Zamanı olcebilme yeteneği genelde insanın dışında diğer canlılarda bulunmasının beklenmediği bir ozelliktir. Bunun sadece insanlara ozgu olduğu duşunulebilir ama hem bitkiler hem de hayvanlar, zamanı olcme mekanizmasına yani "biyolojik bir saate" sahiptirler:

Bitkilerdeki Biyolojik Saat
Bitkilerin zamana bağlı hareketlerinin ilk defa anlaşılması 1920'lere dayanmaktadır. Bu yıllarda Almanya'da iki bilimadamı Erwin Buenning ve Kurt Stern fasulye bitkisindeki yaprak hareketlerini inceliyorlardı. İncelemeleri sonunda gorduler ki, bitkiler gun boyunca yapraklarını guneşe doğru uzatıyorlar, geceleri de tam dikey olarak yapraklarını buzup uyku pozisyonuna geciyorlardı.Bu bilimadamlarından yaklaşık iki yuzyıl once de Fransız Astronom Jacques d'Ortour de Marian da bitkilerin boyle duzenli bir uyku ritmine sahip olduklarını gozlemlemişti. Karanlık bir ortamda ısı ve nem ayarlaması yapılarak tekrarlanan deneylerde bu durumun değişmemesi, bitkilerin iclerinde zaman olcen bir sistemlerinin olduğunu gostermişti. Bitkiler belirli faaliyetleri icin belirli zamanları secerler.

Bunu da guneş ışığındaki değişimlere bağlı olarak yaparlar. İclerindeki saat guneş ışığıyla kurulduğu icin ritmik hareketlerini 24 saat icinde tamamlarlar. Bitkilerin ritmik davranışlarının haftalarca surduğu de olabilir.Yapılan ritmik hareketler ne kadar surerse sursun değişmeyen bir nokta vardır. Bu hareketler her seferinde bitkinin yaşaması ve neslinin devamı icin, hep en uygun zamanlamada gercekleşir. Ve bu hareketlerin başarıyla tamamlanabilmesi icin bircok karmaşık işlemin kusursuz bir şekilde meydana gelmesi gerekir. Orneğin bircok bitkide ciceklenme yılın belli bir zamanında olur.

Cunku bu zamanlar bitkinin ciceklenmesi icin en uygun zamanlardır. Bitkilerin bu zaman ayarlamalarını yapan saatleri, guneş ışığının yapraklara duşme suresini de hesaplar. Her bitkinin biyolojik saati bu sureyi bitkinin kendi yapısal ozelliğine gore hesaplar. Yapılan hesap ne olursa olsun ciceklenme en uygun zamanda gercekleşir. Bu şekilde bir zaman ayarlaması yapan soya fasulyesi uzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, bu bitkilerin ne zaman ekilirlerse ekilsinler her zaman yılın aynı zamanlarında cicek actıkları gorulmuştur.




Bitkilerin ciceklenmesi kendiliğinden gercekleşen, olağan bir olay değildir. Cunku bitkiler polenlerini her zaman yaymazlar. Orneğin Gelincik cicekleri polenlerini polen taşıyıcı boceklerin en fazla olduğu saatlerde yayarlar. Diğer bitkilerdeki ciceklenme de yılın belli zamanlarında gercekleşir. Bu zaman ciceklenme icin en uygun olandır. Bilim adamları ciceklerdeki bu zamanlamayı biyolojik saat olarak nitelendirmektedir.
Bitkiler ciceklenmenin dışında daha bircok faaliyetlerinde mukemmel zamanlamalar kullanırlar. Orneğin gelincik cicekleri polenlerini yayma zamanlarını, polen taşıyıcıların en yoğun şekilde dolaştıkları gunlere ve saatlere denk getirirler. Yine her bitki icin bu gunler ve saatler değişir. Ama sonucta her bitki yaptığı zaman ayarlamasıyla en garantili bicimde polenlerini yaydırır. Gelincik cicekleri Temmuz ile Ağustos aylarında sabah 05.30 ile 10.00 saatleri arasında polenlerini yayarlar. Bu saat, arıların ve diğer boceklerin de beslenmek icin dışarıya cıktıkları saatlerdir. Burada bitki, kendi ozellikleri dışında bir de diğer canlıların ozelliklerini en ince ayrıntısına kadar hesaba katmalıdır.

Bu bitki kendisini dolleyecek olan canlıların yuvalarından cıkacakları zamanı, katedecekleri yolun suresini ve beslenme saatlerini tam olarak bilmelidir. Bu durumda akla şu soru gelecektir: Butun bu "bilgilere" sahip olan ve gerekli "hesaplamaları" yapan "diğer bir canlının ozelliklerini analiz eden" ve bir bilgisayar merkezini andıran bu saat, bitkinin neresindedir?Bilim adamları bitkiler dışındaki canlılardaki biyolojik saatin, genel olarak hipofiz bezinin etkisiyle oluştuğunu duşunmektedirler. Fakat bitkilerdeki bu mukemmel zaman olcme sisteminin nerede bulunduğu onlar icin hala tam bir sırdır.
Bu sonuc bize, bitkilerin her turlu faaliyetlerinin zamanlamasını belirleyen, dolayısıyla hepsini bilgisi ve denetimi altında bulunduran ustun bir aklın ve gucun delillerini ortaya koymaktadır. Allah ustun gucu ve sonsuz aklıyla her yerde yaratılış delillerini bizlere gostermekte ve bunları gorerek oğut alıp duşunmemizi istemektedir.