ANADOLU'DA YOK OLMAYA YUZ TUTAN DİNİ TOPLULUKLARDAN: YEZİDİLER
Ahmet TAŞ?IN
Guneydoğu Anadolu Bolgesinde yaşayan Yezidilerin bircoğu, son on beş yıl icerisinde muhtelif şehirlere veya ulke dışına goc etmişlerdir. Bu durum goz onune alınarak, Yezidilerin coğrafi dağılımları ve nufus durumları ele alınacak, ayrıca ulkemizde Yezidiler ile ilgili calışmaların genel bir değerlendirmesi yapılacaktır.
Sonuc bolumunde de Yezidilerin yok olmaya yuz tutmalarının sebepleri uzerinde durulacaktır.
I- Yezidilik ve Yezidiler
II- Yezidilerin Coğrafi Dağılımı ve Nufusu
III- Turkiye'de Yezidilik ve Yezidiler Hakkında Yapılan Calışmalar
IV- Turkiye'de Yezidilerin Azalmasının Sebepleri
I- Yezidilik ve Yezidiler
Yezidilik, kurucusu kabul edilen Adi b. Musafir ile başlatılmaktadır. Adi b. Musafir, Şam'ın Baalbek nahiyesinin Beytifar koyunde 1072 yılında doğmuş ve 1162 yılında Sincar'da (Irak) olmuştur.
Biyografik, bibliyografik eserler ile tasavvuf ve tarih kaynaklarında Adi b. Musafir'den bahsedilmiştir. İstisnasız olarak bu kaynakların hepsi, kendisinden ovguyle bahsetmişlerdir.
Adeviye ve Sohbetiye tarikatlarıyla anılan Adi b. Musafir, buyuk bir mutasavvıf ve din bilginidir. Kendisi, Ebu'l-Vefa Hulvani, Ahmet Rufai ve Abdulkadir Geylani gibi donemin buyuk mutasavvıfları ve din bilginleriyle goruşmuş, sohbetlerinde bulunmuş, dostluk kurmuş ve guvenlerini kazanmıştır. Adi b. Musafir'in İslam inancları ve tasavvufu ile ilgili gunumuze kadar ulaşan eserleri vardır.
Adi b. Musafir donemi ve sonrası tatmin edici bir şekilde aydınlatılamamıştır. Yezidilik araştırmalarının en buyuk sorunlarından biri burada başlamaktadır. İslam kaynaklarında verilen bilgiler ışığında değerlendirildiğinde, Yezidilik ile Adi b. Musafir arasında ilişki kurmak oldukca zordur. Aslında Yezidiliğin senkritik bir yapıya sahip olduğu varsayılmaktadır. Oyle gorunuyor ki, Adi b.
Musafir'in oteden beri sure gelen surece tesiri olmamıştır. Ya da Yezidilik son şeklini Adi b. Musafir'den sonra almıştır. Herhalde Yezidiliğin aydınlatılamamış olan bu donemi daha uzun sure araştırmacıların dikkatini cekmeye devam edecektir.
İran ve Mezopotamya'da yaşamış ve yaşayan dinlerin izlerinin ve tesirinin gorulduğu Yezidilik, hem ismi hem de tarihi acısından gunumuze kadar tartışıla gelmiştir. Farklı bircok dinin etkisinde nasıl kaldığı, hangi aşamalardan sonra son şeklini aldığı konusu hala aydınlatılmayı beklemektedir. İleri surulen tezler de meydana gelen bu senkretizmin acıklanmasında yoğunlaşmıştır.
Yezidiliğin bu isimle anılmasının nedeni de tam olarak ortaya konabilmiş değildir. Konu ile ilgili olarak one surulen goruşler şoyledir:
a- Yezd şehrine nispetle
b- İzed ve Yezdan kelimelerinden turetilmiş
c- Ezidi, İzidi ve İzdi ifadelerinden turetilmiş
d- Yezid b. Muaviye'ye nispetle
Yezidilerin menşei hakkındaki goruşlere gelince:
a- Haricilerden Yezid b. Enise tarafından kurulan bir topluluktur.
b- Yezid b. Muaviye'nin kutsal bir kişi olduğuna inanan bir topluluktur.
c- Ezd ve Yezdan kelimelerinden turetilmiş ve "tanrıya tapanlar" anlamında bu topluluğa verilen isimdir.
Yezidilik İnancları ve İbadetleri:
A- İnanclar
Yezidiliğin kutsal kitapları olan Mushaf-ı Reş ve Kitab-ı Cilve'de verilen bilgilere gore Yezidiliğin inanc esasları şoyledir:
Tanrı inancı: Zaman ve mekan ile sınırlı olmayan, butun her şeyi yaratan bir tek Tanrı inancı vardır. Bu Tanrı yarattığı her şeyi idaresi altında tutar ve yonetir.
Melek inancı: Melek inancı, Yezidilik inanclarının onemli bir kısmını teşkil eder. Melek inancının onemli bir mevkiini de Melek Tavus inancı oluşturur. Melek tavus hicbir şey yokken vardı. Melek Tavus, Tanrının katından mutemadi olarak Yezidilerin sıkıntılarını gidermek ve onlara yardım etmek icin yeryuzune gelir. Tanrı, otuz bin melek yarattı ve bu otuz bin melek kendisine kırk bin sene ibadet etti. Daha sonra onları Melek Tavus'a emanet etti ve onları goklere cıkardı.
Tanrı, Adem ve Havva'yı yaratacağı zaman meleklere: "Ey melekler! Adem ve Havva'yı yaratacağım. Adem'in soyundan Şehid b. Cerra'yı yaratacağım. Onun soyundan gelenler, Melek Azrail'e yani Melek
Tavus'a saygı gosterecek ve hurmet edecektir.
Tanrı Adem'i yaratır ve cennete kor. Adem cennette yuz yıl bekler. Yuz yıl gectikten sonra Melek Tavus, Tanrıya: "Eğer Adem bu meyveden yemez ise nesli nasıl coğalır?" diye sorar. Tanrı da ona:
"Emir ve komutayı sana bıraktım" der. Bunun uzerine de Melek Tavus Adem'e gelerek: "Bu meyveden yedin mi?" diye sorar. Adem: "Hayır, Tanrı bundan yememi yasakladı" der. Melek Tavus'un da ona cevabı
"Buğdaydan ye, senin icin daha hayırlı olur" şeklinde olur.
Tanrı haftanın her bir gununde ayrı bir melek yaratmıştır:
Pazar gunu, Melek Azrail'i yarattı. Azrail, Melek Tavus'tur, Melek Tavus butun meleklerin başıdır.
Pazartesi gunu, Melek Derdail'i yarattı. Bu, Şeyh Hasan'dır.
Salı gunu, Melek İsrafil'i yarattı. Bu, Şeyh ŞemsettinÂdir.
Carşamba gunu, Melek Mikail'i yarattı. Bu, Şeyh Ebu Bekir'dir.
Perşembe gunu, Melek Cebrail'i yarattı. Bu, Şeyh ŞecaattinÂdir.
Cuma gunu, Melek Semnail'i yarattı. Bu, Şeyh NasrettinÂdir.
Cumartesi gunu, Melek Nurail'i yarattı. Bu, Şeyh FahrettinÂdir.
Kitap inancı: Yezidiliğin iki tane kutsal kitabı vardır: vahiy kitabı olan Kitabı Cilve ile yaratılışın, emir ve yasakların anlatıldığı Mushaf-ı Reş. Bu kitapların ne zaman, nerede, kim tarafından ve hangi dillerde yazıldığı tartışma konusudur.
Peygamber inancı: Tanrı insanlara elci gondermeksizin doğrudan bilgi verebilir ve isterse onları doğru yola iletebilir. Aynı zamanda Melek Tavus Tanrının izniyle insanlara ve ozellikle Yezidilere yol gostermek icin Tanrının katından yeryuzune iner. Melek Tavus yeryuzune insan şekline burunmuş olarak gelir. Ayrıca peygamberler de gonderilmektedir. Kitab-ı Cilve ve Mushaf-ı Reş'te adı gecen peygamberler vardır. Bunlar; Adem, Şit, Nuh, Yunus, İsa ve Hasiye'dir.
Tenasuh inancı: Yezidilikte tenasuh inancı vardır. Kutsal kitaplardan biri olan Kitabı Cilve'nin bu inancı acık bir şekilde gosteren ifadesi şoyledir: "Eğer istersem oldurduğum kimseyi, ruhların tenasuhu yolu ile bu dunyaya bir, iki veya uc defa gonderirim."
Yaratılış:
1- Evrenin yaratılışı: Kutsal kitapta acıklandığı uzere evrenin yaratılışı şoyledir: "Size evvelce yazdığımız gibi, yer ve gok yaratılmadan once her yer sularla kaplıydı. Tanrı suların uzerinde bulunuyor ve yaptığı bir kayıkla denizler arasında geziyordu. O vakit beyaz bir inci yarattı ve ona kırk yıl hukmetti, sonra inciyi kırdı ve ayağı ile tepti.
Ne şaşılacak şeydir ki, incinin uğultusunda dağlar, gurultusunden tepeler ve dumanından gokler meydana geldi. Tanrı, yeri ve goğu yedi kat, guneşi ve ayı yarattı. Sonra dağları, tepeleri ve gokleri dondurdu ve direksiz astı. Yeri ve onun yıkıntılarını kapattı ve eline bir kalem alıp yarattıklarını yazdı.
Sonra Fahrettin Enes'i, hayvanları, yırtıcı kuşları yaratarak onları hırkasının ceplerine koydu. İşte o zaman meleklerin refakatinde inciden cıktı. Meleklerden Fahrettin inciye yuksek sesle bağırdı. Bunun uzerine inci dort parcaya ayrıldı. İcinden su cıktı ve deniz oldu. Dunya deliksiz yuvarlak oldu.
Tanrı Cebrail'i bir kuş şeklinde yarattı, dunyanın dort koşesini yapmak uzere gonderdi. Sonra bir gemi yarattı ve gemiye otuz yıl bindi. Tanrı sonra gelerek Laleş'e oturdu ve dunyaya bağırdı. Deniz dondu, dunya meydana geldi ve sallanmaya başladı. Cebrail'e incinin iki parcasını getirmesini emretti. Bir parcasını yerin altına diğer bir parcasını goğun kapısına koydu. Sonra goğe guneş ve ayı yerleştirdi. İncinin kırpıntılarından gokyuzunu suslemek icin yıldızları yarattı. Bunları gokyuzune astı. Yeryuzune sus olarak meyve veren ağacları ve bitkileri yarattı. Sonra Ferş uzerinde Arş'ı yarattı.
2- İnsanın yaratılışı: Tanrı Kudus'e indi. Cebrail'e toprak, su, hava ve ateş getirmesini emretti. Tanrı bunların karışımından ilk insan olan Adem'i yarattı. Ve kudreti ile ona ruh verdi. Cebrail'e Adem'i cennete goturmesini ve orada buğday dışındaki yiyeceklerden yemesini ve fakat buğdaydan kati surette yememesini emretti. Adem burada yuz yıl kaldı.
Yuz yıl gectikten sonra Melek Tavus, Tanrıya: "Eğer Adem bu meyveden yemez ise nesli nasıl coğalır?" diye sordu. Tanrı da ona: "Emir ve komutayı sana bıraktım" dedi. Bunun uzerine Melek Tavus, Adem'e gelerek: "Bu meyveden yedin mi?" diye sordu. Adem: "Hayır, Tanrı ondan yememi yasakladı" dedi. Melek Tavus, ona: "Buğdaydan ye, senin icin daha hayırlı olur" dedi. Adem buğdaydan biraz yedikten sonra karnı şişti, ıstırap cekmeye başladı. Melek Tavus, onu cennetten cıkardı. Kendisi Tanrının katına; goğe cıktı.
Adem'in vucudu sıkıştı. Cunku Adem'in vucudunda atıkları dışarı atacak hicbir organ yoktu. Sonra Tanrı, bir kuş gonderdi. Kuş, gagalamak suretiyle bu organı actı. Adem de buğdayın neden olduğu atıkları attıktan sonra rahatladı.
Cebrail Adem'e yuz yıl gorunmedi. Bundan dolayı Adem yuz yıl uzuldu ve ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail'e Havva'yı yaratmasını emretti. Cebrail de Adem'in sol koltuğunun alt kısmından Havva'yı yarattı.
Butun hayvanlar yaratıldıktan sonra, Adem ile Havva arasında, "evlat babadan mı, yoksa anneden mi meydana gelir?" şeklinde bir tartışma cıktı. Cunku onların her biri nesillerinin biricik kaynağı olmak istiyordu. Bu tartışmaya onların hayvanların kendilerine benzeyen yavruları yavrulamak icin ciftleştiklerini ve ortak ilişkilerini gormeleri neden oldu.
Uzun bir tartışmadan sonra her biri tohumlarını bir testi icine akıtıp ağzını kapayarak kendi muhurleri ile muhurlediler ve dokuz ay sonucu beklediler.
Dokuz ay gectikten sonra testiyi actılar. Adem'in testisinde bir kız ve bir erkek cocuk vardı. İşte Yezidiler, Adem'in testisinden cıkan bu kız ve erkek cocuğun neslinden turemiştir.
Havva'nın testisinde ise bir takım curuk haşarat vardı ve bunlar pis kokular yayıyordu.
Tanrı, bu cocukları beslemesi icin Adem'e iki meme verdi.
Bundan sonra Adem ile Havva cinsel ilişkide bulundular. Havva bu ilişkiden bir erkek ve bir kız doğurdu. Yahudiler, Hıristiyanlar, Muslumanlar ve diğer dinler ve mezhepler hep bunların neslinden turedi.
Yasaklar:
Yezidilikte şunlar yasaklanmıştır: "Marul, cunku adı, peygamberlerimiz Hasiye'nin benzer. Borulce yemeyiz, koyu mavi renk giymeyiz ve Yunus nebiye hurmetimizden de balık yemeyiz. Geyik etini de
yemeyiz; cunku geyik peygamberlerimizden birinin koyunu idi. Dini onderlerden Şeyh ve talebesi Melek Tavus'a hurmeten horoz eti yemezler. Onun sureti horozdur. Şeyh ve talebesi kabak yemezler.
Ayakta işemek, oturarak elbise giymek, tuvalette konuşmak ve umumi hamamlarda yıkanmak haramdır.
Şeytan kelimesini ve buna benzeyen "kaytan", "şad", "şer", "melun", "lanet" ve "nal" gibi benzer kelimeleri telaffuz etmemiz yasaktır."
B- İbadetler
Yezidilerin "Qawl" adını verdikleri ve gunluk olarak yaptıkları duaları vardır. Butun kutsal metinlere "Qawl" denir.
En onemli dualardan birisi: Guneş doğarken ve batarken olmak uzere gunde iki kez yapılır. Bu duaya başlamadan once eller, yuz ve ayaklar yıkanır. Seccade uzerinde veya temiz bir yerde ayakta durur vaziyette guneşe donulur, eller once gobek hizasında bağlanır, sonra kaldırılır, eller acık, el ayaları gokyuzune bakar şekilde tutulur ve dua okunur. Dua bittikten sonra eller diz kapakları uzerinde olacak şekilde belden eğilmek suretiyle ruku yapılır. Bu eylem uc kere tekrarlanır. Dizler yere konur secdeye gidilir ve alın yere konulur, yer opulur. Bu eylem ise iki kez tekrar edilir.
Secde yapılan yerde diz ustu oturularak eller acık, el ayaları gokyuzune bakar şekilde dua edilir. Boylece dua tamamlanmış olur.
Aralık ayının ilk Salı, Carşamba ve Perşembe gunlerinde oruc tutulur. Oruc, sabahtan akşama kadar hicbir şey yememek, icmemek ve cinsel ilişkide bulunmamaktan ibarettir. Din adamları ise yazın ve kışın olmak uzere seksen gun oruc tutarlar.
Hac icin Ekim ayının ilk haftasında Adi b. Musafir'in kabrinin bulunduğu Laleş'e gidilir.
Din adamı sınıfı dunya ile meşgul olmaz. Bu sınıfın gecimini muritler, zekat ve sadakalarıyla karşılar.
Yezidilikte Dini-Sosyal Tabaka
A- Din Adamları
a- Emir: Emir, dunyevi otoritedir.
b- Şeyh: Şeyh, dini otoritedir.
c- Kaval: Kaval, Sancak denilen, tunctan yapılma Melek Tavus sembolunu Yezidilerin yaşadığı yedi ayrı bolgeye goturmekle gorevlidir.
d- Kocek: Sincar'da hizmet icin kalan Kocek, dini ayinlerde dans eder.
e- Pir: Pir, muritlere dini bilgilerin oğretilerek, yaşanmasını ve dini merasimleri icra etmekle gorevlidir.
f- Peşimam: Peşimam, ozellikle nikah gibi merasimleri yonetmekle gorevlidir.
II- Yezidilerin Coğrafi Dağılımı ve Nufusu
Son otuz yıl icinde muhtelif sebeplerden dolayı goc eden Yezidiler, ozellikle Guneydoğu Anadolu Bolgesinde meydana gelen teror olaylarından once neredeyse tamamen topluluklar halinde goc etmişlerdir. Gunumuzde Turkiye'deki Yezidi nufusuna bakarak, Turkiyeli Yezidilerden bahsetmek neredeyse mumkun değildir. Belki de Avrupa'da yaşayan Turkiye kokenli Yezidilerden soz etmek daha doğru olacaktır. Cunku yurtdışına goc eden Yezidilerin buyuk coğunluğu Avrupa ulkelerine goc etmişlerdir. Bunlar, goc ettikleri ulkeye iltica ederek o ulkenin vatandaşı olmuşlardır.
Turkiye'de Yezidilerin yerleşik oldukları yerler ve nufusları 1985 ve 2000 yıllarına gore şoyledir:
1985 :
Siirt ili: Kurtalan ilcesi : Beşpınar kasabası,
Kurukavak koyu: 800 kişi,
Beşiri ilcesi : Oğuz kasabası,
Onbaşı mezrası,
Uğrak,
Kuşcukuru,
Ekinciler mezrası,
Uğurca,
Kumgecit,
Uckuyular,
Meydancık mezrası,
Deveboynu,
Yolkonak,
İkikopru,
Beşiri ilcesi toplam : 4806 kişi,
Batman ilcesi : Yolveren koyu: 120 kişi,
Siirt ili toplamı : 5726 kişi.
2000 :
Batman ili:
Beşiri ilcesi :
Kumgecit Koyu: 15 kişi,
Kurukavak Koyu: 10 kişi,
Oğuz Koyu: 13 kişi,
Uğurca Koyu: 7 kişi,
Uğrak Koyu: 11 kişi,
Uckuyular Koyu: 6 kişi,
Batman ili toplamı : 72 kişi.
1985 :
Diyarbakır ili:
Bahcecik koyu : 348 kişi.
Bismil ilcesi :
Yasince koyu: 608 kişi,
Cınar ilcesi :
Gurses koyu: 400 kişi,
Diyarbakır ili toplamı : 1356 kişi.
2000 :
Diyarbakır ili:
Bahcecik koyu : 9 kişi.
Diyarbakır ili toplamı : 9 kişi.
1985 :
Mardin ili:
Midyat ilcesi :
Cayırlı koyu,
Corekli mezrası,
Kocan mezrası,
Guven koyu,
Oyuklu koyu,
Yenice koyu,
Midyat ilcesi toplamı : 5600 kişi.
İdil ilcesi :
Mağara koyu,
İdil ilcesi toplamı : 680 kişi.
Nusaybin ilcesi :
Cilesiz koyu,
Balaban koyu,
Guneli koyu,
Kaleli koyu,
Değirmencik koyu,
Dibek koyu,
Selvik mezrası,
Fıskin mezrası,
Berhok mezrası,
Arpalia mezrası,
Nusaybin ilcesi toplamı : 2963 kişi.
Mardin ili toplamı : 9243 kişi.
2000 :
Mardin ili:
Midyat ilcesi :
Guven koyu: 9 kişi,
Yenice koyu: 6 kişi,
Nusaybin ilcesi :
Cilesiz koyu: 42 kişi,
Balaban koyu: 14 kişi,
Turgutlu koyu: 11 kişi,
Girmeli koyu: 5 kişi.
Nusaybin ilcesi toplamı : 72 kişi.
Mardin ili toplamı : 87 kişi.
1985 :
Şanlıurfa ili:
Viranşehir İlcesi :
Altınbaşak koyu,
Burc koyu,
Bozca koyu,
Dinckok koyu,
Oğlakcı koyu,
Yaban koyu,
Buyukcavuş mezrası,
Diktaş mezrası,
Tepeyolu mezrası,
Aşağıkoşanlar mezrası,
Corekli mezrası,
Cınarlı mezrası,
Kucukaltınbaşak mezrası,
Soğanya mezrası,
Kocar mezrası,
Hırbıari mezrası,
Ucgul mezrası,
Dirgen mezrası,
Işıklı mezrası,
Gezdik mezrası,
Aşağışolenler mezrası,
Yaprak mezrası,
Yukarıbağ mezrası.
Viranşehir ilcesi toplamı : 6307 kişi.
Şanlıurfa ili toplamı : 6307 kişi.
2000 :
Şanlıurfa ili:
Viranşehir ilcesi :
İlce merkezi: 60 kişi,
Oğlakcı koyu: 56 kişi,
Burc koyu: 49 kişi,
Bozca koyu: 35 kişi,
Cavuşlu koyu: 7 kişi,
Fıstık koyu: 4 kişi,
Şolenli koyu: 15 kişi,
Yapraklı koyu: 19 kişi.
Viranşehir ilcesi toplamı : 255 kişi.
Şanlıurfa İli Toplamı : 255 kişi.
Yıllara gore Yezidi nufusunun dağılımı: 1985 2000
Batman : 5726 72
Diyarbakır : 1356 9
Mardin : 9243 87
Şanlıurfa : 6307 255
İllere gore Yezidi nufusunun toplamı :
1985 : 22632
2000 : 423
Son on beş yıl icinde Guneydoğu Anadolu Bolgesinde yaşayan Yezidilerden 22209 kişi goc ederek bolgeyi terk etmiştir. Bu sonuca gore Turkiye'de yaşayan Yezidi nufusunun neredeyse tamamının ulkeyi terk ettiğini soyleyebiliriz. Adı gecen illerde dağınık olarak yaşayan Yezidiler goz onune alındığında, ulkemizde yaşayan Yezidilerden bahsetmek neredeyse mumkun değildir. Goc etmeyerek Turkiye'de kalan Yezidilerin ise yaş ortalamaları 50 civarındadır. yaşlıların geride kalmalarının sebebi ise arazilerine sahip cıkmak ve goc etmiş olanların uygun şartların oluşması durumunda sonra geri donme ihtimalleridir. Ayrıca bu yaşlılar doğup buyudukleri yerleri terk etmek istememektedirler.
III- Turkiye'de Yezidilik ve Yezidiler Hakkında Yapılan Calışmalar
Ulkemizde Yezidilik ve Yezidiler konulu calışmaların fazla olduğunu soyleyemeyiz. Yezidilik ve Yezidiler konusu bir bakıma calışılmayarak goz ardı edilmiştir. Yapılan bu calışmaların birkac istisna dışında yeterli olmadığı gorulmektedir. Ozellikle yaşayan Yezidilik hakkında calışma hemen hemen yok denecek kadar azdır.
Yezidiler kendi inanclarından olmayanlara karşı kapalı kalmışlardır. Ve coğu zaman da, bu kapalı tutum dini bir gereklilik şeklinde telakki edilmiş ve oylece de ifa edilmiştir. Birkac istisna sayılmaz ise, konuya ilgi duyanlar Yezidilik ve Yezidiler hakkında hicbir neticeye ulaşamamışlardır.
Bununla beraber Yezidi olmayanlar Yezidiliği sapıklık ve Yezidileri sapık olarak kabul etme onyargısıyla araştırma ihtiyacı duymamışlardır.
Yezidilerin İslam dininden ayrılmış sapık bir topluluk olduğuna dair kanaat, konu hakkında yeterli ve tarafsız bilgi elde etmeye, elde edilen bilgilerin de verilmesine engel olmuştur. Yezidilik ve Yezidiler hakkında mevcut bu bilgiler genellikle eksik, taraflı ve yanlıştır.
Yezidiliğe ve Yezidilere ilginin canlı kalmasını sağlayan onemli bir husus; Hıristiyan ve Muslumanlardan ozellikle yoneticiler, seyyahlar ve din adamlarının Yezidileri, "Şeytana Tapanlar" şeklinde isimlendirmiş olmalarıdır. Şeytana Tapanlar şeklindeki isimlendirme, bir teamul haline gelmiş daha sonra konuyla ilgili yayınlarda da bu şekliyle yer almıştır.
Şeytana Tapanlar şeklindeki isimlendirme, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dini ve kutsal kitaplarına dayanmaktadır. Yezidiliğe ve Yezidilere baştan itibaren eksik ve onyargılı bakmakla nihayet bulan bu yaklaşım, tanımlayıcı metodun bir sonucudur. Bu tanımlayıcı tavır, Yezidiliğin iceriden bir butun olarak ele alınmasına engel olduğu gibi, yaşayan Yezidiliğin de olduğu gibi anlaşılmasını engellemiştir.
Yezidilere şirin gorunmeye calışan hatta onları herkesten daha iyi anladıklarını zanneden bazı yazarlar ise, "Şeytan Ayetleri"tartışmalarından yola cıkarak, Melek Tavus ile Şeytan arasında ilişki kurmuş ve Yezidiliği Zerduştlukle acıklamaya calışmışlardır.
Bazı araştırmalar da konuya ideolojk yaklaşılmış ve Yezidilik Kurtlerin eski milli dini olarak sunulmuştur. Bu tur tezler de hem cok iddialı hem de ispatlanması cok guctur.
Yezidilik ve Yezidiler araştırmalarına, Yezidilerin katkıları sağlanamamış ve sağlanamadığı gibi de cekingen durmalarına ve geri cekilmelerine neden olunmuştur.
Diğer taraftan Yezidiler de kendileri hakkında araştırma yapmamışlardır. Son yıllarda Avrupa'da bulunan Yezidi dernekleri ise Yezidilik hakkındaki muhtelif yayınlara karşı cevap veya tekzip yazıları yayınlamıştır.
Ozellikle Yezidi Emir ve Şeyhlerinin elinde bulunan belgeleri acıklamaları halinde, araştırmalara onemli bir katkı sağlanacağı gibi bircok nokta da acıklığa kavuşmuş olacaktır.
Butun bunlara karşın, Turkiye'de yaşayan dini topluluklar icerisinde Yezidilik ve Yezidiler, Turk edebiyatında en fazla konu olanlardan biri olmuştur.
Konu zaman zaman da magazin malzemesi haline gelmiştir.
Uzun bir zamandan beri ise Yezidilik etnik ve ideolojik eğilimler malzeme olarak kullanılmaktadır.
Din bilimleri alanında yapılan calışmalarda da Yezidilik ve Yezidiler yeterli ilgi toplayamamıştır.
Universitelerimizde Yezidilik ve Yezidiler hakkında yapılan calışmaların buyuk coğunluğu lisans tezidir. Bu tezler, İlahiyat fakultelerinde ve Fen-Edebiyat ile Eğitim fakultelerinin Tarih ve Sosyoloji bolumlerinde hazırlanmıştır. Bu tezlerin bir kısmı basılmıştır.
Ulkemizin farklı inanclara sahip vatandaşlarını tanımak ve varsa problemlerine cozum uretme ihtiyacı bu tur calışmaların onemini artırmaktadır. Ayrıca yaşadığımız coğrafyanın inanc ve kultur haritasının cıkarılmasına buyuk katkı sağlayacağı da bir gercektir. Cunku icinde yaşadığımız bu coğrafya bircok din ve medeniyetin beşiği olmuştur. Bu calışmalar bu din ve medeniyetlerin halen yaşamakta olan etkilerini ve izlerini acıklığa kavuşturmamızı sağlayacaktır.
IV- Turkiye'de Yezidilerin Azalmasının Sebepleri
Guneydoğu Anadolu Bolgesinde yaşayan Yezidilerin gecen otuz yıl icinde başlayan gocleri, son on beş yıl icinde daha da hızlanmıştır. Yezidilerin nufus durumlarını gosteren yukarıdaki rakamlardan da anlaşılacağına gore, Guneydoğu Anadolu Bolgesinde yaşayan Yezidilerin neredeyse tamamının bu sure zarfında goc etmiş oldukları anlaşılmaktadır.
Katılımcı mulakat yoluyla yaptığımız tespitler şoyledir:
Yezidiler, asırlar once yaşadıkları hadiselerden oturu, surekli bir korkuya sahip olup kendilerini hicbir zaman guvende hissetmemektedirler. Zira her zaman sosyal cevrelerinin turlu turlu baskılarına maruz kalmışlardır. Ozellikle Osmanlı Devletinin, Tanzimat ile beraber yaptığı değişikliklerin, devletin icinde yaşayan dini topluluklara yansımaları ağır olmuştur. Bu tablodan en fazla etkilenen dini topluluklardan biri de Yezidilerdir.
Yezidiler, bugun dahi pek bir şeyin değişmediğini ve yaşadıkları sosyal cevrenin, bir şekilde onları hala baskı altında tuttuğunu, bunun sonucunda da goce bir cozum olarak başvurduklarını soylemektedirler.
Şiwan Perver'in seslendirdiği "Kırîvê" isimli şarkı, yukarıda anlatılan tespite carpıcı bir ornektir. Şarkıda; Yezidi bir genc kız ile Musluman bir genc erkeğin aşkı konu edilmektedir. Bu şarkı Şiwan'ın ilk okuduğundan bugune kadar, Yezidilerin tepki gostermelerine neden olmuştur. Yezidilere gore; gercek olan bu aşk hikayesi Şiwan tarafından ters yuz edilmiştir. Oysa, Musluman bir genc kız, Yezidi bir genc erkeğe aşık olmuştur. Dini hamasetle Muslumanlar, Musluman bir genc kızın, Yezidi bir genc erkeğe aşık olmasına razı olmayarak olayı ters yuz etmişlerdir. Kırîvê isimli şarkıyı
Turkce cevirisiyle birlikte veriyoruz:
KİRVE
Ah... Di gel oy... Gel oy... Gel oy oy...
Kirve!
Bu sabah Şengal dağından Sımokya golune inmişim ki
Vadi vadide acılmış, vadi vadide, vadi kirvem oy oy...
Baktım da!
Bu sabah Sımokya kızı, kırmızı desenli fistanı giyinmiş
Arkalıklı abayı da ustune, guvercin gibi
Sımokya golunun kenarına inmiş
Habur nehrinin yeşil ordeği misali
Sudaki yansıması, ah kirve oy oy...
Kirve!
Bahtına duşmuşum
Bu sabah harami keklik otuşune
Yanası Şengal'in doruğuna cıkasın
Şeyhlerden melek-i Tavus Şeyhinin hurmetine
Gel... Dert ve acıların uzerine
Ben kirvenin canı ve cesedine
Bir buse kondur, hey kirve oy oy...
Eğer hayır ise; Başının sadakası...
Kapınızdaki ben fakir (dilenci)e, kirve oy oy...
Bu kez kız soyler:
Kirve!
Kadınım ya (bilirsin), başıma buyruk değilim
Kurbanın olayım; endişelenme, (sevdamızdan yana) korkma!
Melek-i Tavus Şeyhim Hadi'nin başına yemin icerim
Olduysem; kara toprağa
Kaldıysam; kirvemin ruhu, canı ve cesedineyim
Ah kirvem oy oy...
Kirve, bir bilsen!
Biz Yezidi kızlarının buseleri
Seherin guzelliğinde, sabah ezanı sesiyle, kirve oy...
Ben ceylan yavrusunun onu, goğsu
Ben Habur'un yeşil ordeği, guvercini
Cini fincanındaki kahve misali...
Dudaklarım, ağzım;
Kağıda sarılı Amed şekeri
Ki Yahudi -onu- ağzında ciğner... Kirve oy...
Ah... Kirve oy oy... Ah...
Guneydoğu Anadolu Bolgesindeki belli başlı birkac Yezidi koyunde yaşayan Yezidiler: "Eğer devletin varlığı olmasa, bugun bile, cevremizdeki koyluler bizi koylerimizden surup, arazilerimize el koyarlar" şeklinde durumlarını ifade etmektedirler.
İnanclarının alay konusu edilmesi, Yezidilerin sosyal ilişkilerini zayıflatmış, onları guvensizlik ortamına itmiştir. Orneğin, bir inanc ilkesi olarak, bir Yezidi etrafına cizilen daireden cıkamaz.
Cıkabilmesi icin (dairenin dışındaki) birinin bu daireyi bozması gerekir. Bunu bilenler carşıda, pazarda, okulda karşılaştıkları Yezidileri daire icine alıp onlarla eğlenmişlerdir. Dairenin icinde mahsur kalan Yezidinin cırpınmaları, ağlamaları ve yalvarmaları ise sadece cevredekilerin eğlenmesine yaramıştır.
Yezidiler yaşadıkları bu olaylardan sonra bu daire inanclarından vazgecmişlerdir.
Yine carşıda pazarda bir Yezidinin arkasından calınan ıslık, daha cok ıslık ile şeytan arasında tasavvur edilen ilişki sonucunda geliştirilmiş başka bir eğlence bicimidir.
Yezidilerin yaşadıkları diğer bir sorun da sosyal cevreleri tarafından ekonomik baskı altında tutulmuş olmalarıdır. İfade edildiğine gore, bir Yezidi hazırlamış olduğu yoğurdunu, Yezidi yoğurdu olduğu icin pazarda satamazmış ve elinde kalan yoğurdu geri eve gotururmuş. Carpıcı bir ornek olması itibariyle, Batman ili Beşiri ilcesi Uğurca koyunde, 1980'li yılların başlarında Tağay ailesi tarafından bir un ve mercimek fabrikası kurulmuştur. Ancak bu fabrika uzun sure işletilememiştir. İlceye dışardan gelen unlardan daha ucuz olmasına rağmen cevredeki halk, Yezidiler tarafından uretilen bu unları helal olmadığı inancıyla satın almamıştır.
Yezidiler, resmi olarak, dini bakımdan belirsiz bir statude bulunmaktadırlar. Yezidi nufus cuzdanlarının din hanesi boş bırakılmaktadır. Dinlerinin yok kabul edilmesi Yezidileri oldukca rahatsız etmektedir.
Guneydoğu Anadolu Bolgesinde yaşanan terorun gocte cok buyuk etkisi olmuştur. Catışmaların başladığı daha ilk yıllardan itibaren Yezidiler, Turkiye'de dini baskı yapıldığı gerekcesiyle muhtelif Avrupa ulkelerine iltica etmişlerdir.
Bugun Avrupa'nın muhtelif ulkelerinde yitip giden Yezidiler, Turkiye'yi terk edip gittiklerine pişman olmuşlardır. Cunku Avrupa ulkelerine yerleşen Yezidiler buyuk bir değişik gecirmektedirler.
Yaşanan cozulme, Yezidileri inanc ve ibadetlerinden tamamen uzaklaştırmıştır.
"ULUSLARARASI ANADOLU İNANCLARI KONGRESİ BİLDİRİLERİ" 23-28 Ekim 2000
Anadolu'da yok olmaya yuz tutan dini topluluklardan: Yezidiler
E-Kitap İndir0 Mesaj
●9 Görüntüleme
- ReadBull.net
- E-Kitap Forumları
- E-Kitap İndir
- Anadolu'da yok olmaya yuz tutan dini topluluklardan: Yezidiler
-
28-08-2022, 04:45:22