Muzik Benim İcin Duygusal Orgazımdan Otesi Değil (Hiphoplife)

U.L.a.Ş'ı ilk olarak İzmir'li Hucre 35bucuk grubu ile tanıdık ve kaydettikleri "Vazgec Cocuk" ile rap camiasında buyuk ses getirdiler. O gunden bu gune U.L.a.Ş ardında tam 5 album bıraktı. Bu albumlerden sonuncusu, Peak Pro. ekibi ile beraber hazırladığı ve buyuk beğeni topladığı "Nuans" albumu uzerine sizler icin detaylı bir roportaj gercekleştirdik. Gunumuz siyasetinden şahsi goruşlerine, albumdeki şarkıların perde ardından oluşum sureclerine, Peak Pro. ekibinden gelecek projelerine kadar Nuans merkezli gercekleştirdiğimiz roportajı hiphoplife farkı ile sizlere sunuyoruz. Keyifli okumalar dileriz.

Kısa sure once Nuans adlı 5. solo albumunu yayınladın. Albumun oluşum surecinden bahsedebilir misin ?

Biz, yani ben ve ekibim, Peak Music Production durmaksızın calışmalarımızı surduruyoruz. Siz UNDERollu ALBUM'u dinlerken biz NUANS'ı masaya yatırmıştık zaten. Yıllık takvim, cizelge kullanarak calışıyoruz. Bu yıl ne zaman, neleri yayınlayacağız ve sene icerisinde hangi projeler ustunde calışacağız gibi. Yani NUANS'ın oluşum surecini anlatmam aynı zamanda NUANS'dan sonra dinleyeceklerinizin de oluşum surecini anlatmam demek oluyor ki bahsettiğim gibi surecin belirleyicisi, yıllık hazırlamış olduğumuz takvimdir. Peak Pro. 2008-2009 arasında neler yapacak, U.L.a.Ş 2008-2009 icinde neler yapacak ve bu belirlenen başlıklar uzerinde nasıl calışılacak, ekstra gelecek işler nerelere yerleştirilebilir vs... Ayrıca, sanılmasın ki Peak Pro'nun ustunde calıştığı tek proje U.L.a.Ş'tır. Şu an eş zamanlı olarak, tum herkesin yakinen bildiği 2 değerli MC'nin de bandrollu albumlerinin her ikisinin de miks aşaması Peak Pro. etiketiyle hazırlanıyor. Bir diğerininkinin ise hem produksiyon, hem miks aşaması Peak Pro. bunyesinde gercekleştiriliyor. Hal boyle olunca da bizler bir programa yani onceden planlamaya ihtiyac duyuyoruz. İşte NUANS Albumu de onceden planlanmış bir program dahilinde hazırlanmış, zamanı gelince sizlerle paylaşılmış bir U.L.a.Ş & Peak Pro. Projelerinden birisi. Devamı ustunde calışmalar da durmaksızın suruyor...

Albumun hazırlanma aşamasında emeği gecen perde ardındaki isimlerden bahsedebilir misin ?

Albumun arkasında ki isim Peak Music Production'dur. Ben, Faruk UYAN, Mehmet Emin BAYRAKTAR, Oğuzhan Hazar Artış ve Yuken'den oluşan bir muzik ekibi. Burada "muzik ekibi" kelimesinin ustunde durmak lazım. Peak Rap camiasındaki benzerleri gibi bir Rap orgutu, cetesi, MC topluluğundan oluşan bir grup değildir. Bahsettiğimiz birliktelikte her birey muziğin bir bolumunde yetkin, etkin ve o bolumunde yoğunlaşmış durumdadır. Miks ve mastering, alt yapı ve kompozisyon, canlı enstrumanlar, soz, kurgu, vokal vs... Herkesin işi farklıdır bu birliktelikte ama herkes bir diğerinin işi hakkında da bilgi sahibidir. Neticede ciddi bir ekip ruhu havamız var, bunun nedeni hic kimsenin muzik icinde komplekslerinin olmaması. Yani one cıkma derdi, geride kalma sıkıntısı, bunun sorun edilmesi ve benzeri dertlerimiz yok. Sadece işimizi gercekten iyi yapmaya calışıyoruz. Cıkan her şarkıda herkesin emeği oluyor. Şarkıda hic bir işi olmasa dahi, orneğin alt yapısında, miks, mastering vs... hic bir noktasında olmasa dahi şarkıya fikir olarak kattıklarıyla ama uygularım, ama uygulamam sonuc olarak bakış acısına kattığı farklılık bakımından herkesin bir emeği oluyor her bir şarkıda. Dolayısıyla Peak Pro. Ekibi sorundaki cevabın ana başlığı konumundadır.

Bir de albumde duetleriyle bana eşlik eden arkadaşlarım var tabiki, yeri gelmişken Emre Baransel ve Pit10 'a burdan da teşekkur etmek lazım, kırmadılar albumde gerekli şarkılarda yorumlarıyla albume renk kattılar.

Bunun dışında albumun perde arkasında kurguladıklarım, hayal gucum var. SperMan yok ama Ozi var, Mark.A var ve diğerleri var. Ve tabi ki de bana, bize destek verenler var. Onlar albumun arkasındaki en somut destek ekibi zaten. Bunun dışında başka da birisi yok ne perdenin arkasında, ne de destekci tablosunda. Kendi kendimize yukseliyoruz...

Sadece hiphop camiası tarafından değil, bir cok muzik adamı ve muzik kitleleri tarafından takip edilen bir isimsin. Son albumunle gerek hiphop kitlesinden gerekse dışarıdan istediğin tepkiyi alabildin mi ?

Bak şimdi, bu albumle ilgili bir detaydan bahsedeceğim, bu album aslında cıktığı formatta hazırlanmaya başlanmadı, albumun cıkış noktası şuydu; UNDERollu Album sonrası Peak Ekibi 'nin UNDERollu Album'de en cok ilgi ceken 5-6 şarkıya yaptığı remiks calışmaları vardı, ağırlıklı olarak bu remikslerin olduğu bir album olacaktı ve 2-3 adette yeni şarkının eklenmesiyle bir e.p. calışması olarak cıkarılacaktı. Ancak surecte yeni şarkılar coğalınca saklamak istemedim, biriktirmek istemedim, bu yuzden hic dinletemeden eskiler klasorunde unutulan bir suru şarkım oldu, dolayısıyla madem boyle oldu remikslerdensadece 2 tanesini kullanalım yine normal l.p. bir album formatında yayınlayalım noktasına geldi album ve oyle de oldu.

İşin bu kısmını anlatmamın nedeni şudur, album kurgusu başlangıctakinden kopuk geliştiği icin aslında biraz geri cekilmiş bir album ortaya cıktı. Orneğin, albumdeki alt yapılar cok beğenildi, halbuki bizler geciş surecinde elimizdeki en sıradan alt yapıları değerlendirdik bu albumde. Tum bunlara rağmen album gercekten cok beğenildi. Dediğin gibi Rap camiası dışından da cok yoğun ve guzel tepkiler alıyorum. Mesela bir banka muduru tarafından dinlenilmek ve olumlu eleştiriler almak cok guzel bir duygu, ya da bir eğitmen tarafından Ozi'nin değerlendirilmesi, bunlar gercekten cok mutlu ediyor beni. Ha beğenmeyen olmadı mı, eleştiren olmadı mı? Elbette oldu, Vivaldi'nin Bach'ın bile eleştirildiği bir sektorde biz eleştirilmezsek zaten ayıp olurdu. Ancak burda bir parantez acmak istiyorum, temelsiz ve mantıklı eleştirileri ayırmak adına, Neydi bu temelsiz eleştiriler;

Eleştiriler:

A. Feat (duet) daha cok beklerdim: Buna anlam veremiyorum. O kadar fikirsiz bir yaklaşım ki, onlar gibi duşunmeye calışıyorum ama cokta başaramıyorum. Bu bir U.L.a.Ş Albumu, mixtape değil. U.L.a.Ş Albumunde herhangi bir duet de olmayabilirdi. Bu albumu duetler icin dinliyorsan, yanlış dosya indiriyorsun, ya bir album tamamlayamayacak kadar birikimi olmayanların 15 şarkıdan 14'u duet olan albumlerine yoneleceksin, ya da en guzeli mixtape indireceksin, dinleyeceksin.

O halde burda şunu da soralım; Amerika'da mesela bir cok tanınmış ismin albumunu coğunlukla duet şarkılar oluşturuyor neden?

Pek tabi ki oyle olacak, orda durum satış kaygısıyla doğru orantılı, X kişi, Eminem'in de dinleyicisini muşteri olarak kendine cekmek istiyor, 50 Cent'in de, Nelly'nin de... Onlar oyle yapmak zorundalar cunku milyonlarca dolar capında kaygılar iceriyor o albumler. Zaten coğuda kişiliksiz ve cabuk tuketilen urunler olarak raflardaki yerlerini alıp, raftan indiklerinde unutuluyorlar. Neden Me Agains The World Albumu hala kulttur? Madem kult neden icinde doğru duzgun duet yoktur? Bahsettiğimiz bir 2pac Albumu, ben Rap'e 2pac'la başladım, biz, 2 kişi daha bizi sevsin diye goruşumuzden taviz verecek değiliz, U.L.a.Ş Albumu U.L.a.Ş Albumu'dur, bir ticari kaygısı yoktur, duet icinse beklentin, yanlış durakta beklemektesin, cunku U.L.a.Ş hep yaptığı gibi sadece uygun şarkıda, uygun isimlerle duet calışmasında olacaktır, az ama oz olarak. Bu beklentideki kişilerin ozlemlerini zaten 10 şarkıyı dolduracak kadar bile potansiyeli olmayanlar 15 şarkıda 13-14 duetle ve yaptıkları bu işe album diyerek gideriyorlar. Ha ileride mikstape yaparsam eğer 15 şarkıda 15 duet de yaparım ama U.L.a.Ş Albumuyse destur demek lazım, album şahsıma munasırdır ve ticari bir kaygısı yoktur, ruhumun tatminidir....

B. Siyasi Şarkılar Olmasa: İşte en cok uzulduğum eleştiri turunden biri. Uzulmemin nedeni album ya da şarkının beğenilmemesiyse yarını gormek nasip olmasın. Uzulmemin nedeni, bunu diyen cocukların milli bayramlarda bayrak sallamasıdır. Ulke bu durumdayken, değerleri satılıyor, ekonomisi cokertiliyor, işcisi, ciftcisi tuketiliyor, yurt dışında pazarlanıyor, Barzani ve Talabani ile pazarlık masalarına oturuluyorken, siyasi şarkı olmasaydı demek gaflet, dalalet ve hatta hıyanettir... Susalım mı? Susalım calsınlar, susalım satsınlar mı? Susalım somursunler, susalım curutsunler mi? Susalım bolsunler, susalım Amerika'nın emrettiği olculerde değiştirsinler mi? Evetse, yolun acık olsun, hayırsa o zaman duşunerek konuşma yetini geliştirme vaktidir...

Bu madde icin diğer bir parantez, Rap'te siyaset olmasın diyenler icin: Neden? Rap'in cıkış noktası siyasettir, bunu kac "niggacı moruk" biliyor? Hani Amerikalı "nigga"ların her bokunu ezbere biliyorlar ya, bunu nasıl atlamışlar acaba? Siyah Panter'lerin isyan yuruyuşleri, Malcom X'ler, Martin Luther King'ler vs... Amerika'da ezilen, 2. sınıf muamele goren, oldurulen, işsiz bırakılan, varoşlara atılıp, oralara mecbur bırakılan siyah ırkın Amerikan politikalarına isyanı olarak başlamış bir muzik turunde siyasi konu işlenmesin demek abesle iştigal bir guncel yontulmuşluk gostergesidir. Siyaset ve Rap ic ice olmasın diyorsan yanlış muzik dinlemektesin bayım, pop ya da turevlerine yonelmek icin hicte gec değil, bilesin ki bu muziğin (Rap) başlangıcı politiktir ve bu muziğin onde gelen isimleri politik demec ve eylemleriyle efsanedir. (Orn. 2pac), In da clup'da iyidir ama biraz da public enemy, 2pac filan dinle, ufkun acılır. Ama anlayarak dinle, kavrayarak, hemen "beatler iyi, featler guzel, iyide okumuş, saygı..." diye yorumlamadan...

C. Dinlemeden Anlamadan Yorumlamak: Birisi bana dedi ki, "abi album super olmuş, ama merak ettim mark.a senmisin?" Şaka yapsa bu kadar zekice olamazdı. Sen albumu dinlememişsin ki be ustat, Tukendik Netekim, Guneşe Akın Başlayacak'ın olduğu bir albumde sadece bir karakter analizi olan Mark.A'nın albumdeki misyon ve vizyonunu gorememişsin ki be ustat... Ya da aynı karakter ile ilgili bir başka soruda, Dini eleştirel yazılar yazan bir yazar varmış, hoş soylenene kadar bilgim yoktu bu kişi hakkında, MARK A. imiş soy adı, ondan mı soz ediyor şarkı diye soran oldu. Arkadaş orda 4 kusur dakikalık kocaman bir biyografi (skit) var, sen onu dinleyip, o sonuca ulaştıysan pes, sana tume varım dersi veren hocanın ellerinden opmek lazım o vakit... Neticede varmak istediğim sonuc şudur C şıkkında, bir coğu albumu doğru duzgun dinlemeden, anlamadan, sindirmeden sadece standart yorumlar yapıyorlar. Bu sadece bu albumle ilgili değil, her kimin albumu cıkıyorsa hepsi icin gecerli bu yorum. Bu durumun onlarda farkında olduğu icin cocukca bir savunma mekanizması geliştirmiş bunye, "bu yorum album en az 2 kere dinlendikten sonra yapılmıştır", hahaha bu ne ya, tamam kızmaz kimse, 1 kere dinleyip yapsaydın, sanki farklı bir şey diyebileceksin 1 ya da 10 kere dinlesen : ) "Beat'ler cok iyi, feat'ler 10 numara, guzel okumuş, saygı" Ustat bu ne yorumdur ya,koca albumden bunu mu anladın? Hay senin muzik kulağına kurban ya... Ben bu yorumlara "pop star jurisi yorumu" diyorum. İcerik olarak takip et aynıdırlar. Beat iyi, feat iyi, iyi okumuş : ) Haftaya soz duzeltttceeemmm : ) Uzucu, hakikaten uzucu.





--> "TEK BASİT BİR DERGİ KADAR BİRİKİM, TOPLASAN OKUR YAZAR VE TUKETİR, RECEP OĞLAN SUS! CAYAN GİBİYİM....!!!"

Sonuc: Bak hala televizyonda koca koca rapciler "Rap duşunduğunuz şey değil, Rap şincik şole oluyor amirim" diye Rap'i anlatıp, yanlış anlaşılmaktan yakınıyorlar. 15 senedir bu boyle. O zaman burda herkes taşın altına elini koyacak, sizler de oyle. Acaba doğru yatırımlar mı yaptık diye... Soze gelince herkes Turkce Rap'e destek olmaktan soz ediyor. Ama birileri bir yerde yanlış yapıyor ki hala 15 yıldır televizyondaki konu bizler icin aynı. Rap sandığınız şey değil, bakın aslında şoyle, şincik, fakat...

Biliyorum, bir soru icin uzun bir cevap oldu ama bu konuda soylenmesi gerekenlerin binde birini bile olsa konunun dile getirilmesinin vaktidir diye duşunuyorum. Başka bir gun, başka bir platformda acarız inşallah bunları. Ozetle budur...

Yaptıkları beat'ler ile buyuk beğeni toplayan Peak Pro. Ekibi ile UNDERollu Albumu'nden beri calışıyorsun. Peak Pro. Ekibi'nden ve aranızdaki uyumdan bahseder misin ?

Bu ekibin formulu şudur, bu ekip muzik icin bir arada, statu ya da gosteriş icin değil. Kaldı ki ekipteki herkesin zatan Peak Pro. dışında bir mesleği ve işi var, kimisi mimar, kimisi Fizik Bolumu oğrencisi, kimisi ses muhendisi vs... Şoyle duşun bak, hani gunluk hayatında standart bir işi olan birinin cılgın yanı vardır mesela Harley'cidir, ve adam işten gelip takım elbisesini cıkartır, deri montunu giyer ve Harley'ine atlar, yine kimisi doktor, kimisi avukat, kimisi yonetici vs... den oluşan Harley'ci ekibiyle takılır geceleri. Boyle bildiğim cok iş adamı var benim, mesela Fenerbahce'de 1907 Derneğinde oyle bir ekip var, adamlar gunduz iş adamı, doktor, avukat vs... gayet saygın tipler, haftasonları dovmeli kollar, deri montlar ve Harley'leriyle takılıyorlar. İşte Peak bir noktada boyle bir birliktelik. Bizim Harley'imiz de muziğimiz. Hic birimizin one cıkma kaygısı yok. Cunku cok dengeli bir ekip bu. Mesela normalde Rap camiasında birliktelikler, 8-10 adet MC'nin bir araya gelmesiyle olur. Neticede herkes aynı işle meşgul olduğu icin de ister istemez, insan doğası gereği bir ic rekabet oluşur. Biz bu dengeyide cok doğru yerleştirdik. Cunku MC, beat maker, miks, mastering, canlı enstrumanlar vs... Her işin başındaki isimler farklı farklı bizde. Hepimiz her konuda aktif olarak ya da sadece yorum yaparak uretimde soz sahibi oluyoruz ama neticede bizde 10 tane forvet yok. Defans belli, orta saha belli, forvet belli. Bu yuzden hoş bir uyum var. Zaten işin başında eskiden beri calıştığım Faruk'la bir ekip kurmaya karar verdiğimizde bu yonde gelişmesini istedik ve sağladık. Yani madem futboldan ornek verdim futbolla tamamlıyayım, biz kendimize cok uygun, kişilikleri oturmuş, doğru transferler yaptık.

Ama Peak ile calışmak cidden zordur. Mesela siz benim hakkımda okuduğunuz eleştirilere eleştiri mi diyorsunuz? Bir de kendi icimizdeki oz eleştirileri duymanız lazım o zaman. İnanın herkes katlanamaz buna, muziği bıraktırır bu ekip bunyesi zayıf olana. Mesela şuan bu ekip ben haric cok tanınmış 2 MC'nin bandrollu albumlerinin produksiyon ve miks aşamasında calışmalarını surduruyor, inanın onlarda sert eleştirilerden nasiplerini alıyorlar. Mesela bazen "Produksiyon yapıyor musunuz Peak dışında?" diye soranlar oluyor ben de "Emin misin, son albumun olabilir : )" diyorum. Cunku Peak'in kotu işe tahamulu yok. Bu adamlar muzik bilen adamlar. Muzikal hataların ağır eleştiri olarak geri donuyor sana. Ama bunlar hep daha iyisini yapmak icin, gelişmek icin boyleler. Cok ozel ve başarılı bir ekiptir Peak Music Production Ekibi, uyumun nedeni ortak paydalardır. Efendi adamlardan oluşmasıdır, işi bilenlerin ellerinin muziğimin ustunde olmasıdır başarımın bir tarafındaki neden. Cok ciddi eleştirilerle boğuşursun yapım aşamasında, ama bu eleştiriler oyle basit, feat az, ruh yok, incik, boncuk eleştiriler değil, ciddi ciddi muzikal eleştiriler, yani eğitimini almanız gereken konularda gelişmeye dayalı eleştiriler. Netice itibariyle, Peak zor bir ekiptir, ama uyumu ve başarısı paralel bir ekiptir. Giderek gelişecek ve buyuyecektir. Uyumun nedenini sormuşsun, bunun nedeni ortak paydalar ve benzer kişilikler diyebilirim.

Albumun en dikkat ceken noktalarından biri de kapağı. Buyuk beğeni toplayan bu dikkat cekici kapağın hikayesini anlatabilir misin ?

Kapak icin başka bir arkadaşla anlaşmıştık ama ailevi problemlerinden oturu sanırım soz verdiği tarihte yetiştiremedi. Biz de o halde kapak da Peak icinden cıksın diye duşunduk ve boylece kapakta bir Peak Produksiyonu oldu. Bu kez kapakta fotoğraf kullanmayalımla başladı kurgusal alt yapısı. Sonra bir anda kapağı yapan Faruk'un onerisiyle gelişmeye başladı ve U.L.a.Ş yazısını albumde yer alan sozlerden oluşturalım fikri doğdu. Derken albumun adı olan NUANS'da onlarca Peak Pro. yazısının arasında kalan boşlukta oluşsun fikri ortaya cıktı ve kapak oluşmuş oldu. Nuans dediğinde boyle bir şey belkide : )

Nuans'ta da bundan bir onceki calışmalarında olduğu gibi siyasi etkiler goruyoruz. "Guneşe Akın Başlayacak", "Tukendik Netekim" ve albumu acan "Onlar Oyle İstedi" de sol goruşlu kavramlara rastlıyoruz.

Benim Sol goruşlu olmam değil burada ki konu. Evet ben Sol goruş penceresinden işliyorum siyasi şarkıları. Bu dedemden beri gelen bir aile goruşu bizde, adım Ulaş olurken de nedeni bununla alakalıydı zaten. Ama yineliyorum, sol ya da sağ, o şarkılar Sol goruşun icerik analizi değiller. Bir cok sağ goruşlu insandan da teşekkur ve tebrik mesajları aldım ben o şarkılarla. Cunku orada anlatılan ulke meseleleridir. İşsizliğin, eğitimde yanlış politikanın, sağlık sistemindeki carpıklığın, gelir dağılımındaki eşitsizliğin, sosyal toplum bilincinin solu sağı olmaz ya da şoyle soyliyelim, solu da sağı da birdir. O şarkıların temeli 1950'lerden beri sure gelen teslimiyetci politika eleştirisidir.

Orneğin, AB uyeliğimiz, genclere sor hepsinin aklında; "olm avrupaya vizesiz gitcez lan ehuehu" al bak nah gideceksin vizesiz. Genclerin boyle gozu boyanıyor ve sindiriliyorlar. Bu yuzden tarih diye şarkı yaptım. Tarihini bilmeyen gelecek planları yapamaz ve gelecekte aynı tuzaklara duşer. Bu ulkeMenderes hukumeti doneminde Nato'ya uye olurken ne diet odedi kac genc biliyor? Kore savaşı! Soylediğimde "Kore mi? Biz Koreyle mi savaştık?" diyen bir suru genc oluyor. Ya ne sandın, ustelik bizim savaşımız değildi, bir cok Turk evladı Amerika icin olmeye gitti bilmediği topraklara, kendisiyle ilgili olmayan savaşın ortasına. AB uyeliği, peki bunun icin ne diet isteniyor? Kac kişi bunları araştırıyor. Varsa yoksa populist yaklaşımlar, Vizesiz gezeceğiz, gezersin vizesiz!!! AB ulkeleride seni bekliyordu...

Ben Kapital duzeni eleştiriyorum o şarkılarda. Cunku sonucunda batmaya mahkum bir duzendir. Bak ABD ve diğer buyuk ulkeler devletleşme yonunde adımlar atıyorlar, o zaman neden kimse sormadı, "ulan bize niye herşeyimizi sattırdınız?" soyliyeyim nedenini, cunku kimse farkında değil, genclik bitmiş, kaldı ki zaten "album iyi, beatler guzel, feat ler cok iyi, iyi okumuş..." diye yorum yapan adamdan ne bekleyebilirsin ki bu konuda?

Bak ne ironiktir ki, 40 yıl sonra Amerikan 6. Filo'su boğazlardan gecti. (Rusya olayları). Al sana 2 fotoğraf, 40 yıl once 6. Filo geldiğinde, İstanbul'da yer yerinden oynamıştı. "YANKEE GO HOME" sloganlarıyla Turk genci geldiğine geleceğine pişman etmişti Amerikalı askerleri. Herkes Dolmabahce'ye koşmuş ve denize atmıştı Amerikan askerlerini. Bak 40 yıl sonra, 6. Filo yine boğazlardaydı, ne oldu? Geldiklerinden haberi bile yoktu coğu gencin. Olsa ne olurdu ki, rapcisi "moruk sizin ordan full cap yollasana bana" derdi, cadde cocuğu "ay zenci olan yakışıklıymış oha falan oldum" derdi, "gazetecisi, secimi Obama'mı kazanır diye sorardı", politikacısı ise umruna bile getirmedi zaten.

Anlıyor musun ne demek istediğimi? TUKENDİK, TUKETİLDİK. İhtilaller ve emperyalist tuzaklar. Oturup burda kapitalizm neden kotu bir sistem ve elinde sonunda neden cokmek zorunda anlatmayacağım. "Artık değer", "hak", "paranın tanımı" gibi şeylere değinmeyeceğim, sayfalarca yazmam gerekir. Ama cok ironik bir değişimden daha bahsedip alttaki soruya gececeğim.

Ben orta okuldayken, bize coğrafya derslerinde "Turkiye tarımda kendi kendine yetebilen nadir ulkelerden biridir." diye oğretilmişti. Hatta bu cumle benim coğrafya sınavımın birinde sorunun cevabıydı. Bugun? Koca karadenizin var ama fındığı dışardan ithal ediyorsun. Finduk finduk, bildiğin finduk, dışardan alıyorsun, pamuğu dışardan alıyorsun, buğdayı bile. Cunku izin vermiyorlar uretmene. Ciftci kan ağlıyor. Al iki fotoğraf. Ataturk'un bir ciftciyi dinlerken cok hoş bir fotoğrafı vardır, şimdi ise o ciftci "otur yerine" diye azarlanıyor. Bu boyle olduğu surece ben arka sıralardan "ASIL SİZ OTURUN YERİNİZE VATAN HAİNLERİ" diye bağırmaya devam edeceğim. Anlayan anlar, anlamayana da bir gun zorla anlatacaklar, ama korkarım ki cok gec kalınmış olacak!

Gercek anlamda bu tarz siyasi olaylara değinen isimler bir elin parmağını gecmeyecek kadar az. Biz ise senin her albumunde bu kavramlara rastlıyoruz. Bu siyasi tarih icerikli uretimleri dinleyiciyi bilgilendirmek icin mi yoksa kendi icindekileri boşaltabilmek icin mi yapıyorsun ?

Bir şeyler yapmam gerektiğini bildiğim icin yapıyorum. Elimden gelen bu. Universitedeyken de, bakan geldiğinde eylem duzenlerdim, duzenleyen ekipte olurdum. "İŞTE BENİM ANLADIĞIM TURK GENCİ BUDUR!" sozunun altında kalmak istemiyorum. Zaten Ataturk'un yuzune bakacak halimiz yok şu donemin gencleri olarak, bir de tumden sessiz, caresiz, eli kolu bağlı oturamıyorum. Ben muzik yapıyorum, elimden gelen bu, muzik sayesinde 1 genc "ulan bu ulaş 68 diyor, nutuk diyor, tarih diyor, ne diyor lan bu bir okuyayım bakayım" diye 2 satır okuyup, bilgilenip, ufkunu genişletiyorsa ne mutlu bana. Yapmamın nedeni, bir şeyler yapma gerekliliğinin ağırlığı, bu sayede birileride kendi bakış acısını genişletebiliyorsa benim icin en buyuk başarı kriteridir bu. Ben "hic olmazsa bunu yapmam lazım" diye hissettiğim icin yapıyorum. Kaldı ki, ben albumlerimde siyasi icerikli şarkıları cok az tutuyorum. Genel kompozisyonun %20'sini ya oluşturur ya oluşturmaz o şarkılar. Neticede bunlar benim albumlerim ve soylemem gerekeni de sakınacak değilim. Sakınanlar duşunsunler...

Siyaset her turlu sozun ve duşuncenin kolayca carptırılabileceği tehlikeli bir kulvardır. Yanlış anlaşılmaktan ya da duşuncelerini benimsemeyen insanlar tarafından tepki gorebileceğin gerceği hic aklına geldi mi ?

Yanlışın var, muzik daha tehlikeli bir kulvardır. Siyasetten bile tehlikelidir. Hatta bizzat senin MSN iletinde kullandığın hoş bir soz var, "hayatı riske atmanın en guzel yoludur muzik" diye. Birileri hep kotu gozludur, hep eleştirir, hep aşağıya cekmek ister, bu her zaman olur. Ama benim soylediklerim acık ve nettir. Ben siyasi olarak Kemalist değerleri savunan ve ulkenin tek ihtiyacı Kemalist devrimdir ve M.Kemal ATATURK'un cizdiği yoldur diye duşunen bir Turk genciyim. Bu yanlış anlaşılmaz, aksine doğru anlaşılırda kimilerinin hoşuna gitmeyebilir! Onlar hoşlanmadı diye biz değerlerimizi başı boş bırakacak değiliz, kimse kusura bakmasın ama biz bu toprakların nasıl kazanıldığını, Cumhuriyetin ne şartlarda kurulduğunu biliyoruz. Ne yani, benim ozgurluğum icin Canakkale'de, Afyon'da, İzmir'de vs... olen binlerce cocuk yaştaki insanın, kadının ve erkeğin yaptıklarının altında mı kalacaktım? Kalanlar kendi yarınının derdine duşsunler. Yanlış anlaşılma olmaz 3 şey mumkundur. Ya hic anlaşılmaz (abi Mark.A senmisin, feat az, beat gaz vs...), ya gayet net anlaşılır ama işlerine gelmez aşağıya cekmek isterler (beğenmedim olmamış vs...), ya da adam gibi anlaşılır. Başka ihtimali yoktur...

Bak sana bir şey anlatayım, nasıl teftiş altında olduğunu anla diye. Biliyorsun Koyverme Oy Ver adında, genc nufusu oy kullanmaya, kendi kaderlerini kendi elleriyle cizmeye yonlendiren bir kampanya yapıldı universitemde ve benden de kampanyanın şarkısını hazırlamamı istediler. Neyse 1-2 T.V. Programı sonra kampanyayı yuruten arkadaşım aradı ve "Amerikan konsolosluğundan 2 yetkili kampanya hakkında konuşmak icin bizimle goruşmek istiyor Ulaş ve gormek istiyorlar" dedi. Şok oldum, bu bir universite, ders ici calışması ve konu tamamen Turkiye'nin ic meselesi. Neyse Hocalarımız da biraz kıllandı ve buluşmayı universitede gercekleştirdiler. Geldi 2 guler yuzlu Amerikalı ve A'dan Z'ye kampanyayı soruşturdular, iktidara muhalif misiniz? vs... bir ton soru, sonra şarkıyı dinlediler bana sorular sordular vs... en sonunda da konsoloslukkartlarını verip, ne zaman isterseniz arayabilirsiniz ağız calımıyla notlar alıp gittiler.

Bu bir ders ici uretilmiş, not alıp sınıf gecmek icin yaratılmış ve kapsamı nispeten dar, konusu guncel ve Turkiye ic meselesi olan bir konuydu. Ama Amerika'nın bu bile ilgisini cekmişti, benim ulkemde, benim topraklarımda, gelip beni soruşturdular. Hal boyleyken, varsın yanlış anlaşılsın soylediklerim, varsın ben kotu olayım. Ama bildiğimi soylemekten de geri kalmayacağım...

Tukendik Netekim'de "ampulun karanlığında yalnızız" diyerek gunumuzun iktidarlarına bir gonderme yapıyorsun. Albumunde de bir parcada sana eşlik eden Pit10'un da bu tarz soylemlerle başbakan ile davalık olduğunu biliyoruz. Duşunce ozgurluğunun kısıtlanması mıdır bu, sen bu konuda ne duşunuyorsun ?

Bu iktidarla başlamadı. 68'lerin darbesinden beri boyle. Hoş Menderes doneminde muhalefet partisinin mitinglerinin bile yasaklanmasıyla filan da vardı ama aslen 68'lerin darbesiyle başladı. Bilindiği gibi Deniz Gezmiş ve arkadaşları "Gercekten demokratik ve tam bağımsız Turkiye" dedikleri icin, tek bir kişi bile oldurmedikleri halde, 23-24 yaşında oğrencilerken idam edildiler. Ama bak, binlerce ananın gozunu yaşlı bırakan, bebek katilini İmralı'da besliyoruz şimdi, bir koynuna karı sokmadığımız kaldı. Hoş onu da yapıyorlardır belki. Ne ironik değil mi? 40 sene once universiteli gencler "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, yaşasın tam bağımsız Turkiye" dedikleri icin asıldılar, şimdi binlerce Turk Askerinin, turk kadınının, cocuğunun katilini besliyoruz. O gencleri "bağımsız Turkiye" sloganları icinde asarlarken M.Kemal'in "BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR!" sozunun asılı olduğu bustte hemen avlunun yakınlarıda bir meydanda doğan guneşle parıldıyordu!

Sonra 80 ihtilali, bu ulkenin geleceğini dinamitleyen ressam Sayın Kenan, 16 yaşındaki gencin yaşını 1 gece mahkeme kararrıyla 18 yapıp, 1 gecede asan lider! Yunanistan'a amborgo uyguladığımızda, Ecevit'i ezmek icin maşa olarak kullanılan ve ambargoyu kaldırtan, Amerika'nın soğuk savaştaki en buyuk yandaşı ressam. Konuşanın işkenceler gorduğu, Ziverbey Koşkuyle unlenmiş darbeler. Sonra sindirilmiş genclik.

Bunların hepsi bir program dahilinde işler. Bak 2. 3. sınıf dunya ulkelerinde (ki Salazar'ın da itiraflarında alenen belirttiği gibi) halkı uyutmanın 3 yolu vardır. Buna 3 F denir. Football, Fiesta, Faith. Yani futbol, eğlence (magazin) ve inanc somurusu, din. Şoyle kafanı kaldır ve gozlemle, bak bakalım bu politika sozluğune girmiş 3 F taktiği sana da yakınlarda hissedilir halde gelmeyecek mi?

Ama burda şunu belirtmek lazım. Kucuk insanlar kişileri eleştirir, buyuk duşunenler ise sistemin kendisini. Mesele burda iktidardakiler değil, kurulan sistemdir, bu gun iktidarda onlar olmasa başkası benzer uygulamaları yapacak, yapmadı mı? S. Demirel? T. Ciller? M. Yılmaz? Hangisinin otekinden farkı vardı? Caldılar, caldırttılar, hortumlattılar ve Amerika ile gelişmekte olan sermayelerin somuru mekanizması olan IMF'nin oyuncağı oldular. Derdim ve eleştirim kişilere değil, manteliteyedir. Adil, konuşanın susturulmadığı, duşunen ve araştıran bir neslin yeniden yaratıldığı, gelirin eşit dağıtıldığı, bir sistem istediğim icin eşeltirilerim. Yoksa isimlerle uğraşmıyorum, isimlere takılmıyorum. Al birini, vur otekine. Hepsi emir kulu...






Nuans'ta SperMan, Behcet, Micheal Myers gibi karakterlerine ekleyebileceğimiz yeni karakterlerle karşılaşıyoruz. Bu karakterleri kimlerden esinlenerek nasıl oluşturuyorsun anlatabilir misin ?

Siyaset dışı konulara gectiğimize sevindim, cunku albumlerimde 12-13 şarkıda maksimum 1-2 şarkı politik tabanlı oluyor. Ben politik muzik yapan birisi değilim. Sadece yanlış olduğunu duşunduğum şeyleri gerek politik gerek başka kulvarda olsun, eleştirmeden duramayan birisiyim. Cunku bir kaygım yok benim. Beğenen beğensin, beğenmeyen neden beğenmedi diye hayıflanmam. Muziğin buyusu de bu zaten. Kimseye eyvallahım yok. U.L.a.Ş olduğum icin BAĞIMSIZ ve ozgurce işimi yapıyorum.

Soruna gelince. Ben SperMan, Behcet, Mark.A, Ozi vs... gibi onlarca karakteri kafamda oluştururken muziği tiyatral gozle işlemeyi sevdiğim icin boyle yaptığımı keşfettim. Esin kaynağım sizlersiniz, gozlemliyorum, seni ve herkesi ve sizlerin tavırlarını abartarak işlenebilir hale getiriyorum. Mesela şimdi yeni albumde bir organizator var yeni bir karakter. Cok eğlenceli oluyor şarkı. Sizlerden esinleniyorum dediğim gibi ve kendimce yorumluyorum. Ama bu yeni de değil. Mesela bir coğu bilmez, muziğe bir sure ara vermeden once 2001 yılında cıkardığım "Senin Değerlerin E.P."de de Porno Ali diye bir karakterin gozunden işlemiştim konuyu. Yani bu karakter temalı oykuler 2005'de SperMan ile başlamadı, 2001'den beri boyle uretimlerim hep var.

Şu an bir kac ismin daha bu turde işler yaptıklarını gozlemliyorum. Bu ne kadar doğru yanlış bilemiyorum ama hoşuma gidiyor, cunku bir konuda onculuk etmiş oluyorsun. Bu benim icin değerli bir şey. Hatta bu konuda, "ilk U.L.a.Ş yaptıysa patenti U.L.a.Ş'ta mı olmak zorunda" diye eleştirenler oluyor, bunlarda cok sacma geliyor bana, ben patent peşinde değilim, isteyen yapsın ama neticede ilk uretenin yeri her zaman başkadır. O yuzden Rap dendiğinde ille parantez icine Cartel'de yazılır, yazılmalıdırda. Ama beğenirsin, ama beğenmezsin, fakat bu muziği bu topraklara resmi anlamda ilk getiren isimde sen beğensen de beğenmesen de bellirdir. Bu demek değildir ki ilk Cartel Turkiye'ye Turkce sozlu Rap'i getirdi diye başka kimse yapmasın. Ama ilk yapanında yeri ayrıdır, cunku akıl edip, ilk yaratan o dur. Yoksa fişi prize sokmak icin herkesin Thomas Alva EDISON olmasına gerek yoktur, sadece EDISON'un yeri ayrıdır o kadar ; )

Bu karakterlerden bir tanesi de her cocuğun okula beslediği mutlak kini daha şiddetli yaşayan "8F'den Ozi". Nedir bu karakterin hikayesi ve bu kini neden bu kadar sert dışa vuruyor ?

Uc bir karakter Ozi. Orta okul son sınıftayken geometri hocasının ona takmasından oturu hayatı zindan olmuş, okuldan, hayattan soğumuş ve okumaya daha fazla dayanamayıp lise 2'den terk edip zamanla buyuk bir mafya babasına donuşmuş ama aklı hep 8F'de kalmış bir duygu adamı aslında. Gunun birinde bir cek işi geliyor masasına ve odenmeyen cekin muhattabının 8F'deki geometri hocası olduğunu gorunce hikaye başlıyor.

Neden bu kadar sert? Cunku bu bir kurgu, bunu bir yerinden tutup abartmadan anlatırsan sıradan bir oyku olur. Bir şekilde tiyatral hale sokmak gerekir, ayrıca bu gangsta arkadaşlar şarkılarında onune geleni deşip, biciyor o sert olmuyorda Ozi Hocasının cesedini kokana kadar şehir copluğunde bekletiyor bu mu sert : ) Bence Ozi tam bir duygu adamı. Oyle olmasa yıllar oncesinin hesabını kesmek icin yeltenmezdi bile.

Ayrıca burada yine bir sistem eleştirisi var. Bence herkes oğretmen, polis gibi mesleklerin sahibi olmamalı. Yani universite oğretmenlik okuyup, formasyon alan herkes oğretmen olmamalı. Cunku insan ilişkisi, hele ki o insan bir cocuksa onunla ilişki zordur. Benim lise de derse girip "sizi sevmiyorum" diyerek acıp tum ders gazete okuyan hocam vardı. Şimdi bunu oğretmen yapan sisteme sovmeyeceksin de neye soveceksin. Ya da sokakta zam isteyen emekli bir kadının başını tekmeleyen polisi yaratan sisteme sovmeyeceksin de neye soveceksin? Bu tur mesleklerde psikolojik test uyguanmalı. Gecemeyen isterse universiteyi birincilikle bitirsin polis olma ya da oğretmen olma ehliyeti verilmemeli. Yoksa işte bir suru oğrenci yanlış eğitmen yuzunden okulundan, derslerinden nefret ediyor. Benim aldığı not ve hocasından duyduğu sozler yuzunden intihar eden sınıf arkadaşım vardı. Şimdi hangi not bir insan canınından daha onemli olabilir. Yetiştirdiğin bir insan, karpuz değil. O yuzden biraz da insandan anlayan eğitmenlere oğretmen olabilir ehliyeti verilmeli. Kaldı ki, karpuz alırken bile, karpuzdan anlayan birine elletip, kestirip alan bir milletiz. Yani Ozi'de bir sistemin eleştirisiydi, ama kacı anladı orası muamma!

"8F'den Ozi" aslında medyaya yansısa buyuk tepki cekebilecek bir calışma. Oğretmenlerini vuranlar icin sığınabilecekleri guzel bir " etkilendim" bahanesi. Bu tarz duşunceler gecti mi senin de aklından ?

Hahaha evet korkmadım değil. Şimdi delinin biri hocasını vurur, U.L.a.Ş dinledim, ondan esinlendim der, ana haber bultenlerine konu oluruz, işin yoksa oğretmenlerin toplu davaları, eleştirilerle uğraş dur. İnan bu aklıma geldi ama olmaz diye kendimi telkin edip aldım albume şarkıyı. Neyse şimdilik hoca zayiatımız yok : )

Albumdeki en duygusal iki şarkıdan biri icin Yuken'in de eşlik ettiği "17 Yaşım" diyebiliriz. Bildiğimiz kadarıyla 17. yaş gununu ardında bırakalı bayağı oldu o yuzden neden bu konseptte bir şarkı yaptığın merak konusu. Hikayesini anlatır mısın ?

Ben de 17 yaşımdayken aşıktım cunku. Aslında bu bir Yuken şarkısıydı, Yuken mesleki kariyeriyle ilgili olarak bir yer icin bestelemişti şarkıyı, şarkı album icin değildi, ben de yoktum şarkıda zaten. Ama Yuken şarkının kayıdını bende yaparken, bu şarkı albumde yer almalı diye duşundum ve hemen soz yazdım Yuken evden gidince. Sonra akşam ona şarkının benim versiyonunu yolladım ve o da cok beğendi. Sonra şarkıyı bitirdik ve sizlere ulaştırdık.

Şarkının hikayesi bende değil Yuken'dedir bu yuzden. Bendeki noktası ise aynı yaşlarda ben de aşıktım, hayatımda ozel birisi vardı. O yuzdendir. Zaten sende katılacaksındır ki 17-18 yaşları insanların belkide gercekten sevebildiği en kaygısız yaşlarıdır. Sonra işin cılkı cıkar. Evlilikler sozleşmeyle olur, beklentiler değişir, cirkinleşir, aşkın da, sevginin de boku cıkar. Hic bir aşk 17 - 18 yaşlarındaki kadar ictende değildir kanımca. Ya da ben bu konuda şanssızdım belki de...

Albumun en uzun parcası bir diğer yeni karakterimiz Mark.A'ya gecmeden hemen once Mark.A'nın kendisini anlattığı bir skit. Oyle vurgulu okumuşsun ki dinleyene her kelimesinde istediğin duyguyu verebilmeyi başarmışsın. Hikayesi nedir Mark.A'nın ?

Seslendirmek sahiden zor bir şey. Vurgular, duygu tonlamaları vs... Sadece elimden geleni yaptım diyebilirim. Ben tiyatrocu ya da bu konuda eğitim almış birisi değilim. Sadece kafamda tasarlayarak yapabildiğim kadar seslendirdim. Beğendiyseniz ne mutlu bana.

Mark.A'ya gelince, bu abimizden once onun liberalist babası aslında ilgi cekici tiplememiz. Koyde toprak sahibi bir ağa iken, 80 ihtilali sonrası Anavatan iktidarıyla liberal ekonomi ve Amerikan sermayesinin ulkeye akmasıyla hızla zengin olup koylusunu ortada bırakıp Almanya'ya yerleşen bir inanc taciri, somurucusudur şahsımız. Orada da, 3-5 birikmişi olan gurbetcinin parasını "sizi cennete sokacağım, orada tanıdıklarım var" diyerek somurmuş ve Almanya'nın onemli zenginlerinden birisi haline donuşmuştur. E Almanya'nın o donemki para birimi Mark ile koydeki Ağa sıfatı birleşince de Mark Ağa diye tanınır olmuş haliylede. Mark.A ise bu şahsın tek oğlu : )

Oğlu Mark.A ise zenginlik icinde buyumuş bir şımarıktır. Marka urunlere duşkun bir kacakcıdır. İstanbul'a yerleşmiş ve işleri buradan yurutmektedir. Markalara duşkun olmasından oturu ve babasının kısaltılmış halinden oturu de MARK.A diye un salmış bulunduğu camiada.

Aslında Mark.A'da bir karakter analizinden yola cıkarak yaratılmış sistem ve donem eleştirisidir. İnanın gunumuzun bir cok iş adamı Ozal doneminin yarattığı Mark.A'lardır. Tamamen karakter ustu bir donem eleştirisidir, yani Mark.A bahane, eleştiri donem ici sistemedir....

Mark.A'ya baktığımızda aslında senin bugune kadar hep karşısında olduğun bir tiplemeyi ve duşunce yapısını karakter haline getirdiğini goruyoruz ?

Dediğim gibi, Mark.A zaten bir donem eleştirisi. Birde onların gozunden eleştiriyi boyutlandırmak istedim ve onlar gibi davranmaya calıştım... Cok cirkin bir ruhtur Mark.A, inşallah oyle birisiyle vakit gecirmek zorunda kalmam. Pis bir adam, tam bir liberal kapitalist, Mark.A işte ya, daha ne beklenir ki zaten : )

"Ver Kondom" adlı parcada Peak Pro. ekibinin adına rastlıyoruz. Bir onceki albumunu de goz onunde bulundurursak Peak Pro. ekibi icin yaptığın parcalar hep hareketli oluyor. Şarkının dikkat ceken bir altyapısı ve ismi var. Hikayesi nedir bu şarkının ?

Alt yapı Turkce Rap'te cok sık gozlemleyemediğim kadar tam anlamıyla West Side ruhundaydı. Aslında bu da albumde yoktu. Yuken bir akşam bunu bana yolladı ve kendi projeme kullanmayı duşunuyorum ne dersin dedi? Bu kadar West bir alt yapıya hic okumamıştım daha once, ben albume alıyorum bunu dedim ve hemen sozlerini yazdım. Oluşum sureci budur.

Adı da şurdan geliyor, o donem şarkıları iyi okuyunca kendi aramızda eylence olsun diye zenci taklidi yapıp "becerdin şarkıyı moruk" diye gır gır yapıyorduk. Şarkıyı beceriyorsam bunun kondomuda beat'idir ozaman diye duşundum ve beat yolla yerine, Rap'im geldi, kondom ver demeye başladım bir sure. Yeni beat'in adı artık yeni bir kondom olmuştu. Boyle bir ekip ici eğlenceden doğmuştu ismide...

"Underollu" albumunde en cok tutan iki parcaya bu albumde de rastlıyoruz, bunlardan birisi herkesi derinden etkileyen "Behcet'in Oykusu". Neden bu şarkının secildiğinden ve remiks aşamasından bahseder misin ?

Başlarda da anlattım, aslında bu şarkı secilmedi. Bu dinledikleriniz dışında 4 şarkının daha remiksi var UNDERollu'den. Cunku bu albumun cıkış noktası remiks album + 2-3 adet yeni şarkıydı. Yeni şarkı coğalınca ben de UNDERollu'den en cok ilgi goren 2 şarkının remiksini koyalım sadece diğerleri dışarda kalsın dedim ve bu yuzden sadece o ikisi oldu.

Ve Underollu albumunde buyuk ses getiren bir diğer parca da '96 idi. Yurt dışında sık yapılan bir remiks calışmasına rastlıyoruz bu şarkıda. Tutan şarkıların bir sonraki albumde veya single olarak bir başkası ile yeniden kaydına girilmesi.

Evet, sıradan bir remiks olması yerine remiksinde yurt dışında da cok uygulanan, tutan şarkıların farklı isimlerle yeniden yorumlanması hadisesinden yola cıktım ve benim bir sonraki jenerasyonum olan birinin şarkıda yer almasını istedim. Sağ olsun Pit10'da kırmadı beni ve gayet başarılı bir performansla şarkının remiks versiyonuna onemli katkıda bulundu. Ama vallahi bravo, işin kilit noktasını yakalamışsın sen Bahadır, 100 dinleyenden 98'i uyanamadı buna.

Şarkıda Tupac'ın sesine ve sonunda da "Life Goes On" adlı efsane şarkısından bir kesite rastlıyoruz. İlk şarkıda dinleyiciye eskiyi hatırlatırken remiksinde bu kesitlerle dinleyiciyi eskiye goturmuşsunuz. Evet, benim icin '96 2pac demektir. Ben onunla başladım Rap'e, onunla buyudum. Duruşu cok ozel bir isimdir benim icin 2pac. Kendi halkını bilinclendirmek icin yaptığı politik soylemler, şarkı sozleri ve sihirli melodileri. Majesteleri sıfatını sonuna kadar hak eden ozel bir isimdir hala benim icin o. Şarkıda da Majesteleri 2pac'a gonderme yapmak istedim. Sonda calan o şarkıyı ben geceleri sabaha kadar dinlerdim. O zaman CD calarlarda cok yaygın değildi, bende de yoktu, kasetten başa ala ala bıkmadan dinlerdim. Sonra başa almaktan kurtulmak icin sadece o şarkının olduğu bir 90'lık kaset doldurdum, onu takardım, yatar ve hayaller kurardım. Neticede her şartta life goes on*... (*Hayat devam ediyor)

... Devamı HiphopLife
__________________