ruhlar alemi varmı ruhlar alemi varmıdır video
Hipnoz durumunda gecmiş kolaylıkla tekrar yaşanır. Regresyon tekniği ile gecmişte soruna neden olan olayları canlandırtıp yeni duzenlemeler ve iyileştirmeler yaparız. Bu gecmiş bazen gecmiş hayatlarda olabilir.
Gercekten gecmiş yaşam var mı? Bunu soyleyecek durumda değilim. Ama en azından bilincaltında boyle bir kavram var. Gecmiş yaşamlarını yaşamış on binlerce hipnoz oykusu kitaplarda mevcut. Fiziksel beden olmesine rağmen bilinc enerjisi yaşamını surdurebiliyor mu? Bu olgular bu olasılığın goz ardı edilmemesi gerektiğini gosteriyor. Olumu yaşayan ve sonra tıbbi mudahale ile tekrar yaşama dondurulen 11 milyon insanın anlattıkları birbirine yakın gozlemler. Bunların bilimsel ispatını yapmak benim işim değil. Ama analitik tedavi sırasında bazen sorunun koku gecmiş yaşamlardan taşınan bilincaltı parcalarda karşımıza cıkabiliyor. Bizzat ben bu şekilde birkac olaya şahit oldum.
Bu konuda yazılmış değişik kitaplarda şoyle ornekler var.
Gecmiş yaşamda suda olerek olmuş bir kişi bu yaşamda sudan korkuyor. Kafası ezilerek olmuş bir kişi bu yaşamında surekli baş ağrısı cekebiliyor. İc organları vahşi hayvanlar tarafından parcalanmış bir kişi bu yaşamında pankreas yetmezliğine bağlı şeker hastası olabiliyor ve bu olay cozumlendikten sonra şeker hastalığı sona eriyor. Ailesinden kopamayan bir kişide olmuş kardeşinin bilinc parcası karşımıza cıkıyor “ ve ben gidersem annem babam cok uzulebilir” diye konuşabiliyor. Gecmiş yaşamında diri diri gomulmuş bir kadının ruh parcası bu yaşmadaki kişide anlamsız duzeydeki olum korkusunun nedeni olabiliyor.
( kaynak: Healing Lost Souls.William J. Baldwin Ph. D. Hampton Roads Pub. Co 2003)
Coğul kişilik hastalığı olan bazı kişilerde kişiliklerden bazıları gecmiş yaşama ait olabiliyor. Gecmiş yaşam kişilikleri bilincaltında sessiz olarak bekleyebiliyor. Ama hipnozda bu anılar tekrar ortaya cıkıyor. Gecmiş yaşamda cekilen acılar, alışkanlıklar, hastalıklar, duygusal sorunlar bu yaşama aynen taşınabiliyor. Yaşamlar arası dunyada ( astral alem) hipnoz deneyimi yaşayan insanlar birbirinden habersiz hep benzer rituelleri ve gecişleri aktarabiliyor. ( Life Between Lives, Micheal Newton)
Başka yaşamlardan bu yaşama geciş farklı şekillerde bilincaltında kendini gosterebiliyor. İnanca ve yaşanan oykulere gore oldukten sonra bedeni terk eden ruh Işık denen bir dunyaya doğru yonlenir. Bunu oteki dunya diye niteleyebiliriz. Ama şu ya da bu nedenle bazı ruhlar bu cekimi yaşamaz ve bu dunyada kalır. Ve yaşayan fiziksel bir bedene parazit bir ruh olarak dahil olur. Ve ev sahibi bedeni kendi davranış, semptom ya da durumlarıyla etkileyebilir.
Bu alanda calışma yapanların verdikleri orneklere gore, gecmiş yaşamdaki cekilmiş acılar bu yaşamda olumcul hastalıklara kadar giden durumlara neden olabiliyor. Gecmiş yaşamdan bulaşmış kişilikler bu yaşamdaki ilişkileri etkileyebiliyor. Ruhun ay da bilincin parcalanması ve bir kısmının kaybedilmesi depresyon, dikkat bozukluğu hafıza zayıflığı, yorgunluk nedeni olabiliyor. Davranışlar, inanclar, korkular, duygusal calkantılar, kotu alışkanlıklar ve davranışlar bu etkileşimler sonucu birden ortaya cıkabiliyor.
Bir kaza, organ takılması, hastalık, cerrahi mudahale, yakın birinin olumu sonucu birden ortaya cıkan bu değişimler yeni bir ruhsal varlığın o fiziksel bedene dahil olduğunun belirtisi olabiliyor. İnsan dışı varlıklara ait bilincaltı enerjilerinin bedene dahil olması ( yani halk deyimiyle şeytan ya da cin girmesi) kendini kızgınlık, ofke krizi, aşırı şiddet ve cinnet gecirme şeklinde belli edebilir.
Ruh seansları sırasında medyumun başka bir ruhla iletişim kurması istemli olarak bu ruhu gecici sahiplenme orneği olarak kabul ediliyor. Fakat fırsatcı bir ruh bedenden tekrar cıkmayabilir.
Yaşayan fiziksel bir varlığın boşta gezen bir ruh tarafından işgal edilmesi inancı tarihin her doneminde karşımıza cıkar. Hatta torenlerle ruh cıkarma seansları duzenlenir. Şaman geleneğimizde de bu ayinler vardır. ( Merak edenler Şamanlarla ilgili linki okuyabilirsiniz. (Pentagram Ritueli)
Tabiki bugunku pozitivist anlayışlı bilimsel araştırma ve kanıta dayalı yontemlerle insan olumunden sonra neler olduğunu ortaya dokebilen bilimsel kanıtlar yoktur. İnsan deneyiminin ve inancının bir olcusu olmadığı surece ruh kavramı bilimsel kabul edilmeyecektir. Ama kişisel olarak deneyimlenenler de o kişinin gerceğidir. ( Bilimsellik kavramı da tanıma gore değişen bir kavramdır. Hele ticari dunyada bu kavram cok esnetilmekte ve cıkara hizmet edecek şekilde kullanılmaktadır. Tıpta da aslında bir cok tedavi yontemi insanların kendi uzerlerindeki gozlemine dayanır. Ağrıyı olcen bir alet henuz yapılmamıştır ama eczane rafları ağrı kesicilerle doludur. Depresyonu olcen bir cihaz yoktur ama Dunya’da en cok satılan ilaclar antidepressanlardır.) Kaldı ki bu tip aktarımları yapan insanlar hic bilmedikleri, gitmedikleri yerleri en ayrıntılı şekilde tarif edebilmektedirler. Ulkemizde ozellikle İskenderun-Hatay Bolgesinde şaşırtıcı gecmiş yaşam deneyimleri TV dizilerine konu olmuştur. Bu olaylara acıklama getirebilmek icin oncelikle “bilinc nedir ?” sorusu yanıtlanmalıdır. Bilinc “insan bedeninde oluşan biyokimyasal bir olay mıdır yoksa “farklı boyutları olan bir enerjimidir”?
Benim acımdan onemli olan tedaviye aldığım bilincaltının gerceğidir. Ben bu yaşamın sorunlarını bu yaşamda aramayı ve cozmeyi yeğlerim. Ama hicbir zaman bilincaltını bu acıdan yonlendirmem. Yani bir sorunun kaynağını ararken bilincaltına sadece bu yaşamdaki olaya git gibi bir yonlendirme yapmam. Bu regresyon etiğine uygun değildir. Ama aksi de etik değildir. Yani bir kişiye baştan senin sorunların gecmiş yaşama dayanıyor, ya da senin icinde ikinci bir ruh olabilir bu ruhu cıkarmamız lazım “diyerek koşullayıp hipnozdayken de şimdi bu ruh konuşsun ya da şimdi gecmiş yaşama git gibi yonlendirmeler yapmak son derece sakıncalıdır ve etik değildir. Bilincaltı hipnozda telkinlere acıktır ve sizin isteğinizi yerine getirmek icin cabalar. İşe yaramayacak bir takım yeni sorunları ve şaşkınlığı o kişiye yuklemeye hicbir şekilde hakkımız yoktur. Ama tedavi sırasında kendiliğinden karşımıza cıkacak durumlarla nasıl baş edilmesi gerektiğini de bilmek zorundayız. Analitik hipnoterapi yapmaya soyunan her tıp mensubu bu konuyu halletme konusunda deneyimli ve bilgili olmak zorundadır. “Ben buna inanmıyorum, sen uyduruyorsun” vs gibi suclamalarla tedaviyi eksik bırakmak o kişiyi daha cok yaralar. Farklı careler arayan, bu farklılığa inanmış insanlara onların inancı yonunde yardım etmemiz gerektiğini duşunuyorum. Bir kişi gercekten bu enerji değişimlerini yaşayarak iyileşecekse “ ben bu sacmalıklara inanmıyorum “ diyerek bu kişiyi daha iyi bir yaşama ulaştırmamak ne kadar doğrudur?
Kaldı ki yaşanmış olan olayların coğunda kişiler tedavi oncesi asla boyle şeylere inanc yatkınlığı olan kişiler değildir ve coğu tedaviden sonra buyuk şaşkınlık gecirmektedir. Hastalarımda ben de aynı durumları gozlemledim.
Analitik hipnoterapiyle uğraşan herkes birgun bu tip bir olayla karşı karşıya gelmeye hazır olmalıdır.(forumtempo)
Ruhlar Alemi Ve Hipnoterapi
Sağlık0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Ruhlar Alemi Ve Hipnoterapi