Dile kolay tam 17 yıl olmuş Kingdom Hearts piyasaya cıkalı. O zamanlar sadece Final Fantasy ve Disney dunyalarını icerisinde barındıran bir oyun olarak gorduğumuz seri, yıllar icerisinde o kadar buyuk bir değişim gecirdi ki bizler bile takip etmekte zorlandık. 10'dan fazla oyunu ile hikayesi adeta arap sacına donen Kingdom Hearts'ın bu yeni oyununa gecmeden once hikayeyi merak ediyorsanız buraya tıklayarak okuyabilir ya da aşağıdaki videodan serinin hikaye ozetine goz atabilirsiniz.

Kingdom Hearts 3 İnceleme​Hikaye ozetinde de bahsettiğim gibi olayın ozunde karanlık ve aydınlığın carpışması yatıyor. Yani Master Xehanort, yeni oluşturduğu Organization 13 ile karanlık tarafı temsil ediyor. Biz ise 7 aydınlık parcanın bir araya gelmesini sağlamaya calışıyoruz. Bu bağlamda Sora ve arkadaşları ile Disney dunyalarını gezmeye devam ederken, Kral Mickey ve Riku ise Aqua'nın peşinden farklı bir maceraya yelken acıyor. Hikaye gereği gecmişe dair onemli hatıralarından yoksun olan Sora, icerisinde bulunan gucu uyandırmaya calışıyor.

Kingdom Hearts 3 her ne kadar kendi ana hikayesini toparlamaya calışsa da kendi icerisinde serinin en onemli oyunlarında olduğu gibi farklı hikayelere de odaklanıyor. Bu farklı hikayeler ise tabi ki oyun boyunca gittiğimiz Disney dunyalarında gizli. Hikaye boyunca Oyuncak Hikayesi'nden tutun da Karayip Korsanları'na, Karlar Ulkesi'ndan tutun da Monstropolis'e kadar bircok farklı dunyaya gitme şansına erişiyoruz. Ustelik tum bu Disney dunyalarının hikayesi oyuna cok başarılı bir şekilde yedirilmiş. Yani Big Hero 6 dunyası olan San Fransokyo dunyasına gittiğinizde hem filmden bildiğiniz hikayeyi goruyor, hem de oyunun karakterlerinin bu hikayeye ne kadar guzel bir şekilde eklendiğine şahit oluyorsunuz. Daha onceden ziyaret ettiğimiz dunyaların da kendi devam eden hikayeleri bulunmakta. Yani daha once bircok kez ziyaret ettiğimiz Herkul hikayesini en baştan değil, kendi icerisinde devam eden bir şekilde buluyoruz. Ustelik dunyalar dışında karşımıza cıkan onlarca karakter daha bulunuyor.


Oyunda Disney dunyalarından bircok karakterle karşılaşıyorsunuz. Remy bunlardan sadece birisi.


Orneği topladığınız bazı yiyecekleri Ratatouille filminden hatırlayacağınız Remy'e goturebiliyor ve ona aşcılık meziyetlerinde yardımcı olabiliyorsunuz. Oyun boyunca buna benzer onlarca mini oyuna ulaşmak mumkun. Hatta seriye yeni eklenen telefonunuz sayesinde Game & Watch benzeri oyunlara da ulaşabiliyorsunuz. Acıkcası her zaman olduğu gibi oyunda inanılmaz bir karakter ceşitliliği ve lisans durumu soz konusu. Hatta bu konuda, yani karakter ve hikaye lisanslama konusunda Kingdom Hearts serisinin eline su dokebilecek muhtemelen cok az yapım bulunur.
Kingdom Hearts 3'te en garipsediğim noktalardan birisi de Final Fantasy karakterleri ile alakalı. Serinin en onemli oyunlarında karşımıza surpriz bir şekilde cıkan ve bir nevi farklı bir nostalji yaşamamızı sağlayan Final Fantasy karakterleri tamamen gormezden gelinmiş durumda. Oyun icin cok buyuk bir eksiklik değil ama seriyi yakından takip ediyorsanız garip bir durum olduğunu da itiraf etmem gerekiyor.

Ayrıca bu noktada belirtmem gereken onemli bir konu daha var. Eğer daha once serinin herhangi bir oyununu oynamadıysanız Kingdom Hearts 3 sizin icin oldukca zorlayıcı olabilir. Hikaye takibi ya da en azından ana gidişat icin bir altyapıya sahip olmanız gerekiyor. Cunku başladığınız anda oyunun boyle bir gayesi olmadığını farkediyorsunuz. yani bodoslama olarak kaldığı yerden devam ediyor ve bir anda onlarca karakterin varlığı ile şaşkına donebiliyorsunuz. Neyse ki ana menude hikayenin oncesini de anlatan bazı videolar bulunmakta. Yine de altyapı icin bunların bile yetersiz kalabileceğini soylemem gerek. Tabi bizim hikaye iceriklerimizle de bu altyapıyı sağlamanız mumkun diyelim Eğer daha once serinin herhangi bir oyununu oynamadıysanız Kingdom Hearts 3 sizin icin oldukca zorlayıcı olabilir.
Genişletmek icin tıkla ...

Kingdom Hearts 3 oynanış olarak serinin izinden gitse de cok farklı dinamiklere de sahip. Oncelikle surpriz karakterleri saymaz isek oyunun buyuk bir bolumunu tabi ki Sora ile oynuyoruz. Donald ve Goofy ise her zaman olduğu gibi en buyuk destekcilerimiz konumunda. Onların kontrolunu yine ele alamıyoruz ama ayarlar kısmından bazı komutlarına yon verebiliyorsunuz. Oyuna başladığımızda klasik olarak antreman kısmında karakterimizin ozelliklerini de şekillendirmemize izin verilmiş. Burada yapacağınız secimler ile hem can ve buyu barınızı hem de yeteneklerinizi farklı şekillerde yonlendirebiliyorsunuz. Buradaki secimler başta onemsiz gibi gozukse de daha sonra savaş sistemindeki ana ozelliklerinizin de temelini oluşturuyor. Buyu yapmayı seviyor ama yanlış bir secim yaptıysanız, savaş sırasında sık sık mana sıkıntısı yaşıyorsunuz. Kısacası yakın dovuş, savunma ya da buyu sistemi gibi ozelliklerden hangisine yoğunlaşmak istiyorsanız başta yapacağınız secim de o kadar onem teşkil etmekte.
Tabi ki oyunun sistemi sizi bu kalıplar icerisine hapsetmiyor. Hatta kombo ve ceşitlilik olarak Kingdom Hearts 3'un gorduğunuz tum * in slash oyunlarından daha iddialı olduğunu soyleyebilirim. Kullandığınız silaha, ozelliğe ya da kilidini actığınız yeteneğe gore dovuş sistemi o kadar değişiyor ki, bu curcuna karşısında şaşkınlığınızı kesinlikle gizleyemiyorsunuz. Oncelikle silahlardan başlayalım. Her dunya sonunda o dunyayı temsil eden bir silaha kavuşuyorsunuz ve bu silahlar size oldukca farklı kombo ve ozelliklerin yolunu acıyor. Aldığınız her silahın iki farklı formu bulunmakta. Normal kullanım dışında, atak yaptıkca dolan bir bar sayesinde silahların farklı formlarını da aktifleştirebiliyorsunuz. En sonunda ise silah ultisi de diyebileceğimiz bir ozellik kilidi acılıyor ve oyun alanında oldukca etkin olacağınız ozel saldırılar yapabiliyorsunuz.



Ralph'ı oyun alanına cağırarark onunla farklı kombolara imza atmak mumkun.

Tabi silah ozellikleri dışında buyu kullanımı ya da oyunda ilerledikce kazandığınız bazı ozellikler de bulunmakta. Final Fantasy serisinden de aşina olduğumuz Fire, Blizzard ya da Thunder gibi buyuler ve gelişmiş versiyonları dışında cok farklı yetenekleri kullanmanıza da izin verilmiş. Orneğin Wrect it Ralph filmlerinden de hatırladığımız Ralph karakterini ya da Ariel, Simba, Wonder Balloon ve Stitch gibi karakterleri oyun alanına cağırabiliyor ve onlarla yaptığınız ozel saldırılar ile duşmanlarınızı alaşağı edebiliyorsunuz. Ya da Attraction Flow ozelliğiniz sayesinde Splash Run, Mad Tea Cups, Blaster Blaze, Magic Carousel ve Pirate Ship gibi saldırılar sayesinde dovuş alanını kocaman bir curcuruna cevirmek de mumkun. Kısacası kombo ve ceşitlilik anlamında oyunda inanılmaz bir yelpaze kullanımı soz konusu. Tum bu saldırıları yapmak, farklı ozellikleri kullanmak ve oyun boyunca bu durumun buyuk bir değişiklik gostermesi, Kingdom Hearts 3'un belki de en keyifli yonlerini oluşturuyor.

Seriden aşina olduğumuz Gummi Ship kullanımı yerini korumuş. Fakat bu kısımların belki de oyunun en sıkıcı bolumleri olduğunu itiraf etmem gerekiyor. Dunyalar arası seyehat imkanı sağlayan Gummi isimli bu geminizi alışveriş kısmından ya da topladığınız eşyalar ile geliştirebiliyorsunuz. Seyehat kısmıni ise shot em up tarzındaki oyunlara benzetebiliriz. Dunyalar arasında seyehat ederken gelen duşmanları indirmeniz gerekiyor. Bazı anlarda ise farklı bosslar ile karşılaşabiliyorsunuz. Fakat başta da dediğim gibi ilk etapta enteresan gelen bu kısım, oyunda ilerledikce gereksiz bir hal almaya başlıyor. Zaten oyunun en garipsenecek yonu de bu gereksiz kelimesinin arkasında gizli.


Oyundaki kombo ceşitliliği gorsel efektlerle birleşince ortaya inanılmaz sahneler cıkabiliyor.
Oynanış, dunyalar ve dovuş sistemi konusunda oyun ne kadar mukemmelse gereksiz yonler konusunda da o kadar sınıfta kalıyor. yani yaklaşık 20 yıl once cıkan ilk Kingdom Hearts'ta işleyiş nasılsa 2019'da cıkan oyunda da aynı şekilde bırakılmış. Kingdom Hearts 3'u oynarken, oyunun sanki yaşı 30'a dayanan, hatta 30'u gecen serinin hayranları ile yeni oyuncular arasında sıkışıp kaldığını hissediyorsunuz. Sıkıcı diyaloglar, turk dizilerini aratmayacak ara sahneler ya da teletabileri andıran kucaklaşma sahneleri ile bazı anlarda gercekten afakanlar basabiliyor. Ayrıca surekli olarak "sevgi icimizde" tarzındaki soylemler ya da bir turlu birbirini anlamayan karakterler ile karşılaşıyorsunuz. Bazı anlarda "Bunu yapabilmek icin şoyle yapmalıyız", "Ne! bunu yapabilmek icin boyle mi yapmalıyız?" tarzındaki diyaloglar arasında sıkışıp kaldığınızı hissediyor ve bu bayat işleyiş karşısında "neden!!!" diye isyan edebiliyorsunuz. Acıkcası seriyi cok seven bir oyuncu olarak bu zamanda bu işleyişi cok kabul edemediğimi, hatta fazlasıyla uzulduğumu itiraf etmem gerekiyor.
Oyunu biraz yerdikten sonra başarılı olan yonlerine geri donelim. Daha başlar başlamaz grafiklerin ne kadar guzel ve farklı olduğunu hissediyorsunuz. Oyunun grafikleri o kadar guzel ki, sanki bir oyun değil de Disney animasyonu izliyormuş hissine kapılabiliyorsunuz. Hele ki bu Disney dunyalarına aşinaysanız ye da cok seviyorsanız aldığınız keyfin de arttığını soylemeliyim. orneğin Oyuncak Hikayesi filmlerini cok seven biri olarak bu kısımlarda inanılmaz bir keyif aldığımı soylemem gerekiyor. Hatta Frozen filminden nefret ediyor olsam da bu kısımları bile buyuk bir keyifle oynadım. O dunyaların icerisinde olmak ve hikayenin bir parcası gibi hissetme unsuru oyuncuya olması gerektiği gibi yansıtılmış. Ustelik gittiğiniz tum duyalarda değişen bu grafik yapısı, oyunun muhtemelen en seveceğiniz kısmını oluşturuyor. Yani Olympus bolumunde Herkul ile sırt sırta mucadele ederken karşılaştığınız grafik yapısı ile Karayip Korsanları dunyasında karşılaştığınız grafik yapısı arasında resmen dağlar kadar fark bulunuyor. Yine de nadir de olsa bazı anlarda frame duşmeleri ya da kamera sapıtması ile karşılaşabiliyorsunuz.


Karayip Korsanları bolumu oyunun gorsel anlamda ne kadar değişkenlik gosterdiğinin en buyuk kanıtı..

Grafikler kadar seslendirme ve kullanılan muzik unsurlarını da goz ardı etmemek lazım. karakter seslendirmeleri bayat diyalogları bir kenara bırakacak olursak gayet başarılı. Ayrıca demin de soylediğim gibi lisanslı muzik ve sahneler bu işleyişi daha iyi bir hale getirmiş. Orneğin Frozen bolumunde Elsa'nın seslendirmiş olduğu şarkıyı oyun icerisinde gormek, beni bile etkiledi diyebilirim. Zaten her zaman seslendirme konusunda başarılı olan seri, bu oyunda da uzerine duşeni gercekleştirmiş. benim favorim ise tabi ki Donald karakteri oldu. Her sahnede huysuz tavırlarını sergileyen Donald, oyunda belki de en cok guleceğiniz karakter konumunda bulunuyor.
Toparlamak gerekirse Kingdom Hearts 3, cok onemli eksiklerine rağmen serinin izinden giden bir oyun olmayı başarmış. Oyunda anlatacak, gorecek o kadar cok detay var ki, bircoğunu oynayarak keşfetmeniz gerekiyor. Eğer JRPG turunu ya da Disney filmlerini seviyorsanız oyun hayal edebileceğiniz tum ozellikleri icerisinde barındırıyor. Fakat bu ture aşine değilseniz ya da seriye cok uzaksanız Kingdom hearts 3 sizi hayal kırıklığına da uğratabilir.