İnsan değişebilir mi?

Daha once farklı duşunen,yaşayan ve inanan bir insanın değişip ,yenileşmesi mumkun mudur?

Rahmetli Turgut Ozal'ın dort eğilimi aynı catı altına alması , doğu blokunun dağılması ile insanlarda arayışlar başladı. Farklı, yeni bir şeyler arandı. Değişen, donuşen insanlara kimileri "donek", "liboş" sıfatları taktı. Şimdilerde ise sayın Erdoğan ın "yenilikci" hareketi ve AK Parti nedeniyle değişim ve yenileşme tekrar gundemimize girmiş oldu.

Tekrar baştaki sorumuza: "insan değişebilir mi?" ye donelim.

Değişim duygusal,duşunsel ve davranışsal olabilir mi?.İnsanın değişebilmesi icin değişime ihtiyac duymalıdır.Karl Marx'ın "Evrende Değişmeyen Tek Şey Değişimdir" sozu buyuk bir gerceğin ifadesidir.Değişim; Evrende ve onun kucultulmuş bir misali olan insanın doğasında vardır."Ben değişmem,ben buyum,ben donek değilim, insan yedisinde neyse yetmişinde de odur,kırk yıl once ne idiysem kırk yıl sonrada aynı kalacam" lafları doğanın gercekleriyle celişmektedir.

Değişimi istemek bir guven ve inanc ister.Riskleri goze alma cesareti ve yurek ister. Cunku insanın yapısı değişime acık olmakla beraber; alışık olduğu ve cok caba sarf etmeden ,rutin olarak yaptığı şeylerin elden gitmesi kaygı ve korku doğurur.Yaşam pratiğimizde fazla duşunmeden ,emek vermeden yaptığımız binlerce eylem vardır.Beynimiz bunları oğrenmiş ve otomatiğe bağlamıştır.Değişim ve yenilik arayışları donen bu carka bir nevi "comak sokmaktır". Organizma mevcut butunluğunu korumak icin direnc gosterir. Değişimin onunu kesmek ister.Statukonun devamı onun işini kolaylaştırmakta ve fazla enerji sarf etmemektedir.

İnsan kişiliğinin iskeleti yedi yaşına kadar şekillenir. Bir binanın kaba inşaatı gibi duşunelim.İc dekorasyon ve dış cephe dizaynları her zaman değişiklik yapmaya musaittir. Boyle olmasaydı insanlık başlangıctaki seviyesinde kalır ve ilkel şartlarda yaşamaya devam ederdik Anne -babadan gelen kromozomlar kişiliğin alt yapısını şekillendirir. Kişinin yetiştiği ortam, aldığı eğitim,bulunduğu cevre ve aldığı gorsel,işitsel ve diğer uyarılar kişiliğin şekillenmesine katkıda bulunur. Cevresel ;sosyal,ekonomik,psikolojik,politik ve başka alanlardaki değişikliklerin insanı etkilememesi mumkun değildir.Uyarıların şiddeti ve suresine gore duşunce,duygu ve davranışlarımızda da değişiklikler olur.

Değişimin sağlıklı olabilmesi icin; kişinin kendisine olan guveninin tam olması ve yeniliklere acık olması gerekir.Guvensiz kişilikler yeni şeyler karşısında dağılıp gitme korkusuyla değişime kapalıdırlar. Değişimin ne kadar "kotu" olduğunu veya değişenlerin "samimi" olmadıklarını soyleyerek savunma mekanizmalarını işletirler.Kişilerin gecmişte soyledikleri ve yaptıklarını ortaya koyup onları yargılamaya başlarlar.Kişiler gecmişlerinde elbette ki hatalar yapabilirler.İnsan melek de değildir,şeytanda değildir. Her ikisinden de ozellikler taşıyabilir. O insanı değerlendirirken" o" parcasıyla değil butunuyle değerlendirmek gerekir. Hep aynı duşunceleri savunmak, aynı davranışta bulunmak, aynı şekilde giyinmek bir erdem değildir.Yaşam renklerle doludur.Farklı frekansları da gormek gerekir.Kişinin değişimi isteyerek ve hazmederek gercekleştirdiğinin olcusu ne olabilir? İnsanların duşuncelerini ve kalbinden gecenleri okuyamayacağımıza gore , dışa vuran davranışlarına bakacağız. Hukuk da bunu gerektirmez mi? Bir insan icinden hırsızlık yapmak,adam oldurmek fiilini gecirebilir ,ama hukuk "kalbe bakmaz ele bakar" .Kişi bunu akt haline getirirse yargılanmayı hakkeder. Hani, Ramazan ayında Bektaşiyi alkolle yakalamışlar,"bu ne mendeburluk bu mubarek ayda alkol iceceksin ha! Atın bunu iceri " demişler.Bektaşi de altta kalır mı "sende de zina aleti var.Sende zina yapabilirsin " demiş. Bu misalde olduğu gibi insanları değerlendirirken gerceği ve insafı elden bırakmamak gerekir.Ortaya koyduklarına bakıp oyle değerlendirmeli...

Diğer yandan insanın ve insanlığın gelişebilmesi ve mutluluğun yakalanabilmesi icin surekli yeniliklere, farklılıklara ihtiyac vardır.İnsanın duygularına,durtulerine ve duşuncelerine sınır konulmamıştır.Hayel alemi cok geniştir.İnsan beyninin cok azını kullanabilmektedir. Birde duşunceye,ozgurluklere,değişime sınır koyarsak vay halimize!


Kaynak: DonusumSokagi