsa, yanına birkac kişiyi alarak oraya gider, barışmalarını sağlardı. SahÂbîler, evlerinde Resûlullah’ın namaz kılmasını, boylece yuvalarının bereketlenmesini isterler, yemek ikram etme bahanesiyle onu davet ederlerdi.
O da kimseyi kırmaz, istedikleri yerde namaz kılardı. Şayet orası Mescid-i Nebevî’ye uzaksa, namaz vakti de girmişse, evdekilere imam olup namazı kıldırırdı.
SAĞ TARAFINA YATARDI
Yatsı namazı kılındıktan sonra onemli bir işi yoksa, kardan beyaz dişlerini temizleyip abdestini alır, yatağına gider, İhlÂs ve Muavvizeteyn’i yani KulhuvallÂhuahad ile Kul eûzuleri okuyup ellerine ufler, sonra da ellerini yuzune ve vucuduna surerdi. Yavaşca sağ yanına uzanır, mis kokulu avucuna gul yanağını koyar ve bazı dualar okurdu. Kimi zaman kısaca "Allah’ım! Senin adınla olur, senin adınla dirilirim." Anlamında "AllÂhumme bismike emûtu ve ahyÂ." der (BuhÂrî, DaavÂt 7, 8) bazen daha uzun dualar okur, sonra kendisini bir tur olum kabul ettiği uykunun kollarına bırakıverirdi.
BİR NUKTE
Hazreti Suleyman bir karıncanın bir senede ne yiyeceğini sormuş. "Bir buğday" demişler. O da denemek icin karıncayı bir kutuya koymuş ve icine de bir tane buğday atmış. Bir sene sonra acıp baktığında kutuda karınca ve buğdayın yarısı varmış. Karıncaya sormuş: "Sen senede bir buğday yemez miydin?". "O, rızkımı Allah verirken oyle idi. Ama rızık senin vasıtanla gelince senin ileride ne yapacağını bilemedim ki onun icin ihtiyatlı davrandım."
BİR DUA
Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey tovbeleri kabul eden ve dualara karşılık veren Rabbimiz! Sana yoneldik. Peygamberimiz’i şefaatci yapıyor, ellerimizi O’nun mubarek ellerinin altında tutuyor ve istediklerimizi oylece istiyoruz. Gunahımız coktur ama Senin rahmetin her şeyi aşkındır. Bize rahmetinle muamele et.

alıntı