İyi kalpli calışkan bir adam, her sabah evinden cıkar, hukumdarın sarayının onunden gecen yoluna devam ederken, hukumdar bu calışkan adama bir altın verirmiş.
Kendi kazancını yemeyi, başkasının yardımını almamayı prensip olarak kabul eden kanaatkÂr adam, bu bir altını getirir, yol kenarında bekleyen bir dilenciye verirmiş.
Bir gun dilenci:
– Efendi, demiş, siz her sabah bana bir altın veriyorsunuz; acaba cok mu zenginsiniz?
İyi niyetli adam:
– Hayır, demiş. Ben sandığınız kadar zengin değilim. Fakat her sabah erkenden namazımı kılar, işime gitmek uzere yola cıkarım. Benim bu hareketimi beğenen hukumdar da yolumun uzerine adam cıkarıp bana bir altın verdirir. Ben de onu getirip senin gibi muhtac bir fakire veririm.
Bunu duyan dilencinin kalbine kıskanclık ateşi duşmuş. Adam gittikten sonra derhal hukumdarın sarayının yolunu tutmuş:
– Padişahım, demiş, siz her sabah yoldan gecen bir adama bir altın veriyorsunuz, ama o bu paraları kotu yerlerde harcayıp, israf ediyor. Ona vereceğiniz bu yardımı fakire ihsan buyursanız daha isabetli yere yardımda bulunmuş olursunuz, ben kotu yere harcamam!..
Bu haber hukumdarı kızdırmış:
– Sen git, ben ona lÂyık olduğu cezayı veririm, diyerek dilenciyi savmış.
Ertesi sabah iyi niyetli adam yine sarayın onunden gecerken, bu defa eline bir zarf tutuşturmuşlar ve şunları da ilÂve etmişler:
– Siz her sabah buradan gecerken bir altın almaktan belki utanıyorsunuz. İyisi mi, bu zarfı alın ve falanca fırına uğrayın, orada size lÂyık olduğunuz muamele yapılacaktır.
Adam tevekkul icinde zarfı alıp acmadan yine dilenciye gelmiş ve:
– Buyur, bu sabah da bana boyle bir zarf ikram ettiler, demiş.
Dilenci, buna cok sevinmiş:
– Teşekkur ederim, zaten ben her sabah ekmek ihtiyacımı temin edecek bir yer arıyordum. Hukumdarın bu mektubuyla bana fırında her sabah bir ekmek ikramında bulunurlarsa işim yolunda sayılır, diyerek koşup fırıncıya gitmiş ve hukumdarın mektubunu vermiş.
Mektubu okuyan fırıncı:
– Dur hele, şu ekmekleri cıkarayım da, diyerek fırını boşaltmış, iyice soğumadan adamı fırının icine sokup ağzını kapatmış. Sonra da:
– Nasıl, hukumdarın yardımını kotu yerlere sacar mısın? demiş.
Kızgın fırının icinde feryadı basan dilencinin sesini duyanlar, gidip hukumdara fırıncının adam yaktığını soylemişler. Olay yerine gelen hukumdar, iceride dilencinin bulunduğunu anlayınca şoyle konuşmuş:
– İnsanlar zalim, fakat kader Âdildir. Ben senin, yardımı kotu yere harcıyor, demen uzerine o adamı cezalandırmak icin yazmıştım bu mektubu. Demek cezaya lÂyık olan o değil senmişsin! Anlaşılan, o adamı yakmak bir zulumdu. Cunku sucu yoktu. Asıl suclu sendin, nitekim Allah adaletini gosterdi, benim suclu sandığımı kurtardı, lÂyık olanı cezalandırdı. Sen burada lÂyık olduğun kadar cezanı cek, kendine ekmek uzatan eli ısırmayacak bir insafı elde edinceye kadar bekle, sonra tovbe edip cık!
Kendine gunde bir altın yardımda bulunan adama duyduğu hased yuzunden fırında kavrulan hasedci, tovbe eder, hasedi bırakarak bu hÂdiseden ders alır, bir daha iyiliğe kotulukle karşılık vermez, nankorluk etmemeye Nasuh tovbesi eder
İyİlİĞe KOtUlUkle KarŞilik Verme
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İyİlİĞe KOtUlUkle KarŞilik Verme