Sana hicbir zaman soyleyemedim ama ben sana aşığım. Beynimin o belirli koşesinde hep sen sen sen varsın. Sana hicbir zaman soyleyemedim kalbimi sana kaptırdığımı. Nasıl soyleyebilirdim ki sen gitmelerin adamıyken? Duygularımı her zaman buyuk bir ustalıkla sakladım. Bu, sana benim duygusuz olduğumu duşundurdu, oysa duygularım her zerremden sızım sızım sızıyordu. Duygusuz ben... Madem duygusuzum ne oldu bana, başımın surekli senin imgelerinle donup durması nedendir? Madem duygusuzum senin gitmenle ışıkları sonmuş olan dunya neden bana boyle acı veriyor? Karanlıktayım, el yordamıyla bile yolumu bulamıyorum. Gozlerime de gerek yok artık. Yıllar sonra eski bir masalın zihin duzeyine cıkıvermesi gibi cıkıp geldin. Ama gittin, bir masal kadar kısa surdu her şey. Bense romanları severdim. Cektiğim acıyı hicbir şeye benzetemiyorum, mesela şarabın tadını merak ediyorum da soruyorum insanlara "şekerli mi olur şarap?" diye "Hicbir şeye benzemez" derler. Acım tadı bilinmeyen şarap gibi. Gidiyorsun. Otesi yok. Kalbimi verdiğim kişi gitti. Gozlerime de gerek yok artık. Madem seni goremeyeceğim. Kulaklarıma gerek yok, madem seni duyamayacağım. Ben olmasam da olur, madem sen olmayacaksın. Sana hicbir zaman soyleyemedim ama ben sana aşığım.