Little Nightmares 2, ilk oyunun başarıyla uyguladığı platform ve korku oğelerini daha da gelişmiş bir bicimde, yepyeni bir karakter ile bizlere sunuyor. Bu geliştirmelerin ne kadar başarılı olduğunu ve oyunu ne kadar ileri taşıdığını birlikte inceleyelim.

Fazla Televizyon İzlemek Zararlıdır​

Tıpkı ilk oyunda olduğu gibi, Little Nightmares 2 ’de sizi garip bir dunyanın icine bırakıyor. Mono isminde, kafasına kağıt torba gecirmiş bir karakteri kontrol ediyoruz. Karakterimizin neden kafasında bir kağıt torba var, tuzaklarla dolu ormana nasıl geldi gibi soruları kendimize sorduğumuz sırada avcının kabinine ulaşıyoruz. Burada ilk oyundan tanıdığımız Six ile karşılaşıyor ve onu kurtardıktan sonra, avcının elinden kurtulmaya calışıyoruz.







Ormanda başlayan hikaye kısa bir sure sonra carpık bir şehir ve şehirde bulunan okul, hastane gibi tesislerde devam ediyor. Her bolumun kendi icinde ufak bir hikayesi ve ozel bir kotu yetişkin karakteri bulunuyor. Bu karakterler genellikle yetişkin kişiler ve gunluk hayatlarına devam ediyor gibi gozukseler bile sizi gorduklerinde haddinizi bildirmek icin ustunuze koşarken korkmadan edemiyorsunuz.

Her yeni bolum birbirinden farklı tasarlanmış ve hicbir şekilde tekrar hissiyatı vermiyor. Atmosfer kesinlikle cok başarılı ve duşmanlarımız rutin işleriyle uğraşırken hem etkileyici hemde urkutucu gozukuyorlar. Etrafta gezinirken “burada ne olmuş da bu hale gelmiş” sorusu aklımızdan bir turlu cıkmıyor.

Zorbalar ile dolu okuldan, ışığa duyarlı hastalara, girdiğimiz her ortam bize yeni bir tecrube sunuyor. Hem yetişkinlerin elinden kacarken hem de şehrin sokaklarında yolumuzu bulmaya calışırken surekli olarak icimizde bir korku duygusu yer etmeyi başarıyor. Jumpscare dolu oyunların hicbir şekilde veremediği korku hissini, hastanede elimizde fener ile karanlıkta kaldığımız bolumlerde iliklerimize kadar hissediyoruz.







Hikaye konusunda canımı sıkan bazı şeyler, “şunun sebebini oğrenseydik” dediğim kısımlar olsa da, bilinmezlik oyunun urkutucu atmosferine katkıda bulunuyor. Bu yuzden fazla şikayet edemiyorum. En cok canımı sıkan kısım, oyunun tanıtımlarında dahi Six ile birlikte hareket ettiğimizin duyurulması oldu. Oyun icerisinde kim olduğunu gormek, ilk oyunu oynamış olanlar icin guzel bir surpriz olabilirdi.

Sonuc olarak Little Nightmares 2 hikaye ve atmosfer acısından harika bir iş cıkarıyor. Başından sonuna “Şimdi ne olacak” heyecanı ile oynadım. Ayrıca kucuk bir not duşmek istiyorum. Uzun zamandır duşmanların kaderini belirleyebileceğim bir oyun gelmemişti. Little Nightmares 2 gozunuze sokmasa bile, coğu zaman ikinci bir secenek sunuyor. Bunu fark ettikten sonra daha cok keyif almaya başladım.







Artık Yalnız Değiliz​Little Nightmares 2 ’nin oynanışı, ilk oyunu oynamış olanların yabancılık cekmeyeceği şekilde hazırlanmış. Mono ile belli yukseklikteki nesnelere tırmanabiliyor, eşyaları yerden alıp sağa sola fırlatabiliyor ve asılı duran nesnelere tutunarak sallanabiliyoruz. Ayrıca oyuna yeni eklenen dovuş sistemi sayesinde, cevrede bulduğumuz silahlar ile kendimizi savunma ya da onumuzdeki engelleri kırıp gecme şansına da sahibiz. Tabi yanımızda gezen Six sayesinde daha yuksek yerlere ulaşma ya da organize bir şekilde bulmaca cozme imkanımız da var.

Oyundaki bulmacalar cok zor değil. Coğunu bir ya da iki denemede gecebiliyorsunuz. İlk oyundan da hatırlayacağınız takip bolumleri ise sizi diken ustunde tutmaya yetecek kadar zor ve gergin. Dovuş sistemi ise daha cok hedefi tutturma ve doğru zamanlamaya bağlı bir mini oyun gibi.

Oynanış guzel olmuş dedim ama bazı sıkıntıları dile getirmem gerekiyor. Bulmacalar konusunda bir sıkıntım yok, kendi dikkatsizliğim yuzunden 15 dakika kaybettiğim bulmaca bile oldukca basit bir şekilde cozulebiliyor. Yaşayacağınız en buyuk sorun Six ’in durması gereken yerde durmaması yuzunden ulaşamadığınız platformlar olabilir, bu da her zaman olan bir durum değil. Duşmanlardan kactığımız yerlerde kameranın azizliğine uğradığım durumlar oldu. Onumde duran ve zıplayıp gecebileceğimi bildiğim bir noktayı gecemediğim icin defalarca baştan oynamam gereken bolumler oldu. Ozellikle okul bolumunde surekli yaşadığım bir diğer sorun ise, duşmanın beni gormemesi gereken noktalarda bile surekli olarak yakalanmam oldu. Başlangıcta ustunuze cığlık atarak gelen bir kafa korkutucu olsa da bir sure sonra “hadi kap da baştan başlayayım” demeye başlıyor insan. Checkpoint sistemi ilk oyuna gore daha insaflı olduğu icin, yakalanmak cok buyuk bir sıkıntı yaratmıyor.







Oyunun dovuş kısmını cok sevdiğimi soyleyemeyeceğim. Zaten ufak bir cocuk olan Mono, kendisi ile aynı boya sahip balta, boru ve kepce gibi silahları rakiplerine karşı savurarak dovuşebiliyor. Bu rakipler de bizimle aynı boyda olmasına rağmen, bizde olmayan cevikliğe sahipler. Ozellikle bir noktada iki duşmana karşı mucadele ederken bu durum cok canımı sıktı. Doğru anda doğru noktaya saldırmam gerektiği halde defalarca (kendi yeteneksizliğimden dolayı) başarısız oldum. En sonunda etrafta koşarak Six ’in kacış yolunu acmasını sağladım, hatta son tahtayı beraber cektik. Buna rağmen oyun bolumu bitirmeme izin vermedi. Duşmanları yenene kadar kapıdan cıkamadım, Six ise iki duşman beni kovalarken yere oturup izledi.

Kameranın bulmacalarda sorun cıkarabildiğini soyledim ama genel olarak ilk oyundakinden cok daha iyi bir kameraya sahibiz. Normal zamanlarda cevreyi istediğimiz gibi incelememizi sağlayan kamera, aksiyon başladığında daha sinematik bir hal alıp, harika sahneler izlememizi sağlıyor. Gorsel olarak muthiş bir iş cıkaran oyun, kamera ile bunu desteklemeyi başarıyor.

Televizyonunuzun Ayarlarıyla Oynayın​





Oyun harika gozukuyor. Girdiğiniz her bolge mavi, siyah ve beyazın hakim olduğu yepyeni bir gorsel şolen sunuyor. Hastane, okul ya da şehrin sokakları gibi gunluk hayatımızın bir parcası olan bolgeler, oyunun urkutucu atmosferine uygun olarak rahatsız edici ama etkileyici bir şekilde bize sunuluyor. Bazı bolumlerde ekran goruntusu almak icin kumandayı bırakıp olduğum anlar bile oldu. Hem ana karakterlerimiz hem de cevredeki diğer kişilerin animasyonları cok guzel gozukuyor. Zorbaların saldırımız ıskaladığımız zaman dil cıkarıp dalga gecmeleri, hastanedeki hastaların ışığa gore verdiği tepkiler, Mono ’nun silahı ile birlikte savrulması, yetişkinlerin bizi gormeden once gercekleştirdiği rutin işler gibi bir suru kaliteli animasyon, oyunun gorsel yanını guclendiriyor.

Gorsel olarak oldukca iyi bir iş cıkaran oyun, performans acısından da tatmin edici. Tavsiye edilen sistem gereksinimleri bile oldukca duşuk olan oyun, kısa yukleme sureleri ve sorunsuz performansı ile dikkat cekiyor. Oyunu HDD uzerinden oynamama rağmen bolum gecişlerindeki yuklemeler esnasında iki saniyelik bir yavaşlama dışında hic sıkıntı yaşamadım. SSD uzerinden oynadığınız takdirde bu sorun bile ortaya cıkmayacaktır. Little Nightmares 2 ’nin muzikleri, ilk oyunda da calışan Tobias Lilja tarafından bestelenmiş. Oyun ses ve muziklerin kullanımı konusunda benden tam puan alıyor. İmkanınız varsa oyunu kulaklıkla oynayın, kesinlikle pişman olmazsınız.







Sonuc​Little Nightmares 2, ilk oyunun iyi yaptığı her şeyi alıp, ustune daha fazlasını koymayı başarmış. Korkuyu ve dehşeti hissetmek icin ucuz jumpscare sahnelerine ihtiyac olmadığını kanıtlayan oyun olmuş. Little Nightmares oynamamış olan oyuncuların bile keyif alabileceği, oynamış olanların ise memnuniyetle karşılayacağı detayları barındıran bir hikayeye sahip.

Little Nightmares 2 ’nin ortalama oynanış suresi 6 saat civarında. Oyun icerisindeki golge frekansları ve toplanacak şapkaları da dahil edersek, oyunu yuzde yuz olarak yaklaşık 8 saatte bitirmek mumkun. Yurtdışında 30 dolara satılan oyunun ulkemizde satış fiyatı Steam'de 149 TL, Playstation tarafına bakarsak bu fiyat biraz daha yuksek olsa da hem PS4 hem de PS5 surumunu iceriyor. İcerik olarak yurtdışı fiyatının hakkını verse bile, ulkemizdeki fiyatı icin kararsızım. Aceleniz yoksa bir indirim bekleyebilirsiniz. Fırsatını bulduğunuzda bu deneyimi tecrube etmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.