Tum olumlerin % 0.4-0.9 unu oluşturan intihar (oz kıyım) davranışı kişiyi ve cevresini etkilemesi yanında , sonraki nesiller ve toplum uzerindeki etkileri nedeniyle buyuk bir toplumsal sorundur. Tum dunya capında her gun yaklaşık bin kişi oz kıyım gercekleştirmektedir. Erkeklerin kadınlardan daha cok intiharı gercekleştirdiği saptanmıştır. Sonuclara gore erkeklerde 2-7 kat daha fazla oz kıyıma rastlanmıştır. Erkekler daha şiddetli metotlar (asılma, kendini silahla vurma gibi) yeğlerken, kadınların ilac ve boğulmayı sectikleri gozlenmiştir. Etnik gruplar ve azınlık konumunda olanlar birbirlerine daha bağlı olduklarından daha az oz kıyıma yonelirken, gocmenler henuz ortama alışamadıkları icin daha yuksek oranlara sahiptirler.

Acı ve duşundurucu olan şey, kişinin bu eylem oncesinde kendisi icin olası ağırlaşan tehlikeyi fark etmesi ve bunu kendi beden dili ya da sozel ifadesiyle acıklamasıdır. Bazı vakalarda birey ‘ beni tek başıma bırakmayın, cocuklarıma ya da kendime bir şey yapmaktan korkuyorum’ seklinde uyarı mesajları verebilmekte, pencere kenarları, ecza dolaplarının bulunduğu mekanlara yakın durabilmekte, değerli ve kendince manevi değeri olan şeyleri cevresindekilere verebilmekte, artan yoğunlukta hayatın anlamsızlığından bahsedebilmekte ve tehlikeli eylemleri birer birer deneyebilmektedir. ‘ Selvi gibi umitler birer iğdeye donmuş’, intihar dışında yapacak hicbir şey kalmadığı duşuncesi bilince hakim olmuş, yaşanan her saatin acı , gunah ve sorunları arttırmaktan başka bir işe yaramayacağı şeklindeki yaklaşımlar coğu oz kıyım durumunda gorulebilmektedir. Ancak buna rağmen bazı durumlarda gereken adımlar atılamayabilmektedir.

Kişi intiharı sorunlarını giderici, care bulamadığı acılarını dindirmeye yarayan, katlanamayacağı sonucları yaşamamasını sağlayıp, daha once bulamadığı huzur ortamını getirecek bir cozum olarak gorur. Bireyde mezara konmak ve hayata son vermenin sonrasına ait duşunceler bulunmamaktadır.

İntihar girişimlerinde bulunan kişilerin kendilerini ezen, gormemezlikten gelen, kendileri ile ilgili istek, karar ve secimlerine kulak vermeyen ebeveynlerden; guvenlerini sarsan, kendilerini yuzustu bırakan arkadaşlardan bahsettikleri gozlenmiştir. Bu durumdaki kişiler kendilerini işe yaramaz, kullanılmış, gunahkar , cezalandırılmayı hak etmiş kişiler olarak gorebilmektedirler. Bireyler kendilerinin goruş ve duygularının ,daha doğrusu kişiliklerinin değiştiğini gorebilmekte ve aklini kaybetme, kendi denetimlerini kaybetme gibi korkular yasayabilmekte ‘o ben gitti ,başka bir ben geldi kendimi tanıyamıyorum’ seklinde konuşabilmektedirler.

Genel olarak intihar davranışlarında olmek duşuncesi yanında daha iyi şartlarda yasamak yolunda bir kararsızlık ta bulunabilmektedir. Bu nedenle yuksek bir yerden atlamadan once beklenmekte olduğu duşunulmektedir.

Kişinin kendini topluma ait , onun bir parcası olarak gormesi, cevresinin kendinin arkasında olduğu, sorumluluğu altında onun yardımına muhtac kişilerin olduğu , bu eylemin gunah olduğu duşuncesi, kendine maddi ya da manevi olarak destekci guclerin bulunduğu inancı oz kıyımların onune gecebilmektedir.