meleklerin mucizeleri
214. SemÂvî odul ve nimetler daima Allah’tan gelen birtakim sinav ve denemelerden sonra ortaya cikarlar.263 Butun peygamberlerin kaderi, ornegin Adem (Kur’an: 20/120 vs.), Idris (K: 19/57), Ibrahim (K: 6/75), Yûsuf (K: 12/24, 33-34), Mûsa (K: 7/143), Is (K: 4/158) hep boyle olmustur. Muhammed (AS) icin de durum farkli olmayacaktir:
215. O, ilahi teblig gorevine basladigi andan itibaren en zor sinavlara katlanmis ve giderek daha da buyuyen bir dizi kesintisiz zorluk ve sikintidan baska bir sey gormemisti. Ama Allah’a olan inancini ve Allah’in kelÂmini yuceltmek icin gosterdigi sarsilmaz kararliligi hep koruyagelmisti. Sahabelerinin buyuk bir bolumu Habesistan’a hicret etmisti. Bu sinavlarin sonuncusu ise o urkutucu toplumsal boykot olayiydi. Bu sikinti henuz atlatilmisti ki, sadik esinin ve kudretli amcasinin olumleriyle Âdet onun iki kanadi kirilmisti. Denedigi son ihtimal olan TÂ’if’teki akrabalarinin yaninda bir siginak arama girisimi ise, onceki bolumde goruldugu gibi basarisizlikla sonuclanmisti. Maddi imkÂnlarin yetersizligi yuzunden umitsizlige boguldugu halde, Allah’a olan inanci daha da pekismisti.
216. Iste bu kosullar icerisinde iken, Muhammed (AS) ilÂhî odule hak kazandi: En buyuk mucize meydana gelmis, Allah onu semÂya davet etmis ve onu huzuruna kabul ederek sereflendirmisti.
217. Bu olayin ayrintilarina girmeden once, genel olarak “mucize”den soz etmek yersiz olmayacaktir.
Mucizeler
218. Kur’an-i Kerim, bircok peygamber hakkinda mucizelerden soz eder: Tufan ve Nuh’un Gemisi, atesin IbrÂhim’i yakmamasi, Musa’nin asasinin yilana donusmesi, Ya’kûb’un, oglu Yûsuf’un bulundugu yolunda vahiyler almasi, IsÂ’nin hastalari iyilestirmesi vs. gibi. Kendisinden onceki peygamberler Allah katindan bu serefe erisirlerken, peygamberlerin peygamberi, HÂtemu’l-Enbiy olan Muhammed (AS) nasil olur da benzer alÂmetlere sahip olmazdi? Islam tarihi de kendisine bu konuda cok sayida mucize atfetmistir.
219. Kur’an, peygamberlerin gosterdigi mucizelere deginirken, bu mucizelerin peygamberlere degil, bizzat Allah’a ait bir fiili oldugunu da hemen pesinden ekler: Allah, onlari onurlandirmak ve kutsal gorevlerini yerine getirmekte onlari kuvvetlendirmek icin, ihtiyac duyduklari zaman mucizeleri devreye sokar. Mucizenin kendisi, nedeni bizce kimi zaman mechul kalsa bile, anormal bir sey degildir. Onu sasilacak bir seymis gibi gosteren, genellikle olayin once ve sonrasinda tanik oldugumuz durumlardir. Kendi icinde meydana gelen bir deprem ya da bir baska gok cismiyle carpisma ayi ikiye yarabilir. Ama bu olay tam da peygamber boyle bir seye ihtiyac duydugu anda meydana geldigi zaman, biz buna mucize diyoruz. Sayet yeraltindaki bir su kaynagi sig bir toprak katmani ile ortulu olsa ve toprak kazilip burada yeni bir su kaynagi bulunacak olsa, bunda sasilacak bir sey yoktur. Ama bu olay, Resulullah (AS)’in ve arkadaslari susadiginda meydana geliyorsa, biz bunu mucize olarak degerlendiririz. Sebep ve sonuclari yaratan Allah icin hicbir sey mucizevî degildir. Bu tur olaylardan bazilarini mucizevî sayarken, bazilarinda bu ozelligi gormeyen yine biziz.
220. Bu tur olaganustu olaylar sadece Allah’in gercek elcileri icin degil, ama ayni zamanda, hangi bicimde olursa olsun kendisini zorla benimsetmek gibi bir dusunce tasimayan veliler ve hatta Allah dusmanlari icin bile soz konusu olabilir. Allah, inananlarin imanini sinamak amaciyla bu “mucizeleri” gonderir. Ancak, Allah’in elcilerinden birinin mucize’siyle, Allah’ta yok olmus (fen fillah derecesine yukselmis) bir velinin keramet’ini ya da seytan isi bir istidrÂc’i birbirinden ayirt etmek her zaman mumkun ve kolay degildir. Iste mucizelerin onemi buradadir.
221. Ote yandan, kotu niyetli kisilerce ve tabii ki insana ozgu imkÂnlardan yararlanarak gosterilmeye calisilan sahte mucizeler de vardir. Ben burada, tamamen sunnî esaslar cercevesinde yazilmis Serhu’l-MevÂkif fi’l-AkÂ’id gibi bir eserin, bir peygamber tarafindan sebep-sonuc iliskisi disinda gosterilmis mucizelerin, o peygambere inanan kisilerce teknik imkÂnlara basvurarak yapilmis olabilecegini de kabul etmekten cekinmedigini belirtmeden gecemeyecegim.
222. Insanlarin kafa yapisi ve anlayislari birbirinden cok farklidir. Hatice ve Ebu Bekir icin hicbir mucizeye gerek yoktu. Muhammed (AS) IslÂmî bilgileri onlara aciklamis, onlar da tartismasiz ve tereddutsuz hemen Islam’i kabul etmislerdi. Omer, akli basinda bir insan olmasina ragmen, sahip oldugu onyargilar Islam’in emrettigi seyleri incelemesine engel olmus, bununla birlikte, Kur’an’in bir suresini okur okumaz, derhal onyargilarindan siyrilip kurtulusa ermisti. Ali ise henuz on yasindan kucuk bir cocuktu; Resulullah (AS) ve haniminin namaz kilmalarina bakip merak ederek, onlara bu “beden hareketlerini” nicin yaptiklarini sormus, aldigi cevap uzerine, o da Musluman olmak istemisti. Bu gibi insanlar, ruhen ve mÂnen yuce kisilerdir. Gonlu ve ufku dar insanlar ise daha farkli davranirlar. Ornegin, Mekkeli bir musrik, Resulullah (AS)’i oldurmek icin Medine’ye gelir. Muhammed (AS) ise ona, bu suikaste nasil ve hangi amacla kalkistigini yuzune soyleyince, musrik bunu olaganustu bir olay olarak gorup, derhal imana gelir. IslÂmî bilgiler bu tur insanlari yola getirmek icin yeterli degildir. Ebû Cehil ve Ebû Leheb gibi dar kafalilarin ise gonulleri muhurlenmistir; en parlak mucizeler bile onlari sarsip etkilemez; inatci ve sistemli bir muhalefette israr ederler. Bugun bile bizi gulduren bu dar gorusluluge ve kalin kafaliliga dikkat ceken soyle bir olay anlatilir: Bir gun musriklerden biri Resulullah (AS)’in huzuruna girer ve israrla mucize isteyerek onu rahatsiz eder. Ama gercekten de bazi mucizelere tanik oldugu halde, iman edecegine, diger musriklerin yanina vararak soyle der: “Size guvence veririm ki Muhammed cagin en buyuk sihirbazidir; eger herhangi bir kabileyle aranizda anlasmazlik cikacak olursa, Muhammed’den yararlaniniz: O size cok buyuk mucizeler gosterecektir!” (Bk. yukaridaki § 190.)
223. Kisacasi, kimi insanlar inanmak icin hicbir mucizeye ihtiyac duymaz, kimileri ise duyarlar; kimileri de vardir ki, mucizeleri acikca gordukleri halde ikna olmazlar. Denebilir ki, henuz yetersiz ve az gelismis insanlar, bir Allah Elcisine iman etmek icin mucizelere ihtiyac duyarlar. Hal boyle olunca, mucizelerin saglayacagi yararin cok sinirli oldugu anlasilmaktadir.
224. Ben kisisel olarak Allah’in seckin kullarinin gostermis olduklari mucizelere kesinlikle inanmakla birlikte, oncelikle VÂcibu’l-vucûd* olan Allah’a, O’nun elcilerine ve dogrulugu apacik ortada olan ilÂhi tebligine inanmak gerektigini dusunmekten kendimi alikoyamiyorum. Cunku mucizeler bize bir seyi kerhen kabul ettirmeye calisan olaylardir; bir tur zorlamadir. Baski altinda itaatin ise bir degeri yoktur. Kur’an’in bu konudaki ifadesi cok aciktir.**
225. Islam Peygamberinin hayat hikÂyesini yazan bir kimseyi mucizeler uzerinde daha fazla durmaktan caydiran bir neden daha vardir. Kur’an bize soyle der:
“And olsun ki Allah’in Elcisinde sizin icin, Allah’a ve Ahiret gunune kavusmayi umanlar ve Allah’i pek cok ananlar icin guzel bir ornek vardir.”264
Boylece, Resulullah (AS)’in hayati, Kur’an tarafindan, dusunup aklini kullanan her insan icin bir ornek olarak gosterilmektedir. Siradan insanlar icin mucize gostermek mumkun degildir. Filozof Emerson’un su gozlemi ne kadar guzeldir:
“Allah’a dayanip guvenmenin (tevekkul) ne kadar erdemli bir davranis oldugu konusunda okudugum en guzel ifade, Muhammed’in su hadisindedir: Once deveni bir iple dizinden sikica bagla, sonra Allah’a emanet et.”
Eger Allah tum kullarinin iyi ve guzel davranislar sergilemesini dileseydi, onlari melekler kadar itaatkÂr yaratir, peygamberler gondermesine de gerek kalmazdi. Veya peygamberlerinin dualarini kabul ederek, tum kafirleri mumin ve musluman kilardi. Ama onun dilek ve iradesi boyle olmamistir; Allah, aksine, evreni bir sebepler ve sonuclar butunu olarak yaratmis; kendi gonderdigi peygamberlerin de herhangi bir insan gibi emek ve caba gostermesini istemis; insanlarin, bu peygamberlerin caba ve gayretleriyle elde edilen sonuclara gore degil de, belli bir durum ve olay karsisinda kendi gosterdikleri emek ve cabalara gore bir hukum vermelerini istemistir. Tebûk seferinin hazirliklarina Osman (RA) 30.000 altinla katilmisti. Kuskusuz bu ovguye deger bir davranisti. Ama Ebubekir (RA)’in getirdigi 500 dirhem gumus ise ondan cok daha degerliydi. Cunku, Resulullah (AS)’in, “Evine ne biraktin?” sorusuna Ebû Bekir’in cevabi, “Sadece Allah’a ve O’nun elcisine duyulan ask ve muhabbet” olmustu. Anlasildigina gore, servetinin tamamini vermisti. Ayni sekilde, eger bir peygamber, insan olarak elinden gelen her seyi yapmasina ragmen bir tek insani bile imana dondurmeden olecek olsa, benzer caba ve gayreti gostererek belli sayida saglam muminle karsilasma sansi bulan bir baska peygamberden daha az degerli bir is yapmis olmaz. Gayret ve caba bizden, sonuc ise Allah’tandir. Gercekten de, Muhammed (AS) tum hayati boyunca kendisini sebep ve sonuc iliskisi icerisinde ozenle hazirlamistir. Ornegin, Bedir savasi sirasinda cevreye kesif kollari cikarmis ve dusman hakkinda bilgi edinmek icin binbir care ve yola basvurmustur: Dusmanin sayisi, ordusunu olusturan ana ogeler, komutanlarin adlari vs.; bolgenin cografî ve fizikî durumu hakkinda, ayrica kontrol altinda tutmak ve gerektiginde dusmani mahrum birakmak icin ozellikle icme suyu kaynaklari hakkinda bilgi toplamistir. Ordusunu araziye yayarak ona, bugunun en iyi komutaninin bile daha iyisini veremeyecegi turden, cok acik ve net talimatlar vermistir. Hatta, sayi ve donanim bakimindan uc kat daha ustun olan bir dusmana karsi yapacagi gucleri denk olmayan bu savas sirasinda, ihtiyac halinde kullanilmak uzere, Medine yonunde acik bir yolda ve guvenilir bir yerde, cok hizli kosabilen hecin develeri bulundurmak icin gerekli onlemleri almistir. Butun bunlari yaptiktan ve savascilarini ateslendirip yureklendiren sozlerle costurduktan sonra, tenha bir koseye cekilip, her seye gucu yeten Allah’in huzurunda secdeye kapanarak uzun uzun dua etmistir. Iste uygulamadaki Islam budur.
226. Izinden gidilebilecek ornek bir kisilik olmasina bir baska ornek de sudur: Bildigimiz nedenlerden dolayi, Uhud savasi surerken, planlari alt ust olmustu; kendisi yaralanmis, ordusu ne yapacagini sasirarak dagilmisti. O zaman sahabelerinden birinin kendisine: “Allah’in su kafirler ve duygudan yoksun kotuler guruhunu kahretmesi icin dua et” seklindeki telkinine karsilik, Resulullah (AS) ellerini gokyuzune kaldirarak soyle dua etmisti: “Ya Rabbi! Milletimi dogru yola ilet; zira onlar ne yaptiklarini bilmiyorlar.” Iste Islam’da ornek alinacak, izinden gidilecek Peygamber, budur.
227. Kur’an’da, gelismis insan topluluklarinin Allah katinda pek basit ve kolay bir sey olan mucizeler pesinde kosmayip, dogrudan dogruya Kur’an’in ve Resulullah (AS)’in getirmis oldugu ogretileri ve bilgileri incelemeleri gerektigi uzerinde durulmaktadir. Nitekim, Mekke’de nazil olan bir surede bize soyle denilmektedir:
“Ve onlar soyle derler: Nicin Rabbi tarafindan ona (Muhammed’e) birtakim deliller (mucizeler) indirilmemistir? (Ey Muhammed!) De ki: “Bu deliller (mucizeler) kuskusuz Allah katindandir ve kuskusuz ben apacik bir uyariciyim.” Nasil olur? Kendilerine okunmakta olan su Kitab’i sana indiriyor olmamiz onlar icin yeterli degil mi? Gercekten, inanan bir topluluk icin bunda (Kur’an’da) bir rahmet ve bir hatirlatma (zikir) vardir.”265
228. Bu ve diger bazi nedenlerden dolayi ben, bu mutevazi biyografik eserde mucize konusunu pek az bir bicimde ele aldim ve mucizelerin felsefesinden ve olabilirliginden bahsetmeye gerek olmadigi kanisindayim. Sahih hadis kitaplarinda bahsedilen tarihi olaylarin her turlu supheden uzak oldugunu kabul ediyorum. Ama ayni zamanda, bir ogretinin akla uygun ve mantikli olusunun, mucizelerle degil de bizzat kendisiyle kanitlanabilecegine inanmaktayim. “Allah icin namaz kilmak ve oruc tutmayi gerektiren IslÂmî ogreti” ile “ben bir agaca seslendigimde o agac yerinden sokulup gelir” ifadesi arasinda bir iliski goremiyorum. Bir agacin yer degistirmesi elbette bir mucizedir; ama hareketsiz bir cismin harekete gecmesiyle, kulun Allah kendisinden istedigi icin namaz kilip oruc tutmayi gorev olarak kabul etmesi arasinda kesinlikle hicbir iliski yoktur.
229. Muhammed (AS)’in hayatinda cok sayida mucizenin meydana geldiginden soz edilmis ve sadece bu konuyla ilgili ciltlerce eser kaleme alinmistir. Ben, aydinlatma amaciyla bunlardan sadece birkacini belirtecegim. En guvenilir siyer kitaplari bunlardan bahsetmislerdir. Bunlardan bazilari Kur’an’da, bazilari da bu olaganustu olaylarin gorgu tanigi durumundaki sahabelerin anlattiklarina dayanan hadislerde bildirilmislerdir.
230. Ornegin, musriklerden biri Muhammed (AS)’e soyle dedi: “Eger benim olmus olan kizimi diriltirsen senin dinini kabul ederim.” Kizin mezarinin basina varan Resulullah (AS) onu cagirinca, kiz “Buyur Ya Resulullah (AS)!” diyerek mezardan cikti. Resulullah (AS) kendisine: “Yeryuzunde ana-babanla birlikte yasamayi ister misin?” diye sorunca, kiz soyle dedi: “Hayir, zira ote dunyada ana-babamdan cok daha iyi bir seyle karsilastim.” Daha sonra kiz tekrar mezara dondu. Muhammed (AS)’in hayatinda bu turden en az iki mucize oldugu bilinmektedir.
231. Bir cocuk dogustan dilsizdi. Yillar sonra, dertli ana-babasi onu Resulullah (AS)’in huzuruna getirdiler. O da cocuga hitaben soyle sordu: “Ben kimim?” Cocuk su cevabi verdi: “Sehadet ederim ki sen Allah’in Elcisisin!” Ve cocugun hastaligi tamamen iyilesti.
232. Bir gun Mekke’deki gures sampiyonlarindan biri ona: “Ey Muhammed! Eger benim sirtimi yere getirirsen, iste o zaman senin dinini kabul ederim.” Soylenildigine gore bu guresci o kadar guclu idi ki, bir postun uzerine cikip etrafindakiler onu cekseler, post yirtildigi halde bu sampiyon yerinden kimildamazdi. Resulullah (AS), onu art arda uc kez tus etmistir. (Bk. yukarida gecen § 190.)
233. Bir baskasi ona soyle dedi: “Eger surada duran agac buraya gelirse, senin dinini kabul ederim.” Muhammed (AS) ona soyle dedi: “Peki, git ve agaca ‘Muhammed seni cagiriyor’ de!” Gercekten de agac Resulullah (AS)’in yanina kadar geldi, sonra onun istegi uzerine, daha once bulundugu yere dondu.
234. Baska bir gun, Mekke’nin ayak takimindan bazi kimseler kendisinden, eger gercekten Allah’in elcisi ise, gokyuzundeki Ay’i yarmasini istediler. Muhammed (AS) o sirada dolunay evresinde bulunan Ay’a isaret etti ve o da hemen ikiye yarildi. Iki parca, herkesin gozu onunde birbirinden uzaklasti, bir sure sonra da tekrar birlesti. “Ay’in yarilmasi” mucizesi konusunda, Ay yuvarlaginin uydu araciligiyla cok yakin mesafeden cekilmis fotograflarinda, Ay’in yuzeyinde yukaridan asagiya dogru ve ayin tam ortasinda uzun bir catlak izi goruldugunu hatirlatmakta yarar vardir. Bu catlak yaklasik bir mil (binaltiyuz metre) genisligindedir ve Amerikalilar buna “Radley Rille”266 adini vermislerdir. Apollo-15 ekibi tarafindan bu catlak hakkinda yapilmis olan derin arastirma sonuclari, The Guardian gazetesinin yol actigi endise yuzunden, muhtemelen kamuoyuna aciklanmayacaktir. Gazetede yer alan haber-yorumda, Muslumanlarin daha simdiden bu fotografa dayanarak, bunun Islam Peygamberine atfedilen “Ayin yarilmasi” mucizesinin gercekligine dair bir kanit oldugunu ispata calismalarindan duyulan kaygi dile getiriliyordu. Acaba bir gun gelecek Musluman astronotlar, bilimsel arastirmalari yeniden baslatacak ve bu catlagin asil nedenine isik tutacak, boylece bu catlagin “Ayin yarilmasi” mucizesinin meydana geldigi cizginin bir parcasi olarak gorulup gorulmeyecegini soyleyecekler midir?
235. Bir savas sirasinda, sahabelerinden biri yuzune bir darbe almis ve gozu yuvasindan firlamisti. Cikan gozunu Resulullah (AS)’a getirdi. Onu yerine koyunca, adam bu iki gozuyle daha iyi gormeye basladi.
236. Medine’ye geldiginin ilk aylarinda Resulullah (AS), mescitte hutbe okurken sirtini bir hurma agacinin kutugune yaslardi. Daha sonra, bir marangoz kendisine bir kursu (minber) yapti. Resulullah (AS) bu kursuye ilk kez ciktiginda, orada hazir bulunan butun cemaat, bir kenarda terkedilmis duran hurma kutugunden gelen iniltileri duydular. Resulullah (AS) minberden inerek kutugu oksadi ve tipki sakinlesen bir cocuk gibi, iniltisi yavas yavas dindi. Bunun uzerine Resulullah (AS) ona sordu: “Eger istersen, hutbelerimi okurken yine sana dayanmaya devam edeyim, ama sayet istersen, seni Cennet’e dikerim.” Kutuk, Cennet’e gitmeyi tercih etti.
237. Karanlik ve yagmurlu bir gecede, Resulullah (AS), evine donmek icin cok uzun bir yol kat etmesi gereken sahabesine bir degnek vermis, ve bu degnek adamin gectigi zorlu yolu bir lamba gibi aydinlatmisti.
238. Bircok kez, az miktardaki yiyecek, yine cok az miktardaki su, cok sayida insana yetmistir. Resulullah (AS), cogu kez, olacaklari onceden haber vermistir. Kendisinden cok uzaklarda cereyan eden olaylarla ilgili anlattiklari da her zaman dogru cikmistir.
239. Konuya bir son vermek uzere Kur’an’dan da soz etmek isterim. Bizzat Kur’an’in “Arapca konusan”lara hitaben, “Kucucuk bir bolum, birkac satirlik bir sûre biciminde de olsa, haydi siz de bunun bir benzerini meydana getirin ve bunun icin de butun insanlari ve cinleri yardima cagirin” bicimindeki meydan okumasi, onun tasidigi mucizevî ozelligi kanitlamaktadir. Nitekim onun bu meydan okuyusu, ondort asirdir cevapsiz kalmakta devam ediyor.
240. Bu konuda daha bircok ornek vardir, ama biz hepsinden bahsedecek durumda degiliz. Acizane kanaatime gore, Muhammed (AS)’in insanî caba ve gayretleri, bizim icin, Allah’in onun ugruna yarattigi insanustu mucizelerden daha ogretici ve bilinmesi daha yararli seylerdir. Muhammed (AS)’in biraktigi ilÂhî mesaj bizi daha cok ilgilendirmektedir; onun uyguladigi yontemi incelerken, kendi doneminde yasayan kimseleri bu mesajin dogruluk ve gercekligine ikna etmek icin basvurdugu mucizelerin ikinci planda kaldigi gorulur. Ben, bu kitapta onun asil hayatindaki bazi gorunusleri dile getirmeye calistim; Islam Peygamberi’nin mucizelerinin felsefî yonunu ve tarihe mal olmus ayrintilarini incelemek isteyenler icin, Seyyid Suleyman Nedvî’nin Urduca yayinlanmis olan ve bir cildi tamamen Resulullah (AS)’in hayatini konu edinen anitsal eserini tavsiye edecegim (Bk. Sîretu’n-Nebî, yay. DÂru’l-Musannifîn, A’zamgarh, U.P., Hindistan).
Mirac ve Mucizeler
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●48 Görüntüleme