Yenilenmiş grafikleri ile tam 11 yıl sonra karşımıza cıkan Demon's Souls inceleme iceriğimizde oyunun genel dinamiklerine goz atıyoruz.​
Demon's Souls ilk olarak 2009 yılında Playstation 3 icin ozel olarak cıkmıştı. Burada uzun uzadıya oyunun tarihini anlatmayı duşunmuyorum ama bu oyun icin Souls turunun başlangıcı demek yanlış olmaz. Miyazaki'nin liderliğinde geliştirilen bu oyunun yenilenmiş surumu ise aradan gecen 11 yılın ardından bu sefer de Playstation 5'e ozel olarak karşımıza cıktı.
Turunun ilki olması sebebiyle Souls oyunlarının gec gelen populeritesi arkasında kaldığını soylemek yanlış olmaz. O donem bircok oyuncu bu mukemmel oyunu deneyim etti ama Souls turunun asıl populerliğini Dark Souls serisi ile yakaladığını da soyleyebiliriz. Bu nedenle Demon's Souls hem aradan gecen bunca sure hem de oyunu hic oynamamış oyuncular icin mukemmel bir tercih olmuş diyebilirim.

Demon's Soulstamamen karanlığa gomulen Boletaria isimli bir krallıkta geciyor. Oyun boyunca bu krallığın farklı noktalarına gidiyor ve buradaki bosslarla yuzleşmek icin cetin bir mucadele icerisine giriyoruz. Oyunun ana işleyişi ise Nexus isimli bir nevi ana ussumuz de diyebileceğimiz merkez uzerinden ilerliyor. Nexus, depomuzun bulunduğu, bazı satın alımları yapabildiğimiz ve en onemlisi karakterimizin gelişimini sağladığımız merkez konumunda. Bu merkezden Boletaria Krallığı'ndaki beş farklı bolgeyi dilediğimiz şekilde ziyaret etmemize izin verilmiş. Oyundaki birkac bolumu gectikten sonra tum bu bolgelerin kilidi acılıyor ve dilediğiniz yoldan ilerleyebiliyorsunuz.

Oyundaki bu bolgeler tıpkı Mario oyunlarında olduğu gibi birin biri (1-1), birin ikisi (1-2) şeklinde ayrılmış. Tabi beşinci bolgeye kadar tum yollar acık olsa da Souls turunun klasik işleyişinin temelleri Demon's Souls oyununda atılmış. Yani bolgeler acıldığında beşinci bolgeye ya da dorduncu bolgeye gidebilseniz de asıl ilerleyişi karşılaştığınız zorluklara gore yapıyorsunuz. Yani dorduncu bolgeye girdiniz diyelim, burada boyunuzun olcusunu aldığınızda aslında bu bolgeye cok daha sonra gelmeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Bu durum sizi hem hizaya sokuyor hem de challange hissini kuvvetlendiriyor.


Oyunun her koşesi ayrı bir ozen ile hazırlanmış.

Oyundaki tum bu bolgeler ozenle hazırlanmış. Latria Kulesi'nde gezerken karşılaştığınız tasarımlardan gozlerinizi alamazken Demir Ocaklar'a indiğinizde lavlarla kaplı bir dunyanın kapılarını aralıyorsunuz. Ya da Boletaria'nın Kapıları'na dayandığınızda yok olmuş bir krallık tum ihtişamı ile ayaklarınızın altına seriliyor. Oyun zaten tasarım ve dunya anlamında cok başarılı bir oyundu. Gittiğiniz tum o mekanlar, gothik atmosfer sizi oyunun icerisine cekiyordu. Remake surumu ise yeni nesil grafiklerin getirmiş olduğu avantaj ile olayı birkac basamak daha yukarı taşıyor. Yani zamanında hayal ettiğiniz, icerisinde kaybolduğunuz tum o yapılar oyunun bu yeni surumune mukemmel bir şekilde aktarılmış.
Bluepoint Games, bu projede adeta Remake nasıl olur dersini vermiş de diyebiliriz. Oyunun ozune hicbir şekilde dokunmayan, sadece bazı ekstralar ekleyen firma From Software'in sahip olduğu o hayal gucunu yeni nesile aktarmayı başarmış. Oyun hem dunyanın yeniden ele alınışı hem de gorsel efektleri ile ben yeni nesil bir oyunum diye bağırıyor arkadaşlar. Hatta yeni nesil konsolların cıkış doneminde Demon's Souls'un bu bayrağı rahatlıkla sırtlayabilecek bir yapım olduğunu da soyleyebilirim. Oyunu oynarken karşılaştığınız mekanlar, atmosfer ve gorsel efektler sizi gercekten de o diyarlara surukluyor ve maceranın icerisinde olduğunuzu hissettiriyor.

Oynanışın bu kadar guzel olmasında karakter animasyonları başı cekiyor. Kullandığınız her silaha her zırha gore farklı bir animasyon tarzı ile karşılaşıyorsunuz. Oyun boyunca bıcaklar, kılıclar, baltalar ve mızraklar dahil olmak uzere onlarca silah kullanıyorsunuz. Tum bunların yanı sıra tabi ki ender bulunan ozel silah, zırh ya da eşyalara da yer verilmiş. Bunları aramak, dokumanlar arasında kaybolmak zaten oyunun en buyuk artılarından birisi.
Oyundaki her silahın kendine has bir vuruş şekli bulunuyor. Yine giydiğiniz zırha ve seviyenize bağlı olarak karakter animasyonlarında ve hareketlerinde farklı bir yapı ile karşılaşıyorsunuz. Bu durum sizin oyun tarzınızı da belirliyor. Yani ağır bir zırh, devasa bir kılıc ile vurduğunuzu oturtabilir ya da daha hafif zırh ve silah ikilisi ile ordan oraya taklalar atabilirsiniz. Animasyonlardan bahsetmişken yan karakterlere de kısa bir parantez acmak istiyorum. Yapım ekibi bu karakterlerde de cok guzel bir iş ortaya koymuş. Her karakterin kişiliğini derdini cok net bir şekilde anlıyorsunuz. Bu durum oyundaki caresizlik hissini ve o kasvetli ortamı daha yalın bir şekilde gozler onune seriyor.


Abicim bu biraz adaletsiz bir karşılaşma oldu sanki..
Oyundaki seviye atlama sistemi topladığınız ruhlar uzerinden işliyor. Seviye atladıkca ruh gereksinimi de doğal olarak yukseliyor. Bu da sizi farklı bolumlere girmeye zorladığı gibi oyundan aldığınız keyfi ve stratejinizi de farklılaştırmış. Zaten Souls oyunlarındaki bu işleyişin temellerinin bu oyun ile birlikte atılmaya başladığını da soyleyebiliriz.
Demon's Souls zor bir oyun. Bu zorluk duşman yapısı ve araştırma hissiyatını da beraberinde getirmiş. Gittiğiniz her mekanda farklı duşman ceşitleri ile karşılaşıyorsunuz. Bu duşmanlar sizi farklı taktikler yapmaya zorluyor. Kimisinde savunmaya gecip uygun anı kollarken kimisinde ise cok daha dikkatli davranmanız gerekiyor. Tabi gorduğunuzde fellik fellik kacma isteği uyandıran duşmanların sayısı da bir hayli fazla. Aynı şey boss mucadeleleri icinde gecerli. Onların işleyişini, fazlarını ezberleyene kadar hatırı sayılır bir miktarda ruh fade etmeniz gerekebiliyor. Bu noktada en buyuk eksik ise bazı boss mucadelelerinin hala cheese dediğimiz dinamiklere sahip olması. Yani kor noktası olan ya da belli bir alana sıkışan bosslar ile hala karşılaşabiliyorsunuz. Oyunu yenilerken bu noktalar uzerinde daha fazla durulmasını beklerdim.



Cthulhu evreninden fırlayan bu abimiz oyundaki en gıcık duşmanların başında geliyor.

Oyun boyunca her an tetikte ilerliyor ve kazandığınız ruhları kaybetmemek icin yaratana sığınıyorsunuz. Bu zorluğun en buyuk sebebi ise tabi ki checkpoint sistemi. Bonfire sisteminin temelerinin atıldığı Demon's Souls olumu affetmeyen bir checkpoint sistemine sahip. Tum bolumu bos savaşı da dahil olmak uzere defalarca baştan oynamanız gerekiyor. Burdaki puf nokta ise haritadaki kestirmeleri acmak ve haritayı bir nevi ezberlemekten geciyor. Kısayolları actığınızda en azından bos mucadelesine daha hızlı bir şekilde ulaşıyor ve kaybettiğiniz ruhların acısını bir nebze de olsun cıkarabiliyorsunuz.
Oyunun en sevdiğim yonu ise başarı hissini fazlasıyla vermesi. Bir bolum gectiğinizde bu hissi iliklerinize kadar yaşıyorsunuz. Hele ki yuklu bir ruhla dolaşıyor ve kendinizi bir boss mucadelesinin ortasında bulduysanız yaşadığınız adrenalini tarif etmek gercekten de cok guc. 50 - 60 bin ruhla dolaşıyorken Flamelurker'ı tek seferde gectiğimde bir beş dakika kendime gelmekte zorlandım diyebilirim.

Başarı hissi ile birlikte oyunun en keyif veren tarafı keşif dinamikleri. Kısa yolları bulmak, daha da onemlisi haritanın her koşesini bir eşya bulurum umuduyla dolaşmak, bu keşif hissini fazlasıyla koruklemiş. Boyle kıyıda koşede, o an ulaşamadığınız bir eşya gorduğunuzde gercekten de kendinizden geciyorsunuz ve o eşyaya ulaşmak icin turlu turlu yontemler denemeye başlıyorsunuz. Başarı ve keşif hissiyatı oyunda cok guzel bir denge oluşturuyor.

Tendency sistemi karışık olduğu kadar yeni kapılar acmanıza da olanak sağlıyor.
Genişletmek icin tıkla ...


Oyunun en farklı işleyişi ise tendency sisteminde yatıyor. Demon's Souls'ta aldığınız kararlara ya da girdiğiniz aksiyonlara gore bulunduğunuz bolgeyi tamamen karanlığa ya da aydınlığa buruyebiliyorsunuz. İşte insan formundayken olduğunuzde ya da masum bir NPC'yi kılıctan gecirdiğinizde Tendency puanınız duşuyor ve bolge karanlığa gcmulmeye başlıyor. Bu sisteme gore yeni alanların kilidini acabiliyorsunuz. Hatta bazı ozel eşya ve silahlara kavuşmak icin bu Tendency dinamiğini iyi kullanmanız gerekiyor. Kısacası defalarca oynasanız bile Demon's Souls dunyasında keşfedecek yeni detayların kapısını bu farklı dinamikler ile aralayabiliyorsunuz.
Demon's Souls'ta tabi ki kendine has bir coklu oyuncu modu da bulunuyor. Oyunun hikayesine de yedirilen bu multi modu oyun boyunca kendisini gosteriyor. Diğer oyuncuların bıraktığı notlar, izleri takip edebiliyorsunuz. Aynı zamanda ruh halindeyken diğer oyuncuların dunyasını ziyaret edebiliyor ya da insan formuna girerek arkadaşlarınızı kendi dunyanıza davet edebiliyorsunuz. Coklu ouuncu modu hem yardımlaşma hem de diğer oyuncuların dunyasını istila etme uzerine kurulmuş. Bu durum oyunun multi modunu mukemmel bir şekilde dengeliyor. Multi kısmındaki bazen aksaklıklarla da karşılaşabiliyorsunuz. Zaten oyunun en buyuk sıkıntısı da bu olmuş diyebilirim.


Yeni eşyalar bulmak icin kıyı koşe her noktayı araştırmanız gerek.

Oyunu dilerseniz daha iyi gorsellik ile 30 FPS ya da performans moduyla 60 FPS oynayabiliyorsunuz. Acıkcası Souls oyunlarında 60 FPS seceneği varken daha duşuk FPS oranı konmasını grafikler ne kadar iyi olursa olsun sacma bulduğumu da belirtmem gerek. Ben oyunun ilk saniyesinden itibaren 60 FPS modunu tercih ettim. Bluepoint grafikleri yenilediği gibi karakter seslendirmeleri ve muzikleri de yeniden elden gecirmiş. Aslına sadık olarak yeniden kaydedilen orkestral muzikler, oyunun atmosferine buyuk katkı sağlamayı başarmış.
Son olarak Dualsense ozelliklerinden de bahsedelim. Oyunda DualSense'in sahip olduğu Haptic Feedback ve Adaptive Trigger ozellikleri yoğun olmasa da aktif bir şekilde kullanılmış. Kılıc vuruşlarında ya da yay kullandığınızda tetik geri bildirimini net bir şekilde hissediyorsunuz. Ayrıca haritadaki patlamalar ya da dev bir yaratığın nefes alması gibi durumlarda da Dualsense ona gore titreşim gonderiyor. Bir duvara kılıcınızı vurduğunuzda da kol uzerindeki hoparlor kısmından cınlama sesini duyabiliyorsunuz. Bu tarz ufak ama etkili ozellikler oyuna guzel bir hava katmayı başarmış.



Oyunun sanat tasarımı tam anlamıyla mukemmel.

Oyunun hem genel işleyişi hem de Tendecy sistemi tamamen risk dengesi uzerine kurulmuş. Ne kadar risk alırsanız oyun sizi o şekilde mukafatlandırıyor. Bu durum hem oyunun keyfini arttırmış hem de sizi dikan ustunde tutmayı başarıyor diyebilirim. Oyunu bitirmem 25 saatin uzerinde surdu. Daha kısa ve uzun bitirmek de mumkun ama hakkını vererek oynadığınızda 20 saat uzerinde bir deneyim sunduğunu soyleyebilirim. Ustelik New Game+ modu ile birlikte daha keşfedecek, gorecek onlarca şey de sizi bekliyor.
Kısacası Demon's Souls her yonuyle tatmin edici bir oyun olmayı başarmış. Yenilenen grafikleri ile birlikte hem tekrar oynamak isteyen hem de daha once deneyim etmemiş oyunculara tam anlamıyla kucak acıyor.