BORC VE ODEME ÂDÂBI
1905 - Ebu Musa (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarında, bir kulun Allah tarafından yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebileceği en buyuk gunahlardan biri, kişinin odenecek karşılık bırakmadan uzerinde borc olduğu halde olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).
1906 - Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telefeder."
BuhĂ‚ri, İstikrĂ‚z 2.
1907 - İmrĂ‚n İbnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatıyor: "Meymune (radıyallĂ‚hu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede mudĂ‚hale edip ayıpladılar. Şu cevabı verdi: "Borcu bırakmayacağım. Ben dostum ve can yoldaşım aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ı şoyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme niyetinde olduğunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken oder."
NesĂ‚i, Buyu 99, (7, 315); İbnu MĂ‚ce, SadakĂ‚t 10, (2408).
1908 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havĂ‚le olunursa (havaleyi kabul etsin.)"
BuhĂ‚ri, İstikrĂ‚z 12, HavĂ‚lĂ‚t 1, 2; Muslim, MusĂ‚kĂ‚t 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu DĂ‚vud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); NesĂ‚i, Buyu 101, (7, 317).
1909 - eş-Şerrid (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklaması, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandırılmasını helal kılar."
İbnu'l-Mubàrek der ki: "Irzını helĂ‚l kılar", kendisine kaba davranılır demektir. "Cezalandırılması" da, hapsedilmesidir."
Ebu DĂ‚vud, Akdiye 29, (3628); NesĂ‚i, Buyu 100, (7, 316); İbnu MĂ‚ce, SadakĂ‚t 18, (2427); BuhĂ‚ri de bĂ‚b başlığında kaydetmiştir. İstikrĂ‚z 13.
1910 - Hz. Aişe (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) kapıda yuksek sesle munĂ‚kaşa edenlerin gorultulerini işitti. Bunlardan biri, diğerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasını istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) yanlarına gitti ve:
"Hanginiz, hayır yapmamak uzere Allah adına yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'ın Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifıni kĂ‚bul ettim)" dedi."
BuhÂri, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557).
1911 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Sizden once yaşayanlardan bir tuccar vardı. Halka borc verirdi. BorcIuları arasında fakir gorurse hizmetcilerine: "Onun borcundan vazgeciverin, boylece AIIah'ın da bizim gunahIarımızdan vazgececeğini umarız" derdi. Allah da onun gunahlarından vazgecti."
BuhÂri, Sulh 10; Muslim, MusÂkaÂt 19, (1557); NesÂi, Buyu 104, (7, 318).
1912 - Diğer bir rivĂ‚yette şoyle gelmiştir: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Bir adam hic hayır amelde bulunmadı. Ancak halka borc verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay odeyecekten (zenginden) al, zor odeyecekten (fakirden) alma, vazgec Ola ki Allah da bizim gunahlarımızdan vazgecer" derdi. Allahu TeĂ‚la hazretleri bunun uzerine: "Haydi senin gunahlarından vazgectim" buyurdu."
BuhÂri, Buyu 18, Enbiy 50; Muslim, MusakÂt 31, (1562); NesÂi, Buyu 104, (7, 318).
1913 - Ebu KatĂ‚de (radıyallĂ‚hu anh)'nin anlattığına gore, Ebu KatĂ‚de, bir boclusunu (para taleb etmek uzere) aramıştı. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adamı buldu. Ancak: "Dardayım" dedi. Bunun uzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borclu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebu KatÂde:
"Ben Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın, "Kim Allah'ın kendisini kıyamet gununun sıkıntısından kurtarmasını isterse darda olana nefes aldırsın veya tamamen bağışlayıversin" dediğini işittim" dedi."
Muslim, Kasame 32, (1563).
1914 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'da bir adamın (parası odenmemiş) bir devesi vardı. Borcunu istemeye geldi. Bu sırada kaba sozler sarfetti, hatta Ashab'tan bĂ‚zıları haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) buna meydan vermeyip:
"Bırakın onu! Hak sĂ‚hibinin konuşma hakkı vardır" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradılarsa da bulamadılar. Fakat onunkinden daha değerli bir deve buldular. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam odedin, Allah da sana odesin" dedi. AleyhissalÂtu vesselÂm:
"En hayırlınız, borcunu en iyi odeyendir!" buyurdu."
BuhĂ‚ri, İstikrĂ‚z, 4, 6, 7,13, VekĂ‚let 5, 6, Hibe 23, 25; Muslim, MusĂ‚kĂ‚t 118-122, (1600-1601), Timizi, Buyu 75, (1316, 1317 NesĂ‚i Buyu 64, (7, 291)
1915 - Ebu KatĂ‚de (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazını kıldırıvermesi icin bir adam(ın cenĂ‚zesi) getirildi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m:
"Onun uzerinde borc var, arkadaşınızın namazını siz kılın!" buyurdu. Ben:
"(Borc) benim uzerime olsun, ey Allah'ın Resulu" dedim.
"SadÂkatle mi ?" dedi.
"SadĂ‚katle!" dedim. Bunun uzerine cenazenin namazını kıldı."
Tirmizi, CenÂiz 69, (1069); NesÂi, CenÂiz 67, (4, 65).
HAVALE
6696 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Borcunu odemeye muktedir olan kimsenin ozursuz olarak odemeyi geciktirmesi zulûmdur. Sen alacaklı durumda iken (alacağın) varlıklı ve guvenilir bir kimseye havale edilirse, bu havaleyi kabullen."
ODEME NİYETİYLE BORCLANAN
6697 - Abdullah ibnu Ca'fer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Borc, Allah'ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı muddetce, Allah-u Zulcelal hazretleri, borcunu odeyinceye kadar borclu ile birliktedir."
Ravi der ki: "Abdullah İbnu Ca'fer, vekil harcına derdi ki: "Git, benim icin borc al. Zira ben, Resûlullah'tan bu hadisi işittikten sonra Allah'ın benimle olmadığı bir gece gecirmekten hoşlanmam."
ODEMEME NİYETİYLE BORCLANAN
6698 - Suheyb el-Hayr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Kim odememek kastıyla borca girerse Allah'ın huzuruna hırsız olarak cıkar."
BORCTA CİDDİYET
6699 - İbnu Omer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Uzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borcla olen kimsenin borcu, onun hayır ve hasenatından odenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem vardır."
BORCLUYA MUHLET
6700 - Bureyde el-Eslemî radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Kim bir borcluya muhlet verirse, her gun icin bir sadaka sevabı kazanır. Kim onun borcunu vadesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği muddetce, her gecen gun (alacağı mal kadar) sadaka yazılır."
BORCUNU İSTEMEDE ANLAYIŞ
6701 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m, bir hak sahibine: "Sen hakkını (borcludan) imkĂ‚n nisbetinde gunahlara girmeden al" buyurdular.
HAK SAHİBİ SOZ SAHİBİDİR
6702 - İbnu AbbĂ‚s radıyallahu anhuma anlatıyor: "Bir adam gelerek Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'dan bir alacağını veya bir hakkını talep etti. Bunu yaparken nezĂ‚kete uymayan bazı yakışıksız soz sarfetti. Resûlullah'ın ashabı adama dersini vermek istediler. Ama Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m musaade etmeyip: "Bırakın! Zira alacaklı kimsenin, hakkını alıncaya kadar borclu uzerinde soz hakkı vardır" buyurdular."
6703 - Ebu Sa'îdi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a gelerek, Efendimizin uhdesinde bulunan alacağını istedi ve bunu yaparken sert davrandı. Hatta: "Borcunu odeyinceye kadar seni tĂ‚ciz edeceğim" dedi. Ashab-ı Kiram hazretleri bedeviyi azarlayıp: "Yazık sana! Kiminle konuştuğunu bilmiyorsun galiba!" dediler. Adam: "Ben hakkımı talep ediyorum" dedi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m, ashabına: "Sizler nicin hak sahibinden yana değilsiniz?" buyurdu ve Havle Bintu Kays radıyallahu anhĂ‚'ya adam gondererek: "Sende kuru hurma varsa benim borcumu odeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana oderiz" dedi. Havle: "Hay hay! Babam sana kurban olsun Ey Allah'ın Resûlu!" dedi. Kadın, Resûlullah'a borc verdi, O'da bedeviye olan borcunu kapadı ve ayrıca yemek ikram etti. (Bu tavırdan memnun kalan) bedevi: "Borcunu guzelce odedin. Allah da sana mukafaatını tam versin" diye memnuniyetini ifade etti: AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m da: "İşte bunlar (borcunu hakkıyla odeyenler) insanların hayırlılarıdır. İcindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflah olmaz" buyurdular."
ODUNC VERME
6704 - Kays İbnu Rûmi merhum anlatıyor: "Suleyman İbnu UzunĂ‚, Alkame'ye, odeneği gelme zamanına kadar bin dinar borc vermişti. Odeneği cıkınca, borcunu ondan istedi ve sert davrandı. O da hemen odedi, ancak Alkame Suleyman'a kızmıştı. Birkac ay durup yanına geldi: "Odeneğim gelinceye kadar bana bin dirhem ver!" dedi. Suleyman yine: "Pekala! Memnuniyetle!" dedi (ve ailesine yonelerek

"Vallahi işte odediğin dirhemler! Ben bunlardan tek dirhemi yerinden kımıldatmadım!" dedi. Bunun uzerine Alkame:
"Allah babandan razı olsun. O halde alacağını tahsil icin bana olan o kaba davranışın sebebi neydi?" dedi. Suleyman:
"Senden işittiğim hadisler!" cevabını verdi.
"Benden ne işitmiştin?"
"Sen İbnu Mes'ud radıyallahu anh'dan naklen Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın: "Bir muslumana bir şeyi iki kere borc olarak veren hicbir musluman yoktur ki, onun bu davranışı, o şeyi bir kere sadaka etmiş gibi sevap olmasın!" buyurmuştur.
Bunun uzerine Alkame: "Evet, İbnu Mes'ud bana boyle haber vermişti!" diye te'yid etti."
6705 - Enes İbnu MĂ‚lik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Mirac gecesinde cennetin kapısı uzerinde şu ibarenin yazılı olduğunu gordum: "Sadaka on misliyle mukafaatlandırılacaktır. Odunc para onsekiz misliyle mllukafaatlandırılacaktır." Ben: "Ey Cibril! Odunc verilen şey ne sebeple sadakadan daha ustun oluyor?" diye sordum." "Cunku dedi, dilenci (coğu kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borc isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur."
6706 - Yahya İbnu Ebi İshak el-HunĂ‚i anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'a: "Bizden bir adam, (din) kardeşine borc olarak mal verir. Sonra malı alan kimse borc verene bir hediyede bulunur (bu hususta ne dersin?)" diye sordum. Enes bana şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Biriniz bir malı borc verse, sonra alan da veren kimseye bir hediye vermek veya bineğine bindirmek istese, sakın o hediyeyi almasın, bineğine de binmesin. Eğer aralarında borc alıp-vermezden once boyle (dostane) muameleler olmuşsa o başka."
OLUNUN BORCUNU ODEME
6707 - Said İbnu'l-Atval radıyallahu anh'ın anlattığına gore: "Kerdeşi olmuş ve ucyuz dirhem mal ve geride bakıma muhtac horanta bırakmıştır. Der ki: "Ben bu parayı ailesine harcamayı arzu ettim. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m: "Kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir. Borcunu sen odeyiver" buyurdu. Sa'd da: "Ya Resûlullah! Ben onun yerine borcunu odedim. Yalnız bir kadının iddia edip şahitlendiremediği iki dinarı odemedim" dedi. Bunun uzerine Resûl-i Ekrem aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m Sa'd'a: "Sen kadına iddia ettiğini ver. Cunku kadın gerceği soylemektedir" buyurdu."
UC BORCU ALLAH ODER
6708 - Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Şuphesiz, borc sahibi (odemeden) olunce, borcu Kıyamet gunu ondan alınır. Fakat şu uc sebeple borclanan kimse bu hukmun dışındadır:
1. Adamın gucu Allah yolunda (savaşta) zayıflar, o da Allah duşmanına ve kendi duşmanına karşı kuvvetlenmek icin borclanır.
2. Bir adamın yanında bir musluman olur, onu kefenleyip gomecek parası olmaz, bu maksatla borclanır.
3. Bir adam, bekarlık sebebiyle nefsinden Allah'a karşı korku hisseder. Dinine zarar gelir endişesiyle (borclanarak) evlenir. Allah TeĂ‚la hazretleri, Kıyamet gunu, bunların borclarını kendisi oder."
DAMÂN (KEFİL OLMAK)
3466 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Bir adam, kendisine on dinar borcu olan kimsenin peşini bırakmadı. Ve hatta dedi ki:
"Sen bunu bana odeyinceye veya bir kefil gosterinceye kadar peşini bırakmıyacağım." Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m o borcu uzerine aldı. Bunun uzerine adam, munasip olmayan bir tarzda Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a parayı getirdi. Resûlullah, borcu adam adına odeyiverdi ve şunu soyledi:
"Kefil, borcludur."
Rezin tahric etmiştir. Ebu Davud, Buyu' 2, (3328); İbnu Mace, Sadakat 9, (2406).