Merhaba

Mutsuzum. O yuzden yazıyorum. Benim gibi olan milyonlarca kadından biriyim belkide. Cozum icin size geldim. Belki bir yolu vardır bu işin, yada beni o yola davet edecek bir cift soz.

35 yaşındayım. 10 senelik evli, bir cocuğum var 6 yaşında. Eşimle internetten tanışarak evlendik. Fazla birbirimizi tanıyamadan, aramızdaki ucurumları idrak edemeyecek bir yaşta yanlış bir kararla evet dedik.
Ben bir narsist ile evliyim. Benim icin duğun gunumuzde bile yapılan surprizin, aslında hep kendiyle alakalı olduğunu, insanların ilgisini kendi uzerine toplamak icin yapıldığını zaman icerisinde farkettim. Tanıdıkca, zaman gecirdikce, olgunlaştıkca anlayabildim. Zan değil bunlar, tamamen kendi ağzından cıkan sozlerden anladım. “Ben nasıl guzel bir surpriz yaptım, insanlar nasıl beğendi yaptığımı, sizinkilerin ağzı acık kaldı, bizimkiler hareketimi cok klas buldu” gibi sozler ve akabinde 10 yıl icinde sergilenen hareketler anlattı herşeyi. Bana hic “sen nasıl buldun surprizi, beğendin mi?” diye sorulmaması. Duygu ve duşuncelerimin onemsiz olmasını seneler sonra anlamam.
Saclarımı duzlediğim icin hakaret mi yemedum, şeref yoksunu mu olmadım, kocasının sozunu dinlemeyen kadın mı ilan edilmedim. Hic “nasılsın bugun?” sorusu sorulmadı bana. Hep giydiğim kıyafetler eleştirildi, ailem dunyanın en berbat insanları ilan edildi, arkadaşlarımın hepsi ama hepsi benim kotuluğumu istiyormuş gibi manipulatif hareketler sergilendi. Kac kez ayrılmak istedim. Yalvardı yakardı, yoluna girer belki dedim. Cocuk kocayı duzeltir laflarına hic kanmadım. Hep aksini savundum. Cocuk sahibi olmak istediğim icin cocuk yaptım. Bu evlilikten gidemeyeceğimi de kabullenmiştim artık. Ozaman istediğimi yapacaktım. Bir cocuk. O da severdi cocukları, cok hemde ama başkasının cocuğunu sevmekle kendi cocuğunla ilgilenmek arasında dağlar kadar fark olduğunuda ne yazik ki yine bir acı tecrube ile anlamış oldum. Cocuğunu cok seven ama butun bakımını hep işte hem se evde durmadan calışan bir anneye yukleyen bir baba gordum sadece. Anlayışsız, duşuncesiz. Yalnız başıma, ustelik ozel ihtiyaclı cocuğumla gezmeye gitmelerim, tek başına sokaklarda ağlama krizlerine giren cocuğumu idare edemeyişlerim, ama sosyalleşmesinin oneminden dolayı, yavrum icin zorda olsa gitmelerim. Hep tek başıma. Her yerde. Duğunde, bayramda, alışverişte, parkta, aile ortamlarında. Her yerde kocasız. Var ama yok olması.

Hic kendimi kadın gibi hissetmedim. Cunku hep “kadın şoyle yapar boyle olur” sozlerinin icinde hep kocasının sozunu sonsuz dinleyen, evde yemek yapan, acık giyinmeyen, ağırbaşlı olan kadınlar vardı. Bende hepsini bulmuştu sozde, ama bulduğuna da bıcak darbeleri attı sozleriyle. Ağlattı ozur diledi - ozur dilerkende “ama sen boyle yaptın diye ben boyle dedim” dedi. Kendimi sucladım hep. Alttan alışlarım, cırpınışlarım, hep fedakarlık yapmalarımın hic bir değeri olmadı. Zamanında “sensiz yapamam”lar, “senle sohbet etmekten sıkılıyoruma” donuştu. Boşanalım dedim medenice, olmaz seviyorum dedi. Kapıyı kitledi, gidemezsin dedi. Talep etmeme rağmen evde hic bir yardımı olmayışı, olmadığı gibide en ufak şeyde “bu bardak neden burda” gibi konulardan hakaretler, kufurler savurması . Kendi ayaklarımın uzerinde durabilen, eğitimli, mantıklı bir kadını, elalemin acıdığı, “o adam bu kadını haketmiyor” tarzında soylemlerin hedef noktası olmam.
Evime misafir cağırmamın haftalar onceden bilgisini istemesi ve her seferinde gelmesin kimse sozleri. Ailemin gelemesi sorun, arkadaşlarımın gelmesi sorun. Herşey sorun. Ama hep o haklı, tek sorunu olmayan ona gore o.Bende yanında kendini değersiz hisseden, hic bir sevgi hissetmeyen kadın.

Ben cok aşık oldum. Cok sevdim. Ama tanımadığım adamı. Cok klasik bir hikaye bu. Kafamda kurduğum bir adam vardı. Onu sevdim, eşimi sevmedim ama bunu anlamam da zaman aldı. Olgunlaştıkca, ne istediğimi, neden hoşlanmadığımı daha iyi kavradıkca.

Şimdi aslında hazırım hayata. Gerceklerin farkında olduğum en iyi anımdayım. Ama şimdi de gidemiyorum. Başaramıyorum. Gideceğim dediğimde o gozlerindeki yaralı kucuk cocuğunu gorup acıyorum. Neden? Nasıl başaracağım, neden bu kadar mutsuz olduğum bir yerde kalmakta israrcıyım?
Kendime neden bunu yapıyorum?
Yol gosterin ne olur.