Engellilik Nedir, Engelli Kime Denir?

Yalnız bizim dilimizde değil diğer bircok dilde de engelli ve engellilik anlamına gelen birden fazla sozcuk bulunmaktadır. Orneğin Turkce'de genel duzeyde engelli, ozurlu, sakat sozcukleri aslında aralarında anlam fakları olduğu halde aynı anlama gelmek uzere kullanılmaktadır. Genelde tum engelliler icin yaşanan bu karmaşa belirli engelli kumeleri icin de gecerlidir. Orneğin kor, Âma, gorme engelli, gorme ozurlu, az goren, vb. Bu sozcukler değişik anlamlar taşıdıkları gibi yer yer aynı anlama gelmek uzere de kullanılabilmektedirler. Bu da bir zihin karışıklığı yaratabilmektedir. Adlandırmadaki bu farklar, zaman zaman oyle cok tartışmaya neden olmaktadır ki, bu tartışmalar, gercek sorunların onune bile gecebilmektedir. Engellinin kim, engelliliğin de ne olduğu acık bir bicimde ortaya konmayınca, engellilere yonelik geliştirilecek politikaların, yasaların ve hizmetlerin kapsamı da belirsizleşmektedir. Bu belirsizlik de uygulamada pek cok sorunun ortaya cıkmasına neden olmaktadır. Adlandırmadaki karmaşa ve tanım gucluğu engellinin kendisini anlatmasını ve diğerlerinin de onları kolayca anlamasını zorlaştırmaktadır.

Engellilerin yaşadığı bir başka sorun da, kendileri ile ilgili sağlıklı istatistiklerin olmayışı. İlk defa son İki nufus sayımında engellilerin belirlenmesine yonelik bir soru sorulmuş, bunlardan ilkinden sağlıklı bir sonuc elde edilememiştir. Son nufus sayımında engellilere ilişkin kimi durumlar daha ayrıntılı sorularla soruşturulmasına karşın kamuoyuna henuz bir sonuc acıklanmamıştır. Sayım sonucunda ortaya cıkacak cok onemli bilgilere dayanarak bircok şeyi konuşabilmek ve pek cok hizmeti planlayıp, programlayabilmek sanırım cok daha kolay olacaktır.

Engelliliğin her zaman her yerde gecerli olculerle tanımını yapmak bir hayli guctur. Bu yuzden olsa gerek alanyazında (literaturde) cok değişik tanımları vardır. Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde "Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri (bedensel ya da sonradan olma) her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar" (3) sakat olarak tanımlanmaktadır. Engelli sozcuğu genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi cağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen, doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya cıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Hareket yeteneğinin kısıtlı olması, başlı başına bir engellilik midir? Eğer oyle ise hepimizin yapamadığı, beceremediği bir iş ya da eylem yok mudur, yaşamda? Engellilik gunluk yaşama katılmayı engelleyen, fiziksel işlevlerdeki bir sınırlılık hali olarak değerlendirilmelidir. Gercekte onemli olan, bazı işlevlerin yerine getirilmesinde karşı karşıya kalman bir fiziksel sınırlılığın olması değil, bunları "kompanse" edecek destek sistemlerinden yoksun kalmaktır. Eğer bir gozlukle, var olan gorme yetersizliğinizi rahatlıkla giderebiliyor ve işlerinizi gorebiliyorsanız bir sorununuz yok; ancak geri kalmış bir koyde ya da yorede bu gozluğe ulaşamıyorsanız, ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. O halde engellilik coğu zaman değişken bir konudur. Başka bir deyişle nerede ve nasıl karşılaşacağınıza bağlı olarak sonucları değişen bir durumdur.

Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve gucluk, onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir. Bilindiği gibi her turlu ayrımcılığın temelinde farklı olmak, yani "alışılmamış ozelliklere" sahip olmak vardır. Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteneği uzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır. Toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği, toplumun dışlayıcı tutum ve davranışları da engelli bireyin topluma eşit bireyler olarak katılmasını onler.