Kolera: Sagopa ile tanışmadan once de rap muzik icra etmeye calışıyordum. Kendisiyle tanışıp rap yaptığını oğrenince calışmalarımı dinlettim. Cok guldu cunku hayli ilkel bir ortamda kaydedilmiş amator parcalardı. Azmimden etkilenip yardımcı olmak istedi… HikÂyemiz boyle başladı. Sagopa ile tanışmasaydım kendimi geliştiremez ve ortaya bir eser cıkaramazdım sanıyorum, cunku her şeyden once Sago icimdeki aslanı tetikliyor. Zaten benim icin rap; Sagopa Kajmer demek. Ortaya cıkardığım eserleri O’nun sayesinde daha geniş bir kitleye ulaştırıyor olabilirim ama bu hicbir şeyi değiştirmez. O binlerce album satar, ben 1000 tane bile satamam. Başarısızsam, Michael Jackson’un yeğeni olsam ne yazar?
İnziva albumunde de, Karantina Embriyo ve İkimizi Anlatan Bir şey albumlerindeki kotumser hava devam ediyor... Ancak vokallerinizde gozle gorunen bir gelişim var. Uzerinde durduğunuz konuların otesinde, bir dil kıvraklığına sahipsiniz ve lugatiniz gittikce genişliyor. Bu gelişim surecinde neler sizi etkiliyor? Kimlerden, hangi kitaplardan, filmlerden, muziklerden, vs. ilham alırsınız?
Kolera: Beni geliştiren şey cok fazla eser cıkarıyor olmam; gercekler kibir gibi algılanmasın ama Turkce Rap camiasının en cok parca ureten bayan ismiyim. Buna bağlı olarak, hatalarımı daha erken gorup daha erken mudahale edebiliyorum. Dil kıvraklığını da buna bağlı olarak kazandım; cunku yine en cok konser veren bayan rap vokalim. Parcayı yazarken, ust uste gelecek kelimelerin okunuşunun akıcı olmasına dikkat ediyorum, bunu yaparken hic manadan ve gizemden calmıyorum. Onceden calıyordum, ama artık taşlar yerine oturdu. Edebiyatın ve dilin guzelleşmesini ilime bağlıyorum; ne kadar cok ilim yaparsanız Allah CC konuşmanızı o kadar guzelleştirir.. Bizi yuruten de O, konuşturan da O. Ne kadar ilimsizsen de o kadar cok hata yaparsın; bir de ilimsizlikten hata olduğunu da anlamazsın maazallah. İlham konusuna gelince, her evliyanın her kelamı ve deneyimlerim bana ilham kaynağıdır
Liriklerinizde hislerinizden, yaşadıklarınızdan ve hayattan bahsediyorsunuz. Ancak hem Sagopa'nın hem de sizin liriklerinizde maneviyata verdiğiniz onem yadırganamaz boyutta. Manevi duyguları bu kadar on plana cıkarmanız konusunda neler duşunuyorsunuz? Sonucta maneviyatın giderek goz ardı edildiği, siyasetin icine karışması ile tuk aka olduğu bir donemdeyiz ne yazık ki... Bununla ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Kolera: Ben 2005’te cıkardığım ilk solo albumum Karantina Embriyo’da da maneviyattan bahsetmiştim. Hatta 2006’da “La Kayyume İlla Hu” diye bir parca yaptım bandrollu Kafile albumunde ve cok sevilmişti. Maneviyatı ilk defa konu edinmiyoruz. Ama ulkedeki gidişat nedeniyle yeni yeni goze batmaya başlıyor. Sago da en eski albumlerinde bile maneviyatı kendine konu edinmiştir. Fakat artık manevi hayatımıza eskiden verdiğimiz onemin cok daha fazlasını verdiğimiz de bir gercek. Bu nedenle de, liriklerimize daha fazla yansıyor.
Şu an yaşadığımız hayat, gecen sene yaşadığımız hayattan bile o kadar farklı ki… Evet, bunu siyasete yoranlarda var. Sitemizdeki bannerda yer alan sokak lambasındaki ampulu bile AKP’ye yoran oldu. HÂlbuki bannerlar tamamı ile dinleyicilerin tasarımları… Bunlar art niyetli hareketler. Eğer, gercekten bir insanın kalbine Allah (CC). aşkı duşmemişse bizim aşkımızı nasıl anlasın ki?
Sagopa, 2 bolumden oluşan kısa bir film niteliğinde 2 farklı parcasına klip cekti ve cekim arkası fotoğraflarına bakıp giydiği kıyafeti cubbe sanan ve “İmam Sago” diyen insanlar oldu. Bunların gercekten de Allah korkusu taşıdıklarını sanmıyorum. 2. kliple kıyafetin ne kıyafeti olduğunu anladıklarında cok peşin hukumlu olduklarını ve fesat olduklarını kendilerine ispat edecekler. Ama yine de, hic utanacaklarını sanmıyorum.
Biz muzik yapıyoruz, siyaset değil. Ama icimizdeki aşkı da siyasete yorarlar diye saklayamam. Eğer bunu prim icin yaptığımızı duşunen varsa, bu kalpteki hin fikirden, fesattandır. Başarı grafiği surekli tepeye tırmanan, ancak TV’ye bile cıkmaktan bu kadar kacan birinin bu tarz reklÂmlara ihtiyacı hic olur mu?
Kimisi de “İclerinde yaşasınlar” gibi sacma duşuncelere kapılıyor… O zaman Mevlana da icinde yaşasaydı, Yunus Emre’de hic biri tek satır yazmasaydı, bizlere ilham vermeselerdi? Emri maruf nehyi munker (iyiliği emredip, kotulukten nehyetmek)her insana farzken yaptığımızın yanlış olduğunu kimse soyleyemez ki!
İnziva albumundeki “Seni Zaptettim Ben" şarkısı kimin icin yazıldı?
Kolera: Bir hic olduğu halde kendini her şey sanan herkese… Cunku Dunya’da kimsenin hic bir gucu yoktur. Guc Yaradan’ındır O, “Ol.” demeden kimse bir şeyi başarmaya muktedir değildir. Bu şarkı, bunu unutup egosundan yuzunu secemediğimiz herkese yazıldı.
Bunun yanı sıra, albumde en cok beğendiğiniz şarkılarınız hangileri?
Kolera: Track list sıralamasını ben yaptım ama 3.şarkımı 1. Şarkımdan daha cok seviyorum.
Luminuous Fluxx ile “Kolodelphia” şarkısına duet fikri nasıl oluştu? Parcanın oluşum surecinde kendisi de yer aldı mı?
Kolera: Luminous Fluxx’ın “Lost Children of Babylon” featini dinlediğimde tuylerim diken diken olmuştu ve gercekten koskoca “Lost Children of Babylon”u iki kız kardeşin nasıl devirdiğini gordum (Gladiators adlı şarkı isteyen dinleyebilir)
İnternet radyomuz Mic-Beatz’de Canraps adlı arkadaşımız ilgileniyordu. Kendisi benim Luminous Fluxx’a olan ilgimi biliyordu ve bir gun bir surpriz yapıp bana Luminous Fluxx’a ulaştığını ve beni cok beğendiklerini duet yapmak istediklerini soyledi. Tarifsiz bir mutluluktu. Sago da cok guzel bir beat hazırladı ve parca gercekten de cok sevildi. Buyuk yankı uyandırdı. Tay ve Tysh bize kanallarını yolladı. Her şeyi tamamı ile Sago aranje etti ve şu an ki haline getirdi. Duyduklarında cok şaşırdılar “Nasıl bu şekle gelmiş?” diye… İki tarafın yanı sıra dinleyicilerin de memnun kalması beni cok mutlu etti.
Sagopa ile birlikte yaptığınız muziği "Pesimist Rap" olarak değerlendiriyorsunuz. Neden bunu yapıyorsunuz?
Kolera: Pesimist Rap Sagopa’nın ortaya cıkardığı bir akımdır. Biz surekli farklı şeylerden bahsediyoruz ama bu bahsedişler genelde işin duygusal ya da huzun veren kısmı oluyor. İnsan iyi anılarından cok, kotu anılarını hatırlıyor… Zaten eğlenceli muzik yapan cok kişi var. Bu da bizim farkımız olsun.
Muziğinizi dinleyenler sizden hic farklı tarzlar beklemiyorlar mı?
Kolera: Ben, kendi muziğim icin melankoli ve coşkunun ekurisi diyebilirim. Biz sadece ağırlıklı olarak huzunlu parcalar yapıyoruz… “Şampiyonu Sıkar Yarış”, “Bu Şarkıyı Zevk İcin Yaptık”, “Super İkili” gibi bircok hareketli yahut sert parcamız var. Hatta İkimizi Anlatan Birşey albumu icin pek huzunlu bir album diyemeyiz. Biz, her ceşit muzik uzerine rap yapıyoruz. Arabeske de, rock sampleına da, bir tarın uzerine de okuyabiliyoruz. Dinleyicilerimizin bu nedenle bir şikÂyeti yok. Onlar sadece o an sıradaki proje neyse bir an once ona kavuşmayı diliyorlar. Biliyorlar ki, biz onların onune her seferinde yeni taze yemekler cıkarırız aynı yemeği ısıtıp koymayız.
Liriklerini beğendiğiniz, bilincaltınıza işleyebilen Mc ve soz yazarlarına ornek verir misiniz?
Kolera: Sagopa Kajmer dememe gerek yok, sanırım. Yabancılardan cok fazla isim var ama tum parcayı anlayamıyorum dinlerken lisanım yetersiz kalıyor. Anladığım kadarı da bana şaşkınlık veriyor. Gercekten, Sago’nun kurduğu o etkili cumleler gibi cok etkileyici cumlelerle yazılmış cok fazla parca var.
Rap ve Hiphop dışında hangi muzik tarzlarından hoşlanırsınız? Esen Ozyavuz neleri, kimleri dinler? Kadın vokallerden, ozellikle etkilendiğiniz isimleri oğrenebilir miyiz?(Dunya, Turkiye)
Kolera: Chillout, downbeat dinlemeyi cok seviyorum. Bazen ağır electronic muzikler dinliyorum; kaliteli goa trance muzikleri araştırırdım bir ara cunku goaların kalitelileri muhteşemdir. Kalitesizleriyse, hic cekilmez. Deep house da arabesk de cok severim. Ruhuma hitap eden her muziğe varım yeter ki icinde melankoli ve coşkudan biri olsun…
Turkiye’de yapılan muziğin gidişatıyla ilgili neler duşunuyorsunuz?
Kolera: Turkiye’de hep geriden gelme modası var. Yurtdışında ne modaysa bizde birkac yıl sonradan moda oluyor. Bizde nedense sound yok. Hic bir pop şarkısında doyurucu bir sound bulamıyorum… Sanki parcada hic snare yok, sadece tiz ve bas var gibi… Ya da parcada hic bas yok, sadece tiz. Boyle eksik bir muzik var işte bizim ulkemizde… Ve bence, Erol Temizel şu an en iyisini yapıyor, konumuz rap değilse..
Break dance, beat box, hiphop, rap, vs. Avrupa'da ve Amerika'da populerleşen unsurlar haline geldi. Cok farklı tarzlara ait muzisyenler bile bu oğeleri muziklerinde ve performanslarında kullanmaya yoneldiler... Peki, senin muziğinde diğer tarzların ve oluşumların etkisini ne kadar gorebiliyoruz? Kendi tarzının cok dışında oluşumlara yonelmeyi duşundun mu hic?
Kolera: Ben beat box uzerine şarkı soylemeyi tercih etmem ya da ben sahnedeyken arkamda iki danscının dans etmesini… Bizim muziğimiz daha duygusal… Daha once soylediğim gibi, zaten her turlu enstruman ya da sample uzerine rap yapabiliriz. Yapıyoruz da. Cok kozmopolit beatleri var bence Sagopa’nın; ama ben asla tarzımdan odun vermem. Benim albumumde başka bir muzik dalı asla rapin onune gecemez. Cunku ben rap yapıyorum. Rock dinlemek isteyen icin zaten bircok başarılı rock grubumuz var ya da arabesk dinlemek icin bircok ustadımız… Cilekli dondurma mı servis edeceksiniz yoksa dondurmalı cilek mi?Bu cok onemli.
Turkiye’nin bircok yerinden, cok farklı kitlelere ait dinleyicilere sahipsiniz. Bunlara internet ve albumleriniz yoluyla ulaşmak dışında, Turkiye'de daha sık konser ve imza gunleri yapma duşunceniz olmuyor mu?
Kolera: Konser konusunda sıkıntımız yok. Hatta bundan daha sık konser verilmemeli bence; cunku ozleşip kavuşmanın tadı başkadır. Bir yere, senede bir kere gidiyoruz. İstanbul mustesna… Ama imza gunu isteği cok fazla oluyor. Yoğun iş tempomuz nedeniyle maalesef, sadece İstanbul ve Ankara’da yapabildik… Umuyorum, diğer şehirlerde de buluşmalar yaparız.
Sagopa ve senin, kendinizi saklı tutmanızın, değerinizi artırdığı kadar hayranlarınızı sabırsızlığa suruklemiyor mu sizce?
Kolera: Evet surukluyor ve diyorlar ki “Sizleri tanıyana kadar cok sabırsız bir insandım. Sizlere teşekkur ederim ki bana sabrı oğrettiniz.”. Sabretmek acı da olsa tatlıdır ya meyvası? Sabır, herkesin oğrenmesi gereken bir şey… Vesile olabiliyorsak ne mutlu…
Radio Mic Beatz adında internet uzerinden online yayın yapan bir radyo actınız. Coğunlukla yabancı underground rap/hiphop yayını yaptığınız bu radyoda siz de program yapmaktasınız. Bu radyoyu kurmaktaki amacınız neydi?
Kolera: Biz rap muziğe gonul verdik. Her şeyin en eskisini ve en yenisini biz yapar durumdayız ve kendi labelını kurabilmiş tek mcleriz. Bizim rap radyomuz olmasın da kimin olsun? Dj Mic Check’teki arşivi hic goreniniz oldu mu? Uzerinize duşse altından cıkmanız icin vinc gerek... Bu radyo işi muziği bilen, arşivi geniş kimselerce yapılmalı. Her şeyi profesyonelce yurutmeye gayret ediyoruz ve radyoda da bu boyle. Gercek rap dinleyicisine, gercek bir şeyler sunmak gayesindeyiz. Butun gun r&b calsan belki daha cok kişi dinler ama Radyo Mic-Beatz, %100 rap vaat ediyor. Ustalara saygı da var; belirli periyotlarda “super classic” kategorisinden parcalar veriyoruz. Guncellenen bir “Top 10” listemiz var ve siteye girip istek yapabiliyorsunuz. Dunya’nın dort bir yanında aranan bir radyo aslında Radyo Mic-Beatz. Fildişi sahillerinden tutun Avrupa ulkelerine, Kore’den tutun Arabistan’a kadar cok kozmopolit bir dinleyicisi var.
Radyo Mic-beatz’i kurmaktaki amacımız da buydu işte… Butun Dunya’ya gercek Rap dinletmek; isteyene, istediği zaman, istediği şarkıyı dinleme fırsatı vermek ve rap icra eden tum sanatcılara destek verebilmek. Nitekim parcalarını caldığımız bircok Mc’den teşekkur mailleri alıyoruz. Ve bunlar gercekten cok buyuk isimler. Bu, cok mutluluk verici.
Kendi radyo programınızda coğunlukla hangi sanatcılara yer vermektesiniz?
Kolera: Coğunlukla caldığım bir isim yok, programı farklı konseptlerde sunuyorum. Dinleyici isteklerini caldığım da oldu, bir saat rap kalan bir saat break beat caldığım da oldu. Koleranın playlisti formatıyla en sevdiklerimi caldığım da oldu. Ama aynı programda aynı kişinin iki parcasını caldığım bir kere oldu. O isim de El-P’dir. Fakat yeni albumu tam bir hayal kırıklığı…
Mtv, genelde populer muzik ağırlıklı yayın yapan, eleştirdiğiniz hayat goruşunu benimsemiş bir kuruluş. Ve burada klipleriniz surekli yayınlanıyor. Bu yayın kuruluşunun desteğine nasıl bir bakış acısıyla yaklaşıyorsunuz?
Kolera: Guzel soru; ama bence bu 2 tarafa da sorulacak bir soru. Cunku bu kadar ayrı kutuplarsak onlar da bizi calmazdı. Mtv Turkiye hem Turkiye’nin en iyi muzik kanalı hem de Turklerin başında olduğu bir kanal her yayınladıklarını tasvip ederek yayınlayıp yayınlamadıklarını bilemeyiz. Evet, bizim hayat goruşumuze ters şeyler yayınlıyor olabilirler fakat herhangi bir muzik kanalında yayınlanan herhangi bir Turkce pop klibindeki goruntuler de zaten bize ters ki? Aslına bakarsanız benim Mtv’den henuz hicbir destek gormuşluğum yok beni Sagopa’yla karıştırdınız sanıyorum…
“Melankolia Muzik” adında bir şirket kurdunuz Sagopa Kajmer ile. Abluka Alarm gibi rapcilere destek veriyor ve onlara album cıkarıyorsunuz... Bunun yanında, artık bircok dinleyici rap yapabildiğini iddia ediyorken bu bağlamda, ne gibi kriterler gozetiyorsunuz? Yeni yetenekleri takip ediyor musunuz?
Kolera: Undergroundda 100lerce belki 1000lerce Mc var olmasına rağmen aralarından kacı kendinden soz ettirebiliyor? Kendini diğerlerinden ayırması icin kendi olması gerek 2. Bir Sagopa’ya 2. Bir Abluka Alarm’a zaten gerek yok. İhtiyac duyulan yeni sesler yeni yetenekler… Birileri cıksın ve bana ne kadar kendine has bir tarzı var dedirtsin ben adını duyurmak isteyen tum bu yola baş koymuş kardeşlerimden bunu bekliyorum. Taklitler orijinallerini yaşatmaktan başka işe yaramaz. Ve dikkat edin Kuvvetmira’dan bugune kadar gecmiş isimlerin hepsinin kendine has bir tarzı vardı.1 i haric o fazlasıyla Sagopa’ydı ve artık aramızda değil zaten. Gelen demoları dinliyorum ve sitemizin fan player bolumune sectiklerimi ekliyoruz. Sesi, flowu, lirikleri, tarzı iyi olan kazanır.

Korsan dağıtıma karşı ciddi bir tavır sergiliyorsunuz. Dunya muziklerinin ve Turkiye’deki albumlerin internete aylar oncesinden duşmesi ve bircok sanatcının bu konuda hic bir şey yapamamaları hakkındaki goruşleriniz nelerdir?
Kolera: Butun bir yıl bir albumu oluşturabilmek icin maddi manevi o kadar cok şey kaybediyorsunuz ki, karşılığı bu olmamalı, diyorsunuz. Bu kul hakkı işte... Gidip manavdan 1 liralık elma calmazsınız, gider binlerce lirayı ve emeği bir dakikada calarsınız… Bir de, iciniz oyle rahattır ki… Bu şuna benziyor… Manavcı eve kadar gitti, elmalar da orada, o gormuyorken alayım, eee? Her şeyi goren, duyan ne olacak? Biz Melankolia Muzik’i gercekten sağlam taşlar uzerine kurduk. Her şeyimiz yasal, % 18 vergi yukumluluğunun ağırlığı zaten bizi eziyor. Koskoca Seyhan Muziğin sahibi TV’de bu durumdan yakınırken biz ne yapalım?
Eğer bu sesleri duymak istiyorsan onların yaşaması icin gereken oksijeni vereceksin. Sen ciceğine su vermiyorsun, solunca da “eyvah ne yapacağız” diyorsun… Bizim korsanla mucadele ekibimiz var. Sago’nun solo albumunde 300u aşkın siteden link kaldırttık ve kaldırmayanlar icin cezai surec başladı. İhbar edenler de dinleyiciler; bu nedenle hayli geniş bir alana mudahale edebiliyoruz, sağ olsunlar. Aynı şekilde, korsan tişortlerin de buyuk bolumunu toplattırdık. Bunlarla baş etmek imkÂnsız tabii ki, boşa kurek… İnternet oldukca ya da insanlar yaptıklarından utanmadıkca, somurulmeye devam…
Sıkı bir sinema izleyicisi olduğunuzu oğrendim. Ne tur filmlerden hoşlanırsınız? En fazla etkilendiğiniz filmler, yonetmenler neler?
Kolera: Evet, gercekten de belki bir sinema eleştirmeninden daha fazla film izlemişizdir. Hayli iddialı bir cumle oldu ama cok sıkı bir takipciyiz. İlk 10 dakikada, filmin iyi ya da kotu olacağını anlayabiliyoruz ve henuz hic yanılmadık diyebilirim.
Ben daha cok iyi işlenmiş biyografileri ve gerilim filmlerini seviyorum ama şu ana kadar izlediğim en guzel film “Lord Of The Rings” serisidir. Zaten bu filmin bir başyapıt olduğunu duşunuyorum. Jeux D’Enfants (Cesaretin var mı aşka?), bu film gercekten cok hoşuma gitmişti. Les Triplettes De Belleville, bu film de cizgi film fakat kamerayla cekilmiş bir film havası var. Yonetmenler bunu bilincli yapmış; hicbir replik olmadan bu kadar duygusal, bu kadar heyecanlı, bu kadar buyulu bir film izlememiştim. Harika bir film! Hatta boş vaktimde bir daha izleyebilirim

Roberto Benigni’nin “Hayat Guzeldir” ile “Kar ve Kaplan” adlı iki buyuk eserini izleyip etkilenmemek mumkun değil. Benim ilk beşim boyle; ama gerilim filmi de cok fazla var beğendiğim. Şu sıralar, en yeni izlediğim ‘’Mushroom’’ gercekten cok iyi.
Reset Magazinden Alıntıdır.
__________________