Kişinin gecmişteki deneyimlerine dayanan bir duyu olarak tanımlanan ağrıya verilen reaksiyon kişiden kişiye değişiyor. Farklı kulturlerden gelen kişiler ağrıyı cok farklı şekilde algılar. Ağrı konusundaki calışmalara gore kişiler arasındaki genetik değişiklikler, ağrının algılanmasında onemli rol oynuyor. Araştırmalar bircok genin ağrı algısı ile ilgisi olduğunu ortaya koyuyor.
Ağrı algısının ve ağrıya verilen reaksiyonun kişiler arasında değişiklik gosterdiği, bu konuda farklı kulturler arasında ciddi ayrımlar olduğu biliniyor. Kişiler arasındaki ağrı eşiği farklılıkları uzerine yapılan araştırmalar, bazı kişilerin ağrıya daha hassas olmasına karşın, bazılarının cok direncli olduğunu gosteriyor. Bu farklılıkları ortaya koymak icin yapılan calışmalarda farklı ırk, cinsiyet ve yaş gibi faktorler değerlendirilmektedir. O zaman kişilerin cektiği ağrı genetik mirastan mı kaynaklanıyor? Sorusunun yanıtına bakmamız lazım;
Ağrı akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut ağrı; bobrek taşı ağrısı, doğum ağrısı, ameliyat sonrası ağrı ya da diş ağrısı gibi bir uyarana bağlı ağrılar olurken, kronik ağrı cok daha karmaşık bir klinik tablo gosteriyor. Dunyada her yuz kişiden 15-20’si nedeni bilinmeyen ağrı sendromları hastasıdır. Kronik baş ağrısı ve pelvik ağrı gibi bircok hastalık bu grupta yer alıyor. Bu kişilerin sadece psikolojik olarak ağrı cektiğini soylemek cok doğru değil. Bu da, son yıllarda bu hastalıklar ile genetik arasında bir bağlantı olup olmadığına ilişkin calışmaları hızlandırıyor.
Ağrıyla ilişkili 200 gen bulundu
Son yıllarda kronik ağrılı hastalıkların genetik bir temelinin olup olmadığı sorusuna yanıt aranmaktadır. Ozellikle hangi genlerin ağrı duyarlılığını oluşturduğuna dair bircok laboratuvar calışması gercekleştirildi. Bu calışmalar sonucunda ağrıya duyarlılık oluşturan yaklaşık 200 gen bulundu ve Ağrı Genleri Veri Bankası (Pain Genes Database) adlı yayın cıkarıldı.
Ağrı ve genetik ilişkisi cok karmaşık
İnsanlar uzerine yapılan calışmaların doğuştan ağrı duyusunu algılamayan kişiler uzerinde yoğunlaştığı da bilinmektedir. Ağrı algısının bozuk olduğu bu kişilerde beş farklı grup genin rol oynadığı, ancak bu genlerde cok sayıda mutasyon olduğu gozlendi. Bu calışmaların birinde; 7 farklı ulkeden 9 ayrı ailede bulunan tek bir gende 9 ayrı mutasyon saptandı. Bu sonuc, ağrı ve genetik konusunun tahmin edilenin aksine cok karmaşık olduğu sonucunu ortaya koydu. Bu calışmaların ortada bir ağrılı uyaran olmadan da ağrılı bir tablonun ortaya cıkabileceğini gosterdiğine dikkat cekmek gerekir. Vucutta bu sistemi harekete gecirecek herhangi bir uyaran, stres, enfeksiyon gibi bir durumun bile ağrıya hassas kişilerde ağrılı sendromlar oluşturabileceği ve bu tabloda hormonların ve bağışıklık sisteminin de etkisi olduğu belirlendi. Kişilerin genetik yatkınlığı varsa, vucut ağrı oluşturuyor.
Gelecekte kişiye ozel ilac uretilebilir
Kişilerin ağrı kesicilere verdikleri tepkiler de genetik yapı, cinsiyet, yaş, eşlik eden hastalıklar ve kullanınlan yan ilaclar gibi etkenlere gore değişmektedir. Gecmişte cok ağrılı deneyim gecirmiş bazı kişilerin ağrıya daha dayanıklı olmasına karşın, bazılarının gun gectikce daha da hassaslaşmasının da mumkundur. Bugun icin kronik, kontrol altına alınamayan ağrıların tedavisinde girişimsel yontemler halen guncelliğini koruyor ve bircok hastanın yaşam kalitesinin duzelmesini sağlıyor. Yapılacak calışmalarla, gelecekte kişinin genetik yapısı araştırıldıktan sonra ona uygun ilac tedavisinin verilmesi gibi cok heyecan verici sonuclara ulaşmak mumkun gorunuyor.

[h=2]Kocaeli Anestezi Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]