Birisine baktığınızda onu esnerken gorup siz de esnemeye başladınız mı hic? Ya da tok olduğunuz halde biri karşınızda yemek yerken ağzınız sulandı mı? Bunlar ve bunları gibi yapmasak da izlediğimizde bizi duygusal ya da bilişsel olarak harekete gecirenler bilimin son keşiflerinden "ayna noronlar"ın işi.
Ayna noronlar başta işitme ve gorme olmak uzere butun duyular vasıtasıyla, dış dunyadan gelen sinyalleri alıp, onların adeta fotokobisini saklayan hucrelerdir. Bazen kendimizi gayriiradi olarak başkalarıın mimiklerini taklit ederken yakalamak ya da nerede duyduğumuzu bile hatırlamadığımız bir şarkının sozlerini dilimize dolanması gundelik hayatta karşımıza cıkan ve ayna noronların taklit ozelliğini gosteren durumlardır.
Ayna noronların tanımı ise şoyle olacaktır: Bir canlıyı herhangi bir hareketi kendisi yaptığında ya da aynı hareketi yapan birini gozlediği durumlarda her ikisinde de ateşlenen noronlardır.
İtalya'da Parma Universitesi'nden Giovanni Rizzolatti,Vittorio Gallese ve ekibi 1996 yılında makak maymunlarının on lobunda ayna noron adını verdikleri değişik bir motor hucresi keşfettiklerini duyurdular. Bu noron birisi bir şeyi yaparken seyrederken sanki kendisi yapıyormuş gibi aktive olmaktaydı. Bu keşif bir bilim adamının deney sırasında bir maymunun karşısında muz yerken maymunda muz yemediği halde, sanki muz yiyormuş gibi beyninden yuksek voltajlarla cevap vermesiyle ortaya cıktı. Bu tur noronların insanlarda da mevcut olduğu 2010 yılında Kaliforniya Universitesi'nde yapılan bir araştırmayla kanıtlanmıştır. İnsanlarda bu ayna noronların beynin sadece motor bolgesinde değil, gorsel ve hafızaya ait bolgelerinde de olduğunu kaydettiler. Bu şu anlama gelir; ayna noronlar insan beyninde sanılanın aksine cok daha fazla bolgede bulunur.
Peki bu ayna noronlar ne işe yarıyor?
Bunlar sayesinde otekinin eyleminin anlamını akıl yurutmeye başvurmadan anlayabiliyoruz. Bu gundelik hayatta alışkanlıkla "sezgi", "empati" ya da "onsezi" adını verdiğimiz şeydir. Turlerin uzun donemde hayatta kalma surecinde doğal secilimin sadece daha guclu olanı değil, "gelmekte olan ruzgarı" hissedeni de desteklediğini soyleyebiliriz. Bunun yanında evrimsel surecte insan turunun empati yetisi ve ahlaki değer yargılarının gelişimine ve yayılmasına da etkisi olduğu ifade edilebilir.
İnsan beyninin ve bedeninin keşfedilmeyi bekleyen milyonlarca faaliyeti vardır; gulmek, ağlamak, esnemek, coşku gibi. Bunlar insanlar arasında kolaylıkla yayılabilen ve taklit edilen duygulardır. Yuz ifadeleri de hem insanlar hem de hayvanlarda iletişimin oncul aracıdır. Duygular coğunlukla yuz ifadelerine yansıyan sureclerdir. Ayna noronlar da duygu ifadelerinin zihinsel temsil ve taklidini gercekleştirerek onların tanınması gorevini yurutur.
Ayna noronların kaşiflerinden biri olan Giacomo Rizzolatti ayna noronların işlevlerini acıklamıştır. Ona gore en onemli ozelliği, bizzat kendimiz bir davranışta bulunduğumuzda ya da başka bir kişinin bir davranışta bulunduğunu anladığımızda etkinleşiyor olmalarıdır. Ayna noronların mekanizmasında bir davranışın tasviri beynin karmaşık gorme alanından alınır ve motor alana yansıtılır. Bu sayede davranışları idrak ederiz ve gerektiğinde daha sonra yeniden tekrarlayabiliriz. Başka bir insanın davranışını gorduğumuzde de, bizzat kendimiz o davranışı deneyimlemeden, o kişinin o davranışı neden yaptığını anlarız. Rizzolatti'ye gore bu idraki ayna noronlara borcluyuz; bunlar vasıtasıyla davranışı anlamakla da kalmaz bir sonraki gelecek davranışı da onceden tahmin edebiliriz.
Ramachandran ayna noronlarının sanıldığından cok daha buyuk bir işleve sahip olduğunu ifade ediyor. Toplumsal anlamda yeteneklerimizi acıklayan, insanlarda oğrenme, algılama ve kulturun oluşumuna onemli hizmetler verdiğini, bu mozaiğin onemli bir parcası olduğunu ifade edebiliriz. Ayna noronlar herşeyi acıklamada yetersiz kalabilir ama şimdiye kadar acıklamakta zorlandığımız pek cok konuya ışık tutuyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalarda ayna noronların "suru psikolojisi"nin anlamlandırılmasında onemli bir rolu vardır. Mac izleyen insanların ortak tepkileri, mitinglerde ya da toplumsal olaylarda insanların daha sonra kendilerinin bile hayretle karşıladığı aşırılık ve taşkınlık hali bu noronlara atfedilen durumlardır.
Şizofreni, otizm ve diğer bazı psikiyatrik bozukluklarda bu ayna noronların rol oynayabileceği de duşunulen olasılıklar arasındadır. Buna kırık ayna teorisi adı verilir ve bu kişilerin karşı tarafa "ayna" olamadığı yani empati kuramadığı, duygusal anlamda bir yoksunluk icinde oldukları soylenir. Bu teoriye gore otizmi cocukların ayna noronlarına dair merkezleri kırıktır. Otizmli cocuklarda ayna noronun etrafının fotokobisini cekme manasında gayet iyi işlev gorduğu gorulur. Duyu organlarından gelen sinyaller ayna noronlarında cevap ve goruntu meydana getirmekte ancak bunlar beyinde daha oteye ek kabiliyeti, mimikler ve konuşma merkezlerine iletilemediği icin, bu cocuklarda mimikler, el kol hareketleri ve konuşma kabiliyeti gelişmemektedir.
Son olarak; butun bu yargılardan şuna varabiliriz; birbirimizi anlamak aslında fizyolojimizin, beynimizin bize bahşettiği bir hediye adeta kaderimiz. Bu da aslında başkalarının acısına, mutluluğuna ya da davranışsal tepkilerine kayıtsız olarak kalmamızın biyolojik olarak mumkun olmadığı anlamına geliyor. Zihninizin size verdiği bu hediyeyi işlevsel olarak kullanmanız dileğiyle...
Kaynakca
*Reyhan Oksay-New Scientist
*Ayna Noronlar/ Prof. Dr. Omer Arifağaoğlu
*Psikosoybilim/ Anne Ancelin Schutzenberger
* Memetik Evrim/ Robert Aunger

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]