Politika
Bir gun cocuk eve gelir ve babasına
- Bize politika nedir diye odev veriler, der. Baba yanıt verir:
- Bak oğlum ben kapitalizm, hizmetcimiz işci sınıfı, annen devlet, sen halk, kardeşin ise gelecek.
Gece oluyor ve kardeşi ağlıyor. Bakıyor ki kardeşi altına doldurmuş. Babasının odasına gidiyor babası hizmetciyle yatıyor, annesinin odasına gidiyor ve annesi uyuyor. Cocuk gidip yatıyor sabah kalkıyor ve babasına diyor ki; baba ben politikanın ne olduğunu oğrendim. Kapitalizm işci sınıfını kullanıyor, devlet uyuyor, halk kimsenin umrunda değil ve gelecek bok icinde...
Yalan Saatleri
Donald Ramsfeld olmuş ve cennete gitmiş .. Aziz Pederin karşısında cennetin kapısında dururken arkasında saatlerle dolu cok buyuk bir kapı gormuş, ve sormuş :
- Bu saatler ne boyle?
Aziz Peder cevap vermiş :
- Bunlar yalan saatleri. Dunyadaki herkesin bir yalan saati vardır.. Her yalan soyleyişinde saatteki ibre hareket eder..
Ramsfeld :
- OO, peki bu kimin saati?
- Bu Azize Teresa'nın saati.. İbre hicbir zaman oynamadı, yani hic yalan soylememiş..
- İnanılmaz, demiş Ramsfeld. Peki bu kimin saati? Aziz Peder cevap vermiş :
- Bu Abraham Lincoln'un saati. İbre iki kez hareket etti, yani Abe tum yaşamında sadece iki kez yalan soyledi..
En sonunda Ramsfeld dayanamamış ve sormuş :
- Peki Bush'un saati nerede?
- Bush'un saati İsa'nın ofisinde, İsa onu vantilator olarak kullanıyor...
Ekonomik Şartlar
Uc ulke başkanları, Amerikan, İngiltere ve Turkiye başkanları bir basın acıklamsı yaparlar konu ekonomik aclık sınırıdır.
İlk once Amerikan konuşur; bizde 4 kişilik bir aileye aylık 5000 USD gelir duşer, biz onlara 6500 USD veriyoruz, 1500 USD' yi ne yapıyorlar bilmiyoruz.
Sıra İngilize gelir bizde 4 kişilik bir aileye aylık gelir 5000 Sterlin duşuyor. Biz onlara 7500 Sterlin veriyoruz 2500 Sterlini ne yapıyorlar bizde bilmiyoruz.
Sıra Turk'e gelir valla bizde dort kişinin aclık sınırı 800 000 000 TL gelir duşuyor. Biz onlara 300 000 000 TL veriyoruz, onlar 500 000 000 TL'yi nerden buluyorlar bizde anlamış değiliz.
Carlo
Carlo İtalya'da Fiat fabrikasında calışan bir işci... O zamanki Sovyet lideri Kruscev resmi bir ziyaret icin İtalya'ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgahları arasında dolaşırken Carlo'ya rastlamış. Herkesin gozu onunde ''Vay Carlo...'' diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayak ustu sohbet etmişler. Tum protokol bu dostluktan şaşkın... Konuk gittikten sonra patron Carlo'yu cağırıp, Kruscev'i nereden tanıdığını sormuş.. Carlo “Hiic” demiş. ''Ben eskiden komunisttim... 1 Mayıs kutlamaları icin parti beni Moskova'ya gondermişti. Orada tanışmıştım..''
Olay unutulmuş. Uc beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya'ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ''Vay Carlo..Vay Nixon..'' muhabbeti... İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Carlo'yu yine cağırtmış. Soru da cevap da aynı; ''Bir ara Amerika'ya goc etmeye kalkıştım. New York'ta başım polisle belaya girdi.. Bu Nixon o zaman ciceği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu..''
Olay bu kadarla kalsa iyi.. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında calışan Carlo'nun uluslararası cevresi var.
- De Gaulle'u nereden tanıyorsun?
- Nazilere karşı Paris'te yeraltı savaşı yapıyorduk... Ozel kuryesiydim..
- Sen herkesi tanır mısın?
- Evet, hemen hemen... Patron iyice hırslanmış..
- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin..
Carlo gulmuş.. ''Tabii. Yakın arkadaşımdır..'' Cıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış :
- İspatla... İspatlayamazsan kovarım... Carlo :
- Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım..
Patron pazarı iple cekmiş. Vatikan'da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir sure sonra Papa balkona cıkmış. Yanında Carlo... Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya calışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış. Carlo bayılanın kendi patronu olduğunu gorunce Papaya ''Bana musaade" deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya calışıyor. Carlo cevresindekilere, ''Bu benim patronumdur; ne oldu?'' diye sorunca biri cevap vermiş :
- Siz Papa ile balkona cıktığınızda bunun onunde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dondu. "Şu sağdaki bizim Carlo, ama yanındaki kim?" diye sorunca seninki duşup bayıldı.
Cadılar Partisi
Evli bir cift cadılar partisine davetliydi.Dışarıya cıkmak icin hazırlanırlarken kadının migreni tuttu, evde kalmak zorundaydı.Kocasına, partiye yalnız gitmesini, onun eğlencesini bozmak istemediğini soyledi.Biraz tartıştıktan sonra adam kostumunu giydi ve partiye gitti kadın da birkac aspirin alıp yattı. Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandı ve partiye giderek kocasına surpriz yapmaya karar verdi. Tam hazırlanırken "acaba ben yanında değilken kocam neler yapıyor" diye duşundu ve kocasının kendisini tanımaması icin değişik bir kostum giyerek partiye gitti. Oraya vardığında bir kenarda onu izlemeye başladı. Kocası arka arkaya değişik kızlarla ve onlarla cok yakınlaşarak dansediyordu, nereye kadar gidebileceğini gormeye karar verdi.Kocasına yaklaştı ,Onunla cok samimi bir şekilde dansetmeye başladı,kulağına dışarıya cıkabileceklerini fısıldadı. Arabalardan birine girerek seviştiler ve gece yarısından once maskeler cıkarılmadan kadın eve gitti, kocasının donuşunu beklemeye başladı. Adam sabaha karşı 01.00 sularında dondu ve doğru yatağa gitti. Kadin : "Parti nasıldı kocacığım" diye sordu, Adam da: "Sensiz hic eğlenemedim tatlım" diye yanıtladı. Kadın, "inanmıyorum" diye cevapladı, "Bahse girerim cok eğlenmişsindir" Adam "Gercekten hayatım. Partiye gittiğimde bazı arkadaşlarla sıkıldık, alt kata inip butun gece poker oynadık. Fakat kostumumu odunc verdiğim o Allah'ın cezası herif bir eğlenmiş, bir eğlenmiş, anlata anlata bitiremedi....
Bağımlı Tavşan
Bir tavsan ormanda koşarken , esrar saran bir zurafa gorur. Ona :
- Dostum Zurafa , icme bunu, sağlığına zararlı , koşalım form tutalım, der ve başlar bunlar koşmaya...
Biraz sonra kokain cekmeye hazırlanan bir fil gorurler ve “fil arkadaşım, kokaini bırak, gel bizimle koş beraber form tutalım.” diyerek ikna eder.
Biraz koştuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazırlanan aslanı gorurler.
- Sevgili aslan kardeş, batırma kendine bunu , gel bizimle koş , sana da iyi gelir, der ve aslan yaklaşır tavsana ve yumruğunu indirir tavşanın suratına..
Diğerleri şaşkın :
- Niye yaptın bunu, o iyiliğimizi istiyordu.
Aslan cevap verir :
- Bu salak her extacy aldığında ormanda deli gibi koşturuyor bizi..
Odul
Trafik polisi Cemal’in kullandığı aracı durdurur ve gulerek mujde verir :
- Sizi tebrik ederim beyefendi bugunku kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek surucu sizsiniz bu yuzden size 500 milyon lira odul vereceğiz. Bu parayla ne yapmayı duşunuyorsunuz? Cemal cevap vermiş :
- Hemen cidip bir ehliyet alacağum...
Polis, ne senin ehliyetin yok mu, demeye kalmadan yandan fadime soze girmiş :
- Siz ona bakmayın memur bey icince hep boyle sapitiy.
Polis iyice sinirlenmeye başlamış tam bu arada arka koltukda oturan Dursun atlamış :
- Ula ben size demedim mi caluntu arabayla yola cıkmayalum, başımıza bir iş celur diye. Trafik polisi iyice zivanadan cıkmak uzereymiş ki bagajdan İdris’in sesi gelmiş :
- Ne oldu uşaklar gectik mi sınırı?..
Erzurum'dan Cıktım Yola
Zamanın birinde Erzurum'dan bir grup insan hacca gitmek icin yola cıkmışlar. Van'a gelmişler. Van'ın bir koyunde konaklamaya karar vermişler. O koyun de imamı yokmuş. Koyluler aralarında konuşmuşlar ve Erzurum'dan cıkıp hacca giden bu topluluktan birini imam yapmaya karar vermişler. Bu insanlar hacca gidiyorlarsa boş insan değillerdir diye duşunmuşler. Nitekim tekliflerini iclerinden birisi kabul etmiş. Her yıl 400 koyun verilecekmiş imama. Adam hacca gidip masraf yapacağıma burada kalıp yalandan imamlık yapar ve her yıl 400 koyun sahibi olurum diyerek işe başlamış. Koylu camide toplanmış namaz kılınacak. Sayın imam başlamış namazı kıldırmaya :
- Erzurum’dan cıktım yola Van'da verdim mola 400 koyun verdiler bana, Allahuekber...
Bu gunlerce aynı bicimde devam etmiş. Koylu bu işe biraz şaşırmış ve konuşmuşlar aralarında :
- Daha onceki imam mı yanlış kıldırıyordu, yeni imam mi yanlış kıldırıyor? Bunu gidip Muftuye soralım.
Sayın muftu meşhur Of’lu... Muftuye gelen halk her şeyi anlatmış. Muftu koyluye donerek :
- Siz şimdi hic imama caktırmadan koyunuze donun ve namaz vakti camide toplanın ben de namaza geleceğim, diye emir verir. Herkes koyune doner ve namaz vakti cemaat camide toplanır. Tabi ki Sayın muftude camidedir. İmam namazı kıldırmaya başlar.
Birinci rekat :
- Erzurum’dan cıktım yola, Van’da verdim mola, 400 koyun verdiler bana, Allahuekber... der hoca. Arkadan "oho.. oho!..” şeklinde bir ses duyulur. İmam yakalandım herhalde diye korkmaya başlar. İkinci rekatta sozlerinde biraz değişiklik yapar :
- Erzurum’dan cıktım yola, Van'da verdim mola, 400 Koyun verdiler bana, yarısı sana yarısı bana... Allahuekber...
Namaz bitince koylu Muftuye donerek “İmam efendi namazı doğru mu kıldırıyor? diye sorar. Muftunun cevabı :
- Hacen birinci rekatta biraz şaşirdi ama ikinci rekatta işi duzeltti...
Bahse Girerim...
51. piyade alayinda yuzbasi jack diye bir subay varmis. bu alayda butun herkes bu yzb'dan illallah demis. cunku her girdigi iddiayi kazaniyormus. alay komutani sonunda dayanamayip yzb. jackin tayini ni cikarmayi basarmis. ve bizim yzb. 61. piyade alayina tayini cikmis. 51. piyade alay komutani, 61. piyade alay komutanina telefon ederek yuzbasi icin 'aman bu adama dikkat edin sakin kimseyle iddiaya girmesin. aka kara der iddiayi yinede kazanir' diye uyarida bulunmus. 61. piyade alay komutani olurmu canim oyle sey diyip telefonu kapatmis. neyse bizim yzb. 61. piyade alayina gelmis ve alay komutanin karsina gecerek komutanim ben geldim' demis. alay komutani: - senmisin şu meşhur yzb. jack derken, yzb. alay komutanina - a a komutanim beni hatirladiniz mi, demis - hayir hatirlamadim - olurmu komutanim vietnam savasinda beraber mevzide idik siz ozaman yarbaydiniz bende daha tegmendim. - yok canim ben o savasa katilmadim - aa komutanim ben adim gibi hatirliyorum sizin poponuza şaraplen parcasi gelmisti. kesin onun yara izide kalmistir. - olurmu canim sen manyakmisin ben ne o savasa katildim nede popomda şaraplen yarasi var. - komutanim 100$ iddiasina girerim ki sizin poponuza şaraplen yarasi var.demis ve 100$ iddiasina girilmis. alay komutani indirmis pantalonu ve yaranin olmadigini gostermis. yzb: - ah komutanim cok ozur dilerim. yanilmisim buyurun 100$ inizi demis ve 100$ i vermis. 61. piyade alay komutani sevine sevine 51. piyade alay komutanini telefonla arayarak - he he bumuydu her iddiayi kazanan adam. - ne oldu ki - iddiaya girdim ve kazandim - sakin ona popomu gosterdim deme! - nereden anladin popomu gosterdigimi - ulan senin allah belani versin allah seni kahretsin o adam senin poponu gormek icin butun alayla iddiaya girmisti.
Tahliller
Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin ağladığını gorur. Yaklaşır ve sorar :
- Hayrola hemşehrim!.. Neden ağlıyorsun? Adam :
- Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler. der. Bu sefer Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Ne olduğunu anlayamayan adam Temel’e sorar :
- Hayırdır hemşehrim. Sen niye ağlamaya başladın? Temel cevap verir :
- Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim.
Devam Et
Temel'in eski bir BMC kamyonu vardır.
Yolda giderken kırmızı ışık yanar ve frene basar.
Kamyon durmaz onunde giden son model BMW ye carpar.
Temel hemen atlar şofore yalvarır:
- Aman abi affet sen zengin adamsın seni etkilemez ama ben omur boyu calışsam odeyemem.
Adam temele acır ve affeder.
Yollarına devam ederler. İleride yine kırmızı ışık yanar.
Temel kamyonu yine durduramaz BMW yi hurdaya cevirir.
Yine atlayıp yalvarmaya başlar
- Aman abi benim cocuklarım var affet. Zaten arabana carpmıştım hasar biraz daha buyudu sadece.
Adam:
- Tamam gozume gorunme, bas git. der. Yollarına devam ederler. Yine kırmızı ışık yanar.
Temel BMW ye yine gomer. Bu sefer kafasını camdan cıkarıp bağırır
- Benim abi devam et...
Akıllı Kopek
Adamın birisi Afrika'da safariye cıkarken yanına minik kopeğini de almış. Minik kopek bir gun ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, cicekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını duşunurken bir de bakmış ki karşıdan leopar geliyor, belli ki gunluk yiyeceğini arıyor. "Şimdi başım dertte" diye duşunmuş minik kopek. Etrafına bakmış yerde kemik parcalarını gormuş. Hemen arkasını leoparın geldiği yone donerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye calışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik kopek kendi kendine konuşmuş; "Ne kadar lezzetli bir leoparmış, acaba bundan bir tane daha var mı?" Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakandaki ağaca tırmanmış. "Tam zamanında kurtardım yoksa bu kopeğe yem olacaktım" diye duşunmuş. Butun bunlar olup biterken bir başka ağacın ustundeki maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak leopardan nasıl kurtulacağını duşunmuş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış, leopar cok sinirlenmiş ve maymuna "atla sırtıma gidip şunu yakalayalım" demiş. Ancak minik kopek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla beraber hızla kendine geldiğini fark etmiş, "şimdi ne yapacağım" diye duşunurken kacmaya teşebbus etmemiş, bunun yerine arkasını yine leopara donerek kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş; "bu aptal maymun nerede kaldı? Yarım saat once bir leopar daha getirsin diye gonderdim hala haber yok”
Eşek Değilsin Ya...
Trafik polisi arabayı durdurmuş ve eğilip “ehliyet ruhsat lutfen” demiş. Şofor “Tabi buyurun” demiş ve ehliyet ve ruhsatını polise uzatmış. Polis bakmış bir problem yok.
- Peki demiş polis, cevre vergisi pulunu sormuş.
- Burada, buyurun demiş adam.
- İlk yardım cantanız var mı? demiş polis.
- Tabi deyip bagajı acmış adam. Polis bakmış icinde eksik yok.
- Yangın sondurucu?
- Burada buyurun.
- Zincir?
- Derhal cıkarayım buyurun.
Polis daha sonra tekrar sormuş :
- Mezdeke kaseti var mı?
Şofor cok şaşırmış.
- Evet var buyurun demiş.
Polis : Tamam siz onu takın teybe, sesini de acın demiş ve başlamış oynamaya.
Şoforun şaşkınlığı daha da artmış ve dayanamamış sormuş.
- Hayrola memur bey?
Polis cevap vermiş :
- Ee eşek değilsin ya artık takarsın bir 20 milyon...
Baktık Durmuyo...
Temel 'in babası vefat eder. İdris cenazede Temel 'e
- Temel başın sağolsun. Rahmetli nasıl vefat etti? Diye sorar. Bunun uzerine Temel 'le konuşmaya başlarlar:
- 12. Kattan duşti.
- Demek rahmetli duştide oldi.
- Yok uşağum duşmekten olmedi. Duşerken camaşır ipine takildi. Ordan karşı binanın balkonuna uctu. Sonra ordanda sekti binanın terasına. Ordanda duştu bu seferde bizim bakkalın guneşliğinden sekti...
- Ula uşağum bu adam nasıl oldu?
- Bakdık durmuyo, vurduk.
Hay Hitler
Bir gun Hitler 3 esir yakalamış. Bir hain Alman, bir Fransız ve bir Yahudi. Bunlara "Size birer soru soracağım. Eğer bilirseniz hayatınız bağışlayacağım demiş." Bunlar da "Tamam" demiş. Hitler hain olan Alman'a: "Titanic kac yılında battı?" demiş. Alman: "1912" Hitler: "Tamam gec" Hitler Fransıza: "Kac kişi oldu?" demiş. Fransız 1050 kişi demiş. Hitler: "Tamam gec" demiş. Hitler Yahudiye şunu demiş: "Say ulan kurtulanların isimlerini..."
Dile Benden Ne Dilersen
Temel gemiyle okyanusu geciyormuş. Bir fırtına cıkmış, gemi batmış. Temel, bir İngiliz, bir de Fransız bir tahta parcasına tutunmuşlar, yuze yuze kucucuk bir adaya cıkmışlar. Gunler gecmiş. Ot yiyerek gunlerini geciriyorlarmış. Bir gun dalgalar kıyıya ağzı sıkı sıkıya kapalı bir şişe getirmiş. Hemen şişeyi acmışlar. Bir cin cıkmış şişeden :
- Sahipler ! Dileyin benden ne dilerseniz, demiş.
İngiliz:
- Beni hemen evime gotur, demiş. Cin parmaklarını şaklatmış, İngiliz bir anda evine gitmiş. Fransız:
- Ben de evime gitmek istiyorum, demiş. Bir anda Fransız da evine gitmiş. Cin, Temel ’e donmuş :
- Sahip, dile benden ne dilersen... Temel etrafına bakmış :
- Purda yalniz kaldum. Pen yalnuzluğu hic sevmem. Ha o İnculuz ile Firansızı puraya ceri cetur, demiş.
FBI
FBI eleman alımı icin duyuru yapar. Uc kişi başvurur. FBI binasında adayların hepsiyle tek tek goruşmeler yapılmaktadır. İlk adam iceri alınır ve şu konuşmalar gecer :
“Karını seviyor musun?" "Evet, efendim" "Ulkeni seviyor musun?" "Evet , efendim" Konuşmalar biter ve yetkililer adama :
- Pekala , biz karını da getirdik. Şu an yan odada, derler ve masanın uzerine bir tabanca koyarlar.
- Şimdi odaya gir ve karını oldur! Adam silahı alır yan odaya gecer. 5 dakika hic ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri doner. Kravati gevşemiş, ter icinde kalmıştır. "Yapamayacağım efendim." der ve orayı terk eder.
İkinci adam iceri alınır. Aynı sorular sorulur, aynı yanıtlar alınır ve ona da iceri girip karısını oldurmesi soylenir. Adam yapamayacağını soyler ve ayrılır. Son adam girer. Aynı sorular sorulur aynı cevaplar alınır. Ona da iceri girip karısını oldurmesi soylenir. Adam iceri girer. Beş on saniye sonra icerden silah sesleri gelmeye başlar. FBI elemanları “sonunda aradığımız adamı bulduk” diye sevinirler. Derken kısa bir sessizlik olur ve ardından bir cam kırılması sesi duyulur. Adam ilk odaya doner. Biraz terlemiştir. FBI personeli sorar :
- Ne oldu? Adam yanıtlar :
- Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı cıktı, o yuzden karımı pencereden atmak zorunda kaldım.
Kut Kut
Ulkelerden birinde ajanlar uluslar arası yarış duzenlemişler. Yarışı kazanan ulkenin ajanı en iyi ajan secilecekmiş. Tabii Turkiye'yi MİT'den ajan Temel temsil ediyormuş. Yarış ise sır saklama yarışıymış.En fazla işkenceye dayanıp sırrını saklayabilen en iyi ajan secilecekmiş.
Amerika'dan FBI ajanı ilk yarışmacıymış. İşkence başlamış aradan 4 saat gecmiş, Amerika'lı ajan pes edip sırrını acıklamış. İngilizlerin CIA ajanı 4 saat dayanmış. Rusların KGB ajanı işkenceye 5 saat dayanmış. İsrail'in Mosad ajanıysa 6 saat dayanabilmiş. Sıra bizim Temel'e gelmiş.Ve işkence başlamış. 1 saat gecmiş Temel " Bilmiyrum " cevabı vermiş. 2 saat........6 saat....15 saat. Gecmiş, Temel her seferinde " Bilmiyrum daa " demiş. Temel'in halini butun ulke temsilcileri hayretler icinde seyderiyorlarmış. İşkence biraz daha sertleşmiş ve Aradan 24 saat gecmiş. Yarışmayı ertesi gune ertelemişler. Tabi Temel'in nasıl dayandığınıda merak ettikleri icin Temel'in bulunduğu hucreye bir gizli mikrofon ve birde kamera yerleştirmişler. Temel'in hucresinden " kut " "kut" kut " diye sesler geliyormuş.Temel'in ne yaptığını merak eden ajanlar kameraya bakmışlar. Temel hucresinde kafayı duvara vuruyormuş.Ve şunları soyluyormuş kendi kendine ; "Uyy hamsi kafam hatırlasana..." Kut
"Uyy aptal kafam hatırlasana..."Kut.
"Uyy Ben nasıl unuttim Bu sırri daaa......" Kut
Alıntıdır
__________________
Hic Bi yerde Duymadığınız Fıkralar
Geyik0 Mesaj
●14 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sohbet Muhabbet
- Geyik
- Hic Bi yerde Duymadığınız Fıkralar