Gecmiyor.
Yıllar gecti.
28 yaşındayım.
Gecmiyor.
Ne ofkem, ne uzuntum.
Anneme, ablama, babama, amcama, olmuş dedeme, babaanneme...
Bir insan bir cocuğa o kadar yuklenmemeli idi.
Yıllar gectikten sonra da hic bir şey yokmuş gibi bir şeyleri anlattıklarında o kadar uzduklerini yoksaydıklarında icimin ne kadar kan ağladığını gormuyorlar.
Bazen birilerine haksızlık mı yapıyorum, kıskanıyor muyum o yuzden mi diyorum kendimi ablama inanılmaz ofke doluyum. Sanki yanlış zamanda doğdum. Anneme de kızgınım eskisi kadar değil, bu aralar iyi davranıyor benimle anne kız gibi artık. Bu sefer kendime kızıyorum sırf o sevgiyi bu yaşında tattığın icin kanıyorsun cok yaklaşma. Gecen hastalandım. Doktora gotureyim dedi. Yok ben hallederim dedim. Ben ortaokuldan beri kendim doktora gidiyorum. Gotur dediğimde kendin git derken ablamın peşinden koşardı o halledemez diye... Şimdi ise onun yaptığı nankorluklerden şikayetci hayatlarını allak bullak etti annemlerin. Ona verdiği sevgi gibi yine değil ama daha yakın eskisine gore.
Kendime kızıyorum. Odaya gectim şimdi duşunuyorum ağlamamak icin zor tutuyorum salağım ben uc gun sonra ablamla yine iyi olsa yine ben oteleneceğim belki de annem oyle olduğunu zannetmezse de. Surekli eski şeyler aklıma geliyor. Oturduğum semtte yururken cok ağladım eşimle cok dertleşirdik. Universiteme cok yakındı dersi ekip bu sokaklarda yururdum akşamları duşunurdum. Sonra cocukken aklıma geliyor her gece ağlardım her gece... O babannenin yengenin dışlayıp ablamı kucaklamasını. Buyudum ama gecmedi. Herkes beni gorup kendini iyileştirdin der, eşim hep helal olsun o kadar travmanın ustesinden geldin ne kadar icinde kalan şeyler olsa da kuvvetlisin der. Ama yok. Kendime ben acıyorum ama bir başkasının beni acıtmasına dışlamasına musaade etmiyorum sadece. Yoksa hala o cocukken yaşadığım acıların yaşındayım.