.


Baltıklar'ın merkezi sayılan, kuzeyin yeni Paris'i olarak adlandırılan Letonya'nın başkenti Riga, eşsiz kulturel yapısı, muhteşem mimarisi, guzel kadınları ile ziyaretcilerini buyuleyen 800 yıllık bir Ortacağ şehri Letonya'nın başkenti Riga, Baltıklar'ın başkenti olarak da anılır. Baltık devletleri icinde en buyuk şehir olmasının yanı sıra onemli bir kultur, politika, eğitim, finans, ticaret ve endustri merkezidir. Baltık denizine dokulen ve 'bol bol su' anlamına gelen Daugava nehri, Riga'yı ikiye boler.
Kentin yaklaşık 800 binlik nufusunda Beyaz Rus, Ukraynalı, Tatar, Ermeni, Azeri ve daha cok azınlık var. Anadili Rusca olanlar kent nufusunun yuzde 55'ini oluşturuyor. Sokaklardaki hakim dil de Rusca ama bu dilde tabela yok denecek kadar az. Ayrıca kentteki her turlu etkinlikte Ruslar ağırlıkta olsa da, mutlaka Letonca da kullanılıyor.
Şehrin ilk kurulduğu yer olan tarihsel merkezi Vecriga, UNESCO Kultur Mirası'na kabul edilmiş olup mimari olarak Viyana, St. Petersburg ve Barcelona ile karşılaştırılabilecek guzellikteki Art Nouveau (Jugendstil) yapılarıyla unludur.
2004'TE AB'YE GİRDİ
Şehrin kuruluşu 12. yuzyıla kadar dayanır. 12. yuzyıl sonlarında liman şehri olan Riga'ya Alman ticaret gemilerinin uğramaya başlamasıyla nufusu ve onemi artmıştır. 1201 yılı Riga'nın resmi kuruluş yılı olarak kabul edilir.
1558-1583 yılları arasında Polonyalıların yonetimine, 1621'de de İsvec yonetimine gecmiştir. 1700'lerin başında Buyuk Kuzey Savaşları sırasında aclık ve veba salgını sonucu nufusu yarıya inen kent, uzun suren savaşın galibi Rus Carı 1. Petro'nun olmasıyla Rus kontrolune gecti. Birinci Dunya Savaşı'nda ise Riga on cephelerden birini oluşturdu. Riga 1920'de bağımsız Letonya'nın başkenti oldu ama bu sadece 20 yıl surdu. Stalin'in talimatıyla Sovyetler Birliği'ne katıldı. 90'ların başında Sovyetler'in dağılmasıyla tekrar bağımsız olan Letonya, 2004 yılında da Avrupa Birliği'ne katıldı.
Gorulecek yerler
Riga her yonuyle yaşayan bir şehir. Festivaller, konserler, acık hava sinema gosterileri, tiyatrolar, yarışmalara şehrin her yanında rastlamak mumkun. Bu yonuyle Riga bir sanat kenti olmayı hak ediyor. Rigalılar evlerinde oturmuyor, şehri yaşıyor, sokaklarda dolaşıyor, meydanlarda buluşuyor. Kafeler, parklar her zaman dolu. Şehri yuruyerek dolaşmak mumkun.
Eski Şehir: Burası adından da anlaşılacağı gibi tamamen aslına uygun olarak korunmuş tarihi binaların, muzelerin, kiliselerin bulunduğu yer. UNESCO tarafından 1997 yılında dunya mirası listesine eklenen eski kent, Prag'ı, Viyana'yı andırıyor. Burası turistlerin gezmeye, gormeye, eğlenmeye geldikleri bolge olarak da biliniyor.
St. Peter Kilisesi: Unesco'nun dunya mirası listesinde yer alan 'eski şehir' adı verilen bolgede bulunan kilise, yuksek kulesiyle dikkat cekiyor. Yapımı 1746 yılında tamamlanan 123 metrelik kulesi, o yıllarda Avrupa'nın en yuksek yapılarından biriydi. Kule, şehrin iyi gorulduğu yerlerin başında geliyor. Sovyetler doneminde mimarlık muzesi olarak kullanılan kilisenin kulesi de orijinal hali model alınarak ve asansor eklenerek restore edildi.
Zeplin Pazarı: Daugava nehri kenarında zeplin hangarı olarak inşa edilen dev yapılar gunumuzde pazar olarak kullanılıyor. Burası Avrupa'nın en buyuk pazarı. Birinci Dunya Savaşı'ndan sonra kent yonetimine verilen yapılar, pazara donuşturulmuş. Devasa binaların arkasında acık havada tezgahlar devam ediyor. Bu pazarda aklınıza gelebilecek her turlu eşyayı, yiyeceği bulabilirsiniz. Balıkcı tezgahları da oldukca fazla. Yoreye has her ceşit balığı burada bulmak mumkun. Akademisi, Etnografya Acıkhava Muzesi ve Opera Binası gorulmesi gereken yerler arasında yer alıyor.
Riga'da her tur damak tadını bulmak mumkun. İşte gozde yerlerden bazıları:
Rozengrals Restaurant: Ortacağ atmosferinde yemek yemek icin ideal. Mum ışığında değişik lezzetleri tatmak da ilginc. Calışanların kıyafetleri zaman tuneline yolculuk gibi.
Vincents Restaurant: Unlu şef Martins Ritins, Elton John'dan Prens Charles'a kadar cok sayıda şohreti restoranında ağırlamış. Mantarlı ravioli eşliğindeki tavşanı deneyin.
Light ve Fellini: İlki fuzyon mutfağı konusunda uzman, hafta sonları belli bir saatten sonra gece kulubune donuşuyor. Fellini ise harika bir İtalyan klasiği. İkisi de Berga Bazars kompleksinde.
Lido Rekreasyon Merkezi: Avrupa'nın en buyuk ahşap yapılarından biri ve yaklaşık 1000 kişi ağırlayabiliyor. Buz pateninden acık bufe restorana, birahaneden muzikli bistroya her şey var.
Konaklama
Avrupa'nın bircok kentinde olduğu gibi Riga'da da bol yıldızlı otellerin olduğu gibi orta olcekli otelleri de bulabilirsiniz. Eski kent civarındaki oteller daha tercih ediliyor.
Gitmeden once mutlaka rezervasyon yaptırmak gerekli. İşte en gozde oteller:
Bergs Hotel: Dunyanın en iyi 100 otelinden biri secilen bu işletme, sahibinin zengin sanat koleksiyonuyla renklendirilmiş. İcinde bulunduğu Berga Bazars kompleksinde şehrin en şık dukkanları ve restoranlarından bazıları bulunuyor.
Grand Palace Hotel: Letonya'nın en iyi otellerinden biri. Bu mekan eski bir sarayın restorasyonu sonucu ortaya cıkmış. Tarihi şehrin gobeğinde olması hayatı kolaylaştırıyor.
Hotel de Rome: Ozgurluk Anıtı manzaralı beş yıldızlı otelin en ust katında Riga'nın en iyi restoranlarından biri olan Otto Schwarz bulunuyor.
sabah.com