DEPRESYON

Depresyon sozcuğunun Latince koku ‘depressus’tur. Aşağı doğru bastırmak, cekmek, bitkin, gamlı, kederli anlamına gelir.

Depresyon genel olarak hayata ve geleceğe kotumser bakış, umitsizlik ve değersizlik duyguları,duşunce ve hareketlerde yavaşlama, boşluk duyguları ve bazı durumlarda zihnin olum ve ihtihar duşunceleri ile cok sık meşguliyeti ile semtomatize olur.

Depresif bozukluk tum bedeni etkileyen bir durumdur. Bedeni, duygudurumu ve duşunceleri etkiler. Beslenme ve uyku duzenini, ozalgılamayı ve duşunce işlevleri etkilenir.

Eğer bir kişide aşağıdaki belirtilerden dort ya da daha fazlası varsa, kişi kendi cabasıyla bu durumdan cıkamıyorsa ve belirtiler iki haftadan daha uzun bir suredir devam ediyorsa, bir uzmana başvurması gereklidir.

Genel olarak depresyondaki semptomları 4 alanda toplayabiliriz:

1. Duygudurum alanı: Cokkun, kederli, uzgun ve acı verici duygular baskındır. Bu duygular hastanın kendisi tarafından soze dokulebilir. Yuz gorunumunden, ses tonundan ve davranışlarından anlaşılabilir ya da yakınları uzgun ve mutsuz olduğunu anlatır. İlgi ve istek azlığı, hoşlandığı etkinliklerden ve yaşamdan zevk alamama (anhedoni) belirgindir.

2. Psikomotor etkinlik: daha sıklıkla psikomotor yavaşlama belirgindir. Devinimlerde yavaşlama, yorgunluk, bitkinlik, konuşmada yavaşlama, zamanın yavaş gecmesi gorulur. Psikomotor ajitasyon da olabilir.

3. Bilişsel alan: Duşunce iceriğinde kayıp duşunceleri, umutsuzluk, karamsarlık, yetersizlik, değersizlik, sucluluk ve olum duşunceleri olur. Gecmiş hatalarla uğraşma, cezalandırılma duşunceleri ve depresif temalı sanrılar olabilir.

4. Vegetatif alan: Uyku ve iştah bozuklukları, mensturel duzensizlik, cinsel isteksizlik gozlenir.

Ayrıca depresyon belirtilerinin arka planda olduğu veya hic gorulmediği, kişiler arası ilişkilerde bozulmanın olmadığı bir depresyon ceşidi olan maskeli depresyonda hastalar sıklıkla psikolojik belirtileri ve yaşamsal sorunlarını inkar ederler ya da olduğundan daha az gosterirler. Bunlar yerine hekime; bedensel belirtiler (uyku bozuklukları -sıklıkla uykuya dalmakta gucluk, gece sık uyanma, sabah erken uyanma -, iştah bozuklukları -sıklıkla iştahta azalma ve kilo kaybı), cinsel isteksizlik, mensturel duzensizlik, enerji kaybı ve cabuk yorulma şikayetleri ile başvururlar. Ayrıca zun sureli ağrılar, kabızlık-ishal, bulantı kusma gibi bedensel belirtiler gorulebilir, alkol-madde kullanımı oluşabilir.

Klinik depresyonu olan coğu kişi kendini yalnız hisseder. Kendilerinin bu hastalıktan dolayı acı ceken tek kişi olduklarını sanırlar. Aslında klinik depresyon oldukca yaygın bir hastalıktır.

Klinik depresyon, duygularınızı, aile ve arkadaşlarınızla ilişkinizi, işinizi ve yaşama bakışınızı dramatik bir bicimde değiştirir. İhmal edilirse evliliği, arkadaşlıkları, mesleki kariyeri bozabilir. Tedavi edilmediği takdirde umutsuzluk ve hayatın yaşamaya değmediği duygusu uyandırabilir. Bazı hastalarda intihara dahi yol acabilir.

Yaşam boyu prevalansı genel olarak %15, kadınlar icin %25 olan ciddi ve yaygın bir hastalıktır. Genel gozlem bu hastalığın ulke yada kulturel farklılıklardan bağımsız olarak kadınlarda erkeklere gore iki kat daha fazla gorulduğu şeklindedir. Bu durumun hormonal farklılıklara, doğum yapmaya, ceşitli psikososyal stresorlere maruz kalmaya bağlı olarak gelişebileceği duşunulmektedir. Kadınlarda depresyonun daha sık gorulmesinde, hormonal faktorler orneğin menstruel siklus değişiklikleri, hamilelik, duşuk yapma, doğum sonrası donem, menopoz oncesi ve menopoz rol oynayabilir. Pek cok kadın ayrıca hem evde hem de işteki sorumluluklar, tek ebeveyn olma, cocukların ve yaşlanan ebeveynlerinin bakımı gibi ek stres faktorleriyle karşı karşıyadır.