başına gelen bilir boyle bir şeyi.bebeğimin kalbinde vardı bu bozukluk.yazıyı yazan kişinin de bebeğinin beyninde olduğunu soylemişler.ozellikle paylaşmak istedim gebelğinde boyle bi teşhis konduysa lutfen okuyun.o kadar guzel ve akıcı anlatmış ki .ayrıca doktorların nasıl yanıldığını....
'ALINTIDIR'
"Bebeğinizde Ventrikulomegali var!"
Gebeliğimin 26. haftasında duyduğum bu cumle ile sonraki gunler neler yaşayacağımı hic ama hic tahmin etmezdim.
Asya'ya hamileliğimde, ilk olmasının verdiği heyecan ve tecrubesizlikle aklımdan bircok şey gecmişti ama o donemi sıkıntısız ve cok rahat bir şekilde atlatmış olmam ikincisinde cok geniş ve rahat davranmama neden olmuştu. 26. haftaya kadar.
İlkinde kitaplardan, dergilerden, tecrubeli annelerden oğrendiğim, doktorumun onerdiği, uzerime duşen ne varsa not edip uygulamaya calışmıştım. Eşim doktor olmasına rağmen aşı, test, tetkik, yapılması gereken ne varsa hepsini bizzat kendim titizlikle takip etmiştim.
Ama ikinci gebeliğimi oğrendiğimin ertesi gunu aklımda sadece kızımın hala anne sutu alıyor olması vardı. O konuda sonuca vardıktan sonra, rutin kontrol gunlerini aklımda tutmak dışında hic bir takibim, endişem veya soru işaretim olmadı. Kendimi fazla rahat hissediyordum ve zaten bunu eşim de fark etmiş.
Doktorumuzun 2'li testten once istediği TORCH testini de neredeyse yaptırmayacaktım. Hatta yaptırdığımızı ve sonucunu da almamış olduğumuzu "lazım olduğunda" hatırladık!
İlk trimesterde (ilk 3 aylık kritik donem) bebekte kromozomal bir anomali olup olmadığı "ihtimali"nin ne olduğunu oğrenebilmek icin onerilen 2li testi de yaptırmamayı tercih ettik. İki sebebi vardı; biri değerlerin normal cıkacağına inanmam, diğeri ise sonuclarda risk tespit edilip gebeliğimi sonlandırmam onerilirse bunu yapamayacağımı bilmemdi. Bu yuzden, eşimin de desteğiyle, aklımı karıştırmamak adına 2li, 3lu, 4lu test ne varsa bu grupta, hicbirini yaptırmadım. İlkinde de duşuncem aynıydı; bu testlerin sonucu ne olursa olsun gebeliğimi sonlandırmayacaktım; o halde riskleri oğrenmenin de bize bir faydası olmayacaktı.
Bu bilmiş tavrımızın bize bir ders olarak doneceğini bilemezdim.
İLK ŞOK
26. haftada rutin kontrolumuz dışında, yurt dışı seyahatimde ucuş icin gerekli olacak gebelik haftasını gosterir raporu almak icin gitmiştim. Rutin kontrolumu yaptıralı daha 2 hafta olmuştu. Her şey yolundaydı ve ben bu normal gidişatın verdiği guvenle boyle bir iş seyahati bile planlamıştım.
Doktorum rapor icin orada olduğumuzu biliyordu ve ultrasona gerek var mı diye, sesli duşundu. Bana kalsa ben raporumu alıp cıkacaktım. Hastane il merkezinde olduğu icin, "Buraya kadar gelmişsiniz, bebeği de bir gorelim" dedi.
Prob başlığını karnımın uzerinde gezdirirken bir anda ciddileşti. Gozlerini kısıp, ekrana yaklaştı. Yuzundeki "ters giden bir şey" ifadesi apacık ortadaydı. Hani baştan aşağı kaynar su dokulmek deyimi var ya, işte onu o an parmak uclarıma kadar hissettim.
"Bebeğinizde ventrukulomegali var" dedi eşime donup. Eşim de bir anda yuzunde beliren "Nasıl yani, emin misiniz?" ifadesini değiştirip bana, sessizce "Yok bir şey, muhim değil" dedi.
"Ne demek bu" dedim.
"Sol ventrukulde genişleme var. 10.5mm, sınırın ustunde" dedi. "Tek taraflı..."
"Yani? Ciddi bir şey mi?"
"Acıkcası bu haftada gormek istemediğimiz bir durum, değerler normalin ustunde"
"Turkcesini soyler misiniz?" dedim o anki caresizlikle. Cunku en ufak bir fikrim bile yoktu. Ventukullerin genişlemesi. Ne olurdu, bebeğimin nesi vardı, bir an once oğrenmek istedim.
"Ciddi problemleri olabilir ama takip edilmesi lazım, olmayabilir de".
Oylece kalmıştım. Doktor da susmuştu.
"Biraz daha acık olur musunuz?" dedim. Eşime de bakıyordum o sırada ama o da oylece bana bakıyordu, tepkisiz.
Bu bir hastalık mıydı, bir hastalığın sonucu muydu, yoksa bir hastalığa mı sebep olurdu? Neydi mesele? Bir suru soruyla cıkmıştım odadan.
Doktorumuz acık konuşmadı. Hatta, "Sonuclarını şimdi konuşmayalım istersen" dedi. Sadece bir an once bir perinatologa gitmemizi onerdi. Bir arkadaşı varmış bize yakın bir ilde, ona yonlendirdi. O arada ucuş icin bir sakınca olmadığını soyluyor, seyahat etmemin bu durumla bir ilişkisi olmayacağını anlatıyor ve ucuş icin gerekli olan raporu onaylıyordu. Benimse aklımdaki tek şey cıkar cıkmaz o hocayı aramak ve hemen, o gun ona ulaşmaktı.
Cıktığımızda bir turlu sakinleşemiyordum. Eşime yapışmış bir vaziyette, telefon numarasını aldığı o hocayı hemen araması icin yurumesine izin vermiyordum. Kalbimin sıkıştığını hic bu kadar yoğun hissetmemiştim.
Kızım evde bakıcısıyla beraberdi ve yanımda olmadığı icin ona da uzuluyordum. Belki onu koklayıp opsem sakinleşecektim ama yok, bir an once ayrıntılı ultrason yapılmalıydı ve ben net bir cevap almalıydım. O gun ne yazık ki o hocayla goruşemedik. En erken yarındı!
Caresiz eve donduk ama zaman gecmiyordu. Eşim bana sıkıca tembihlemişti. Konuyla ilgili hic bir haber okumayacak, internetten araştırmayacaktım. Buna benim de niyetim yoktu cunku doğru bilgiye ulaşayım derken daha cok uzulebilirdim ve hatırlamam gereken bir gercek vardı, hamileydim. Stresten, uzuntuden uzak durmalıydım.
Kendimi sakinleştirmeye calışsam da, yerimde duramıyor, oturamıyor, surekli duşunuyordum.
"Ciddi problemleri olabilir..."
Milimetrik farkların hayatımda bu kadar onem kazanacağı hic aklıma gelmezdi. Sadece 2mm ile seyri değişen bir gidişat; 2 kurşun kalem cizgisi kadar bir fark! Azalması icin dua ettiğim o mesafe bir arpa boyu kadar bile değil!
O gece bir turlu yarın olmadı. Yarın olduğunda da yolumuz uzun sayılırdı. Tum gucumu toplayıp, guzel şeyler duymak icin umutla cıktım yola. Hic konuşmuyordum cunku konuşmaya başlasam sorular soracaktım ve eşim de konuyu kapatacaktı. 2 saat boyunca kızıma da oğluma da sarıldığım anları hayal ettim, sağlık diledim, dua ettim.
KİM DOĞRU KİM YANLIŞ?
Muayenehanede uzunca bir sure bekledikten sonra geldi doktor. Ben anlatırken beni cok az dinlediğini hissediyordum. Az konuşan biriydi ve net konuşmayacağı hissine kapıldım.
Nefesimi tuttum ve ağzından cıkacak bir kac guzel habere odaklandım.
"Ventrikullerin genişliği 12.5mm" dedi. "Evet ventrukullerde buyume var ama cift taraflı."
Ama daha dun doktorumuz tek taraflı, 10.5mm olcmuştu. Nasıl olur? 10mm'den sonrasının risk oluşturacağını oğrenmiştim. 12.5mm duymayı hic beklemiyordum.
Gozlerimden usul usul sessizce suzulen yaşları goz ucuyla fark etmiş olacak ki, "Bak ic organları cok iyi gorunuyor. Kalbi cok iyi gelişmiş. Birlikte değerlendireceğim başka bir olumsuz belirti goremiyorum" diye acıklama yaptı.
O an bu sozlere guvenmek istedim ve biraz rahatladığımı hissettim.
Ama ardından gelen acıklama gebeliğimin sonuna kadar hep kuşku duymama neden olacaktı.
"Yalnız, ense kalınlığı cok yuksek". 6mm sınırken, oğlumunki 9mm'ydi. Ense kalınlığının Down sendromu ile ilişkilendirildiğini biliyordum. Ama hafif ventrikulomegalinin (10-13mm) bir sebebinin de Trizomi-21 (Down sendromu) olduğunu sonradan oğrenecektim...
Doktor bu ilişkiyi coktan kurmuştu ki sakin sakin anlatmaya devam etti. "Şu an icin bir şey soyleyemem. Organ sistemleri normal gelişmiş. Ama bu değerler yuksek; sabit de kalabilir, artabilir de.Takip edilmesi gerekir."
Biz duşuncelere dalmış oylece susuyorduk.
"Doktorunuz hic bahsetmedi mi?" deyince bir şok daha yaşadım. "İlk aylarda cok belirgin olması gerekirdi" dedi. Hic soz konusu bile olmamıştı ve biz doktorumuza cok da guveniyorduk.
2li ve 3lu testleri sorunca oylece bakakaldık. Yoktu, yaptırmamıştık. Gerek gormedik. Aklımız karışmasın, tahmini değerlerle icimize kuşku duşmesin diye es gecmiştik. Eğer yaptırmış olsaydık o veriler doğrultusunda bir yorumda bulunabilecekti doktor. Haklıydı. Olumlu ya da olumsuz bir yorum yapabilecekti. En azından eldeki verilerle birlikte yorumlanarak daha net bir teşhis koyulabilirdi.
Ama biz yaptırmamıştık ve işte o an neden gerekli olabileceğini idrak etmiş oldum. Birlikte değerlendireceği başka verilere ihtiyacı vardı doktorların ama cok gecti. TORCH testini de sordu. Ventrikullerdeki genişleme, annenin gebeyken gecirdiği toksoplazma (TORCH'un T'si), CMV (TORCH'un C'si) gibi enfeksiyonlara da bağlı olabiliyormuş. Bu enfeksiyon bebeğe gectiğinde gorme, işitme kaybı, gelişme geriliği, gec yurume gibi olumsuz sonuclara yol acabiliyormuş. Neredeyse bu testi de yaptırmayacaktık ama neyse ki yaptırmıştık ve sonuc temizdi.
Tabi eşime gore, bu test yapıldıktan sonra da anne bu enfeksiyonu kapabilir ve bundan haberi olmayabilir. Muhim olan ilk trimesterde gecirilip gecirilmediğinin tespit edilmesi ve bu enfeksiyonlara sebep olabilecek etkenlerden annenin korunması (Ciğ et tuketmemek, ozellikle toplu alanlarda hijyene dikkat etmek, kan yoluyla da bulaşabildiğinden kesici, delici eşya/arac-gerec (iğne, kupe, tırnak makası vs.) kullanımında hijyene dikkat etmek). Tabi kreş ve okullarda cocukların virusu alması daha kolay olduğu icin yetişkine cocuklar aracılığıyla gecmesi de -engel olunması zor- bir bulaşma yolu.) Ya testi yaptırdıktan sonra gecirmişsem diye icimdeki şupheyle başa cıkmaya calışıyordum bir taraftan.
Eve donuşte, kendimi bir iyi bir kotu hissediyordum. Bebeğimin bir rahatsızlıkla doğacak olması ona olan sevgimi asla değiştirmeyecekti; bunu hissedip rahatlıyordum. Sonra, kızımı duşunup, eğer oğlumun bir rahatsızlığı varsa bana daha fazla ihtiyacı olacak ve henuz cok kucuk olan kızım bu durumla baş edemeyecek endişesiyle daralıyordum.
2 hafta sonra gittiğimiz rutin kontrolde yine aynı sonuclarla karşılaştık... Yine yuksek değerler, yine belirsizlik ve goz yaşı.
YUZLEŞME VAKTİ
Adana'da kesin bir teşhis koyabilecek bir kac doktor onerildi. 32. haftada memlekete gitmeye karar verdik. Tabi ben o doneme kadar dayanamayıp internetten araştırmaya başladım.
Bu surecte, ventrikulomegalinin cok ciddi rahatsızlıkların habercisi olabileceğini oğrendim. Coğunlukla erkek bebeklerde olduğunu da. 9-12mm genişliğin araştırılması gerekiyormuş. Beyin sıvısının akışını engelleyip sıvı birikimine neden olan bir tıkanıklık mevcut olabilirmiş. Sıvı biriktikce genişleme olurmuş ve beyin hucreleri bu olağan dışı genişlemeden dolayı zarar gorebilirmiş. Doğumdan sonra bu sıvı birikimi devam ederse, belirli aralıklarla vucuttan alınabiliyormuş.
12-15mm arası daha ciddi bir genişlemeymiş ve bu genişlemeyle birlikte ortaya cıkacak basınc artışı da hidrosefali hastalığına sebep olabiliyormuş. O hastalığın Hidrosefali olduğunu boyle oğrendim. Ben cok kucukken, tatillerde koyumuzde birlikte oynadığımız cocuğu hatırladım. Onun hastalığının adı buymuş demek. Başı giderek buyuyordu. Sık sık ziyaret ettiğimizi hatırladım. Once gozleri gormedi. Sonra bizi duymadı. Cok cok zayıftı ama başı hep buyuyordu. Sonra... Bu hastalığı uzun sure kaldırmadı.
15-19mm arası anomalilikler artabilirmiş. Yani hidrosefaliyle birlikte ciddi başka rahatsızlıklar da gorulebilirmiş (Dandy Walker, Arnold Chiari). Ventrikullerdeki genişlemenin gebelik sırasında artması durumunda, başka bir bulgu olmamasına rağmen, doğum sonrası sağlık problemleri yaşama riskinin olduğunu, bebekte zamanla sinir sistemi bozuklukları gorulebileceğini oğrendim; ve işte bir kac kotu olasılık daha...
Her gun bir hikayeyle karşılaşıyor, ya rahatlıyor ya da iyice endişeleniyordum. Meğer bu teşhisle kabuslar yaşayan ne kadar cok anne varmış! İnsan başına gelmeyince haberdar olamıyor işte.
Bu surecte bir cok anneyle tanıştım. Neler yaşadıklarına dair her ayrıntıyı paylaştılar. Cok benzer hikayeler de vardı, hic tahmin etmediğim gelişmeler de. Kimi değerlerin artması ve diğer başka problemlerin de tespit edilmesi sonucu cocuğunu kaybetmişti, kimi coktan sağlıkla 3 yaşına getirmişti. Hatta bir anne, 19mm teşhisle, doğumuna kadar cok acı cektiğini dile getirmişti. Oysa bebeği doğduğunda yapılan olcumde, genişliğin normal olduğunu oğrenmişlerdi. Tabi bu sevincleri kısa surmuştu cunku anneye birkac ay sonra lenfoma (lenf kanseri) teşhisi koyulmuştu... Bana şiddetle onerdiği bir şey vardı. Bu surecte sakin olmak ve cok uzulmemek. "Ben uzulduğumle kaldım ve sağlığım elden gitti" dedi; o gunden sonra her umitsizliğe kapıldığımda bu sozler aklıma gelecekti...
Hic beklemediğim bir anda karşıma cıkan bu ihtimaller psikolojimi alt ust etmişti. Annelerimden ve bir kac arkadaşımdan başka kimseyle paylaşamadım cunku dile getirdikce kendimi de bebeğimi de uzecektim.
BİR UMUTLA CALINAN BİR BAŞKA KAPI
Adana'daki doktora gittiğimizde bize neden kendisini bulduğumuzu sordu. Şaşırdık. Haklı bir sebebi vardı bu soruyu sorarken. İlk aylarda hic bir test yaptırmayıp, "her koşulda bebeğimi doğuracaktım" ise ve onerilecek ileri tetkikleri de (amniyosentez, MR, kordosentez vs.) yaptırmayacaksam neden bir doktora daha başvurmuştuk?
Cevabı netti benim icin.
Hastalığın tanımına gore doğum şekli onceden belirlenmeliydi. Belki son haftalar beklenmeyecekti doğum icin. Koyulacak teşhise gore (or. hidrosefali) doğum sonrasında bebeğe mudahale gerekebilirdi. Ve her şeyden once bilmek benim hakkımdı; kendimi bu surece hazırlamalıydım.
Doktor o kadar "akademik"ti muayeneyi "kabul etmesi" icin boyle bir cevap arıyordu sanki.
Muayene oldukca uzun surdu. Olcu, olctu... Notlar aldı, ama asla yuzunde bir ifade belirmedi. Nefesimi tuttukca kalp atışlarımı daha da fazla duyuyordum ve fark edilmemesi icin sakinleşmeye calıştım.
Doktor cok kısa ve net cumleler kurdu:
-Bebeğinizde ventrikulomegali yok. Ventrikul genişlikleri her iki tarafta da 7.5mm.
(Ama daha 2 hafta once 12.5mm idi!)
-Organ sistemlerinde bir anomali saptanmadı.
(Diğer doktorların teşhisi de bu yondeydi)
-Ventrikullerde bir kez artış saptandıysa asla kuculmez.
(Burada her doktor farklı yorum yapmış oldu)
-Muhtemelen yanlış metotla olcum yapılmış.
(Madem yanlış olcum ihtimali var, ne malumdu hangisi doğru)
-Ama başka bir sorun var...
(Nasıl?)
-Ense kalınlığında ciddi bir artış olmuş. 9mm.
(Bunu bir onceki doktor da soylemişti ama ventrikulomegaliyle ilişki kurmuştu. Şimdi ne anlamı vardı tek başına?)
-Sonradan boyle bir artış gorulmez, ilk aylarda belli olurdu; doktorunuzun tespit etmesi gerekirdi,
dedi.
İşte burada takılıp kaldık. Doktor, bu olcumle birlikte Down sendromunun tipik bulgularına rastlamadığını ama bu konuda kesin bir yorum yapamayacağını, sadece Down sendromu değil farklı hastalıkların da habercisi olabileceğini soyledi. Sağlığı konusunda net bir şey soyleyemeceğini vurguladı.
Kime, neye inanacağımı şaşırmıştım. Hangisi hata yapıyordu, hangisine guvenmeliydim karar veremedim.
Ben onceki olcumleri hatırlatıp aklımın karıştığını acık acık soyleyince o da acıkca mesleğinin ozelliklerinden bahsetti. "Yanılma payı ne kadar az da olsa, gebelik suresince sağlıklı gorunen bir bebek sağlıksız da doğabilir, ya da tam aksi olabilir. Ultrason goruntusu objektif olsa da ultrason yorumu subjektiftir. Yorumlar, kullanılan cihazın kalitesi, doktorun bakışı, bebeğin duruş pozisyonuna gore farklılık gosterebilir."
O halde riskli durumlarda sadece doktor değil araştırmanın yapıldığı fiziksel ortam da onemliydi.
Doktorun, biz odadan cıkarken kurduğu cumle bir sure kulağımda yankılandı; "İyi duşunun iyi olsun bence."
Hastane koridorlarında yururken, her adımda icimin biraz daha ferahladığını hissettim. Uc boyutlu ultrason goruntusunde yumuk gozlerini ve balık dudaklarını gordukten sonra onun doğacağı gunu hayal ettim. Kızıma sarıldım ve dua ettim sadece. Oğluma duygularımı coktan iletmiştim.
"İYİ DUŞUN, İYİ OLSUN"
Ne olacaksa olacaktı. Uzulsem de, ağlasam da, dovunup sızlansam da yaşayacaksam yaşayacaktım. Endişe etmem neyi değiştirecekti? O an ta icimden yuzume yansıyan bir duyguyla baş başaydım. Oğluma coktan aşık olmuştum ve doğar doğmaz onu karşılıksız sevecek, bana ihtiyacı olduğu surece hep yanında olacaktım. Acı cektiğini gorursem cok uzulecektim ama hastalıkla doğsa da, bu, onun benim canımdan bir can olduğu gerceğini hic bir zaman değiştirmeyecekti. Ona şefkatle bakacak, kaliteli bir yaşam surmesini ben sağlayacaktım. Emindim. Boyle hissediyordum. Gulumsedim ve oğlum mesajı aldı.
Artık doktor kontrolune gitmem gerekse de bu konu hakkında konuşmamaya, soru sormamaya karar verdim. Bazı zamanlarda kafamda ihtimaller uretip zaman zaman bunlara takıldıysam da, coğunlukla gonlumde hissettiğim ferahlığa ve guzel duşuncelere şukrettim hep. Cok dua ettim.
Uzunca bir sure, ortaya cıkabilecek hastalıkları kabullenmiş olarak gecirdim gunlerimi. Oğlum icin uzulduğum cok gun oldu. Zor gunler gecirebileceğimizi duşunup, kendimi en kotusune hazırlamayı daha doğru buldum.
Ama neden ki? "İyi duşun, iyi olsun"du.
Ne kadar kolay soyleniyordu ve kulağa da hoş geliyordu ama gercekten, yaşayan bilirmiş.
Yine de iyi duşunmeye gayret ediyordum ama tek başıma olmayacağını anlamıştım.
Doğum yaklaştıkca bu sıkıntıyı icimde tutamamaya, yaşadıklarımızı sevdiklerime anlatmaya ve onların da dualarını istemeye başladım. Hep birlikte tek bir dilek vardı dilimizde; sağlık.
Herkes o kadar olumlu duygularla yanımdaydı ve oğluma sağlıkla kavuşacağıma inanmışlardı ki aksini yaşamayacağıma ben de inanıyordum artık. O kadar cok dua ettim ki, hem oğlum hem kızım hem de onlara iyi bakabilmek icin, bizim icin; doğumun yaklaştığı son gunlerde icimdeki kuşkuları tamamen silip atamasam da, oğlumun sağlıkla doğacağını hissediyordum.
Şukurler olsun...
Doğum hikayemde de bahsetmiştim; oğlum doğar doğmaz ebe hanım sağlıklı gorunduğunu soylerken ben de bir an once kucağıma alıp kipiş kipiş bana bakışını izlemek, yanağımda sıcaklığını hissetmek istemiştim. O bedenimden ayrılırken hem doğumun bitmiş olmasına hem de oğlumun kısa bir yaygaradan sonra balık dudaklarıyla meme arayışına şahit olduğuma şukrettim. İlk anlardaki duygularımı heyecanla anlatmıştım.
BİLİMİN AZİZLİĞİ
Peki bunca hikayeyi, bu kadar detaylarıyla neden anlattım?
Ventrikulomegali hakkında internette yığınla bilimsel icerikli bilgi var zaten. Amacım yaşadıklarımı, aynı durumda kalıp da umut ışığı arayan annelerle paylaşmak aslında; gebelik surecinde kırk ceşit yorumun ortasında kalıp neye inanacağını şaşıranlara ulaşmak... "Sesimi duyan var mı?" demenin ne demek olduğunu iyi biliyorum ve yine yalnızca yaşayan bilir diyorum.
Tabi bu surecte aklıma takılanları da eklemeden gecemiyorum.
Gunumuzde, tıbbın geldiği nokta ve teknolojinin de sağladığı avantajlarla erken teşhis ve tedaviyle bir cok hastalığın ustesinden geliniyor. Fakat burada durup duşunmek istiyorum...
Tam 5 doktorun bizzat incelemesi ve 3 ayrı doktorun da kişisel (dostane) goruşleriyle bir ortak sonuca varılamadığının altını cizmek istiyorum. Belki 2'li veya 3'lu testleri yaptırmış olsaydık yardımcı olabilirdi ama o kadar farklı tespit ve yorumlar yapıldı ki kime, neye inanacağımızı şaşırdık. Orneğin, rutin gittiğim doktor gebelik ilerledikce değerler duşebilir derken; daha iyi bir tespit yapar diye gonderildiğimiz doktor değerlerin asla gerilemeyeceğini ama sabit kalabileceğini soyledi. Diğer taraftan, iki docent doktor da ense kalınlığının sonucları ile ilgili tatmin edici bir yorum yapmazken, eşimin bir jinekolog arkadaşı ısrarla, son aylarda tespit edilen ense kalınlığının bir onemi olmadığını iddia etti ve rahat olmamız konusunda destek oldu.
Yakın doktor arkadaşlarımızın meslekleri hakkındaki yorumları da, bu karmaşayı acıklıyordu aslında; "Sorumluluk altına girmemek icin herkes yuvarlak konuşuyor". Hatta biri, acık acık "Kapalı bir kutuya bakıp, gorebildiğimiz kadarını yorumluyoruz" demişti. İşte o yorumlanan kadarını bir de biz yorumladığımızda işin icinden cıkamayabiliyoruz...
Bunların otesinde, bence en onemlisi de, bunca inceleme yapıldıktan ve teşhis koyulduktan sonra doğum sonrası bebeğin sağlık durumunun istatistiksel veri olarak kaydedilmemesi ve takibe alınmaması. Oğlumuzun aylık gelişimiyle ilgili takibini yapıyoruz zaten ama hani bilimsel calışmalarda "teşhis koyulan şu kadar bebekten şu kadarı sağlıklı doğmuştur" diye geciyor ya, bizimle neden irtibat kurulmadı ona şaşıyorum. İnceleme yapanlar arasında iki universite hocası da vardı. Burada durup bilimin nesnelliğini ve araştırmacılığını; tıbbın bilimselliğini sorguluyorum.
Bu noktada 30 yıl oncesinin teknolojisine ve izlemine ozeniyorum. Az, oz, net. "Kalbi atıyor", "Kilo alım iyi", "Siz sağlıklıysanız bebek de sağlıklı doğacaktır"... Annelerimiz, anneannelerimiz bu kadar stres yaşamamışlardır diye duşunuyorum.
* * *
İşte bu sıkıntıları yaşadığım gunlerde yazmaya cesaret edemediğim bu satırları yazarken sağlığımıza bir kez daha şukrediyorum. Destek olan tum sevdiklerime sonsuz teşekkur ediyorum.
Oğluma her sarılışımda, aklımda buyuttuğum gereksiz gunluk telaş ve endişeler yok olup gidiyor gozumde. Stres anlarımda, o altından kalkamayacağımı sandığım anlarım geliyor aklıma, duruluyorum. Bu sıkıntılı donemde yaşadıklarımız karşısında onemini yitiren ne varsa, şimdi de hepsini uzaklaştırmaya calışıyorum hayatımdan. Sadece sağlık ve huzur dilediğim gunlerimi, o gereksiz kaygı ve gayretlerden uzak tutuyorum. Cocuklarımı kucağımda her koklayışımda, bu duyguyu tum dileyenlerin tatmasını, gebelik surecinde benzer sıkıntılar yaşayan tum annelerin bebeklerini sağlıkla kucaklamalarını, minicik bedenleri hastalıkla mucadele eden yavrulara şifa ve ailelerine sabır diliyorum.
Oğlum 4 bucuk aylık şimdi. Bana her gulumseyişinde tum bu duygularla sarılıyorum ona...
Oğlumun ve kızımın sağlıkla buyuduğunu hayal ediyorum...
İyi duşunuyorum, iyi olsun diye...
ventrikulomegali teşhisi ve doktorların yanılması
Gebelik / Hamilelik / Doğum0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Gebelik / Hamilelik / Doğum
- ventrikulomegali teşhisi ve doktorların yanılması