EY INSAN

ey yuz akı gonul aydınlığı
kabul olmuş sadaka kadar guzel
bir duygu sarıyor seni anan yureğimi
bastığın toprakla yıkadığın gozume
şimdi guneş bile siyah gorunuyor
ey yuz akı gonul aydınlığı

ben kendime ağlarken Uhud'da ağlar mıymış
Hira'yı mahzun gordum soramadım sevgili
hasretinin dışında başka derdi var mıymış

ey insan
icimde buyuttuğum tum cicekleri
sana adıyorum
ıtırları, yaseminleri, menekşeleri
lÂle bana kalsın
kapına ciceklerin karalısını sunmaktan
utanıyorum

dua cıkmayan goğe sevdalar cıkar mıymış
bulbulunu kaybetmiş bu evrensel bahcede
dikenler bile bir hoş, gayri gul kokar mıymış

ey insan
goklerin oğrencisi, yerlerin oğretmeni ey
sen oğrettin taşa konuşmayı
ağaca selam vermeyi
aya yarılmayı, toprağa durulmeyi
goklere kurulmayı, durmayı zamanı
yılana ve deveye sevmeyi
olmeyi, oldurmeyi
yaşamayı sen oğrettin insana

o bengisu gozunden fışkıran pınar mıymış
baharların kaynağı ve yolunu gozleyen
bir ben sevda şehidi, bir de şu cınar mıymış

ey insan
ey tebessumunden cennetler yaratılan
gul bahar geliyor, ağla gok seviniyor
gozyaşını karanfil diye goğuslerine takan melekler
kapında divan durup ağlamanı bekliyor
huzun kuruluyor ekmekten once sofrana
bunun icin bir bir ucuyor sevdiklerin
bu yuzden oksuz, bu yuzden yetim kalıyor
efendisi yetimlerin.

nicin dondu bu ruzgar yol vermez dağlar mıymış
yine Ferhat kesildin bu ne canhıraş gonlum
bağrını deldin diye dağlar da ağlar mıymış

ey insan
sen olmasaydın
insanlar olmeyi oğrenmeden oleceklerdi
yaşamanın ozgul ağırlığını
keşfetmeden yaşayacaklardı
hayat fahişe erkeklerin elinde
bir yosma gibi hırpalanacak
hangi mevsime el atsak
elimizde yapış yapış bir şeyler kalacaktı

acımı tartamayan aşkımı tartar mıymış
gonlume yol vermeyen şu zifiri perdeyi
o cennet elleriyle lûtfedip yırtar mıymış

ey insan
sen olmasaydın
Yusufcuk kuşunun ne dediğini
yılanların nicin toprak yediğini bilmeyecektim
herşey cift yaratılırken nicin birşey tek?
bilmeyecektim bir govdede mucevhere donuşen taşı
hem yol, hem yolcu, hem hedef olanın
icinde kopan amansız savaşı
olmasaydın sen

cekilen dizde derman gozumdeki fer miymiş
kendimi bir kum diye atıversem colune
ona vurgun bulutlar ustumde gezer miymiş

ey insan
senin sırrın
gozyaşının terkibinde saklıymış
bu gerceği bir denizin dudağından oğrendim
gecenin bir vaktinde bir sevgili ağlarken
bir dişi varlığını varlığına adarken
bir erkeğin ellerinde
olum havlu atarken
haklıymış

soyle gonlum bu sevda mahşere kalır mıymış
alışılmış sozcukler yukleyip kanadına
ona doğru ucursam katına alır mıymış

ey insan
ey guneş hamilesi
bir kere doğarmışsın
bin kez doğururmuşsun
parmakların sevdanın kesilmeyen ceşmesi
onun icin ağlıyor yeni doğan bebekler
doğur, doğur ki dunya kaybetti gozlerini
doğur ey İsrafil'in nefesi
ey guneş hamilesi

sen olmazsan gemide bu tufan diner miymiş
gemilerin de yandı sil aklından donuşu
vakt indi yureğim gidenler doner miymiş

ey
ey insan
hıncını hıncıma kat
sancını sancıma kat
pamuktan ellerini gecir yurek halkama
ister ayağın katına cek
istersen yerlere at.


m.islamoğlu