Guzel konuşmayı vadeden kurslara kimler gider? Bunun cevabı, ‘spikerler, avukatlar gibi gecimlerini seslerinden kazanan kişiler’ değil artık. Diksiyon kurslarında ev hanımları, babaanneler ve bozuk şivelerini duzeltmeye gelen şairlerle karşılaşabilirsiniz.
Tarihte guzel konuşmasıyla unlu hatip Cicero’yu tanırsınız. Kucukluğunde bir kekemedir o. İnsanlar duzgun konuşamadığı icin ona itibar etmemektedir. Bu durumdan rahatsız olmaktadır unlu filozof. Rahatsızlığı oyle boyutlara tırmanmıştır ki ağzına cakıl taşları doldurur, denize karşı gecer ve haykırırcasına hatipliğinin ilk denemelerini yapar. Mucadelesi karşısında ilahi adalet tecelli eder. Cicero calışmalarının sonunda artık sadece devrinin en unlu hatibi sıfatını almaz, aradan gecen iki bin yıla rağmen guzel konuşma ve hitabet denildiğinde akla gelen ilk isimdir.
Guzel konuşma mucadelesinde Cicero orneği uc olabilir. Sadece kekeme olanların değil normal konuşabilen insanların da sorunu “guzel konuşabilmek.” Mesela gunumuz şartlarında genellikle sunuculara hitap ettiği sanılan diksiyon kursları, guzel konuşmak isteyen bircok insanın girip cıktığı mekanlar oldu artık. Bir diksiyon kursuna yolunuz duşer de ev hanımlarıyla karşılaşırsanız şaşırmayın. Cunku ev hanımları da artık kendilerini doğru ifade edebilmek icin diksiyon kurslarına gidiyor. Sadece ev hanımları değil, torunlarına guzel hikaye anlatmak icin gelen babaannelerden, “şemsiye” kelimesini soyleyemediği icin orada bulunan genclere kadar her yaştan ve meslekten insan profiliyle karşılaşmak mumkun. Kuşdili Eğitim Merkezi’nin muduru Hakan Ozturk, kursa başvuranların neredeyse yarısının ev hanımı ve değişik mesleklerden oluştuğunu soyluyor.
“Ev hanımıyım, NTV ve CNN’de calışabilirim”
Esin Aslan, 25 yaşında. Mesleği “şimdilik” ev hanımı. İlk once doğru Turkce konuşmak icin kursa gelen Esin Hanım artık kendine guvenini sağlamış ki, sunucu olmayı bile duşunuyor. Hedefi de buyuk; “Neden olmasın, NTV veya CNN’de calışabilirim” diyor. Diksiyon kursunda her kursiyerin alması gereken studyo eğitimi veriliyor; buna paralel olarak, guzel konuşmayı oğrendikce Esin Hanım bu işi yapabileceğine kanaat getirmiş. Diksiyon kurslarında sayısı gittikce artan ev hanımlarının genel şikayetleri kendilerini ifade edememeleri, eşleri tarafından anlaşılmamaları. Sakine Karataş da ifade sorunuyla gelenlerden. “Acaba konuşursam yanlış kelimeler kullanır mıyım?” tereddutlerini sıklıkla yaşıyormuş ve diksiyon kurslarının bu sorununa cevap verebileceğini duşunuyormuş. Ona gore toplumun buyuk bir kesiminde iletişim kuramama sorunu var. Ebeveynlerle, eşlerle anlaşamamanın altında yatan sebep de bu. Aile ici sorunlar eşlerin birbirini yanlış anlamasından kaynaklanıyor. Bu durumu ciddi bir sorun olarak goruyor. Doğru kelime doğru vurguyla kullanıldığında sorunların en aza duşeceğini duşunuyor. Bu sebepten diksiyon kurslarının sadece sunuculara hitap ettiğini duşunmeyi yanlış buluyor. Şimdilerde diksiyon eğitimini tamamlamak uzere. Artık doğru konuşabildiği icin kendine guveniyor, kendince radikal olduğunu duşunduğu bir karara imza atmaya da hazırlanıyor; Sakine Kabataş uygun bir iş bulursa calışmayı da duşunuyor. Sakine Karataş’ın kursa geliş sebeplerinden biri de ismini doğru telaffuz edebilmek. Uzatılarak, kısaltılarak soylenilen isminin doğru soyleme şeklini oğrenmiş sonunda.
Bu kurslarda eğitim alan insanların uc ay sonra karşınıza nasıl biri olarak cıkacağını tahmin etmek oldukca guc. Her kursiyer elbette ki verim alarak mezun olmuyor. 200 milyondan başlayıp 5 milyar hatta uzerine cıkan fiyatlara rağmen şanslarını deniyorlar ama verim alarak ilginc sonuclara ulaşanlardan, insanı şaşırtan oykulerle de karşılaşabiliyorsunuz. Bazen bir sihirli değnek misali insanların hayatında ciddi sıcrayışlara sebep olabiliyor. Ayşegul Akakuş, universite mezunu bir genc. Turkceyi doğru konuşmayı lise yıllarından itibaren onemsiyormuş. Bunu da lisede aldığı hitabet dersine bağlıyor. Guzel konuşmaya olan ilgisini kendince geliştirmeye calışmış ama bunun eğitimini resmi olarak almak istemiş. Dilimizde kullanılan yabancı kelimelerden rahatsız olduğu icin bu rahatsızlığını bire bir dile getiriyormuş ama işi bilen birinden oğrenmenin daha uygun olabileceğini duşunerek kursa gitmiş. Kursta ilk defa mikrofonla tanışan Ayşegul Akakuş şimdi bir radyonun genel yayın yonetmeni. “Omur boyu bu dili kullanacağımıza gore en doğru şekilde kullanmayı oğrenmemiz gerekiyor” diyor.
Semra Eğimligil de bu kurslara katılan bir isim. Onun diksiyon kursuna gitme sebebi iletişim sektorunde calışabilecek duruma gelmek. 39 yaşında ve şimdi bir ev hanımı olan Eğimligil, Turkoloji mezunu. Okulda yazı dilinin oğretildiğini fakat konuşma dilini oğretmedikleri icin bir işe girerken ekstra eğitim almak zorunda kaldığını soyluyor. Bunun yanında cocukları icin bu eğitimi almayı doğru bulmuş: “Cocuklar dışarıdan olumsuz şeyler almaya eğilimliler. Ben cocuklarımın doğru konuşmayı oğrenerek, etraftan etkilenmeden konuşabilmelerini istiyorum” diyor.
Şiir yazabiliyorum ama okuyamıyordum
Cok guzel şiir yazdığı halde guzel okuyamayan şairleri duymuşsunuzdur. Kalemi kuvvetli olup hitabeti guclu olmayan şairler, edebiyat tarihimizde sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Diksiyon kursunda karşılaştığımız farklı bir portre de Halil Gokkaya. Şiir yazıyor ve bircok şiiri unlu isimler tarafından bestelenmiş. Zeki Muren, İbrahim Tatlıses gibi unlu isimler şarkılarını okumuş. Buna rağmen iyi şiir okuyamadığı kanısındaymış, ta ki diksiyon kursuna gidene kadar. Gokkaya’nın yaşadığı değişime bakılırsa tarihte adı “iyi şiir yazan ama iyi okuyamayan şair” olarak kaydedilmeyecek.
Gokkaya cok hızlı ve bolgesinin şivesiyle konuştuğu icin bu sorununu cozemiyormuş. Hatta cağrıldığı radyo programlarına katılmak istemiyormuş. Dolayısıyla toplu duzenlenen şiir gecelerinde de şiir okumuyormuş. Diksiyon kurslarına katılarak bu sorununu cozumlemiş ve sesindeki değişim ciddi boyutlarda olmalı ki şiir kaseti cıkarma teklifi almış. Son zamanlarda birkac teklif arasından birini değerlendirmeyi duşunuyor.
Osmanlıca yazılan eserleri sıklıkla okuyan Halil Gokkaya, eski Turkceye hayran bir insan. Gokkaya’nın kursa katılmasının bir sebebi de bu dile olan duşkunluğu. İnsanların artık unuttuğu bu kelimeleri kullanmayı cok sevdiği, konuşurken de kullanmak istediği fakat zaten anlaşılmayan bu kelimeleri en azından doğru telaffuz etmek icin kursa gitmiş. Şimdi oturmuş Anadolu şivesinden tam olarak kurtulamasa da yine de az cok istediği sonuclara ulaşmaya başlamış. Ama cevresinde sıklıkla yapılan yanlış diyaloglar yuzunden dilinin kaydığını, tekrar diksiyon kursuna ihtiyac duyduğunu soyluyor.
Sosyal fobileri olanlar da diksiyon kursuna geliyor
Bu eğitimi veren insanları da şaşırtan bircok ornek var. Spiker Sevcan Ada, ders verdiği donemlerde “S” harfini soyleyemediği icin ders almaya gelen bir oğrenci ile karşılaşmış. Hatta bir grup mobilya satıcısı mallarını daha rahat satmak icin ders almak istemiş. Sosyal fobilerini atmak isteyenlerin de gittikleri bir yer diksiyon kursları. Doğru konuşmayı oğrendiklerinde bu zaaflarının ortadan kalkacağını duşunerek ders alıyorlar. Şive sorunu yaşayanlar da bir kurtarıcı arac olarak kullanıyor diksiyon kurslarını.
Kaynak : Aksiyon
Her eve bir spiker
Psikoloji, Ruh Sağlığı0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Psikoloji, Ruh Sağlığı
- Her eve bir spiker