Ozyeğin Universitesi Sosyal Bilimler Fakultesi Oğretim Gorevlisi Dr. Senem Zeytinoğlu Saydam, hastalık surecinde hem hastaların hem de hasta yakınlarının psikolojik anlamda nasıl desteklenmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu


Meme kanseri gunumuzde kadın sağlığını tehdit eden en onemli hastalıklardan biri olarak gorulurken erken tanı ve gelişen tıbbi olanaklar ise hastalığın tedavi edilmesi olasılığını artırıyor.

1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinclendirme ve Farkındalık Ayı'na ozel acıklamalarda bulunan Ozyeğin Universitesi Sosyal Bilimler Fakultesi Oğretim Gorevlisi Dr. Senem Zeytinoğlu Saydam, kanser teşhisini tam anlamıyla idrak etmenin bile hastalar ve yakınları icin bir zaman gerektirdiğini, hatta coğu kişinin ilk zamanları hatırlamadığını soylediğine dikkat cekti.

“Bu, beynimizin bizi korumak icin yarattığı bir başa cıkma yolu olabilir” diyen Zeytinoğlu, şoyle konuştu: “Kanserle yaşamak hem hasta hem de yakınları icin hep ikilemli bir yoldur. Aynı aile icindeki bireylerin bile bu habere tepkileri farklılık gosterebilir. Bir kişinin şoku, ofkesi ve uzuntusu gozyaşları ve isyanla kendisini gosterirken, diğeri benzer duyguları yaşamasına rağmen tepkisiz kalabilir. Teşhisin ilk telaffuz edildiği anda coğu kişi inanmama/reddetme ve inanıp/kabullenme arasındaki ikileme girer ve bu ikilemi aşma surecinde kendi hızıyla ilerler.”





'TEDAVİ ŞOKU ATLATMAYI BEKLEMEZ'
Ancak bu surecte tedavinin ne hastaların ne de yakınlarının şoku atlatmasını bekleyebileceğini vurgulayan Dr. Senem Zeytinoğlu, tedaviye bir an once başlanması ve yol alınması gerektiğinin altını cizdi. Ailenin icine gelip oturan belirsizlikle ancak tedaviye başlandıkca, tedavide ilerlendikce, hastalığı keşfettikce baş edilebileceğine işaret eden Zeytinoğlu “Ancak butun cabalara rağmen o belirsizlik ve herkesin icine yerleşen korku tedavi tamamlansa bile tamamen kaybolmaz. Hem hasta hem de yakınları bu korku ile yaşamayı oğrenmek zorunda kalır” dedi.

Ruhen ve zihnen yaşanan ikilemlere paralel olarak davranışların da anlık değişiklikler gosterebildiğine işaret eden Dr. Senem Zeytinoğlu şoyle konuştu:

"Hem hastalar hem de yakınları bazen paylaşmak isterler bazen de hicbir şey konuşmamak. Bazen başkaları ile birlikte olmak iyi gelebilir bazen de yalnız kalmak. Ancak bilinen bir şey vardır ki ilişki sorunlarının yarattığı stres herkesi daha da zorlu bir yola surukler. Cunku insan paylaştıkca rahatlar ve birbirini rahatlatabilir. Coğu zaman sadece hastaların değil, hasta yakınlarının da psikolojik destek almaktan faydalandıklarını hatta beraber alınan psikolojik destekle daha da rahatladıklarını goruruz.”





HASTA YAKINLARININ DA DESTEĞE İHTİYACI VAR
Hem ruh hem de zihin yorgunluğu, doğru duşunmeyi hatta duyup algılamayı engellediğinden doktora beraber gidip bir kişinin doktorun dediklerini not almasının bile hasta yakınının uzerinden yuk alabileceğini vurgulayan Dr. Senem Zeytinoğlu sozlerine şoyle devam etti:

“Bazen hasta yakınlarının, bakımını ustlendikleri kişiyi korumak adına cok fazla yuk aldıklarını goruruz. Bu, uzun vadede ne hastaya ne de yakınına fayda sağlamaz; yorgunlukları ve kırgınlıkları artırır. Hastalar icin de hayata tutunabilmek ve kendisini sadece hastalıkla tanımlamamak iyileştiricidir. Bu nedenle mumkun olduğu kadar kendisini kontrolde hissetmesine, kendi tedavisinin sorumluluğunu almasına izin vermek gerekir. Kişinin kendisini tedavinin uygulandığı pasif bir beden yerine, tedavisinde soz sahibi, aktif bir birey olarak gormesi onemli bir guc kaynağıdır.”

Kaynak: posta