orucu bozmanın kefareti
orucu bozmanın cezası
orucu bozan kac gun oruc tutar


Ramazan ayında niyet edip oruc tutan kişi gun icerisinde herhangi bir gecerli ozurlu nedeni olmadan kasıtlı bir şekil de orucunu bozarsa bunun cezası ve kefareti ne olmalı diye merak edenler icin sizlere gereken dini bilgileri paylaşıyoruz.

Oruc, niyet edip tutmaya başlamakla mukellef uzerine borc olmuştur. Bu sebeble, meşrû' (hastalık, yolculuk gibi) bir mÂzeret olmadıkca, başlanmış orucu bozmak gunahtır. Ayrıca bozulan orucun sonradan gunune gun kaz edilmesi de lÂzımdır. Farz olan Ramazan orucunu kasden bozmakta ise kaz ile birlikte bir de kefaret denilen, iki kamerî ay (yaklaşık 60 gun) aralıksız oruc tutmak cezası vardır.

KazÂ: Hic tutulmayan veya tutulmaya başlanıp da bozulan bir orucu sonradan gunu gunune tutmaktır.

KeffÂret: Kasden bozulan bir gunluk Ramazan orucu yerine, ceza olarak iki ay birbiri ardınca oruc tutmaktır.

Oruc kefaretinin dayanağı, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) doneminde vuku bulan bir olay karşında Peygamber Efendimizin uygulamasıdır. Hadise şoyledir:

Ashaptan birisi "Mahvoldum!"diyerek Allah Resulu'ne (aleyhissalatu vesselÂm) gelmiş ve Ramazanın gunduzunde eşiyle cinsel ilişkide bulunduğunu soylemiştir. Bunun uzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

-Kole azat etme durumun var mı?

-Hayır yok.

-Peş peşe iki ay oruc tutabilir misin?

-Hayır. Zaten bu işte sabredemediğim icin başıma geldi.

-Altmış fakiri doyuracak mali imkÂnın var mı?

-Hayır.

Bu sırada Allah Resûlu'ne (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sepet hurma getirildi. Resûlullah bu hurmayı adama vererek, yoksullara dağıtmasını soyledi. Adam: "Bizden daha muhtac kimse mi var?"deyince, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gulumseyerek: "Al git, bunları ailene yedir"buyurarak adamı gonderdi."

Ramazan ayında herhangi bir ozur bulunmaksızın oruc bozmak, buyuk gunahtır. Bundan dolayıdır ki, Ramazan ayının bu saygınlığını ihlÂl ettiklerinden dolayı bu ağır cezayla karşı karşıya kalmış olurlar ki, işte buna kefaret adı verilmektedir.

Kefaret yerine getirilirken yukarıda belirtilen uc seceneğin uygulanmasıyla ilgili olarak, sıra mı gozetilecek, yoksa herhangi birisi tercih mi edilecek hususunda farklı goruşler vardır. Hanefilere gore tercih soz konusu olmayıp, sıralamanın gozetilmesi gerekir. Gunumuzde kolelik bulunmadığı icin, oncelikle iki ay peş peşe oruc tutulması, oruca guc yetiremeyecek durumda ise, o zaman da bir gunde altmış fakiri veya bir fakiri altmış gun doyurmak suretiyle kefaret yerine getirilmesi gerekir.

Kefaret aynı zamanda toplumdaki fakirlerin gozetilmesi, onlara yardımda bulunulması icin onemli vesilelerden birisidir. İslÂm, oruc ibadetini ihlal edenlere boyle bir cezayı vermekle, hem onları onemli bir ibadeti ihlal ettiklerinden dolayı cezalandırıp uyarmış, hem de bu vesileyle toplumdaki bir ihtiyacı gidermiş oluyor.

Bu cezayı, yaşlılık, zayıflık ve hastalıktan dolayı yerine getiremeyen kimse, 60 fakiri sabah ve akşam olarak iki oğun doyurur. Doyurmak; yedirmek suretiyle olacağı gibi, yemek parasını fakirin eline vermekle de olur. 60 fakir yerine bir fakiri, 60 gun doyurmak da cÂizdir.

Oruc tutmaya bedenî gucu yetmediği gibi fakiri doyurmaya da mÂli gucu kÂfi gelmeyen bir kimseden ise, kefaret cezası kalkar. Artık onun yapacağı şey, Allah'tan af ve mağfiret dilemektir.




Fidye

Surekli bulunan bir hastalıktan veya yaşlılıktan dolayı oruc tutma imkÂnları olmayan kimselerin, tutmaları gereken her gun icin sabah-akşam iki oğun bir fakiri doyurmalarına fidye denmektedir. Kefarette olduğu gibi, fidyede de, hem oruc tutması gereken kimse fidyeyle bu mukellefiyetten kurtulmakta, hem de toplumsal dayanışmanın onemli bir unsurunu teşkil eden fakirleri doyurma meselesi karşılanmış olmaktadır. Bu hususla ilgili olarak Kur'Ân-ı Kerim'de şoyle buyrulmaktadır:

"Oruc sayılı gunlerdedir. Sizden her kim o gunlerde hasta veya yolcu olursa, tutamadığı gunler sayısınca başka gunlerde oruc tutar. Oruc tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri doyuracak miktardır. Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerceğini bilirseniz, oruc tutmanız sizin icin daha hayırlıdır."(Bakara 2/184).