kasas suresi
Ayetler, Dualar, Hadisler0 Mesaj
●38 Görüntüleme
-
19-09-2019, 03:07:21
Kur'an-ı Kerîm'in yirmisekizinci sûresi. Mekke'de nazil olmuştur. Seksensekiz Âyet bin yuzkırk bir kelime ve sekizbinbeşyuz harften ibarettir. FÂsılaları, nun, mim, lÂm ve r harfleridir.
Hz. Mûsa'nın doğduğu andan itibaren yaşadığı alışılmamış olaylar ve Firavun'a karşı verdiği mucadeleler, peşpeşe sıralanan bir dizi halinde, bu surede genişce anlatıldığından ve 23. Âyette "el-Kasas" kelimesi gectiğinden duayı bu sûrey'e "el-Kasas" ismi verilmiştir. Kasas dilde, kıssa, hikaye ve rivayet anlamdadır.
İbni Abbas ve Cabir'den rivayet edildiğine gore; Şuara, Neml ve Kasas sureleri Kur'an'da yer aldıkları bu sırayla nazil olmuşlardır. Kasas suresinde Hz. Mus (a.s)'ın kıssası genişletilerek bir tarih ozetlenerek, ayrıca Neml sûresinin son Âyetindeki "...size Âyetlerini gosterecek, siz de onları bilip anlayacaksınız... " va'di de bu Kasas Suresinde acıklanmıştır.
Şuar ve Neml surelerinden sonra, Hz. Musa ve Firavun kıssasına Kasas suresinde tekrar ve daha genişce yer verilmesinin sebebi; Firavun'un İsrailoğullarına yaptığı işkence ve zulum ile Kureyşlilerin mu'minlere cektirdikleri cefa ve eziyetlerin birbirine son derece benzemeleridir.
Kasas Sûresinin konuları başlıca şu dort başlık altında toplanabilir: Hz. Musa'nın kısası, Hz. Musa'nın kıssasını takibeden hukumler, Karun'un kıssası. Hepsinin ardından gelen son vaad.
Bu başlıklar şoyle ozetlenebilir.
1- Firavun kavmine karşı egemenliğiyle ovunuyor, alabildiğine boburleniyordu. Hem istibdat ile toplumu birbirine kırdırıyor, hem de kendi geleceğinden endişe ediyordu. Bu sırada, şeytan fikirli yakınlarından biri ona: "Senin mulkunu İsrailoğullarından doğacak biri yıkacaktır" deyince buyuk bir endişeye kapıldı, zulum ve kaba kuvvetini arttırdığı gibi, şu emri vererek bekci ve casuslarını dort bir yana saldı: "İsrailoğullarından doğacak butun erkek cocukları boğazlayın!" Bu sırada Hz. Musa doğmuş -onu korumayı Cenab-ı Hakk uzerine aldığı icin- Firavun ve azgınlığı kendi eştiği cukura duşmeye başlamıştı.
Allah (c.c): "Biz Hz. Musa'nın annesine onu korkmadan suya bırakmasını, cunku onu kendisine geri getirip peygamber sececeğini vahyetti" (7). Dalgalar onu alıp Firavunun kapısına kadar getirdi. Karısı onu gorur gormez ısındı ve evlatlık olarak edinip boğazlanmasını onledi (9).
İşte, Yuce Allah'ın zalim tÂğutlara karşı ihlasla amel eden zayıfların lehine uyguladığı bu sunnetini, Hz. Muhammed ve ashabı uzerinde de muşahede ediyoruz. Bu sunnet, Yuce Allah'ın; yolundan sapan, azgınlık ve tuğyan eden, boylece insanları hidayet yolundan alıkoyan herkese uyguladığı sunnettir.
Sut annesi sıfatıyla asıl annesine iade edilen Hz. Musa, bizzat Allah (c.c) tarafından, zulum ve haksızlıklara uğrayan sınıfı hÂkim kılmak icin buyutuluyordu. Hatt tanıştığı bazı kimseler, zorda kaldıklarında kendisinden yardım istemeye bile başladılar. Boyle bir yardım icin birisine bir yumruk vurarak-bilmeden- olumune sebep olunca, artık goze batmış ve İsrailoğullarından olduğu anlaşılmış olur. Kendisine bir komplo hazırlandığını oğrenince, korkuyla şehirden cıktı. Medyen şehrinin yoluna girdikten sonra Allah'tan doğru yolu gostermesini ve zÂlimlerden korumasını diledi (5-20)
Medyen'de evlenip, sekiz veya on sene calışarak mihrini odedikten sonra, Mustaz'afları azgınların baskısından kurtarmak icin, ailesini de alarak donuş yoluna koyuldu. Yolculuğunda uzaktan bir ateş gordu ve ailesine ateş getirmek ya da yol soracağı bir kimse bulmak umidiyle ateşe doğru gitti. Ancak "Ateşe doğru gelince, o mubarek vÂdinin sağ tarafından yeralan ağactan; "Ey Musa, şuphen olmasın ki ben, Âlemlerin Rabbı olan Allah'ım" diye seslenildi" (30). "Ve asÂnı yere atıver, denildi. Musa asÂnın kıvrak bir yılan gibi hareket ettiğini gorunce arkasını donup uzaklaştı, geri donup bakmadı." (Allah TeÂla) "YÂ Musa beri gel, korkma. Cunku emniyetle olanlardansın!" (buyurdu) (31). "Elini koynuna sok da kusursuz beyaz (ve parlak) cıksın). Korkudan (yana acılan) kollarını da (indirip) toparla. İşte bu iki (mûcize) Firavun ve cemaatına, Rabbinden iki kesin belgedir, cunku onlar fasıklar topluluğudur" denildi" (32). Kardeşi harun Peygamber ile Firavun'a giden Hz. Musa, "... Bu uydurulmuş bir buyuden başkası değildir. Biz evvelki atalarımızdan bunu işitmedik" (36) cevabıyla karşılaşır. Kavmini de hidayetten engellemekle birlikte Rabbu'l-Âlemin ile alay etme kustahlığını da gosterir:
'...Ey Haman! Haydi benim icin camurun uzerine ateş yak (tuğla pişir bunlarla) da bana buyuk bir kule yap. Belki ben Musa'nın tanrısına cıkar bakarım. Aslında onu yalancılardan sayıyorum ya!.. "(38). "Bunun uzerine Biz onu da askerlerini de yakalayıp denize fırlatıverdik... Bak zalimlerin Âkıbeti nice oldu"(40).
İşte Yuce Allah'ın kanunu budur.
2- Kıssayı takip eden Âyetlerden ozetle şu konular anlaşılmaktadır:
a) Tuhaftır ki, Allah (c.c) Hz. Musa'yı Firavun'un elinden su ve dalgalarla korumuş, Firavun'u ise-Hz. Musa'nın davetini inkÂrı uzerine- yine suda boğmuştur. Ayaklarının altından akmasıyla ovunduğu sular kendini yutuvermişti.
Ayrıca Firavun'u iktidarından uzaklaştıran cocuk, bizzat Firavun'un ve karısının yardımıyla beslenip buyumuş, Firavun kimi beslediğinin farkına bile varamamıştır. Oyleyse kim Allah'a başkaldırıp plÂnlarını bozabilir?
b) Hz. Muhammed (s.a.s)'den takriben ikibin sene onceki tÂrihî olayların Kasas Sûresinde bu kadar acık ve doğru bicimde anlatılmasının bir sebebi de, onun peygamberliğine delil olmasıdır. Cunku o, okuma-yazma bilmeyen bir ummî idi. Mekkeli muşrikler Hz. Muhammed'in boyle ikibin yıllık bilgileri oğrenebileceği beşerî bir kaynak olmadığını biliyorlardı. Oyleyse nereden oğreniyordu? (44-46).
c) Hz. Musa ve İsrailoğullarını Firavun'a galip getiren Allah Hz. Muhammed (s.a.s) ile ashabını da guclu muşriklere karşı galip getirecektir (57-58)
3- Kasas suresinin 76-86 ayetlerinde anlatılan KÂrun kıssasında ise mal ve bilgilerle ovunmenin, sadece anahtarlarını bile taşımanın kuvvetli bir ekibe zor geldiği hazinelerle gururlanmanın ve bunları kendi emeğiyle kazandığını sanmanın kotu sonucu acıklanmaktadır.
Neticede İlÂhi kudret işe el atıyor, KÂrun'u da hazinelerini de yere batırıyor.
İsrailoğullarını uzun sure ezen Firavun'un da, bilgi ve mal varlığı ile emrine alıp somuren Karun da ilÂhi kudret ile helÂk olmuşlardır. Her ikisinde de askerî bir guc olmakla beraber, ihlaslı insanlar acze duşunce, meseleyi doğrudan ilÂhî kudret halletmiştir.
4- Kasas suresinin son bolumunde muşriklerin Rasûlullah'a nicin inanmadıkları ele alınmaktadır: "Tevhid inancını benimseyerek, dinî, siyasî ve ekonomik ustunluğumuzun sonu olur bu!.. Gidebileceğimiz bir yer de kalmaz."
Allah (c.c) bunların gercek yuzlerini hikmetli bir şekilde sergileyip, onların bu derin hastalıklarına şu careyi teklif etmiştir: "İşte Âhiret yurdu.. Biz onu, yeryuzunde buyuklenmeyi ve bozgunculuk cıkarmayı istemeyenlere (armağan) kılarız. Guzel (kÂrlı) sonuc takva sahiplerinindir" (83)
"Ve Allah ile birlikte başka bir ilah daha edinip tapma... O'ndan başka ilah yoktur. O'ndan başka her şey helÂk olacaktır. Hukum O'nundur. Ve O'na donduruleceksiniz" (88).