Playstation VR'ın 2018'deki ilk iddialı oyunlarından biri olan The Inpatient aslında yabancı olmadığımız bir dunyada geciyor. Aynı firmanın, yani Supermassive Games'in diğer oyunları Until Dawn ve Until Dawn: Rush of Blood oyunları ile aynı evrende gecen yapımda yine korku unsurları oldukca on planda tutulmuş durumda. Tabi işin perde arkasında sadece korku değil aynı zamanda merak ve gizemli bir hikaye de bulunuyor.
The Inpatient, bir grup arkadaşın korku dolu macerasını anlatan Until Dawn'dan tam 60 yıl oncesinde geciyor. Doğal olarak oyunda Until Dawn'a bazı gondermeler de bulunmakta. Oyunun genel hikayesi ise Until Dawn'a gore oldukca farklı işliyor. Cunku hem oynanış hem de genel dinamiklere baktığımızda oyunun değişen bircok yonu var. Yine de işin merkezine tıpkı Until Dawn'da olduğu gibi Kelebek Etkisi konumlandırılmış. Aslında firmanın son donemde cıkardığı oyunlarda bu olgu uzerine fazlasıyla durduğunu goruyoruz. Until Dawn dışında yine Playlink konseptinin 2. oyunu olan Hidden Agenda oyununda da bu işleyişi gormuş ve onlarca secimin oyunu ne denli değiştirdiğine tanıklık etmiştik.
Oyunun hikayesine değinmeden once kısaca Kelebek Etkisi'nden bahsedelim. Kaos Teorisi ile de ilgili olan Kelebek Etkisi'ni basitce acıklamak gerekirse; yapılacak ufak değişikliklerin buyuk sonuclar doğurması diyebiliriz. Bu durum bir kelebeğin kanat cırpması, dunyanın farklı bir yerinde buyuk bir kasırganın oluşmasına sebep olabilir tezinden ortaya cıkıyor. Yani oyunda yaptığımız ufak secimlerin bile farklı sonuclar doğurabileceği vurgulanmış durumda. Zaten oynarken, hikayeye etki eden bu secimleri ufak kelebek ucuşlarıyla da farkedebiliyorsunuz.
Gelelim The Inpatient'ın hikayesine. Acıkcası oyunun hikaye kısmı başta da dediğim gibi merak unsuru uzerine oturtulmuş ve oyunu dinamik tutmayı başaran en onemli faktorlerin başında geliyor. Elimiz, ayağımızın bağlı olduğu bir tekerlekli sandalyede oyuna başlıyoruz. Tipine baktığımızda her halukarda yetkili bir abiye benzeyen bir doktor tarafından sorgulandıktan sonra odamızda inzivaya cekiliyoruz. Gecmişimizi hatırlamadığımız gibi bu devasa hastanede ne işimizin olduğunu da bilmiyoruz. Ustune ustluk odamıza gelen ve her hareketinde asabilik olan bir başka hasta ile birlikte olaylardan biraz cığrından cıkıyor. Gorduğumuz sanrılar ve tum bu soru işaretleri bir araya gelince The Inpatient'ın hikayesi de icinden cıkılmaz bir hal alıyor.
Oyunun onemli bir kısmı secimler uzerine kurulu. Baştaki sorgulama anından tutun, oda arkadaşınız, hemşireler ve oyunun ilerki kısımda yaptığınız tum secimler hikayenin de evrilmesini sağlıyor. Diyalog ve gorduğunuz hayaller şeklinde bir ikileme oturtulan oyun kısa bir sure sonra kendi icerisinde bir karmaşaya duşuyor. Tabi bu karmaşadan siz de nasibinizi alıyorsunuz cunku bu karışıklık ile birlikte sizin kafanızda da hangisinin gercek, hangisinin hayal olduğu soruları donmeye başlıyor.
Soru işaretleri ile dolu olan hikayedeki korku anları ise daha cok serbest dolaştığımız anlara yedirilmiş. Kimi zaman atmosferden kaynaklanan ışık oyunları sizi germeye yeterken, bazı anlarda da jump scare adı verdiğimiz, yani ekranda aniden beliren bazı olgularla korkutuluyorsunuz. Tabi bu korku anları dışında oyunun surekli bir gerilim havasında ilerlediğini de soylemeliyim. Yani normal diyalog anlarında bile karakteriniz ile birlikte siz de şupheye duşuyorsunuz. Size yakın davranan ya da normal bir sohbet icerisine girdiğiniz karakterlerin bile hareketlerini sorgulamaya başlıyorsunuz. "Yoksa tum bunlar bir deney mi?, hasta olarak yanıma getirilen adam da onlardan biri olabilir mi? gibi sorular kafanızda dolaşmaya başlıyor.
Sohbet ve sanrı anları dışında oyunun hikayesi hakkında farklı detayları oğrenmekte mumkun. Bu bağlamda etrafta bulunan bazı objeleri inceleyebiliyorsunuz. Yani sehpa uzerinde duran sandvicten bir ısırık alabileceğiniz gibi hemşirelerden birinin unuttuğu kağıt parcasını inceleyerek bazı detayları yakalamanıza da izin verilmiş.
Oyunun en garipseyeceğiniz yonlerinden birisi karakter hareketleri olacaktır. benzer turdeki oyunlara gore cok daha ağır hareket eden, ozellikle sağa sola gidişlerde sıkıntı yaşayan karakteriniz bazı anlarda canınızı sıkabilir. Tabi VR oyunu olduğu icin normal sağa sola donuşler 15, 30 ve 45 derecelik acılarla yapılabiliyor. Donuşleri ayarlarda serbest bıraktığınızda ise sanal gerceklik oyuncularının en buyuk sıkıntısı olan baş donmesi ile karşılaşıyorsunuz. o nedenle tavsiyem bu donme acısını 30 ya da 45 derece ile yapmanız yonunde.
Sonuc olarak The Inpatient korku turunde iyi bir sanal gerceklik oyunu. Bu bakımdan Amerika'yı yeniden keşfetmiyor ama bu keşfin hemen hemen tum gerekliliklerini yerine getiriyor. Eğer saf bir korku oyunu arıyorsanız sizi biraz uzebilir ama diyalogların onemli olduğu gizemli hikayeleri seviyorsanız ve hali hazırda Playstation VR sahibiyseniz The Inpatient'a goz atmanızda fayda var.
The Inpatient
Oyun İncelemeleri0 Mesaj
●4 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Oyun Dünyası
- Oyun İncelemeleri
- The Inpatient
-
12-09-2022, 16:12:38