

Ruh sağlığı ile Ruh hastalığı arasındaki fark nedir? Bazen cevap acıktır, bazen ise değil. Orneğin kafalarının icinde sesler duyan kişiler Şizofren olabilir. Yuce fikirleri olan kişilerde - Hic bir tecrubesi yada eğitimi olmadan Turkiye’yi yonetebileceğine inanmak gibi - Bipolar rahatsızlık olabilir. Fakat coğu zaman cevap bu kadar acık değildir. Topluluk icinde konuşamıyorsanız, bu durum bir hastalığınız olduğunu mu gosterir, yoksa sadece aşırı heyecanı mı? Uzgun ve umutsuz hissediyorsanız, bu sadece kısa sureli bir bunalıma mı işarettir yoksa ilac almanızı gerektirebilecek bir depresyona mı?
Zaten Normal nedir ki?
Normalliği tanımlarken kulturun ve bilimin rolu
Neyin normal neyin anormal olduğunu tesbit etmek zordur. Bilim insanları, araştırmacılar ve ruh sağlığı uzmanları (Psikologlar, Psikiyatristler, Terapistler, Rehber Danışmanlar vb) bu konu ile yuzlerce yıldır uğraşıyor olmalarına rağmen hala normal ve anormal arasındaki cizgi belirsizdir.
Neyin normal olduğu genelde kimin tanımladığına bağlıdır. Normallik belirsizdir ve genelde belli bir kulturun yada topluluğun değer yargılarına gore değişir. Ve hatta aynı kulturde bile normallik zaman icinde değişebilir, ozellikle değişen sosyal değerler ve beklentilerden etkileniyor ise. Orneğin 50 yıl once boşanmak kavramına buyuk bir tepki ile bakılırken, bu gun boşanmak daha normal bir kavram haline gelmiştir.
Psikolojide normal olanı anormal olandan ayırt etmekteki en buyuk gucluk ise test edilememesinden kaynaklanır. Obsesif-kompulsif icin her hangi bir MRI yada kan testi yoktur, Depresyon icin her hangi bir ultrason yada Bipolar rahatsızlık icin rontgen bulunmamaktadır. Bu tabiki psikolojik hastalıkların biyolojik nedenleri olmadığı anlamına gelmez, cunku beyindeki kimyasal maddelerde oluşan değişimler ile bağlantılıdırlar ve bilim insanları bu değişimleri harita uzerine koymaya başlamışlardır. Fakat psikolojik hastalıkları teşhis edebilecek testler hala mevcut değildir.
Peki Psikolojik Rahatsızlık nasıl tanımlanır?
Psikologlar ve psikiyatristler, testler yerine, belirtilere, semptomlara ve ortaya cıkan işlevsel bozukluklara bakarak teşhis koyarlar.
İşlevsel bozukluklar, banyo yapmak yada işe gitmek gibi belli rutin işleri yada temel gunluk gorevleri yerine getirememektir.
Belirtiler, her objektif gozlemcinin farkedebileceği işaretlerdir, orneğin aşırı sinirlilik yada hızlı nefes alıp verme gib.
Semptomlar, mutsuzluk yada umitsizlik gibi hasta tarafından algılanan yada hissedilen duygulardır.
Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar. Tanı ve İstatistik Rehberinde (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM) detaylı olarak tanımlanmıştır. Buna gore 300’den fazla değişik Psikolojik hastalık sınıflandırılmıştır. Amerikan Psikiyatri Kurumu tarafından cıkarılan DSM rehberi, Psikologlar ve Psikiyatristler tarafından, anoreksiyadan tutunda rontgenciliğe kadar her tur hastalığı teşhis etmekte kullanılır. Tanı rehberinin ilk basımı 1952 yılında yapılmış ve bu gune kadar surekli olarak guncellenerek yayınlanmaya devam etmiştir.
Neden normal ve anormal arasında bir ayırım yapmak ve damgalanmaya yol acabilecek isimler getirmek gereklidir? Neden ozel bir teşhis gerekir? Bunun bir sebebi, Amerika’da sağlık sigortası endustrisinin DSM kitabında acıklanan teşhislere bakarak, sigorta kapsamını ve odenecek miktarları tespit etmesidir. Diğer bir neden ise, doğru tedaviyi onerebilmek icin neyin tedavi edilmesi gerektiğini (ve bu hastalığın tedavi edilip edilemeyeceğini) bilme gerekliliğidir.
Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar nasıl belirlenir?
Psikologlar ve Psikiyatristler sahip olduğunuz belirtilerin, semptomların yada işlevsel bozuklukların normal mi yoksa anormal mi olduğunu nasıl belirlerler? Uzmanlar coğunlukla aşağıdaki yaklaşımları kullanırlar: Kendi algıladıklarınız. Duşuncelerinizi, davranışlarınızı ve işlevselliğinizi nasıl algıladığınız, sizin icin neyin normal olduğunu belirlemek icin kullanılır. Bazı konularla başa cıkamadığınızın farkında olabilirsiniz. Yada daha once yapmaktan zevk aldığınız gunluk aktiviteleri artık yapamadığınızı yada yapmaktan zevk almadığınızı duşunebilirsiniz. Eğer depresyonunuz varsa, gunlerce bulaşıkları yıkamayabilir, banyo yapmayı bırakabilir, sosyalleşmekten kacınabilir, hobilerinize olan ilginizi yitirebilir yada ailenize normalden cok daha fazla bağırmaya başlamış olabilirsiniz. Kendinizi uzgun, umitsiz, cesareti kırılmış ve vazgecmiş hissedebilirsiniz. Bu davranışların normalden farklı olduğunu farkedebilir, bir şeylerin yanış olduğunu duşunebilirsiniz. Başkalarının algıladıkları. Kendi algılarınız objektif olmayabilir ve davranışlarınız, duşunceleriniz yada işlevselliğiniz konusunda yeterince doğru bilgi vermeyebilir. Oysa tarafsız gozlemciler bunu sağlayabilir. Size gore yaşamınız gayet normal gelebilir. Fakat cevrenizdeki kişilere garip ve anormal gelebilir. Bu genelde Şizofren durumlarında gecerlidir. Eğer şizofrenseniz, sesler duyuyor olabilirsiniz ve başka bir insan ile iletişim kurduğunuzu duşunerek bu seslerle konuşmaya devam edebilirsiniz. Bu durumu gozlemleyen dışardan birisi icin davranışınız anormal gelecektir. Kulturel ve etnik normlar. Coğu kez, neyin normal neyin anormal olduğu icinde bulunduğumuz kultur tarafından belirlenir. Fakat bu sizin kulturunuzde normal kabul edilen bir davranış başka bir kulturde anormal olarak karşılanabilir demektir. Sadece kendi duyduğunuz seslerle konuşmak Batı dunyasında Şizofreni belirtisi olabilir, fakat diğer kulturlerde bu tur halusinasyonlar dinsel deneyimin bir parcası sayılabilir. Ve bazı davranışlar ailenizde normal karşılanabilir ama dışarda duzeltilmesi gereken anormal davranışlar olarak duşunulebilir. Orneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite aşırı kontrollu bir okul ortamında kabul edilmezken, daha az kontrollu ev ortamında normal sayılabilir. Sure ve semptomların şiddeti de dikkate alınır. Bir insanın Psikolojik rahtsızlığını belirlemekte, genelde bu dort alan goz onune alınır. Psikolog yada Psikiyatrist size nasıl hissettiğinizi sorabilir, başkalarının davranışlarınızda yada ruh halinizde bir farklılık gorup gormediklerini sorabilir ve aile yapınızı sorabilir. Ayrıca psikolojik testlere cevap vermenizi steyebilir.
Goz onune alınan diğer etkenler: Semptomlarınız ne kadar suredir devam ediyor Semptomlarınızın ne kadar şiddetli olduğu Semptomların sizin icin ne kadar rahatsız edici olduğu Semptomlarınızın normal yaşantınızı ne kadar etkilediği Değer verdiğiniz bir ilişkiden sonra kendinizi uzgun hissetmeniz normaldir. Fakat aşırı uzgun haliniz haftalarca devam ediyorsa ve işe gitmek, ev işlerini yapmak yada arkadaşlarınızı ziyaret etmek gibi gunluk aktivitelerinize olan ilginizi kaybetmiş iseniz Depresyonda olabilirsiniz. Aynı şekilde, onemli bir muşteriye prezentasyon sunmadan once heyecanlanıyorsanız ama genede hızlı nefes alış verişlerinizi kontrol altına alıp devam edebiliyorsanız sizinkisi sosyal fobi (sosyal kaygı rahatsızlığı) değil, sadece sahne korkusu olabilir.
Ve trafikte birisinin onunu kesmişseniz, yada dukkandaki satıcıya bağırmışsanız, sadece kotu bir gun geciriyor yada genel olarak huysuz biri olabilirsiniz. Fakat surekli olarak saldırgan, şiddete eğilimli, manipulatif (başkalarını kendi cıkarı icin somuren), başkalarını kullanan, sorumsuz yada kanunlara karşı gelen biri iseniz antisosyal kişilik bozukluğunuz (sosyopat) olabilir.
Psikolojik Sağlık gelişen ve değişen bir kavramdır
Butun bu kriterlere rağmen, sağlıklı yada normal psikolojinin ne olduğunu net olarak tanımlamak oldukca zordur. DSM bu zorluğun farkındadır ve Psikolojik rahatsızlıkları strese, işlevsellikte soruna yol acan yada sağlığı aşırı derecede bozan (olum, keder yada sakatlığa sebep olan) psikolojik sendromlar, ve davranışlar ile sınırlı tutmaktadır. Ayrıca bu sendromlar kulturel olarak normal kabul edilmiş ve bir olaya bağlı olarak beklenen tepkiler olmamalıdır. Orneğin sevilen birinin kaybı sonucu yas tutmak gibi.
Psikolojik rahatsızlıklar, aşırı stres, acı cekmek yada işlevsellikte bozukluklar ile bağlantılı olarak kişinin duşuncesinde, ruh halinde yada davranışlarında değişiklikler olması halidir.
Fakat normallik kavramının surekli olarak değiştiğini hatırlamak gerekir, tıpkı fiziksel hastalıkların teşhisinde olduğu gibi. Orneğin, yıllarca kan basıncının 120/80 olması normal sayıldı. Fakat 2003 Mayısında bu durum birden değişti. Şimdi bu kan basıncı ile prehipertansiyon teşhisi koyulabilmektedir.
Tıpkı kan basıncında olduğu gibi, yeni tıbbi bilgiler Psikolojik rahatsızlıklar konusunda da değişikliklere yol acmaktadır (yeniler eklenirken, gecersiz olanlar cıkarılmakta yada belirtiler ve semptomlar yeniden duzenlenmektedir.) Orneğin bu gun bazı uzmanlar regl oncesi sancıların ve semptomların Psikolojik rahatsızlık olarak tanınması gerektiğini one surmektedirler (Regl oncesi disforik rahatsızlık)
Bu gozden gecirmeler ve yenilenmeler aynı zamanda sosyal ve kulturel yaklaşımıda yansıtabilir. Orneğin eşcinsellik onceleri Psikolojik bir rahatsızlık olarak gorulmekteydi, fakat 1973 yılında DSM kitabından cıkarıldı.
Tedavi etmek yada etmemek: Terapi her zaman gerekli değildir
Gercekten teşhis edilebilecek bir Psikolojik rahatsızlığınız olsa bile, gunluk yaşamınızda tedavi gerektirecek kadar onemli bir problem yaratmıyor olabilir.
Orneğin orumcekleri duşunun. Bu hayvanlara karşı aşırı bir korkunuz olabilir, fakat hic bir zaman orumcekler ile karşılaşmamış olabilirsiniz, yada orumcek gorduğunuzde birisini cağırıp yardım istiyor olabilirsiniz. Dolayısıyla bu fobinin yaşamınıza cok az etkisi olabilir ve normal yaşamınızda hic bir aksaklık yaratmayabilir. Bu tur bir durumda terapiye gerek var mıdır? Hayır. Kişinin durumuna bir teşhis koyulabilir ama terapi gerektirmez. Sonuc olarak Psikolojik tedavi sadece kişinin gunluk hayatını surdurmesine engel olan durumlarda duşunulur.